Cumhurbaskani Gül, STK Temsilcileriyle Terörü Konustu

Cumhurbaskani Abdullah Gül, Sivil Toplum Kurulusu (STK) temsilcileriyle Tarabya’daki Huber Köskü’nde biraraya geldi. Görüsmede, artan terör olaylari ele alindi.

Saat 10:30’da baslayan görüsmeye; Memur-Sen ve Egitim-Bir-Sen Genel Baskani Ahmet Gündogdu, TOBB Baskani Rifat Hisarciklioglu, Türk-Is Baskani Mustafa Kumlu, TÜSIAD Baskani Ümit Boyner, DISK Baskani Süleyman Çelebi, Kamu-Sen Genel Baskani Bircan Akyildiz, Hak-Is Genel Baskani Salim Uslu, TUSKON Baskani Rizanur Meral ve çok sayida STK temsilcisi katildi.

Cumhurbaskani Gül, konuklarini tek tek tokalasarak karsiladi. Görüsmenin ardindan STK temsilcileri adina açiklama yapan TOBB Baskani Rifat Hisarciklioglu, terörü lanetlediklerini, sivil toplum örgütleri olarak terörün sona erdirilmesi yönünde atilacak adimlari desteklediklerini ve bu anlamda tüm sivil toplum örgütleri olarak ‘demokratik açilimin’ sürdürülmesi konusunda fikir birligi içinde olduklarini vurguladi.

Daha sonra, gazetecilerin görüsmeye iliskin sorularini cevaplayan Memur-Sen ve Egitim-Bir-Sen Genel Baskani Ahmet Gündogdu, terör sorununun ancak takim oyunu ile çözülebileceginin altini çizerek, demokrasinin önünde engellerin oldugunu ve son günlerde bu engelleri yeniden farkli biçimde yürürlüge koyanlarin yine sahneye çiktigini söyledi. Gündogdu, Türkiye’de yasayan tüm insanlarin birlik ve beraberlik içinde kardesligini insa eden, millet iradesini ve millet iradesinin tecelligâhi olan TBMM’yi saygin ve seçkin kilan bir konuma gelmesini istediklerini kaydetti.

Terörün amacinin, kalkinan, güçlenen Türkiye’yi engelleyerek, Türkiye’nin küresel aktör olmasinin önüne set çekmek oldugunu ifade eden Gündogdu, demokrasiden ödün vermeden yoluna devam eden Türkiye’nin karanlik oyunlari bozacak güce ve kudrete sahip oldugunu vurguladi. Terörün çözümünün yanlis yerlerde, yanlis adreslerde aranmamasi gerektigini dile getiren Gündogdu, her halükarda çözüm ve mücadele merkezinin TBMM, muhatabin ise millet olmasini istediklerini sözlerine ekledi.

Terörle Mücadele Etmek Yerine Terörün Sebepleri Kaldirilmalidir

Cumhurbaskani Abdullah Gül’ün sivil toplum örgütleriyle yaptigi görüsmeye katilan Ahmet Gündogdu, terörle mücadelede uygulanmasi gereken çözüm önerilerini sundu.

Gündogdu, terörle mücadele etmek yerine, terörü olusturan sebeplerin ortadan kaldirilmasini ve kaynagin olusmasinin engellenmesinin daha basarili bir yol olacagina olan inançlarini dile getirdi.

Bunun yapilabilmesi için, güvenlikten hukuka, insan haklarindan demokrasiye, kalkinmadan istihdama, issizlikten gelir dagilimina birçok konuda önceliklerin belirlenmesinin önemine dikkat çeken Gündogdu, bu açidan toplumun bütün kesiminin görüslerinin alinmasinin önemli oldugunu ifade etti.

Gündogdu’nun, Cumhurbaskani Abdullah Gül’e sundugu raporda yer alan konular özetle söyle:

Güvenlik

Basta vatandaslari olmak üzere cografi egemenlik sahasindaki insanlarin güvenligini saglamak, devlete ait dört temel görevden biridir. Terör örgütlerinin amaci ve terör eylemlerinin hedefi de, devletin “güvenligi saglamak” görevini yerine getiremedigi algisi olusturmaktir. Vatandaslar üzerinde, “güvenligimiz tehlikede” algisinin olusmasina engel olmak isteniyorsa;

Güvenligi saglamak adina alinacak tedbirlerin, vatandaslar üzerinde kaygi olusturmayacak sekil ve içerikte olmasina özen gösterilmeli,

Bütün bireyleri “süpheli” veya “potansiyel terörist” gören süreç ve uygulamalardan kaçinilmali,

Topluma, güvenlik ve özgürlük arasinda tercih yapmak zorunda olundugu yönünde mesaj vermekten kaçinmali,

Basta istihbarat faaliyetleri olmak üzere TSK ve Emniyet Teskilati arasinda terör örgütüyle mücadele konusunda strateji ve eylem birlikteligi saglanmali,

Türkiye’nin, “Demokratik, hukuk devleti” açisindan istenmez seçenekler olarak kabul edilen olaganüstü hal ve sikiyönetim gibi olaganüstü yönetim usullerini terörle mücadele araci kullanmayacak güce ve büyüklüge sahip oldugu, terör örgütlerine korku vatandaslara güven mesaji olacak içerikte ifade edilmeli,

30 yili askin süredir daglik arazide ve kirsal alanda yasama tecrübesine sahip terör örgütü ve mensuplariyla mücadele edildigi/edilecegi dikkate alinarak, TSK’nin ve Emniyet Teskilati’nin terörle mücadeleyle görevli birimlerinde gerekli organizasyon ve personel niteliklerine iliskin degisimler ivedilikle gerçeklestirilmelidir.

Hukuk-Insan Haklari-Demokrasi

Terörle, terör örgütleriyle ve teröristlerle mücadelede kalici ve elestirilere konu olmayacak basari, ancak ve mutlaka hukuk sinirlari içerisinde ve insan haklari konusunda üst düzey hassasiyet içeren yöntemlerle elde edilebilir. Bu bakimdan, ne pahasina olursa olsun terörü bitirmek degil, demokratik hukuk devletinin gereklerine, insan hak ve özgürlüklerine halel getirmeksizin terörü bitirmek, terörün beslendigi kaynaklari kurutmak hedefini ifade etmek gerekiyor. Hukuk devletini ve insan haklarina saygili yönetim anlayisini var etmek içinse, demokratik bir zemin, demokratik bir toplum ve demokratik bir devlet var etmek zorundasiniz. Aslinda, son dönemlerde terörün kanli yüzünü artirmasinin gerekçesi de, bu zorunlulugun farkina varan ve gereklerini yerine getirmek konusunda heyecana ve kararliliga sahip Türkiye gerçegidir… Teröre ve terörü besleyen kaynaklarin varligina son verecek bu Türkiye resminin üzerinin çizilmesine izin vermemeliyiz. “Terörle mücadele” ve “terörü yok etme” gibi toplumun büyük bölümünün itiraz etmeyecegi amaçlari, hukuk disi, insan hak ve özgürlükleriyle bagdasmaz, demokratik devlet ve toplum idealiyle çelisen araçlarla gerçeklestirmeye çalisirsak, terörü bitirmek bir tarafa yeni terör örgütlerinin filizlenecegi bir ortami bizzat kendi elimizle olusturmus oluruz. Böyle bir hataya düsmek istemiyor ve teröre son vermek, terör örgütlerinin tuzagina düsmekte olan gençlerimizi legal sinirlar içerisine çekmek istiyorsak;    

Dili, dini, kültürel ve ideolojik tercihi ne olursa olsun, bireylerin kendini gerçeklestirmesine ve gelistirmesine imkân saglayacak hak ve özgürlüklerin hayatin her alaninda somut olarak yasanmasi saglanmali ve mevcut engeller kaldirilmali,

Basta siyaset kurumu olmak üzere bireylerin yönetime ve karar alma süreçlerine katilma araçlarini kullanmadaki fiili ve hukuki engeller, sinirlamalar, demokratik devletin ve demokratik toplumun gereklerine uygun olarak sona erdirilmeli,

Demokratiklesme konusunda atilmasi gereken adimlar, TBMM’nin öncülügünde ve koordinesinde olmak üzere sosyal ve siyasi paydaslarin görüs ve önerileri de alinmak suretiyle belirlenmeli ve gecikmeksizin hayata geçirilmeli,

Devletin ve görevlilerinin bütün is ve islemlerinde hukukun üstünlügü ilkesini esas alarak hareket etmesi saglanmali,

Düsünce ve kanaat hürriyeti, ifade özgürlügü konusundaki düzenlemeler, toplumsal ayrismanin ve çözülmenin gerekçesi olacak içerikten kurtarilarak, farkliliklarin zenginlik oldugu algisi ve sonucunu üretecek bir anlayisla yeniden dizayn edilmeli,

Dini, siyasi veya etnik niteliklerinin bireylerin ya da topluluklarin ötekilestirilmelerinin veya varliklarinin reddedilmesinin gerekçesi olarak gösterilmesine zemin hazirlayan anlayis ve resmi ideoloji argümanlari terk edilmeli, yeniden filizlenmemesi için egitim ve hukuk sistematiklerinde gerekli yapisal reformlar gerçeklestirilmeli,

Hak arama, hak isteme, hakki koruma özgürlüklerini kullanmada, erisebilirlik ve sonuca ulasabilirlik boyutuyla var olan eksiklikler ve aksakliklar giderilmeli,

Terör örgütünün kendisine taraftar topladigi ve insan kaynagini gelistirme zemini olarak kullandigi yöre ve bölgelerde, daga çikmanin, terörü yöntem olarak kullanmanin anayasal bir hak arama arayisi olmadigi gerçegini ifade edecek argümanlar kullanilmali, bu amaçla sivil toplumdan ve kanaat önderlerinden de katki ve katilim istenmeli,

 ‘Güvenlik için özgürlükten vazgeçilebilir’ ruhunu içeren darbe ürünü bir Anayasa’yla, terörle mücadele etmenin, terörün beslendigi kaynaklari kurutmanin mümkün olmadigi/olamayacagi gerçeginden hareketle sivil, özgürlükçü, demokratik, ötekilestirmeyen, farkliliklari mümkün ve makul gören yeni bir Anayasa hazirlanmali ve yürürlüge konulmalidir.

Yatirim-Istihdam-Kalkinma-Adil Gelir Dagilimi

Ülkelerin ve toplumlarin yasadigi sorunlar, dogrudan ya da dolayli olarak ekonomi ve istihdam odakli olmak üzere çalisma hayatiyla yakindan ilgilidir. Bu nedenle, sorunlara iliskin çözüm önerilerinin; benzer biçimde makro ve mikro ekonomik verilerle, çalisma hayatiyla, istihdamin arttirilmasina ve issizligin azaltilmasina yönelik araçlarla zenginlestirilmesi ve çesitlendirilmesi de kaçinilmazdir.

Terör örgütünün varlik alani olarak kullanmaya çalistigi, kendisine taraftar ve yandas toplama alani olarak belirledigi bölge ve yöreler; kamu yatirimlarinin yetersizligi, istihdamin sinirliligi, issizligin ve gelir dagilimi adaletsizliginin doruk noktada olmasi gibi ortak özelliklere sahiptir. Daha somut bir ifadeyle; terör örgütünün, yoksullugun ve yoksunlugun gerek birey gerekse toplum düzeyinde en yogun hissedildigi bölge ve illerde konuslanmasi tesadüfi degildir.

Bu bakimdan, terör örgütleriyle ve eylemleriyle mücadele etmek yaninda terörü bir yöntem olarak kullanma seçenegini ortadan kaldirmak istiyorsak;

Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgelerinde -kimi zaman etkinlik ve verimlilik açisindan gereksiz olsa dahi- kamu yatirimlarinin sayisi ve kapsami arttirilmali,

Bölge insaninin istihdam imkânini arttirmak ve issizligi bir kader olarak görmesini engellemek adina kamu kurum ve kuruluslarinda memur statüsünde istihdami saglanmali,

Özel sektörün bölgede yatirim yapmasini tesvik etmek amaciyla, -terörle mücadele için harcanan ülke kaynaklarinin büyüklügü de göz önüne alinarak- sadece sosyal güvenlik primi, gelir veya kurumlar vergisi yönüyle saglanan istisnalarin, muafiyetlerin ve sübvanselerin orani ve yararlanma süresi arttirilmali,

Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgelerindeki ticaret-sanayi odalarinin ve üyelerinin yatirim ve istihdam konularindaki tecrübelerini, önerilerini ilgili kamu kurum ve kuruluslarina aktarmalarina imkân saglayacak iliski ve iletisim süreçleri gelistirilmeli,

Bölge illerindeki üniversitelerin, saglik kuruluslarinin, spor, kültür ve sanat tesislerinin sayisi, çesitliligi ve hizmet kalitesi artirilarak, sadece bölge insanina degil, bölgeye yakin komsu ülkelerin vatandaslarina ve kuruluslarina da hizmet sunmasi saglanmali ve bunu gerçeklestirmeye yönelik olarak komsu ülkelerle ikili ve çoklu anlasmalar yapilmali,

Bölgenin kendi iç dinamiklerinden ve ülkemizin genel özelliklerinden kaynaklanan gelir dagilimi adaletsizligini uzun vadede ortadan kaldiracak, kisa vadede ise adaletsizligin olumsuz etkilerini giderecek tedbirler hayata geçirilmeli,

Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgesi illerinde özellikle küçük esnaf ve sanatkarlara dönük olarak kooperatiflesme imkan ve egitimleri saglanmali,

Tarim ve hayvancilik faaliyetleri ile tarim ve hayvancilik endüstrisinin gelistirilmesine yönelik özel tesvik uygulamalari hayata geçirilmeli,

Kadinlarin aktif olarak katilmadigi yatirim, istihdam ve kalkinma hamlelerinin eksik ve yetersiz kalacagi kabul edilerek, bölge illerinde kadinlara ve genç kizlarimiza yönelik girisimcilik ve meslek edindirme uygulama ve egitimleri hayata geçirilmeli,

Genç issizlerin soysal rehabilitasyonuna yönelik olarak bölgenin sosyo-kültürel imkân ve kabiliyetleri artirilmali,

Bölge illeri arasindaki ve bölge illerinden ülkemizin diger illerine yönelen iç göç egilimini azaltmak gibi sonuçlari da beraberinde getirecek olan GAP ve DAP’in, sadece gelecege etkili bir yatirim projesi olarak görülmesi hatasindan vazgeçilmeli, devam eden bu projeler ayni zamanda istihdam alani olarak kullanilmali,

Bölge insaninin egitim ve saglik gibi asli ve sürekli nitelikteki kamu hizmetlerinde yasadigi mahrumiyete son vermek amaciyla, bölge illerindeki egitim ve saglik kurumlarindaki personel ihtiyacinin karsilanmasi, bölge illerinde görev yapan kamu görevlilerinin bölgede daha uzun süre görev yapmalarini tesvik amaciyla ilave özel hizmet tazminati, ek ödeme, gelir vergisi indirimi, sosyal güvenlik primi kesintilerinin bütününün devlet tarafindan ödenmesi gibi imkanlar saglanmali,

Sivil toplum örgütlerinin, spor kulüplerinin, federasyonlarin ve benzeri resmi veya sivil kuruslarinin bölge illerinde bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler gerçeklestirilmesi tesvik edilmeli, bu amaçla gerçeklestirilen faaliyet için yapilan giderlerin bir bölümünün devlet tarafindan karsilanmasi saglanmali,

Kamu kurum ve kuruluslarinin sosyal, kültürel ve spor tesislerinden bölge insaninin yararlanmasi saglanmali,

Bölgenin büyük illeri ile sinira yakin bölgelerinde, komsu ülkelerin de yararlanacagi fuar merkezleri olusturulmali,

Terör ve terör eylemleri, ülkemizin birligini ve beraberligini bozmaya, bölgesel ve küresel ölçekte lider olma hedefini baltalamaya, demokratiklesme ve özgürlesme kararliligini sona erdirmeye odaklanmis iç ve dis unsurlarca planlanan ve uygulanan sürecin bir parçasidir. Bu bakimdan, yürütülen mücadeleyi “terörle mücadele” olarak isimlendirmek yerine, olumlu ve zihinlerde pozitif etki uyandiracak biçimde “demokratiklesmis, kalkinmis, gelismis, kardeslik ve birlik ruhunu pekistirmis Türkiye hamlesi” olarak isimlendirmek daha dogru olacaktir. Bu isimlendirme altinda terör örgütü ve teröristlere yönelik cevabinda, bu hamlenin içeriginde yer alan bir eylem plani olarak ifade etmek daha yerinde olacaktir. Ancak, yukarida saydigimiz gerekliliklerin yerine getirilmesi, tam ve kosulsuz demokrasinin var edilmesi, kalkinmanin ve ekonomik büyümenin sonuçlarindan adil pay alma gibi hayati kavramlarin bu süreçte olumlu kullanimi için mutlaka ve mutlaka, medya kuruluslarindan kanaat önderlerine, sivil toplum kuruluslarindan devlet kurumlarina kadar herkesin her kesimin sürece paydas olarak dahil edilmesi saglanmalidir. Bu kapsamda, medya kuruluslarimiza büyük bir sorumluluk düsüyor. Bölgedeki basari hikâyelerini kamuoyuna aktararak, ülkenin bütününe, insanimizin tamamina yönelik pozitif enerji olusturmalidir.