Fisleyen, Suçlayan ve Asagilayan Bürokratlara Sessiz Kalmayacagiz
Fisleyen, Suçlayan ve Asagilayan Bürokratlara Sessiz Kalmayacagiz
Türkiye, fislemelerden ve asagilamalardan çok çekti. Yillardir, insanlarin dogustan gelen mesru haklarini kisitlayan baskici, jakoben yaklasimlar, yasa ve yönetmelik seklinde dayatilarak, toplum mühendisligi yapildi. Insanimizi ayristiran, bireyi tanimak yerine tanimlayan yaklasimlarla toplumsal hayatin disina iten, kendi önyargilarini topluma dayatan, sivil kiyafetli ama beyni üniformalilar dâhil bütün darbeciler en çok aciyi bu ülkenin kadin ve kizlarina yasattilar. Kadinlari, kendi aralarinda; kilik kiyafetlerine, inançlarina ve tercihlerine göre kategorize eden uygulamalarla magdur ederek, onlarin özgürlüklerini ellerinden almaya kendilerini yetkili gördüler. Egitim hakki ellerinden alinan, özgürlükleri turnikelere sikistirilan kizlarimiz, yurtdisinda egitimlerini tamamlamak zorunda birakildi. Öz vataninda parya muamelesi yapilanlarin çigliklarina kulaklarini tikayanlar, insan için devlet degil, devlet için tornadan geçirilmis insan üretmenin mühendisligini yapmaktan çekinmediler. Uydurduklari “kamusal alan” yalani ile zihinleri rehin almayi amaçlarken, lâyüs’el ilan ettikleri arkaik düsüncelerini sorgulayanlara ise haddini bildirmeyi yeglediler.
Bati Çalisma Grubu türü illegal olusumlarla insanlari fisleyen, dislayan, suçlayan üniformalilara özenen bazi beyni üniformali siviller, ne yazik ki, ‘can çikar, huy çikmaz’ misali aliskanliklarini hala devam ettirmektedir. Son günlerde Antalya’da iki bayan ögretmenin peruk takmasini suç olarak gören ve sorusturma süreci yürütenlerin; Il Disiplin Kurulu’nda geri çevrilen kararlarini topluma izah etmekte zorlanmasi ve “ben yapmadim, o yapti” dercesine keyfiligi üzerinden atmaya çalismasi, insan akliyla dalga geçmek olsa gerek.
Basinin, “iste belgesi” diye yayinladigi yazilar, ne yazik ki, kamuda “hak ve özgürlük” kavramlarindan nasibini almamis yöneticilerin varligini ortaya koymaktadir.
Normalde estetik bir materyal olarak kullanilan peruga bile tahammül edemeyenlere, bunu “çagdisi kilik kiyafet yönetmeligine” muhalefet olarak yorumlayip kendilerine görev çikaranlara, sorusturma talimati verenlere, sorusturmayi yürütenlere, inceleme kurulunda onay verenlere Bakanlik sessiz kalmamali, yasananlara göz yummamalidir.
Egitim-Bir-Sen olarak, insanlarin kilik kiyafetleri, inanç ve düsünceleri ile ugrasmayi görev sayanlarin keyfiliklerine asla sessiz kalmayacagimiz ve bunlari desifre ederek, toplum vicdaninda mahkûm ettirecegimiz bilinmelidir.
