Haber
2014-09-14 07:51:19
Eğitime Bakış Dergisi'nin 10. Yılında Yazarlar Buluştu

 

Eğitime Bakış Dergisi’nin 10. Yılında Yazarlar Buluştu

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, akademisyenlerden bilim üretilmesi bekleniliyorsa maaşlarında iyileştirme yapılması gerektiğini ifade ederek, "Hiç değilse profesörün maaşını genel müdüre, doçentin maaşını genel müdür yardımcısına, yardımcı doçentin maaşını daire başkanına, asistanın ve okutmanın maaşını uzmana, uzman yardımcısı maaşına getirmeliyiz ki üniversiteler insana, geleceğimize hizmet etsin" dedi.

 

Eğitim-Bir-Sen’in eğitime yön veren dergisi Eğitime Bakış’ın 10. yılı münasebetiyle düzenlenen “Yazarlar Buluşması” programı, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin, YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, uzmanlar, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu bürokratlarının katılımıyla gerçekleştirildi.



 

Eğitim Sistemimiz Özgür Birey Yetiştirmeli

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak emeği, insanı, insan haklarını, eğitimi, demokratikleşmeyi birlikte ele aldıklarını belirten Gündoğdu, şunları söyledi: “1960 darbesi ve 1961 anayasasının darbeyi kurumsallaştırdığı ‘millete rağmenci’ eski Türkiye’yi geride bıraktık. Bizimde paydaşı olduğumuz ve desteklediğimiz 2010 Anayasa Referandumu ile istikameti ‘millete dönen’ yeni Türkiye’yi,  bundan sonra hep beraber içini doldurarak yeniden büyük Türkiye hedefi için çalışmalıyız. Yeni Türkiye’ye kavuşuncaya kadar eğitim sistemimizin özgür birey yetiştirmesini, diğer taraftan ‘millete göbeğini kaşıyan adam’ muamelesi çeken vesayetçileri bertaraf etmeyi, diğer taraftan da bu ülkenin geleceğini inşa etmeyi birlikte ele aldık. Ekmeğin değer görmediği yerde özgürlüğün olamayacağını, özgürlüğün olmadığı yerde de ekmeğin değer görmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Elbette sadece ülkemizde değil, ülkemizin dışından da proje üretenleri ve milletin iradesini yok sayanları da yakından takip ettik. Batının bir balina kıyıya vurduğu zamanki gösterdiği insani yaklaşımı, doğuya, İslam dünyasına göstermediğini hatta illegal yapılara ve katliamlara destek olduğunu da çok iyi bildiklerini biliyoruz. Sendikacılığımızın merkezine değerler eğitimi ile insanı öne çıkaran yaklaşımı öne çıkarmak hem de medeniyetimizin ‘bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir’ değerlerini yeniden inşa etmeyi koyduk. Batının, kapitalizm ve Siyonizm’in şemsiyesi altında devam ettirdiği çifte standartı da çok biliyoruz ve önlemlerimizi bu doğrultuda alıyoruz.” diye konuştu.
 

Dergi Hür Tefekkürün Kalesidir

Medeniyetimizi yeniden inşa etmek ve eğitimde yol haritası çizilmesi için üniversitelerimizle, Milli Eğitim Bakanlığımızla ve buradaki paydaşlarımızla Eğitime Bakış dergisini 2004 yılında eğitim ve kültür dünyasına kazandırdıklarını dile getiren Gündoğdu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu gün dergimiz 30. sayısı 10. Yılını kutluyor Allah’a hamd olsun. Cemil Meriç, ‘Dergi hür tefekkürün kalesidir, zekâlar topluluğunun, bir neslin vasiyet namesidir’ diyor. Öyleyse bizim düştüğümüz yerden kalkmamız gerekiyor. Bugün güncel olarak damper kazasını, asansör kazasını yaşıyorsak ‘ne iş olsa yaparım’ diye bir kalkınma ve eğitim anlayışını terk edemediğimizdendir.  Batının insan haklarında sınıfta kaldığını çok iyi biliyoruz, ama meslek tanımı, istihdam biçimi ve asansörün nasıl kullanılacağı, damperlinin kaç km ile kaç km gideceğini belirlenmesinde bizim yitik malımız olan bilgiyi, teknolojik okuryazarlığı çok iyi kullanmalarından kaynaklanıyor. İktidarı yaptığı gerek okullar, gerek üniversiteler boyutuyla yaptığı binalar için tebrik ediyorum. Ancak bu binaların içerisinde bilim üretmesi gerekenlere insanlara, batının verdiği değeri vermezsek yitik malımız olan bilgiye ulaşma noktasında sıkıntılar yaşarız.”



 

Maddi Kalkınmayla Birlikte Manevi Kalkınmaya da Önem Vermeliyiz

Akademisyenlerin geçinebilmesi için 30 saat derse girmek zorunda bıraktığını belirten Ahmet Gündoğdu, “Bu sistemle bilim ve araştırma üretemeyeceğimizi, bilim yapamayacağımızı görmezsek tek ayaklı bakış olur bu da yolculuğumuza zarar verir. Toplu sözleşme masasında toplu sözleşme heyeti başkanı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı 2002’den beri iktidarın reel artışta en geride bıraktığı kesim olarak akademisyenleri belirlemiş. YÖK, Memur-Sen ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ortaklaşa çalışma kararı almıştık aldığımız karar neticesinde rapor yayımlayarak kamuoyu ile paylaşmıştık. Ancak bugüne kadar somut adımlar atılmadı. Geçen hafta hem Başbakanımızın hem Cumhurbaşkanımızın bu konuyla yakından ilgilendiğini gördük öyleyse akademisyenlerimizden bilim üretmesini bekliyorsak ücretlerinde artış sağlanmalıdır. Bilgiye önem veren ülkelerin nasıl kalkındığını, bilgiye önem vermeyenlerin ise nasıl sınıfta kaldığını görmek istiyorsak Güney Kore ve Kuzey Kore örneğini yeterlidir. Güney Kore 145gr cep telefonunu 2000 TL ye satıyor ve her yıl yeniliyor. Kuzey Kore ise ölen liderine az ağlayanları cezalandırmak için yol haritası çizmeye devam ediyor. Cenab-ı Hak bilgiyi isteyene ve çalışana verir bunu çok iyi biliyoruz ama Eğitim-Bir-Sen olarak Memur-Sen olarak Türkiye olarak maddi kalkınmayla birlikte manevi kalkınmayı da çok önem vermemiz lazım” değerlendirmesinde bulundu.

 

Millet Ruhunu Yapan Maariftir

Millet ruhunu yapan maariftir, sözü çok önemli bir söz, bu söz Milli Eğitim Bakanlığına, üniversitelerimize, YÖK’e,  Memur-Sen’e, Eğitim-Bir-Sen’e ve bu ülkeyi seven her sivil toplum örgütüne sorumluluklar yüklediğinin altını çizen Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: “Artık bonzai belasıyla çocuklarımızı konuşmak yerine bu ülkeyi emanet edeceğimiz nesilleri, birey olarak sorgulayan gençliği, ülkeye borcu olduğunun farkında olarak yetiştirmemiz lazım. Dergimizin konularını siz paydaşlarımızla belirledik 300 civarında aydınımız yazı yazarak ülkenin ve eğitim camiasının istifade etmesi için dergimizde yerini aldı. Hocalarımıza emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.”



 

Akademisyenler Hak Ettiği Statüye, Maaşlara Kavuşmalıdır

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, olmazsa olmazlarının özlük hakkı olduğunu belirterek, “Bu konuda ne mutlu ki yeni hükümetimiz döneminde hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem Sayın Başbakanımız bu konudaki iradelerini beyan ettiler, teyit ettiler beklentimiz gerçekten büyüktür. 1 Ekim'in gelmesini, yeni yasama döneminin açılmasını umutla bekliyoruz ama bizler çalışmaya devam edeceğiz. Bu konuda ısrarlarımıza devam edeceğiz. Beklentimiz asistan arkadaşlarımızın en azından uzman yardımcısı düzeyinde, doktorasını bitiren arkadaşlarımızın da uzman düzeyinde ve buna ilişkin olarak doçent ve profesörlerimizin de hak ettikleri statülere, maaşlara kavuşabilmeleridir" dedi.  
 

2023 Türkiye’si İçin Yapmamız Gereken Ev Ödevlerimiz Var

Türkiye’de yükseköğretimin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirten Çetinsaya,  sözlerini şöyle sürdürdü: “Neredeyse kamuoyunda hepimizde bir konsensüs var, toplumun bütün kesimleri bu konuda hemfikir.  Önümüzdeki aylarda yeni bir taslağın gündeme geleceğine ilişkin şu anda yeni hükümetimizin programında da bu konuya ayrılmış bir paragraf var. Bir tanesi benim başında olduğum kurumu lağvetmek, ortadan kaldırmak, bütün kötü hatırları ile birlikte tarihin derinliklerine göndermek. Bu sadece kurulduğundan beri bir vesayet aracı şeklinde kullanılmış bir kurumu ortadan kaldırmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda artık bürokratik bir örgüt olarak da işlemesi imkânsız hale gelmiş bir kuruluşu dönüştürmek anlamına geliyor. 27 üniversitelik bir Türkiye için kurulmuş bir kuruluşun, 177 üniversitelik bir Türkiye'de 30 yıl önce kurulmuş fonksiyonlarıyla icraat yapabilmesi mümkün değil. Ama şunu da kabul etmemiz lazım. YÖK ortadan kaldırıldıktan veya dönüştürüldükten sonra da bizlerin çözmemiz gereken meseleleri var. Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması sadece YÖK’ün ortadan kaldırılmasıyla alakalı değil 2023 Türkiye'si için yapmamız gereken ev ödevlerimiz var.”




Önümüzdeki Dönemde En Önemli Meselemiz Öğretim Üyesi Yetiştirmek

Akademik insan kaynağının geliştirilmesi konusunun önemli olduğunun belirten Gökhan Çetinsaya, “Şu anda 141 bin öğretim elemanı bulunduğu, yüzde 45'inin doktoralarını yapmış öğretim üyesi var. Önümüzdeki dönemde en önemli meselemiz öğretim üyesi yetiştirmek olarak ortaya çıkıyor.  Yaptığımız hesaba göre eğer öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayılarını şu anda aynı ligde olduğumuz dünya ülkeleri seviyesine çıkarmak istiyorsak 45 bin öğretim elemanı kadrosuna daha ihtiyacımız var, 20 bini doktoralı olmak üzere. Bizim bu sayılarla 2023 hedefini tutturabilmemiz mümkün değil. Önümüzdeki 10 yıl boyunca doktora meselesine çalışmamız gerekiyor bunun için de yaptığımız hesaba göre her yıl 15 bin öğretim elemanı kadrosu sisteme sokmamız lazım ki 2023 Türkiye'sinin yükseköğretim sistemini ayakta tutabilelim. Yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasında iki mesele bizi meşgul edecek. Birincisi geleneksel üniversite anlayışıyla çağdaş üniversite anlayışını nasıl bağdaştırılabileceği, diğerinin ise zihniyet ve etik meselesi. Sorun kesinlikle yasalarla düzeltilebilecek bir mesele değildir. Bunu yönetmeliklerle yasalarla çözemeyiz. O bakımdan hep birlikte bu konuda gayret göstermeliyiz” dedi.


 

Eğitime Bakış Dergisinin 10. Yılına Gelmesinde Emeği Geçen Herkese Teşekkür Ediyorum

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin ise Türkiye’de dergicilik yapmanın zor bir iş ifade ederek şunları söyledi: “Bugün burada 10 yılını devirmiş kaç dergi var dediğimizde saysak bir elin sayısını geçmeyecek kadar azdır. Eğitime Bakış dergisinin 10. yılına gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.  Milli Eğitim Bakanlığı entelektüel kaynaklarında sonuna kadar faydalanan bir kurum, Bakanlıkça aldığımız kararları, herkesle, bütün paydaşlarımızla istişare yaparak alıyoruz ve almaya da devam edeceğiz. Bu dergi ve etkinlik Türkiye’de sendikalar üzerinde kötü algıyı kaldıracak ve olumsuz izleri silmesi bakımından önemli. Derginin konularını gördükçe bugüne kadar eğitim konusunun her noktası için akıl yürütmüşler, entelektüel birikim üretmişler, çözüm önerileri getirmişler bu bizim için çok önemli. Bir akademisyen olarak bu dergiye katkı sunma noktasında da buradan taahhütte bulunuyorum.”



 

Program Eğitime Bakış dergisinin 2004-2014 yılları arasında editörlüğünü yapan Şaban Abak, Hıdır Yıldırım ve Doç. Dr. Mustafa Orçan’a verdikleri emeklerden dolayı plaket takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen