Haber
2012-05-10 07:30:35
4+4+4 Yeni Egitim Sistemine Iliskin Ögretmen ve Veli Algisi Arastirmamizi Açikladik

Yeni egitim sisteminin, ögretmenler ve veliler tarafindan nasil algilandigini tespit etmek amaciyla 7-25 Nisan 2012 tarihleri arasinda 12 ilde, 1200 ögretmen ve 1200 veli ile yüz yüze gerçeklestirdigimiz “4+4+4 Yeni Egitim Sistemine Iliskin Ögretmen ve Veli Algisi” arastirmamizi açikladik.

Genel Sekreterimiz Ahmet Özer tarafindan basin toplantisiyla kamuoyuna duyurulan arastirmanin detaylari söyle:

Arastirmanin Kisaca Demografik Bilgileri

   Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 52,8’i kadin, yüzde 47,2’si erkek; bunlarin yüzde 59,2’si ilkögretimde, yüzde 24,4’ü genel ortaögretimde, yüzde 16,4’ü ise mesleki ve teknik ortaögretimde görev yapmaktadir. Ankete katilanlarin yüzde 30,3’ü sinif ögretmeni, yüzde 69,8’i brans ögretmenidir.

   Arastirmaya katilan velilerin yüzde 49,4’ü kadin, yüzde 50,6’si ise erkektir. Bu verinin toplumun genel cinsiyet yapisina uydugunu ve örneklemimizin toplulugu iyi temsil ettigini söyleyebiliriz. Velilerin yüzde 55,4’ü 35 yas ve altinda iken, yüzde 44,6’si 36 ve üzeri yastadir. Her iki veliden birinin (yüzde 47,1) 26-35 yas arasinda oldugu söylenebilir. Arastirmaya katilan velilerin yüzde 75,7’sinin çocugu ilkögretime gidiyor, yüzde 24,3’ünün çocugu daha okula baslamamistir.

8 Yillik Kesintisiz Zorunlu Egitim


   
Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 34,7’si, 8 yillik kesintisiz zorunlu egitim denince aklina ilk olarak “Devletin her çocugun egitim almasini istemesi” geldigini, yüzde 17,2’si, “Imam hatiplerin önünü kesmeye yönelik bir sistem” geldigini, yüzde 13,9’u, “Meslek liselerini bitiren bir sistem” geldigini, yüzde 14,4’ü, “Olmasi gereken bir sistem” geldigini, yüzde 14,5’i, “28 Subat postmodern darbesi” geldigini ifade ederken, yüzde 5,3’ü ise ‘diger’ seyler geldigini dile getirmektedir. Buna göre, ögretmenlerin yüzde 45,6’sinin, 8 yillik kesintisiz zorunlu egitim denince aklina ilk olarak “Imam hatiplerin önünü kesmeye yönelik bir sistem, meslek liselerini bitiren bir sistem ve 28 postmodern darbesi” ifadeleri gelmektedir.

   Arastirmaya katilan velilerin yüzde 40,3’ü, 8 yillik kesintisiz zorunlu egitim denince ilk olarak aklina “Devletin her çocugun egitim almasini istemesi” geldigini, yüzde 10,3’ü, “Imam hatiplerin önünü kesmeye yönelik bir sistem” geldigini, yüzde 5,8’i, “Meslek liselerini bitiren bir sistem” geldigini, yüzde 16,6’si, “Olmasi gereken bir sistem” geldigini, yüzde 8,7’si, “28 Subat postmodern darbesi” geldigini ifade ederken, yüzde 4,5’i ise ‘diger’ seyler geldigini ifade etmektedir. Buna göre, velilerin yüzde 24,8’inin, 8 yillik kesintisiz zorunlu egitim denince aklina ilk olarak “Imam hatiplerin önünü kesmeye yönelik bir sistem, meslek liselerini bitiren bir sistem ve 28 postmodern darbesi” ifadeleri gelmektedir.

   Ankete katilan ögretmenlerin yüzde 12,1’i, okula yeni baslayan çocuklarin son siniflarda 14 yasindaki çocuklarla ayni okul ortamini paylasmasini isterken, yüzde 87,9’u istemedigini ve kesinlikle istemedigini ifade etmektedir. Ankete katilan ve çocugu daha okula gitmeyen velilerin yüzde 18,2’si, çocugunun okula basladiginda son siniflarda okuyan 14 yasindaki çocuklarla ayni okul ortamini paylasmasini isterken, yüzde 81,4’ü istemedigini ve kesinlikle istemedigini kaydetmektedir.

 4+4+4 Kesintili Zorunlu Egitim

   Ögretmenlerin yüzde 31,2’si, 4+4+4 kesintili zorunlu egitim sistemini olumlu ve kesinlikle olumlu olarak degerlendirirken, yüzde 33,6’si, kismen olumlu, yüzde 35,2’si ise olumsuz ve kesinlikle olumsuz olarak degerlendirmektedir. Bir baska ifadeyle her üç kisiden ikisi 4+4+4 kesintili zorunlu egitimi olumlu ya da kismen olumlu bulurken, olumsuz olarak görenlerin orani ise her üç kisiden sadece bir kisi olarak çikmistir.

   Sinif ögretmenleriyle brans ögretmenleri ayni oranda, erkek ögretmenler kadin ögretmenlere oranla; mesleki ve teknik ortaögretimdeki ögretmenler diger kurumlardaki ögretmenlere oranla 4+4+4 kesintili zorunlu egitim sistemini daha fazla olumlu bulmaktadir. Ögretmenlerin mesleki kidemi arttikça, yeni egitim sitemini olumlu bulanlarin orani da artmaktadir.

   Velilerin yüzde 45,9’u, 4+4+4 kesintili zorunlu egitim sistemini olumlu ve kesinlikle olumlu olarak degerlendirirken, yüzde 26,3’ü kismen olumlu, yüzde 27,8’i ise olumsuz ve kesinlikle olumsuz olarak degerlendirmektedir. Yaklasik olarak her 4 kisiden 3’ü olumlu, kesinlikle olumlu ve kismen olumlu bulurken, olumsuz bulanlarin orani ise her dört kisiden yaklasik olarak bir kisi olarak gözükmektedir. 

   
Çocugu okula baslamamis velilerin çocugu ilkögretime giden velilere oranla ve yasi 35 ve altinda olan velilerin diger velilere oranla 4+4+4 kesintili zorunlu egitim sistemini daha fazla olumlu bulduklari görülmektedir. Daha genç kusaklar yapilan degisimi orta ve üstü kusaklara göre daha olumlu karsilamaktadirlar.

   Ankete katilan ögretmenlerin yüzde 40,8’i, ‘yeni sistemde ortaokul ögrencilerine de açikögretim hakki verilmesi ve kesinlikle verilmesi gerekliydi’ derken, yüzde 59,2’si ‘verilmemesi ve kesinlikle verilmemesi’ gerektigini ifade etmektedir.

   Arastirmaya katilan her üç ögretmenden yaklasik olarak ikisi (yüzde 64,7), yeni sitemde ortaokul ve liselerde, okul ve program türleri arasinda geçislerin esnek ve kolay olmasi ve kesinlikle olmasi gerektigini, yüzde 23,4’ü kismen olmasi gerektigini, yüzde 11,9’u ise olmamasi ve kesinlikle olmamasi gerektigini dile getirmektedir.
   
   Ögretmenlerin yüzde 39’u, yeni müfredat hazirlanirken mevcut müfredatin içeriginin zenginlestirilmesi gerektigini, yüzde 30,2’si müfredatin A’dan Z’ye degismesi gerektigini, yüzde 12,8’i müfredatin seçmeli hale getirilmesi gerektigini, yüzde 18,1’i müfredatta güncel konularin yer almasi gerektigini belirtmektedir. 

Kur’an-i Kerim, Hz. Peygamberimizin Hayati ve Din Egitimi Esasli Seçmeli Dersler


   
Arastirmaya katilan ögretmenlerin yarisindan fazlasi (yüzde 57,3), Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatinin yasayla seçmeli ders kapsamina alinmasini olumlu ve kesinlikle olumlu, yüzde 20’si kismen olumlu, yüzde 22,6’si ise olumsuz ve kesinlikle olumsuz bulmaktadir. Yaklasik olarak her bes ögretmenden biri olumsuzlamaktadir.

   Arastirmaya katilan her üç veliden ikisi (yüzde 70,4), Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatinin yasayla seçmeli ders kapsamina alinmasini olumlu ve kesinlikle olumlu, yüzde 17,3’ü kismen olumlu, yüzde 12,5’i ise olumsuz ve kesinlikle olumsuz bulmaktadir. Yaklasik olarak her on veliden sadece biri olumsuz karsilamaktadir.

   Yine ögretmenlerin yarisindan fazlasinin (yüzde 58,8), Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayati seçmeli derslerinin disinda din egitimi esasli seçmeli derslerin yer almasini istedigi ve kesinlikle istedigi, yüzde 41,3’ünün ise istemedigi ve kesinlikle istemedigi; her üç veliden ikisinin (yüzde 68,7), Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayati seçmeli derslerinin disinda din egitimi esasli seçmeli derslerin yer almasini istedigi ve kesinlikle istedigi, yüzde 31,4’ünün ise istemedigi ve kesinlikle istemedigi görülmektedir.

   Hem ögretmenlerin hem de velilerin büyük bir çogunlugu Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayati seçmeli derslerinin disinda din egitimi esasli seçmeli derslerin yer almasini istemekte; veliler ögretmenlere nazaran daha fazla olumlu ve kesinlikle olumlu buldugunu ifade etmektedir.

   
Degerler egitimi bakimindan çok önemli bir girisim olan Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayati dersinin seçmeli ders olarak okutulmasi, devlet katinda da toplumun degerlerine karsi var olan önyargilarin ve tabularin yikildigini göstermektedir. Insan haklarinin bir geregi olarak Avrupa’da ve diger çagdas devletlerde oldugu gibi veliler artik çocuklarini kendi tercihlerine göre yetistirme imkanina kavusmus oldular.

 
Sinif Içi Oyun Alani ve Okul Bahçelerindeki Yesil Alan Konusu 


   
Ögretmenlerin yüzde 6,9’u okulunun bahçesinde yeterince yesil alan oldugunu, yüzde 19,7’si yesil alan oldugunu, yüzde 50,8’i çok az yesil alan oldugunu, yüzde 22,6’si ise hiç yesil alan olmadigini dile getirmektedir.

   Her dört veliden üçü (yüzde 74,9), okula yeni baslayanlarin sinifinda oyun alani olmasi gerektigini ifade ederken, yüzde 22,6’si olmamasi gerektigini söylemektedir. ‘Olabilir de’, ‘olmayabilir de’ diyenlerin orani ise yüzde 12. Burada dikkat çeken husus, halen velilerimizin çocuk yasinda bile oyunu çocuklarin dersi motive etme araci olarak degil, dersin karsiti ya da rakibi olarak görme egiliminin azimsanmayacak oranda yüksek oldugunu göstermektedir. 

Okul Öncesi Egitim ve Yeni Sistemde Yas Sinirlari


   
Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 72,7’si, okul öncesi egitimin zorunlu olmasi gerektigini, yüzde 13,3’ü zorunlu olmamasi gerektigini, yüzde 14’ü ise fark etmeyecegini belirtmektedir. Burada ciddi bir yigilma söz konusudur.

   Arastirmaya katilan velilerin yüzde 58,5’i, okul öncesi egitimin zorunlu olmasi gerektigini, yüzde 22,9’u zorunlu olmamasi gerektigini, yüzde 18,4’ü ise fark etmeyecegini dile getirmektedir. Velilerin yarisindan fazlasi da okul öncesinin zorunlu olmasini istemelerine ragmen, her dört ögretmenden yaklasik olarak üçünün zorunlu olmasini istedikleri anlasilmaktadir.  

   Her dört ögretmenden üçü (yüzde 78,1), yeni sistemle okula baslama yasinin ay olarak alt sinirinin 69 ay olmasi gerektigini, yüzde 12,2’si 66 ay olmasi gerektigi ve yüzde 9,7’si 60 ay olmasi gerektigini ifade etmektedir.

Her dört veliden üçü (yüzde 73), yeni sistemle okula baslama yasinin ay olarak alt sinirinin 69 ay olmasi gerektigini, yüzde 14,2’si 66 ay olmasi gerektigini, yüzde 12,9’u ise 60 ay olmasi gerektigini düsünmektedir. Okula baslama yasi konusunda ögretmenlerle veliler arasinda yakin ve benzer bir egilimin olmasi dikkat çekmektedir. Okula baslama yasinin alt sinirinin 69 ay olmasi konusunda önemli ölçüde bir mutabakat olusmus durumdadir.

   Liselerde Üst Yas Siniri

   Ögretmenlerin büyük bir kismi (yüzde 81,5), yeni sistemde liselerde okuyanlara devam zorunlulugu oldugu için örgün egitimde üst yas siniri getirilmesi gerektigini, yüzde 18,5’i ise getirilmemesi gerektigini belirtmektedir.

   Velilerin yüzde 59’u, yeni sistemde liselerde okuyanlara devam zorunlulugu oldugu için üst yas siniri getirilmesi gerektigini, yüzde 18,5’i ise getirilmemesi gerektigini dile getirmektedir. 

Meslek Liseleri, Farkli Katsayi, Ek Puan ve Sinavsiz Geçis Hakki


   Her dört ögretmenden üçü (yüzde 79,8), yeni sistemle birlikte yüksekögretime giris sinavinda puan hesaplamasinda uygulanan farkli katsayi uygulamasinin kaldirilmasinin, yüzde 20,2’si kaldirilmamasinin gereklilik oldugunu ifade etmektedir. Her bes kisiden dördü kaldirilmasini onaylamaktadir.

   Ögretmenlerin yüzde 41,7’si, yeni sistemle birlikte yüksekögretime yerlestirmede meslek liselilere kendi alanlariyla ilgili bir yüksekögretimi tercih etmeleri durumunda verilen ek puanin kaldirilmasinin gerekli oldugunu dile getirirken, yüzde 58,3’ü ise tam tersine gerekli olmadigini düsünmektedirler.

   Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 37,5’i, meslek liselerinin devami mahiyetinde olan yüksekögretim önlisans programlarina sinavsiz geçis hakkinin kaldirilmasi gerektigini ifade ederken, yüzde 62,5’i kaldirilmamasindan yanadir. Bir baska okumayla yaklasik olarak her üç kisiden ikisi meslek liselerinin devami mahiyetinde olan bir yüksek ögretime sinavsiz geçisi onayladigi anlasilmaktadir.

   Her iki ögretmenden biri (yüzde 53), yeni sistemle birlikte meslek liselerinin daha cazip hale gelecegini, yüzde 26,4’ü pek bir sey fark etmeyecegini, yüzde 20,6’si ise cazip hale gelmeyecegini düsünmektedir. 8 yillik kesintisiz egitim sisteminde meslek liselerine karsi asiri olumsuz beklentilerin tam tersine bir sonucun artik ögretmenler nezdinde de olmadigi görülmektedir.

Sinav Sistemleri ve Dershaneler


   Ögretmenlerin yüzde 55,3’ü, yeni sistemde ortaokuldan liseye geçiste sinav veya sinavlarin olmasi gerektigini, yüzde 13’ü fark etmeyecegini, yüzde 31,7’si ise olmamasi gerektigini söylemektedir.

   Velilerin yüzde 38,9’u, yeni sistemde ortaokuldan liseye geçiste sinav veya sinavlarin olmasi gerektigini, yüzde 12,7’si fark etmeyecegini, yüzde 48,4’ü ise olmamasi gerektigini ifade etmektedir. Ortaokuldan liselere sinavli ya da sinavsiz geçis konusunda ögretmenlerle veliler arasinda ciddi bir farkli tutumun oldugu dikkat çekicidir.

   Veliler, ögretmenlere oranla daha fazla, yeni sistemde ortaokuldan liseye geçiste sinav veya sinavlarin olmamasi gerektigini düsünmektedir. Böyle düsünmelerinin nedeni, yeni sinavlarin ortaya çikmasi dershanelere yönelmenin önünü açacaktir ve bu da veliye ekstra külfet getirecektir. Veliler bu durumun bilincindedir. Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 45,2’si, mevcut sinav sistemlerinin (SBS, YGS-LYS) kaldirilmasi gerektigini, yüzde 54,8’i ise kaldirilmamasi gerektigini söylemektedir.

   Her üç ögretmenden ikisi (yüzde 65,2), dershanelerin kaldirilmasi ve kesinlikle kaldirilmasi gerektigini, yüzde 34,8’i ise kaldirilmamasi ve kesinlikle kaldirilmamasi gerektigini düsünmektedir.

   Velilerin yüzde 57,5’i, dershanelerin kaldirilmasi ve kesinlikle kaldirilmasi gerektigini, yüzde 42,5’i ise kaldirilmamasi ve kesinlikle kaldirilmamasi gerektigini ifade etmektedir.

   Ögretmenler, velilere oranla dershanelerin kaldirilmasi gerektigini daha fazla dile getirmektedir.

   Sinavlarin varligi ile dershanelerin varligi arasinda dogrusal bir iliski olmasina karsin ögretmenlerin ortaokuldan liseye geçiste sinav isteyip de dershane istememeleri ilk etapta çeliski gibi gelebilir. Fakat pedagojik açidan düsünüldügünde, ögrenmenin asil mekani okullar olmalidir.



Sonuç ve Öneriler


   Yeni egitim sisteminin, ögretmenler ve veliler tarafindan olumlu ve kismen olumlu olarak karsilandigi görülmektedir. Sadece üçte birlik bir kesim olumsuz olarak degerlendirmektedir. Hem hükümetin hem de MEB’in yeni egitim sistemini; uygulayicisi olan ögretmenler ve hizmet alicisi olan ögrencilerin velilerine anlatma noktasinda biraz daha çaba harcamasi gerekmektedir. 8 yillik kesintisiz egitimdeki gibi 4+4+4 yilin ilk sekizinde de zorunlu egitimde bir degisiklik olmamasinda ortaya çikan yanlis algilamalarda oldugu gibi özellikle velilerde çesitli endiseler ve yanlis yönlendirmeler olabilir. Bunlarin en aza indirilmesi gerekir.

   Yeni sistemde ortaokul ve liselerde, okul ve program türleri arasinda geçislerin esnek ve kolay olmasi gerekmektedir. Yeni müfredat hazirlanirken mevcut müfredatin içerigi zenginlestirilebilir veya müfredat A’dan Z’ye degistirilebilir.

   Son zamanlarda yeni sitemle birlikte erken yasta evliliklerin artacagina dair yapilan çesitli spekülasyonlarin bir sonucu olsa gerek, ayni konuda kadin ögretmenler ile erkek ögretmenler arasinda farkli algilamalarin oldugu ortaya çikmistir. Bunlarin önlenmesi için MEB’in bu konuda açiklamalar yapmasi ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir.

   Degerler egitimi açisindan Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayati’nin yasayla seçmeli ders kapsamina alinmasi, hem ögretmenler hem de veliler tarafindan çok güçlü bir sekilde olumlu karsilanmistir. Yaklasik olarak her bes ögretmenden 4’ü; her on veliden dokuzu ise, Meclis’te alinan karari onayliyor. Bu bakimdan, her iki dersin seçmeli ders olarak konulmasi belki de ilk kez IHL’den sonra devletin toplumsal talepleri devlet ve toplum kaynasmasi adina yaptigi en önemli girisimlerden biri olmustur. Bu, devlet ve millet kaynasmasini saglayacaktir. Fakat bu derslerin disinda din egitimi esasli seçmeli derslerin de yer almasini istemektedirler. Bu seçmeli derslerin neler olabilecegi göz önünde bulundurulup program dahilinde istege bagli veya seçmeli olarak verilebilir.

   Okula yeni baslayacak çocuklar için, tüm okullarda sinif içi oyun alanlari yapilmalidir. Bununla birlikte okullarin bahçeleri yeniden gözden geçirilmeli, uygun yesil alanlar yapilmalidir. Sonuçta okul ortamlari, ögrenciler açisindan daha cazip hale getirilmelidir. Çarpik kentlesmenin ve konutlasmanin bir sonucu olarak maalesef devletin yapmis oldugu özellikle sehir merkezlerindeki okullarimizda bile çocuklarin sosyal alanlari ve donatilari yok denecek kadar azdir. Olanlarin bir kismi da otoparka çevrilmistir. Bu ihtiyaci gidermek için MEB’in “haydi kizlar okullara” kampanyasi gibi, proje ve kampanya ekseninde çocuklarin yasayarak ögrenmesi, gerektiginde derslerin bir kisminin bahçede yapilmasini saglayacak girisimlerde ve yatirimda bulunmasi elzemdir.

   Okul öncesi egitim zorunlu hale getirilmelidir. Bunun için gereken altyapi ve ögretmen açigi acilen giderilmelidir.

   Yeni egitim sistemiyle birlikte kamuoyunda okula baslama yasinin bir yas asagiya çekilmesine yönelik çok çesitli tartismalar yasandi. Hem ögretmenlerin hem de velilerin yanlis yönlendirildigini düsünüyoruz. Halihazirda uygulanan okula baslama yasi; o yilin Aralik ayi itibariyle 72 ayini dolduranlar Eylül ayinda okula baslayabiliyordu. Bu, okula baslama alt yasinin ay olarak 69 olmasidir. 31 Aralik itibariyle 71 ay 29 günlük bir çocuk okula baslayamiyor ve bir sonraki sene 80 aylikken okula basliyordu. Yani okula baslama yasi ay olarak 69-80 ay arasi çocuklari kapsamaktaydi. 80 aylik çocuklar 69 aylik çocuklarla ayni ortami paylasiyor ve digerlerine göre daha fazla gelismis oluyordu. Ögretmen ve velilerin görüsleri incelendiginde sendikamizin görüsüyle ayni yönde oldugu görülmektedir. Eylül ayi itibariyle 69 ayini dolduranlar veya Aralik ayi itibariyle 72 ayini dolduranlar için zorunlu, 66-72 ay arasindaki çocuklar ise gelisim yönünden hazir iseler velilerin görüsleri dogrultusunda istege bagli olarak kayit yaptirmalari yönündeydi. Milli Egitim Bakani, dün yapmis oldugu açiklamada, 2012-2013 egitim-ögretim yili için 30 Eylül 2012 tarihi itibariyle 66 ayini tamamlayan tüm çocuklarin okul kayit islemlerinin e-okul sistemi üzerinden merkezi olarak yapilacagini; 60-66 ay arasindaki çocuklarin ise velisinin yazili istegi ile gelisim yönünden hazir oldugu anlasilanlarin ilkokula devamlarinin saglanacagini belirtmistir. Ankete katilan ögretmen ve veliler, MEB’in açiklamis oldugu yasi çok küçük ve erken bulmaktadir. Bu nedenle MEB’in açiklamis oldugu bu yasi erken buldugumuzu ve yeniden gözden geçirerek kamuoyunun tercih ettigi yasi baz almasini bekliyoruz.

   Meslek liselerine uygulanan katsayi ve ek puan verilmesinin kaldirilmasi yerinde bir karardir. Yillardir meslek liselerine uygulanan ambargo, bu kurumlardaki ögrencilerin niteliginin düsmesine neden olmustur. Yeni sistemle meslek liseleri cazip hale getirilmistir. Bu yasayla meslek liseleri itici degil, çekici bir lise hüviyetinde olacaktir. Bu da, sanayicimizin ve piyasanin yillardir bekledigi ve sikintisini çektigi ara eleman açiginin zamanla kapanmasi demektir. Bununla birlikte meslek liselerinin niteligini artirmaya yönelik tedbirler alinmalidir.

   Ögretmenlerin ancak üçte biri (yüzde 31,7) mevcut sinavlarin kaldirilmasi gerektigini, üçte ikisi ise dershanelerin kaldirilmasi gerektigini ifade etmektedir. Fakat velilerde dershanelerin kaldirilmasini düsünenler daha azdir. Sinav odakli bir egitim sistemi oldugu sürece dershanelerin de buna paralel olarak var olacagi asikârdir. Dershanelerin kaldirilabilmesi için önce dershaneyi gerekli kilan nedenlerin ortadan kaldirilmasi gerekmektedir.

2012-2013 ögretim yilindan itibaren 4+4+4 kesintili zorunlu yeni egitim sistemiyle egitimciler ve toplum olarak yolumuza devam edecegiz. Sistemin etkili ve verimli bir sekilde isleyebilmesi için tüm kesimlerin ve paydaslarin elini tasin altina koymasi ve çalismasi gerekir. Türkiye’ye, gelecek yillarda her alanda derin bir nefes aldiracak olan bu sistem, ögrencilerimize yapilmis en iyi yatirimdir.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen