Haber
2010-07-28 07:21:35
“Türkiye’de Ortak Bir Kimlik Olarak Ötekilik” Arastirmasi Sonuçlarini Açikladik

Egitim-Bir-Sen Stratejik Aras- tirmalar Merkezi (EBSAM) tarafindan yapilan “Türkiye’de Ortak Bir Kimlik Olarak Ötekilik” arastirmasinin sonuç- lari açiklandi. Arastirmaya göre, toplumun yaklasik olarak üçte ikisi ‘Alevi açilimini’, devletin vatandaslarin talep- lerini karsiladigi bir toplumsal baris projesi olarak görüyor. Toplumun büyük bir çogun- lugu, toplumsal düzeydeki iliskiler açisindan karsilikli sayginin (yüzde 89,7) ve devletle kurulan iliskiler açisindan da esit vatandaslik algisinin bir arada ve kardesçe yasamanin temel ölçüsü oldugunu düsünüyor (yüzde 85,1). Büyük çogunluk (yüzde 81,7), çok farkli etnik, dini ve kültürel kimliklerin yasadigi Anadolu cografyasinin bir kültürel mozaik olarak tanimlanabilecegine inaniyor.

 

Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu, düzenledigi basin toplantisi ile “Türkiye’de Ortak Bir Kimlik Olarak Ötekilik” arastirmasinin sonuçlarini açikladi. Arastirma, 14 ilden amaçli örneklem yoluyla seçilen isimlerle yapilan 78 derinlemesine görüsme ve 16 ilden 2 bin 190 kisi ile yüz yüze anket uygulamasi ile gerçeklestirildi. Çalismayla, Türkiye’de insanlarin kültürel ve siyasal kimlik ile ötekilige iliskin algilarinin genel bir tespiti ve tasviri yapildi.

 

Ankete katilanlar, “Kendinizi kültürel kimlik olarak birinci derecede nasil tanimlarsiniz?”  sorusuna, yüzde 52,6 ile Türk, yüzde 32,9 ile Müslüman cevabini verdi. Kendini birinci dereceden Kürt sayanlarin orani yüzde 5,1; Alevi sayanlarin orani da yüzde 4,5 olarak gerçeklesti.

 

“Kendinizi siyasal kimlik olarak birinci derecede nasil tanimlarsiniz?” sorusuna, yüzde 22.8 demokratlik, yüzde 22.6 milliyetçilik, yüzde 17.3 Atatürkçülük, yüzde 10.8 sagcilik ve yüzde 9,7 ile Islamcilik cevabi verildi.

 

Arastirma raporunda, toplumun yarisindan fazlasinin (yüzde 53,6) Türkiye’de bir mahalle baskisinin olduguna az ya da çok inandigi kaydedildi. Türkiye’de mahalle baskisinin olduguna en çok inanan kültürel kesim Kürtler, en az inanan kültürel kesim ise Müslümanlar ve diger kategorisi içinde kendisini ifade edenler. Türkiye’de en fazla baski ve ayrimciliga ugrayan kesimlerin ise sirasiyla basörtülüler (yüzde 37,5) ve Kürtler (yüzde 18,3) oldugu düsünülüyor.

 

Anayasa’daki Vatandaslik Tanimini Toplumun Üçte Biri Sorunlu Buluyor

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi’ndaki vatandaslik tanimi, toplumun üçte ikisi tarafindan kosulsuz olarak kabul edilirken, üçte biri bu tanimi sorunlu buluyor. Mevcut vatandaslik tanimini en çok kabul eden kültürel kesim Türkler (yüzde 76), en az kabul eden kültürel kesim ise Kürtler (yüzde 19,8).

 

Mevcut vatandaslik tanimini en çok kabul eden siyasal kesim milliyetçiler (yüzde 83) en az kabul eden siyasal kesim ise solcular (yüzde 35,7).

 

Toplumun Üçte Ikisi, Alevi Açilimini Toplumsal Baris Projesi Olarak Görüyor

“Aleviler, Sünnilige dair güçlü bir ötekilik tasavvuruna sahipken, Sünnilerin büyük çogunlugunda Alevilere yönelik benzer bir ötekilik algisi bulunmamakta, hatta Sünnilik ayri ve bagimsiz bir kültürel kimlik olarak bile düsünülmemektedir. Dolayisiyla Alevi/Sünni karsitligi ekseninde olusan ayrismanin Sünni kutbu oldukça zayif kalmaktadir” ifadelerinin yer aldigi rapor; Alevi açilimina bakisi da ortaya koyuyor.

 

Buna göre, toplumun üçte ikisi (yüzde 63,1), Alevi açilimini, devletin vatandaslarin taleplerini karsiladigi bir toplumsal baris projesi olarak görüyor. Alevi açilimini en çok destekleyen kültürel kesim Müslümanlar, en az destekleyen kültürel kesim ise Aleviler. Alevi açilimini en çok destekleyen siyasal kesim Islamcilar, en az destekleyen siyasal kesim solcular.

Cemevlerinin statüsüne iliskin yöneltilen soruya, ankete katilanlarin yüzde 33,5’i ibadethane, yüzde 24,4’ü kültür merkezi ve yüzde 14’ü de tekke veya dergâh cevabini veriyor. Kendini kültürel kimlik olarak birinci dereceden Alevi olarak tanimlayanlarin yüzde 73,7’si ibadethane tanimini benimserken, Kürt olarak tanimlayanlarin yüzde 52,3’ü, Türk olarak tanimlayanlarin yüzde 32,5’i ve Müslüman olarak tanimlayanlarin yüzde 23,5’i ibadethane tanimini kabul ediyor.

 

Birincil derece kültürel kimligini Müslümanlik olarak ifade edenler Cemevlerinin statüsünün birer kültür merkezi tekke veya dergâh niteliginde oldugu fikrine daha yakin duruyor. Bununla birlikte bu konuda ‘fikrim yok’ diyenlerin de en fazla birincil kimligi Müslümanlik olanlar arasindan çikiyor.

 

Ayni soru, birincil siyasal kimlige göre çapraz degerlendirmeye tabi tutuldugunda; Islamci olanlarin yüzde 12,2’sinin Cemevlerinin ibadethane tanimini kabul etmesine karsilik, solcu ve diger kesimler (yüzde 41,8) arasinda ibadethane taniminin en yüksek düzeyde benimsendigi görülüyor. Solcularin yüzde 56,7’si, Atatürkçülerin ise yüzde 38,5’i Cemevlerinin ibadethane statüsünde taninmasi gerektigini düsünüyor.

 

Alevi-Sünni Eksenli Iç Çatisma Ihtimaline Kesinlik Düzeyinde Inananlarin Orani Yüzde 5

Türkiye’de orta ve uzun vadede Alevi-Sünni eksenli bir iç çatisma ihtimali olup olmadigina yönelik soruya göre, ankete katilanlarin sadece yüzde 5,8’inin böyle bir ihtimalin varligina kesinlik düzeyinde katildigi, yüzde 13,5’inin ise bu ihtimalin varligina yine ayni kesinlik düzeyinde katilmadigi görülüyor.

Toplumun yüzde 53,1’i böyle bir iç çatisma ihtimali olmadigina, yüzde 19’u ise böyle bir ihtimalin olduguna katiliyor. Yüzde 27,9’luk bir kismin ise orta ve uzun vadede Alevi-Sünni eksenli bir iç çatisma ihtimalinin varligina kismen katildiklari görülüyor.

 

Toplumun Yarisindan Fazlasi Basörtüsü Yasaginin Her Alanda Kaldirilmasi Gerektigini Düsünüyor

Ankete katilanlarin üçte ikisi (yüzde 59,2) Diyanet Isleri Baskanligi’nin varligini laik sistem açisindan bir çeliski olarak görmüyor. Kültürel kimlikler açisindan, Diyanet Isleri Baskanligi’nin varligini laik sistem açisindan en yüksek düzeyde çeliski olarak görenler Aleviler (yüzde 58,6) iken, bu kurumun varligini laik sistem açisindan en yüksek düzeyde tutarli bulanlar Müslümanlar (yüzde 64,7).

 

Toplumun yaklasik üçte ikisi (yüzde 68,7) basörtüsü yasagini laikligin bir geregi olarak görmüyor. Toplumun yarisindan fazlasi (yüzde 53,1) basörtüsü yasaginin her alanda kaldirilmasi gerektigini düsünüyor. Toplumun yalnizca dörtte biri (yüzde 26,3), basörtüsü yasaginin her alanda devam etmesi gerektigine inaniyor.

 

Toplumun üçte ikisi (yüzde 67,6) basörtüsü üzerinden yapilan tartismalarin dini duygulari rencide ettigini, beste birine yakini ise kismen rencide ettigini düsünüyor.

 

Toplumun Üçte Biri Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin Tamamen Kaldirilmasina Karsi

Toplumun yarisindan fazlasi (yüzde 55,6) zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin azinlikta kalan farkli inanç gruplari için bir baski ve ayrimcilik olusturmadigini düsünüyor. Bu dersin söz konusu gruplar için bir baski ve ayrimcilik olusturduguna mutlak olarak inananlarin orani ise yalnizca beste bir civarinda (yüzde 19,5).

 

Toplumun üçte birinden fazlasi (yüzde 38,8) zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin tamamen kaldirilmasina karsi çikmaktayken, büyük bir çogunluk ise (yüzde 42) bu dersin seçimlik statüye indirgenmesine destek veriyor. Aleviler disindaki kesimlerin büyük çogunlugu din dersinin tamamen kaldirilmasinin sorunu çözebilecegini düsünmüyor.

Türkiye’de yasayan farkli toplumsal kesimlerin yaklasik olarak yarisina yakini (yüzde 43,3), demokratik hak ve özgürlüklerin yeterli olmadigina inaniyor.

 

Toplumun dörtte üçü (yüzde 75,7), Türkiye’nin farkliliklariyla bir arada yasamasi durumunda daha güçlü olacagi görüsünde. Katilimcilarin üçte ikisi (yüzde 67,8) farkli kültürlerin gerek yasal gerek toplumsal düzeyde taninmasi gerektigini düsünüyor. Farkli kültürlerin yasal ve toplumsal düzeyde taninmasi gerektigine en çok inanan siyasal kesim Islamcilar (yüzde 75,1), en az inanan siyasal kesim ise milliyetçiler (yüzde 59,6).

 

Toplumun büyük bir çogunlugu, toplumsal düzeydeki iliskiler açisindan karsilikli sayginin (yüzde 89,7) ve devletle kurulan iliskiler açisindan da esit vatandaslik algisinin bir arada ve kardesçe yasamanin temel ölçüsü oldugunu düsünüyor (yüzde 85,1). Büyük çogunluk (yüzde 81,7), çok farkli etnik, dini ve kültürel kimliklerin yasadigi Anadolu cografyasinin bir kültürel mozaik olarak tanimlanabilecegine inaniyor.

 

Toplumun yarisindan fazlasi (yüzde 58,9) anadilde konusma hakkinin dogal bir hak oldugunu ve bu hakkin kullaniminin hiçbir sekilde engellenemeyecegini düsünüyor.

 

Ankete katilanlarin üçte biri Ruhban Okulu’nun açilmasini kosullu ve kosulsuz olarak destekliyor. Ruhban Okulu’nun açilmasini kosullu ve kosulsuz olarak en çok destekleyen kültürel kesimler sirasiyla Kürtler ve Aleviler iken, buna kosulsuz olarak en çok karsi çikanlar sirasiyla Türkiyeli kimligiyle kendisini ifade edenler, Müslümanlar ve Türkler.

 

Demokratik Açilim

Ankete katilanlarin yüzde 42,3’ü demokratik açilim sürecini Türkiye’nin milli bütünlügünü tehdit ettigine inaniyor. Milli bütünlügü tehdit etmedigini düsünenlerin toplam orani yüzde 35,2. Kismen inananlarin orani ise yüzde 22,6.

 

Ankete katilanlarin yüzde 31,5’i ise demokratik açilimla Kürt sorununun çözümü arasinda olumlu bir iliski bulunduguna inaniyor.

 

Raporda, demokratik açilimla ilgili olarak toplumda üç ayri bakis açisi bulundugu kaydediliyor. Bu bakis açilari; açilima kesin olarak karsi çikanlar (yüzde 34,4), açilimi az ya da çok destekleyenler (yüzde 38) ve açilima karsi nötr davrananlar (yüzde 27,7) olarak siralaniyor.

 

Arastirmaya göre, demokratik açilimi en çok destekleyen kültürel kesimler sirasiyla Kürtler ve Müslümanlar iken, demokratik açilima en çok karsi çikan kültürel kesimler sirasiyla Türkiyeli kimligi ile kendisini ifade edenler ve Türkler. Demokratik açilimi en çok destekleyen siyasal kesimler sirasiyla Islamcilar ve demokratlar iken, bu açilima en çok karsi çikan siyasal kesimler sirasiyla Atatürkçüler ve Milliyetçiler.

 

Toplumun yarisina yakini (yüzde 49,8) TRT 6 ile baslatilan çok dilli ve kültürlü yayinciligi olumlu buluyor. TRT 6 ile baslatilan çok dilli ve kültürlü yayinciligi en çok olumlu bulan kültürel kesimler sirasiyla Kürtler ve Aleviler iken, en az olumlu bulanlar Türkler.

 

12 Eylül’de Milli Takim Ruhu Ile Hareket Edelim

Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu, toplantinin sonunda gündeme iliskin degerlendirmelerde de bulundu. Referandumun yapilacagi 12 Eylül’ü, milli takim maçinin yapildigi güne benzeten Gündogdu, “10 ay sonra Türkiye’de seçim var, herkes taraftari oldugu takima, siyasi partiye oy versin. Ancak 12 Eylül milli maçtir, milli takim ruhu ile hareket etmek lazim” dedi.

Herkesin fakli etnik kimlik ve inançlara sahip olabilecegini söyleyen Gündogdu, “Inanabiliriz, inanmayabiliriz; Laz, Çerkez, Kürt, Türk, Alevi, Sünni olabiliriz. Farkli siyasi partilere oy vermis olabiliriz” seklinde konustu.

 

Farkli kimliklerin Türkiye’nin zenginligi kabul edilmesi gerektigini kaydeden Gündogdu, söyle konustu: “Sporseverler çok iyi bilirler. Herkesin bir futbol takimi vardir. Fenerbahçelidir, Trabzonsporludur, Bursasporludur, Besiktaslidir. Kim hangi takimi tutuyorsa, Türkiye’de 10 ay sonra seçim var; herkes taraftari oldugu takima oy versin, siyasi partisine oy versin. Ama 12 Eylül milli maçtir. Milli takim ruhu ile hareket etmek lazim. Ekmegimiz büyüsün, özgürlüklerimiz genislesin diyen herkes 12 Eylül’de ‘evet’ desin. 10 ay sonra da kim hangi partiye oy verecek ya da ders verecekse de elinden geleni yapsin. 12 Eylül’ü tarihi bir firsata dönüstürelim.”

 

Arastirmanin danismanligini yapan Prof. Dr. Yasin Aktay ise, çalismayla ortaya çikan çarpici sonuçlardan birinin, “kendini ötekilesmis olarak gören insanlarin, kendini ötekilesmis olarak gören diger insanlara karsi olan kayitsizligi” oldugunu ifade etti.

 

 "Türkiye’de Ortak Bir Kimlik Olarak Ötekilik" Arastirmasi Sunumu

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen