Haber
2012-04-02 07:30:10
Genel Baskan Gündogdu Yeni Safak Gazetesine Röportaj Verdi: EGITIMDE ARA REJIM BITTI

Egitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Baskani Ahmet Gündogdu Yeni Safak Gazetesi’nin bu haftaki Söylesi-Yorum kösesinde Murat Aksoy’un konugu oldu. 18. Millî Egitim Sûrâsi'nda verdigimiz kademeli egitim önergesiyle egitim sistemindeki degisikligin mimari olan ve Türkiye'nin egitim alaninda örgütlü en büyük sendikasi Egitim-Bir-Sen'in Genel Baskani Ahmet Gündogdu, Kademeli egitim modelini 18. Milli Egitim Sûrasi'nda kendilerinin önerdigini belirterek, "Yasaya Imam Hatiplerin orta kismi açilacak diye itiraz etmek, Türkiye gerçeklerine uzakligin göstergesidir. 28 Subat sürecinde kesintisiz egitimi eli kalem tutan degil, eli silah tutanlar dizayn etmisti. Yeni modelle egitimde ara rejim bitti" diye konustu.

Ilk ve ortaögretimde mevcut sistemdeki sorun mu vardi 4+4+4 ortaya çikti?
Yeni modele gelmeden önce, mevcut durumu tespit etmek ve mevcut sistemin mimarini belirlemekte fayda var. Mevcut da kesintisiz sekiz yillik zorunlu egitim ve üstüne de istege bagli dört yillik lise söz konusu. Bunun mimari ise, 28 Subat sürecinin puslu havasinda kendisine zemin bulan vesayetçi mahfiller. Daha net bir ifadeyle mevcut sistem eli kalem tutanlar tarafindan degil, eli silah tutanlar tarafindan dizayn edildi. Yeni model, milletimizin talep ve beklentilerine dayaniyor. Kademeli egitimi ilk kez, 18. Milli Egitim Surasi'nda biz 1 (istege bagli) +4+4+(istege bagli) 4 olarak önerdik ve Sura'da kabul edildi.

ROBERT KOLEJI BILE ORTA KISMINI AÇABILECEK

Tasarida ortaokullarin ilkokullarla ya da liselerle birlikte açilmasina yönelik hüküm çerçevesinde, farkli programlar uygulayan ortaokullarin açilmasi mümkün olabileceginden yabanci dille egitim yapilan liselerle iliskilendirilebilecek ortaokullarin açilmasinin önünde en azindan yasal düzeyde bir engel yoktur. Ancak, bu konu Milli Egitim Bakanligi tarafindan yönetmelik türü düzenlemelerle daha da netlestirilecektir.

EZBERCI DEGIL SORGULAYACI?
Yeni model vesayete nasil son verecek?
Demokrasi, özgürlüklere ve özgürce tercihlerde bulunma hakkina dayali bir sistem. Özgürlüklerin farkinda olan ve tercih etme yetenegini gelistirebilen toplumlar, demokratik sistemin vazgeçilmezi olan demokrasi kültürünü bu sayede olusturabildiler. Bu noktada, egitim sistemi ve egitim sistemi içeriginde tercih etme imkânlari ayri bir öneme sahip. Eski model tek tip vatandas yetistirmek için oldukça uygun bir sistem. Bunun yerine, egitim sisteminin kademelendirilmesi ve ortaokuldan baslayarak çocuklara (ebeveynlerinin de destegiyle) tercih hakki verilmesi, demokrasi ve sivillesme açisindan son derece önem arz ediyor.

Bireye kendini gerçeklestirme sansi vermesi mi önemli?
Evet. Kendini gerçeklestirme ve gelistirmeyle ilgili kararlarini erken yaslardan itibaren verebilen ve tercihlerini degistirebilen bir çocukluk dönemi geçiren bireyler, tam ve eksiksiz bir demokratik sistemin ve sivillesmeyi basarmis bir siyasal düzenin kurulmasi ve devami için ikamesi olmayan ihtiyaçtir. Bu bakimdan, kademeli egitim sistemi, demokrasinin ve sivillesmenin hem tesisine hem de sürdürülebilir bir yapiya kavusmasina temel dayanak olacaktir.

Neden herkes Imam Hatip'i konustu?
Bu yasa ile Imam Hatip Liselerinin ortaokul kisminin açilabilecegine iliskin tespit, dogru bir tespit. Zira bu durum, dogrudan kanunun içeriginde de zaten ifade ediliyor. Yanlis olan, bundan rahatsiz olmak ve bunu kanunun yürürlüge girmesiyle birlikte hayata geçirilecek sisteme karsi çikma noktasinda temel dayanak olarak kullanmak.

Model ne getiriyor?
4+4+4 seklinde formüle edilen model, yüksekögretim öncesi egitim döneminin üç ana kademeden olusmasini öngörüyor. Bunlari, ilkokul, ortaokul ve lise olarak tanimlayabiliriz. Bugün uygulanan sistemden temel farkliligi, sekiz yillik ilkögretim evresini dört yillik ilkokul ve dört yillik ortaokul olmak üzere ikiye ayirmasidir. Ilkokul dönemi, bütün çocuklar için ortak programin uygulanacagi bir egitim süreci olarak tasarlaniyor. Ortaokul sürecinde ise, farkli programlar ve farkli ders içerikleriyle, çocuklarin kendilerini gerçeklestirmesine ve ilgi, istek ve kabiliyetleri dogrultusunda tercihlerde bulunabilecekleri bir egitim süreci söz konusu olacak.

ZORUNLU EGITIM 12 YIL?

Meslek edindirme de amaç mi?
Ortaokul süreci ayni zamanda, liseye hazirlik ve lise programlarina yönelik ön bilgilerin aktarildigi bir egitim evresi olarak kullanilacak. Liseleri ise daha az sayida okul türünün; fakat daha fazla sayida ögretim programinin yer alacagi hem meslege hem de yüksekögretime hazirlik dönemi olarak görmek gerekiyor. Bu sistemin temel karakteristigi bize göre, ögretim kademeleri ve ögretim programlari arasinda geçis esnekligi saglamasidir. Bu sisteme "kesintisiz egitime son veriliyor" slogani üzerinden karsi çikanlari anlamakta zorluk çekiyoruz.

Neden?
Mevcut sistemde, birey egitim sistemi içerisinde sekiz yil bulunmak zorunda iken Mecliste kabul edilen kanunun yürürlüge girmesiyle birlikte uygulanmaya baslayacak sistemde bireyler yani çocuklarimiz ve gençlerimiz, oniki yil süreyle ara vermeden egitim sisteminin içerisinde bulunacaklar. Biz, lise döneminin zorunlu degil istege bagli olmasini önermistik. Ancak, kanunlasan tasari, tartisma gerektirmeyecek kadar açik hükümlerle zorunlu egitim sürecini sekiz yildan oniki yila çikariyor.

OKUL ÖNCESI ISTEGE BAGLI

Bu sistemde okul öncesi anaokulu egitimi ne olacak, zorunlu mu, serbest mi olacak?
Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek kanunlasan tasarida, okul öncesi egitim evresiyle ilgili bir zorunluluk hükmü yer almiyor. Bundan çikan sonuç, okul öncesi egitimin, istege bagli bir egitim evresi olarak varligini devam ettirecegidir. Dogru olan da budur. Kentlesmeyle birlikte çocuklarin aile ortaminda geçirdikleri veya aileyle birlikte geçirdikleri süre zaten minimum düzeye inmis durumda. Bir de okul öncesi egitimi zorunlu kilarak bu süreyi daha da azaltmak, aile içi egitim ve etkilesimle çocugun almasi gerekenlere engel olmaktan baska bir anlam tasimayacaktir. Kaldi ki, bugün zorunlu olmadigi halde özellikle son yillarda yapilan çalismalarla okul öncesi egitimde okullasma oram % 67'ye ulasmistir. Biz, konuya okul öncesi egitimin tesvik edici uygulamalarla, ailelerde çocuklarina okul öncesi egitim aldirma algisi uyandirmanin daha dogru bir yaklasim olacagina inaniyoruz.

KESK'in itirazlarinin hakliligi yok

Bu degisikligin yasalasma süreci neden bu kadar kutuplasmaya yol açti?
Bu model, vesateyçi siyasetin demokratiklesmesi açisindan çok önemli. Bu degisiklige karsi çikanlarin derdi, egitim modeli, egitim süresi vs degil, vesayet sisteminin devami, ikna odalarini kuranlar, kuranlari destekleyenler bu yasaya karsi çikiyor. Ha Kenan Pasa ha Nur Serter, fark etmiyor. Karsi koyanlarin hiç bir gerekçesi yok. Türkiye normallesiyor, demokratiklesiyor ve sivillesiyor. Bunun dogal sonucu olarak da diger bütün alanlarda oldugu gibi egitim sistemi de vesayetçilerin elinden kurtuluyor ve vesayetçi kalintilardan temizleniyor. Rahatsizligin temel nedeni budur. Resmi ideolojiye müntesip yetistiren, müesses nizama direnmeyen birey tipolojisine odaklanmis egitim sistemine son verilmesinden rahatsiz oluyorlar. Yoksa bilimsel ve özellikle de pedagojik temelli bir gerekçe ortaya konabilmis degildir.

Yok mu sahiden mesela KESK'in ya da CHP'nin?

Tartisilacak gerekçeleri yok. Onlar, düzenlemeye karsi çikis gerekçelerini konusarak ifade etmek yerine dogrudan eylem yapmayi tercih ettiler. Neye karsi çiktiklarini biliyoruz; ama niye karsi çiktiklarini bilmiyoruz. Çünkü niye karsi çiktiklarini söylemediler ya da söyleyemediler. Eylemlerinin ön plana çikmasi, eylemleri üzerinden topluma verdikleri mesajdan degil eylemlerine yönelik polis müdahalesinden kaynaklaniyor. Bu noktada, hükümetin kimi yetkililerinin süreci kötü yönetmesi gibi bir hata söz konusudur.

Nasil yani?
Sunu açik ifade edelim, CHP ve KESK dâhil kanunlasan düzenlemeye muhalefet edenler, "hayirlarini önceden hazirlamislardi. Ama ortaya çikan manzarada KESK'in neden hayir dedigi ögrenilemedi. Onlarin niye hayir dedigini ifade etmeye niyetleri yokken, eyleme yapilan müdahalelerle sanki konusmalarina firsat verilmedi gibi bir alginin olusmasina neden olundu. Çünkü konusmalarina firsat verilmedi. Eylemin hazirlik asamasinda ve eylemin fiili sürecinde yapilan kimi zaman da orantisiz sekilde gerçeklestirilen müdahalelerle düzenlemeyle yapilan dogru isin gölgede kalmasina neden olundu. Seyahat hakki ve gösteri yapma hakkina yönelik engellemeler nedeniyle, KESK hayirlarindan çok ugradigi siddet konusuldu. Hükümet buna firsat vermemeliydi. Eyleme izin vermeliydi, onlar hayir gerekçelerini sunabilmeliydiler ve böylece toplumda KESK'in konuya hatali ve ideolojik baktigini görebilmeliydi. Eylemlere karsi gösterilen tutumla, KESK'e "magdur sifati" hediye edilmis oldu.

Itirazlari neydi KESK'in?
Ilk itirazi, 4 siniftan sonra çocuklar örgün egitimin disina çikiyorlar. Yasa böyle mi diyor? Hayir. Zorunlu egitim 12 yila çikiyor. Ikincisi, çocuk gelinler tesvik ediliyor. Yasa böyle mi? Hayir. Zorunlu egitim 12 yila çiktigi için çocuklar 18 yasina kadar okuyacaklar yani çocuk gelinler mümkün degil. Üçüncüsü, çocuk isçiler ve bu sayede emek sömürüsü tesvik ediliyor diyor. Hayir, yasada çocuklar 18 yasina kadar okuldalar. Mesleki egitim süreci ve çoraklik egitimi de son dört yillik kademede yani lise sürecinde söz konusudur. Bu nedenle, çocuk isçiler veya çocuk emeginin sömürülmesi gibi bir risk söz konusu degil...    

Hakli elestirisi yok mu KESK'in?
Var, Imam Hatip Liseleri 'nin orta kismi yani Imam Hatip ortaokulu açilacak diyorlar. Evet açilacak. Çünkü bu millet bunu istiyor. Keske KESK'in eylem yapmasina izin verilseydi ve millet, düzenlemeye hayir diyenlerin gerçek yüzlerini görebilseydi ve gülünç olan gerekçelerini dinleyebilseydi.


Keske...
Keske bu kanunu, içerigi ile tartisabilseydik. Kötü bir süreç yönetimi oldu. Ara rejim döneminin ürünü kesintisiz egitime ve bu tercihin askerler tarafindan dayatilmasina karsi çikmayanlarin, milletin talep ve beklentileri i dogrultusunda hayata geçirilmek istenen kademeli egitim sistemine karsi çikmalari sürpriz degil. Kesintisiz egitime ideolojik amaçlarla destek olanlarin, kademeli egitim sistemine de ideolojik kaygilarla karsi çikiyor olmasina sasirmamak gerek, ideolojilerine mahkûm olanlarin, pedagojik verileri görmesini görse de kullanmasini zaten beklemiyoruz. Bu paket, referanduma sunulan anayasa degisikliginden sonra hükümetin en büyük ve önemli icraatidir.

200 bin yeni ögretmene ihtiyaç var

Türkiye bu modele alt yapi olarak hazir mi?
4+4+4 seklindeki kademeli egitim sisteminin sorunsuz bir sekilde hayata geçirilmesini saglayacak bir alt yapinin var oldugunu iddia etmek dogru olmaz. Ancak, kapsamli ve kisa vadeye yönelik hedefli bir çalismayla alt yapinin olusturulmasini mümkün görüyoruz. Kaldi ki; bu amaçla kanunda, 12 yillik zorunlu egitim uygulamasinin 2012-2013 ögretim yilinda baslamasi öngörülmekle birlikte Bakanlar Kurulu'na uygulamayi bir yil erteleme yetkisi veriliyor.

Bu modelin Türkiye'ye maliyeti ne olacak?
Egitim sistemine yönelik degisiklikler ve egitime dönük harcamalara maliyet olarak bakmamak gerekiyor. Çünkü bize göre egitim sisteminde milletimizin talep ve beklentileri dogrultusunda yapilan bu degisikliklere, maliyet olarak degil yatirim olarak bakmak daha dogru olacaktir. Biz yapilan düzenlemeyi, lider ülke olma idealine sahip bir ülkenin çocuklarina, gençlerine ve gelecegine kisaca beseri sermayesini gelistirmeye dönük çok önemli ve zarar etme ihtimalinin sifir oldugu bir yatirim olarak görüyoruz.

Kaç ögretmen, derslik ve okula ihtiyaç var?
Bugün itibariyle, egitim sisteminin firsat ve imkân esitligi noktasinda iddia sahibi olabilmesi için 120 bine yakin ögretmen ihtiyaci var. Egitim sistemini kademeli hale getirecek yeni sistem, en az 200 bin yeni ögretmenin istihdam edilmesini, on binlerce yeni derstik, ilkokul, ortaokul basta olmak üzere toplamda binlerce yeni okul yapilmasini gerektiriyor.

ÖGRETMENLERE SAHIP ÇIKMALIYIZ?  

Bu sistemin saglikli isleyebilmesi için ögretmenlerin konumu ne olmalidir?
Türkiye'nin en önemli sorunu egitim, egitimin en önemli aktörü ise hiç süphesiz ögretmenlerdir. Egitim sistemine yönelik kapsamli bir degisim sürecinin sadece fiziksel noktada alt yapiya degil zihinsel bakimdan da destege ihtiyaci var. Zihinsel açidan destegin öncüsü hiç süphesiz ögretmenlerdir. Böylesi önemli bir görevi yüklenen ögretmenlerimizin de bu süreçte hem destege hem de motivasyona ihtiyaci vardir. Bunun için; 1) Egitim sisteminin sinav odakli ve ögretmeni degersizlestiren yapisi degismelidir. 2) Ögretmenin rehber kimliginin önü açilmalidir. 3) Ögretmenin sosyal sayginlik ve statü noktasindaki geri planda olusuna son verilmeli, bu çerçevede ögretmenlerin çalisma sartlari, mali ve sosyal haklari gelistirilmelidir. 4) 666 sayili KHK ile ek ödeme noktasindaki magduriyeti giderilmeli ve göreve yeni baslayan ögretmenin maasi en az 2000 TL olmalidir. 5) Ek ders ücreti artirilmali, kalkinmada öncelikli bölge tazminati, büyüksehir tazminati gibi ödemelerle pozitif ayrimcilik yapilmalidir. 6) Ögretmenlerin kamuoyunda haksiz sekilde sorgulanmasina neden olan, ögretmenlerin çalismadigi, çok tatil yaptigi gibi gerçekle ilgisi olmayan beyanlardan vazgeçilmeli ve ögretmenlere degerli olduklari hissi öncelikle Milli Egitim Bakanligi tarafindan verilmelidir.

Mevcut okullar nasil uyum saglayacak bu modele?
Mevcut okullarin uyum saglamasi noktasinda kanun tasarisinda gerekli esneklik saglanmis gözüküyor. Örnegin ortaokullar bagimsiz olarak kurulabilecegi gibi gerekli fiziksel alt yapi saglanincaya kadar ilkokullar ya da liselerle birlikte kurulabilecek. Oryantasyon sürecinde büyük sikintilarin yasanmayacagina inaniyoruz.


MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen