Haber
2012-06-07 07:31:08
2011-2012 Yili Egitim Camiasi Adina Kötü Bir Ani Olarak Geride Kalmistir

2011-2012 egitim-ögretim yili, egitim camiasi açisindan sikintili geçmis, siyasilerin ögretmenleri yaralayan sözlerinin gölgesinde kalmis ve egitimcilerin dimaginda kalici bir yara izi birakarak, geride kalmistir.

Milli Egitim Bakanligi’nin egitimde dönüsüm, yeni paradigma arayislari, vesayeti desifre etme, sivillesme, Milli Güvenlik Dersi’ni kaldirma, 4+4+4 kesintili egitim gibi, 28 Subat döneminin dayattigi jakoben, devletçi, bürokratik oligarsinin emrinden milleti kurtarip Milli Egitim Sura kararlarini hayata geçirmesi, önem verdigimiz ve destekledigimiz çalismalar olmustur. Ancak, gerek Bakan Ömer Dinçer’in gerekse Basbakan Sayin Recep Tayyip Erdogan’in son dönemde ögretmenlerle ilgili söylem ve tavirlari, simdiye kadar yapilan bütün güzel çalismalari gölgelemis ve egitim camiasini derinden üzmüstür.

Yapilan açiklamalar, egitim camiasinin itibarsizlastirilmasina, daha verimli olabilmesi için sorunlarindan arindirilmis bir sekilde isinin basina gitmesi gereken ögretmenlerin moral ve motivasyonunu bozmaktan baska bir ise yaramamistir.

Toplu sözlesme sürecine de gölgesini düsüren bu yaklasim karsisinda egitim camiasi, Sayin Basbakan’dan öncelikle ögretmenlik mesleginin ve ögretmenin hakkini teslim edecek bir açiklama beklemektedir. Üzülerek ifade edilmelidir ki, Sayin Basbakan’in bu söyleminin arkasinda Milli Egitim Bakani’nin, ögretmenleri çalismadan maas alan bankamatik memurlari olarak gören zihniyetinin izleri sezilmektedir. Bakan’in ögretmenler hakkindaki olumsuz kanaat ve söyleminin Basbakan’da yansima bulmasi, diger süreçlerde oldugu gibi toplu sözlesme sürecinde de ögretmenlerin kendi bakani ve bakanligi tarafindan desteksiz ve sahipsiz birakilmasina neden olmustur. Atama ve yer degistirme islemleri, ek ödeme vb. pek çok konuda oldugu gibi, toplu sözlesme süresinde de ögretmenler bakanlarini yanlarinda görememislerdir.

‘Bana bir harf ögretenin 40 yil kölesi olurum’, ‘Ya ögrenen ol ya ögreten ol ya da bunlari seven ol; dördüncüsü olma, helak olursun’ düsturlari önümüzde dururken, bu ülkenin en önemli sorunu egitim olmasina ragmen, sorunun çözümünde lokomotifin ögretmen oldugu ve ögretmenine sahip çikmayan bir toplumun asla ayakta duramayacagi gerçeginin görülememesi, akil tutulmasindan baska bir sey degildir.

Egitim yönetiminin görevi ve egitime yapilan yatirimlarin amaci; ögretmenin önündeki engelleri ve ortaya çikan problemleri kaldirmak, isi kolaylastirmak ve verilen egitiminin niteligini artiracak adimlari ortaya koymaktir. Egitimin kalitesi, ögretmenin moral ve degeri kadardir. Ömrünü, kötülüklerin anasi olan cehaletle mücadeleye adayan, isi ‘insan’ olan egitimin temel unsuru ögretmenlerimize yapilan haksizliklara sessiz kalmamiz mümkün degildir.

‘Ögretmenlik kutsal meslektir, fedakârlik isidir’ söyleminin ötesine geçmeyen bakis degismeli; Türkiye’nin en önemli sorunlarinin basinda gelen egitimin temel unsuru gelecegimizin mimari ögretmenlere hak ettikleri ücretin verilmesi gerektigi gerçeginin farkina artik herkes varmalidir.

 

666 sayili KHK Sonrasi Ortaya Çikan Ücret Adaletsizligi

Ögretmenlik mesleginin tatmin edici ücret seviyelerinde bulunmamasi nedeniyle artik tercih edilmedigi, meslegin geregi gibi bir hayat tarzi saglamaktan uzak düsük ücretler nedeniyle ögretmenlerin toplumsal statülerinin düsük oldugu, ögretmenlerin var olan ekonomik sikintilardan dolayi kendilerini mesleki gelisimlerine veremedikleri asikârdir.

1924 yilinda hükümetin çagrisi ile Türkiye’ye gelen Amerikali egitimci Dewey, ögretmen maaslarini “Türk maarifinin merkezî meselesi” görmüs ve israrla ögretmenlerin refaha kavusturulmasini tavsiye etmistir. Dewey, raporunda, meslegine çok düskün ögretmenlerin bile bütün fikirlerini ve kalplerini okula veremediklerini, ailelerini geçindirmek ve borçlarini ödemekle çok mesgul olduklarini, bu nedenle de egitimin sorunlarina karsi ilgi duymak, kendi meslekî seviyelerini yükseltmek gibi çabalarin ikinci plânda kaldigini belirtmistir. 1925’te Türkiye’ye gelen Alman egitimci Kühne de, ögretmen maaslarinin az olmasini “büyük bir tehlike” olarak görmüs, yasam kosullari ile ögretmen ücretleri arasinda denge kurulmasini önermistir. O tarihlerden bugüne, bu sorunlarin, kismen iyilestirmeler saglanmis olsa da, halen devam ettigi rahatlikla söylenebilir. Cumhuriyetin ilk yillarindan bugüne kadar ögretmen ücretlerinin iyilestirilmesi gerektigine iliskin birçok vaatte bulunulmus, buna karsin ögretmen ücretlerinde beklenen gelisme saglanamamistir. Ögretmenlerin her yil alim gücünün düstügü görülmektedir.

666 sayili KHK’da ögretmenlerin ek ödeme oranlarinda artis öngörülmemesinin, ücretlerinde herhangi bir artis saglanamamasinin yani sira, Bakanlik içinde hiyerarsik dengenin ücretler noktasinda ögretmenler aleyhine bozulmasini beraberinde getirmistir. Ögretmen maaslarinda yapilan artislar genel artis seviyesinin altinda kalmis; ögretmenler ile ögretim üyeleri hariç, hemen her kesime verilen ek ödeme artislari gibi, sair ödemelerle hiyerarsik denge bozulmustur. Daire/grup baskani ve daha üst unvanli yönetim kademelerinde görev yapan Milli Egitim Bakanligi personelinin ücretlerinde ek ödeme oraninda yapilan degisiklige bagli olarak gerçeklesen artis dikkate alindiginda, ögretmenlerin Milli Egitim Bakanligi’nda görev yapan kamu görevlileri arasinda 666 sayili KHK ile ne kadar magdur edildigi daha net sekilde ortaya çikmaktadir. Sadece bu emsalden hareketle kurum içi ücret dengesinin bozuldugu ve bunun da ögretmenlik meslegine baglilik ve mesleki gelisimi engelleyecegi, üniversite mezunu egitimli insanlarin ögretmenlik meslegini tercih etmekten sogutacagi açiktir.

Bu noktada ortaya çikan ücret dengesizligi ve adaletsizligin kismen dahi olsa giderilebilmesi babinda ek ders usul ve esaslari yeniden düzenlenmeli, ek ders konusundaki adaletsizlikler giderilerek ek ders ücretlerinin tatminkâr bir seviyeye çikarilmasi saglanmalidir.

 

4+4+4 Egitim Sistemi Degisikligi

6287 sayili Kanun’la getirilen 4+4+4 egitim sistemi, kanunda, 6-14 olan zorunlu ilkögretim çagi, 6-13 yas olarak degistirilmistir. Ilkögretime baslangiç yasiyla ilgili bir degisiklik yapilmamis olmakla birlikte Bakanlik tarafindan yayinlanan genelgeden hareketle 60-66 ay arasi çocuklarin velilerinin talepleri üzerine 66 ayini tamamlamis çocuklarin ise zorunlu olarak ilkokullarin birinci siniflarina kaydinin yapilacagi anlasilmistir. Ancak, bu çagdaki çocuklarin egitimlerine yönelik olarak mevcut birinci sinif müfredatinin uygulanmasi mümkün olmayip bu husus Bakanlikça da dile getirilmesine ragmen bu zamana kadar kamuoyunun bilgisine sunulmus bir müfredat degisikligi mevcut degildir. Bu konuda bir çalisma varsa, egitim sisteminin en önemli bilesenleri olan sendikalarin bu sürecin disinda tutulmasinin izahi da mümkün degildir. Ayni sekilde, ilkokul birinci siniflarinda egitime baslayacak bu çocuklarimiza verilecek egitimin mevcut müfredat kapsaminda verilemeyecegi açik olmasina karsin, yeni müfredat hazirlanmadigi gibi, bu yil ilkokul birinci siniflarini okutacak sinif ögretmenlerinin bu konuda meslek içi egitime tabi tutulmalarini gerektirecegi açiktir. Buna ragmen bu konuda bir egitim takviminin açiklanmamis olmasi, bu ögretmenlerin yaz tatilleri devam ederken ya da okullarin açilmasina kisa bir süre kala alelacele hizmetiçi egitime alinmalari ihtimalini ortaya çikarmaktadir.

Yine ilkögretim okullarinin ilkokul ve ortaokul olarak ayrilmasi öngörülmekle birlikte bu konuda herhangi bir hazirlik/planlama yapilmis olsa bile, sendikalarin görüs ve önerileri alinmadigi gibi, okullarin ayrilip ayrilmayacagi, ayrilacaksa hangi esaslara göre nasil bir ayristirma yapilacagi da hala meçhuldür. Bu durum, özellikle kayit zamanina denk gelmesi nedeniyle, okula kayitlari olumsuz etkilemis, çocuklari okula kayit çagina erismis veliler hangi okullara kayit yaptiracaklarini bilemez hale gelmistir.

Yeni sistemle birlikte bagimsiz ilkokul veya ortaokula dönüstürülecek olan ilkögretim kurumlarinda halen yöneticilik yapanlarin kazanilmis haklari korunmalidir. Bu sistem kapsaminda, ilkokul ve ortaokullarin birlikte oldugu okullarda ilkokul ve ortaokul,  ortaokul ve lisenin birlikte oldugu okullarda ortaokul ve lise için ayri egitim kurumu yöneticileri atanmalidir. Egitim kurumu yöneticilerinin 6 saat derse girme zorunlulugu kaldirilmali, ‘6 saate kadar derse girme’ yükümlülügü öngörülmelidir.

Egitim kurumu yöneticilerinin, okul çevresi ve özellikle de ögrenci velileriyle karsi karsiya kalmasina neden olan bagis ve aidat gibi uygulamalari sona erdirecek sekilde, bütün egitim kurumlarina, giderleriyle ilgili ödenek aktarilmali; kayit dönemlerinde bagis alinmasini yasaklayan Bakanlik genelgesinin egitim denetçileri ve denetmenlerince amaç disi kullanilmasi engellenmelidir.

 

Atama ve Yer Degistirme Haklari

Özür grubuna bagli yer degistirmeleri düzenleyen Milli Egitim Bakanligi Ögretmenlerinin Atama ve Yer Degistirme Yönetmeligi’nin ilgili hükümleri Danistay tarafindan verilen kararlar dogrultusunda sekillenmis olup, gerek anayasa gerekse yargi kararlari ile nihai halini almis ve genel yarar ilkesinden hareketle gerek egitim-ögretim hizmeti sunucularinin gerekse bu hizmeti alanlarin ortak yarar ve haklarini dengelemek suretiyle 652 sayili KHK’ya kadar uygulanagelmistir. 652 sayili KHK sonrasi ortaya çikan mevcut durumda ögretmenler atama ve yer degistirme islemlerine yönelik talepleri ile aile ve özel hayatina iliskin planlari arasinda KHK hükümleri dogrultusunda denge kurmakta zorlanmakta ve evlilik planlarindan egitimlerine devam etmeye kadar hayatlarindaki pek çok olayi bu hükümlere göre gerçeklestirmektedir.

Es durumu özrüne bagli yer degistirmelerin yilin sadece tek bir dönemine münhasir kilinmasi, kisilerin evliliklerini bir yil süresince ertelemelerine ya da parçalanmis ailelerin varligina neden olacaktir. Bu durumun ögretmenlerin mesleki gelisim ve performanslarina yapacagi olumsuz etki izahtan varestedir.

Saglik durumu özrüne bagli yer degistirmelerin yilin sadece tek bir dönemi ile sinirlandirilmasi, saglik durumu sebebiyle tedavi olmak için görev yaptigi ilin disina sik sik çikmasi gereken ya da sürekli olarak tedavisinin yapilacagi ilde ikamet etme zorunlulugu getiren hallerde kisileri, saglik sebebiyle isleri/meslekleri ile sagliklari arasinda bir tercih yapmaya, nihayetinde tedavi zorunlulugu nedeniyle kisinin isinden ayrilmak zorunda kalmasina sebebiyet verecektir.

Yine genel ve özel hayati etkileyen nedenlere bagli yer degistirmelerin yilin sadece bir döneminde yapilmasi, kisisel güvenligi tehdit altinda olan veya vücut bütünlügü ya da malvarligi tehdit altinda olan kisilerin güvenlikleri ile isleri/meslekleri arasinda tercih yapmaya zorlanmalarina yol açacak, sonuçta telafisi imkânsiz zararlar dogacaktir.

Ekim 2010 tarihli Kurum Idari Kurulu’nda alinan, “Ögretmenlerin, özür durumuna bagli atama ve yer degistirmelerinde il emri uygulamasinin yapilabilmesi için Ögretmen Atama ve Yer Degistirme Yönetmeliginde gerekli degisiklik çalismalarinin baslatilmasi” karari hayata geçirilmelidir.

657 sayili Kanun’un 73. maddesinde yer alan karsilikli yer degistirme hakki, Atama ve Yer Degistirme Yönetmeligi’nde bu yönde bir hüküm yer alamadigi gerekçesi ile kamu çalisanlarinin mahrum birakilmasi, bu hüküm ile bertaraf edilmektedir.

Bu itibarla, Milli Egitim Bakanligi Ögretmenlerinin Atama ve Yer Degistirme Yönetmeligi hükümleri çerçevesinde özür durumuna bagli yer degisikligi basvurularinda, atamaya esas hizmet süresinin hesaplanmasinda 30 Eylül tarihi baz alinmali; yönetmelik hükümleri çerçevesinde özür durumuna bagli yer degisikliklerinde, es durumu ve ögrenim durumu nedeniyle özür grubu yer degistirmeleri, Subat ve Agustos aylarinda olmak üzere, yilda en az iki kez; saglik durumu, genel ve özel hayati etkileyen sebepler nedeniyle özür grubu yer degistirmeleri ise süre sartina baglanmaksizin gerçeklestirilebilmeli; özür grubuna bagli yer degistirme suretiyle talep ettikleri egitim kurumlarina atamalari yapilamayan ögretmenler, istekleri dikkate alinarak yer degistirme suretiyle atanmak istedikleri il emrine atanabilmeli ve ögretmenler basta olmak üzere ayni kosullari ve hizmet niteliklerini tasiyan ayni sinifa mensup çalisanlardan baska yerlerde bulunanlar, karsilikli olarak yer degistirmek suretiyle atanmalarini isteyebilmelidir.

 

Ögretmenlerin Il Içi ve Il Disi Yer Degisikligi Sikintilari

2012 yili istege bagli il içi ve iller arasi yer degistirme duyurularinin yönetmelik hükümlerine göre en geç 15-25 Mayis 2012 tarihine kadar Bakanligin internet sayfasinda yayinlanmasi, il içinde yer degistirme isteginde bulunacak ögretmenlerin basvurularinin da Mayis ayi içinde alinmasi gerekirken, su ana kadar il içi ve iller arasi yer degistirmelerle ilgili herhangi bir açiklama, duyuru veya atama takvimi yayinlanmamistir.

Atama ve Yer Degistirme Yönetmeligi hükümlerine ragmen yasanan bu belirsizlik, il içi ve il disi yer degistirmek isteyen ögretmenleri tedirgin etmistir. Bugüne kadar Milli Egitim Bakanligi’nin ögretmenlerin özür durumuna bagli yer degisikligi hususundaki duyarsizligi ve yasattigi magduriyetler ortadayken, yeni magduriyetlere sebebiyet vermemek için il içi ve il disi yer degistirme islemlerinin bir an evvel tamamlanmasi gerekmektedir.

 

Memur ve Hizmetlilerin Atama ve Yer Degisikligi Islemleri Için Düzenleme

Milli Egitim Bakanligi Personeli Atama ve Yer Degistirme Yönetmeligi Taslagi konusunda çalismalar tamamlanmis olmasina ragmen söz konusu hukuki düzenleme bugüne kadar yürürlüge konulamamistir. Bu durum, ögretmen disindaki Bakanlik personelinin atama ve yer degistirme islemlerinin objektif kriterlerden uzak, suistimallere, adaletsizliklere ve hak kayiplarina neden olacak sekilde gerçeklestirilmesine yol açmaktadir. Söz konusu düzenleme ivedilikle hayata geçirilmelidir.

 

Unvan Degisikligi Sinavi

14 Agustos 2011’de yapilacagi açiklanan ‘Unvan Degisikligi Sinavi’nin, Milli Egitim Bakanligi Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Degisikligi Yönetmeligi’nde yeni bir düzenleme yapilmasi gerektiginden ve basvuru tarihi itibari ile son sinif ögrencisi olup basvuruda bulunamayanlarin da magduriyetlerinin giderilmesi amaçlandigindan, ileri bir tarihe ertelendigi belirtildigi halde akabinde sinav iptal edilmistir. Iki yildan uzun bir süredir zaten yapilamayan sinavin önce ertelenmesi, akabinde iptali, Bakanligin personel yönetiminde ve personelle ilgili islem sürecinde yetersizliklerinin had safhaya ulastigini ortaya koymaktadir. Mesleki gelisme ve kariyer imkânlari, görevde yükselme ve unvan degisikligi sinavlarinin islevsiz hale getirilmesiyle hakki elinden alinan personelden verim beklemek bir yana, yetenekli personeli diger kamu kurum ve kuruluslarina gitmenin yollarini aramaya itecegi de süphesizdir.

 

Ögretmen Ihtiyaci ve Ücretli Ögretmenlik

Bakanlik, ögretmen atama konusunu nihai çözüme kavusturacak kisa, orta ve uzun vadeli bir planlama silsilesi yaparak, kamuoyuna deklare etmeli; bu suretle hem atama bekleyen yaklasik 300 bin ögretmeni hem de üniversite tercihinde bulunacak ve halen egitim ve fen-edebiyat fakültelerinde okuyan ögretmen adaylarinin gelecek endiselerini gidermelidir.

Yaklasik 150 bin ögretmen açigi mevcutken, bu açigi kapacak kadro tahsisi yapilmamakta, ögretmen açigi ücretli/vekil ögretmenlerle giderilmeye çalisilmaktadir. Atamasi yapilmayan ögretmenlerin kadrolu atanma taleplerine duyarsiz kalinmamali ve yeni ögretmen alimi için bir an önce takvim ilan edilmeli ve derslikler, ücretli ögretmenler yerine atamasi yapilmayan ögretmenlerle bulusturulmalidir.

 

Yaz Tatilini Verimli Degerlendirmek Için

Veliler, ögrenci basarisini sadece karne notlari ile ölçme hatasina düsmemelidir. Ögrencilerin yaz tatillerini verimli geçirmeleri, tüm vakitlerini bilgisayar oyunlari ve internet basinda geçirmekten kaçinmalari, Kur’an kurslari ve yaz spor okullari gibi ruhsal ve fiziksel olgunluga erismelerini saplayici eglenceli etkinliklerle vakitlerini geçirmeleri konusunda ebeveynlere büyük görevler düsmektedir. 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen