Haber
2009-09-25 07:19:46
Egitimin Sorunlari Genç Bakis’ta Tartisildi

Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu, demokratiklesemeyen, bürokratik oligarsinin egitime bile belli araliklarla hâkim oldugu bir ülkede, özgür egitimden ve özgür bireyden bahsetmenin zor oldugunu ifade ederek, “Dolayisiyla bireyi yetistirmede sikintilar var. Bilim felsefesi, egitim felsefesi, sanat felsefesi, din felsefesi gibi, bilinçli birey olmanin önünde, veremedigimiz dersler dolayisiyla, egitim sisteminden kaynaklanan ciddi bir sikinti ve engel var. Çünkü hayata hazirligin hiçbir önemi yok. Istihdam politikamiz yok. Ögretmen olanlarimiz, doktor olanlarimiz, hemsire olanlarimiz, mühendis olanlarimiz, idealist bir yaklasimla ilkögretimin birinci kademesinden kendi kabiliyetleri dogrultusunda yönlendirilerek o meslege gelmis degil” dedi.

 

Gündogdu, ögretmen ihtiyacindan derslik eksikligine, burslardan akademik kadrolara, barinma sorunundan not sistemine kadar birçok sorunun masaya yatirildigi “Abbas Güçlü ile Genç Bakis” programina katildi.

 

Programda konusan Gündogdu, egitim sisteminin kendisinin sorunlu oldugunu belirterek, “Çünkü Türkiye’nin en önemli sorunu demokratiklesememesi. Demokratiklesemeyen, bürokratik oligarsinin egitime bile belli araliklarla hâkim oldugu bir ülkede özgür egitimden ve özgür bireyden bahsetmek zor” ifadelerini kullandi.

 

Bireyi yetistirmede sikintilar bulundugunu dile getiren Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü: “Bilim felsefesi, egitim felsefesi, sanat felsefesi, din felsefesi gibi, bilinçli birey olmanin önünde, veremedigimiz dersler dolayisiyla, sistemden kaynaklanan ciddi bir sikinti ve engel var. Çünkü hayata hazirligin hiçbir önemi yok. Istihdam politikamiz yok. Ögretmen olanlarimiz, doktor olanlarimiz, hemsire olanlarimiz, mühendis olanlarimiz, idealist bir yaklasimla ilkögretimin birinci kademesinden kendi kabiliyetleri dogrultusunda yönlendirilerek o meslege gelmis degil. Ilkögretimin birinci kademesinde amaç SBS, ortaögretimde ÖSS, yüksekögretimde KPSS, sonrasi da meslegiyle ilgili sinavlar. Yani sinavlar hayatin amaci olmus.”

 

Egitimin Nitelik ve Nicelik Sorunlari Var

Özgür bireyin olmadigi yerde sivil itaatsizlikten de söz etmenin zor oldugunu vurgulayan Gündogdu, “Egitim sisteminin kendi içerisindeki sorunlara baktigimizda, nitelik sorunlari var; yönetimin niteligi, idarecinin, egitim programinin, ögretmenin, ögretme, ögrenme sürecinin, egitim ve ögrenme ortamlarinin, okul çevresinin, ögrencinin, ögretim teknoloji ve araç gereçlerinin, fizikî mekânlarin niteligi… Nicelik sorunu var; egitim-ögretimde, evet, ögretmen açigimiz had safhada, geçen yil alinanin suan 10 bin gerisindeyiz. Bir tarafta hayirseverlerin de istirakiyle, ‘Yüzde 100 Egitime Destek Kampanyasi’yla yapilan 10 binlerce derslik var. Bu güzel hizmet, ögretmen açigini da artiran bir baska gerçek. Kadrolu ögretmenin disinda sözlesmeli ögretmen, vekil ögretmen, ücretli ögretmen… Sözlesmeli ögretmenler dogru insanlar. Egitim fakültelerini bitirmisler, alinis biçimleri igreti. Sadece bir örnek vereyim, kendi okulunda bir müdür yardimciligina müracaat söz konusu oldugunda, müdür yardimciligina müracaat edemeyen bu ögretmenin durumunu ögrenci biliyor, veli biliyor, kamuoyu biliyor; ikinci sinif bir istihdamla birinci sinif hizmet olmaz” seklinde konustu.

 

Abbas Güçlü’nün “Bunu dogru buluyor musunuz peki?” sorusuna, Gündogdu, “Ücretli ve vekil ögretmenlige kökten, topyekûn karsiyiz. Pedagojik formasyonu dahi olmayan arkadaslarimizin, ise olan ihtiyaci dolayisiyla, ‘ders bos geçmesin’ mantigiyla derse alinmasinin mantigini kabul etmiyoruz. Sözlesmelilerin de topyekûn kadroya geçirilmesini, sözlesmelilikte geçen sürelerin kidemine, hizmet puanina, derecesine sayilmasini; yillardir ögretmenlik yaptiklari için de stajyer ögretmenlik uygulamasindan da muaf tutulmasini önemsiyoruz” karsiligini verdi.

 

Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarinin ögretmen olarak atanip atanmamalari konusunda görüsleri sorulan Gündogdu, sunlari kaydetti: “Fen Edebiyat Fakültesi mezunlariyla ilgili yeni bir karar aliniyor. Bu karar pedagojik formasyonu fakülte esnasinda alarak, egitim fakültelerinin gördügü dersin aynisini görmek. Bunda bir yanlislik yok. Ama benim, konusulanlardan çok daha önemli tespitlerim var. Bunlara birkaç cümle ile deginmek istiyorum. Bugün 2006’dan beri hizmetlilerde görevde yükselme sinavi yapilmamis. Ortaokul mezunu girip, yüksek lisansi yapan, lisans mezunu hizmetliler, görevde yükselme bekliyor. Yillardir hiç hizmetli alinmamis, bugün acilen en az 30 bin hizmetli alinmalidir, kadrolu olarak. Egitimin estetik, hijyenik, güvenlik sorunlari var. Kantinleri ele almak basli basina bir sorun. Kademeler arasi geçis sorunu var…”

 

Okullardaki kantinler konusuna da deginen Ahmet Gündogdu, “Biz, çocuklarin orada beslendigi gidalardan, ortamin hijyenik olmasina kadar topyekûn üzerinde durulmasi gerektigine inaniyoruz. Bunun, kalabalik siniflar, kalabalik okullar; hizmetli açiginin, ögretmen açiginin fazla oldugu okullar, temizlik yapilamayan okullar gibi birçok yönü var” diye konustu.

 

Sesin Degil, Sözün Yükseltilmesini Önemsiyoruz

Egitim çalisanlarinin ekonomik, demokratik ve özlük haklariyla ilgili birçok sorunu oldugunu anlatan Gündogdu, söyle konustu: “Burada arkadaslarimiz ortak eylemden bahsediyorlar. Bir sendikamizin bir bina önünde 10 kisiyle eylem yapip da, ‘burada niçin Egitim-Bir-Sen yok’ demesinin bir anlami yok. Artik eylemin statüsü degisti. Nedir? Ortak talep. Sözlesmeli ögretmenler kadroya geçirilsin.  Buna farkli sendikalar, farkli sekilde destek verebilir. ‘Vekil, ücretli ögretmenlik uygulamasina son verilsin, 4C’lilerin 10 aylik maasi 12 aya çikarilsin’ gibi taleplerde ortakligi önemsemek lazim. Ve bagirarak degil. Ben siyasetin de, sendikaciligin da sesini degil, sözünü yükseltmesini önemsiyorum.  Toplu görüsme, toplu sözlesme gündeme geldi. Evet, bugün devlet 270 bin kamu isçisiyle, kamu isçisi, özelden örnek vermiyorum, toplu sözlesme imzaliyor. Ama yüzde 90’i en az üniversite mezunu olan memuruyla toplu sözlesme imzalamiyor. Halbuki bu iktidarin isbasina geldigi günlerdeki ortam bile bugünden çok farkli; üç bir tarafi deniz, dört bir tarafi düsman algisiyla örülmüstü. Bugün Rusya’yla sözlesmeler imzaliyoruz. Dünyaya açilmisiz ama memurla hala toplu sözlesme imzalamaktan imtina ediyoruz. Masaya oturup oturmamak gündeme geldi. Memur-Sen, bugün Türkiye’nin en büyük konfederasyonu. Bir konfederasyonumuz üç hizmet kolunda yetkiliyken, dört yil masaya oturdu. Bir hizmet koluna inince oturmamaya basladi. Bu, onlarin tercihidir, saygi duyarim ama Memur-Sen olarak diyoruz ki,  bu yasa sorunlu, masa degil. Bu sene, ‘Bu yasayla masaya oturuyoruz ama 2010 toplu görüsme sürecine toplu sözlesme yaparak oturmak istiyoruz, aksi takdirde Memur-Sen olarak masaya oturmayacagiz’ diyerek bir yil önceden bunu deklare ettik. Çalisma hayatini, ILO Sözlesmesi’ni, Anayasa’nin 90. maddesini; 10 yil önce Türkiye’nin kendi korku devletiyle olusturdugu, çalisanindan korkma, siyaset yasagi basta olmak üzere, bunu, artik Avrupa sosyal sartinin 5 ve 6. maddesine koydugu çekinceleri kaldirmak üzere, asmasini istiyoruz. Bütün siyasi partilerden talebimiz bu.”

 

Idareci Atama Konusunda Büyük Bir Yanilgi Var

“Ögretmen alimi ve idareci atama konusunda büyük bir yanilgi var” diyen Gündogdu, “Sanki Türkiye’de ögretmen alimi ve idareci atamasi 2002 yilinda baslamis gibi. 1997 yilindan 2002’ye kadar bazi branslarda hiç ögretmen alinmadigi gerçegiyle yüzlesmek lazim. Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman; 12 Eylül Darbesi ile anayasamiza konulan, ilkögretimin 4, 5, 6, 7, 8. siniflarinda iki saat Din Kültürü Dersi var, ortaögretimde bir saat var. Bazi branslarda bir saat ve belli siniflarla kiyaslamamak lazim. Branslari tokusturarak degil, 250 bin ögretmen adayinin yetistigi alanda ögretmenlik yapmasi için sivil toplumun, siyasetçilerin el ele vermesi lazim. 46 bin kisi mezun olmus bugün, bunlarin yüzde 20’si bile ögretmen olamiyor. Olamayanlarin tamami buradaki kardeslerimiz gibi yeniden dersanelere giderek KPSS’ye hazirlanmaktadir. O zaman istihdam politikasi üzerinde durmak lazim. Sayin vekilimiz üç önemli madde saydi, bunlardan birisi ‘ögretim birligi’ dedi. Evet, ögretim birligi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, ama ögretim birligi nedense 12 Eylüllerde, 28 Subatlarda rafa kalkiyor. Bu ülkenin Tevhidi Tedrisat Kanunu hala yürürlükte, bu kanuna göre egitimin tüm boyutundan sorumlu olan Milli Egitim Bakanligi’dir. 12 Eylül darbesiyle bir YÖK ihdas edilmistir ve bu YÖK’e 2547 Sayili Yasa’yla verilen yetki diplomalara bile sansür koyar hale gelmistir. Ve katsayi engeliyle bu ülkenin, 1997-2009 arasinda, onbinlerce gencinin egitimde firsat esitligi katledilmistir. Benim burada teklifim sudur: Egitimde söz sahibi olanlar, bilim adamlari, egitimciler, sivil toplum örgütleri, Milli Egitim suralarina katilanlar, katilma yetkinligine sahip olanlar söz söylesin, YÖK’ün basina atanan ya da bir kurumun basinda olan birisinin verdigi siparis karsilaniyor olmasin. Egitim, egitimcilerin, egitimden anlayanlarin isi olsun. Onun için ilkögretimden ortaögretime, ortaögretimden yüksekögretime, bu gençleri ‘ne is olsa yaparim’ diyen degil, bir isi mükemmel yapan, yaptigi iste de devletin belirledigi bir istihdam alani olan bilimsel bir yaklasimla hayata hazirlamamiz lazim. Aksi takdirde sikinti çekmeye devam ederiz. Burada altini çizmek istedigim baska bir konu, evet, bu ülkenin sikintisi var. Çünkü 12 Eylül’ün darbe anayasasi ne ögretmenin emegini koruyor ne milletin iradesini koruyor ne de çalisanin ekmegini, özgürlügünü koruyor. Çünkü bu anayasa Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hakimiyet bila kaydu sart milletindir’ sözü, 1924 Anayasasi’nda ‘Meclis eliyle yürütülür’ denmisken, 1961’in ve 1980’nin darbe anayasalari bunu Meclis’ten almis, millet hakimiyetine kayit ve sart düserek bürokratik oligarsiye zemin hazirlamistir. Yeni anayasa, bürokratik oligarsiye son vermelidir” degerlendirmesinde bulundu.

 

Bati’nin Teknolojisi, Dogu’nun Irfaniyla Bulusturulmali

Anayasalarin hak ve hürriyet bahsetmedigini kaydeden Gündogdu, “Anayasalar çagdassa hak ve özgürlüklerin teminati olurlar, çagdisiysa hak ve özgürlükleri kisitlarlar. Yeni anayasadan beklentimiz; özgürlükleri alabildigine genisleten, devlete göre bireyi degil, bireye göre devleti dizayn eden, devlete karsi bireyi koruyan, bireye ve topluma ideolojik ve tek tip bir hayat tarzi dayatmayan bir anayasa olmasidir” dedi.

 

 “Yeni anayasada egitimde firsat esitligi sözde degil, özde olmalidir. Yeni anayasa egitime pedagojik ve bilimsel yaklasilmasinin teminati olmali, üniversiteleri toplumun degerleriyle pozitif bilimlerin çatisma alani olmaktan kurtarmalidir. Bati’nin bilgi ve teknolojisiyle Dogu’nun hikmet ve irfanini bulusturan; gelenekle modernligi, bireyle toplumu, madde ile manayi bir arada sentezleyebilen bir egitim ve bunun önündeki engelleri kaldiran bir anayasa olmalidir” seklinde konusan Gündogdu’nun sözleri katilimcilar tarafindan uzun süre alkislandi.

 

 Programin videosunu izlemek için tiklayiniz

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen