Haber
2013-04-22 07:38:44
Gündoğdu: Kardeşlik Hukuku Noktasında Modeliz

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen ailesi olarak, empati kurabilen bir teşkilat olduklarını ifade ederek, “Van  şube başkanım kendini İzmir şube başkanının yerine, İzmir şube başkanım da kendini Van şube başkanının yerine koyarak sürece bakar. Ortak nokta, büyük ve güçlü Türkiye’dir. Huzurlu ve mutlu millettir. Mali ve özlük haklarına kavuşmuş kamu görevlisidir” dedi.

 

81 İl Teşkilatımız Arasında Kardeşlik ve Ortak İdeal Var

Memur-Sen’in çözüm sürecinde model bir kurum olduğunu kaydeden Gündoğdu, “Memur-Sen, 81 ilde var olan bir sivil toplum kuruluşudur. 81 il teşkilatı arasında kardeşlik vardır, ortak ideal vardır. Ülkenin birliği ve beraberliği konusunda Tunceli ne düşünüyorsa, Kırıkkale aynı şeyi düşünür. Diyarbakır ne düşünüyorsa, Manisa aynı şeyi düşünür.  Tüm teşkilatlarımız ‘bin yıllık desende bir ve beraber yaşadık’, yine ‘bin yıllık desende binlerce yıl bir ve beraber yaşayacağız’ idealine sahip. Memur-Sen Genel Başkanı olarak, oluşturdukları bu kardeşlik modelinden dolayı teşkilatlarımla gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.

 

Yasağı Fiilen Kaldırdık, Hukuken Kalkmasını Bekliyoruz

“Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, kamuda kılık ve kıyafet özgürlüğünü bugün istiyor değiliz. Hem Eğitim-Bir-Sen hem Memur-Sen kurulduğu günden beri kamuda kılık ve kıyafet özgürlüğünü gündeme taşımış ve takipçisi olmuştur” diyen Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, şunları kaydetti: “12 Eylül anayasa referandumu öncesi hazırladığımız tüm rapor ve broşürlerde kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasının tam zamanı olduğunu haykırdık. 2012 yılında gecikmeli de olsa yapılan ilk toplu sözleşme taleplerimizin arasına kılık ve kıyafet yasağının kaldırılmasını koyduk. Bu girişimlerimiz sonucunda yasağı tamamen kaldıramazsak da bazı kurumlar kılık ve kıyafet yasağını uygulamamaya başladı. Biz mücadelemizi  eylem ve kampanyalarla sürdürdük. Kamuda kılık ve kıyafet yasağının kaldırılmasına yönelik başlattığımız  imza kampanyamıza 12 milyon 300 bin vatandaşımız destek verdi. Biz bu imzaları kamu görevlilerinin sorunlarından birinci dereceden sorumlu bakan olan Faruk Çelik’e teslim ettik ve hükümetten kılık-kıyafet özgürlüğünün önündeki tek engel olan  darbe ürünü yönetmeliğin kaldırılmasını istedik. Aynı zamanda 15 Mart tarihinde yönetimde aldığımız sivil itaatsizlik eylemi kararını 18 Mart itibarıyla yürürlüğe koyduk ve fiili olarak başörtüsü yasağını kaldırdık. Antidemokratik  anlayışı sürdürmek isteyen birkaç bürokratın münferit uygulaması dışında yasak kalkmış durumda. İnşallah hükümet de en kısa sürede yönetmeliği kaldırır, yasak hukuken de sona erer. Burada ‘devlet yasaklıyorsa, vardır bir hikmeti’ anlayışı ile kılık-kıyafet özgürlüğüne destek vermeyen bazı konfederasyonların daha sonra üye kaybetme korkusuyla bir sendikasıyla da olsa ‘biz de destekliyoruz’ noktasına gelmesini olumlu buluyoruz. Söz konusu konfederasyonun tüm sendikalarıyla sürece destek vermesini bekliyoruz. Sözde özgürlükçü konfederasyona söyleyecek sözümüz yok. Çünkü söz konusu konfederasyon milletin değerleriyle baştan beri problemli. Onlara ‘sözde değil özde özgürlükçü olun’ çağrısı yapmaktan başka söyleyecek bir sözümüz olamaz.”

 

Bakanlık da Yönetici Atama Yönetmeliğinin Uygulanamayacağı Konusunda İkna Olmuş Durumda

Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkardığı yönetici atama yönetmeliğine de değinen Gündoğdu, “Mevcut yönetmelik uygulanamayacak niteliktedir. Yayınlandığı gün yönetmeliğin revize edilmesi konusunda görüş bildirdik. Bakanlığın il milli eğitim müdürleri ile yaptığı toplantıda bizim görüşümüzün il milli eğitim müdürleri tarafından da teyit edildiğini öğrendik. Bakanlık şuan yönetici atama yönetmeliğinde değişiklik için çalışmaktadır. Bakanlık da yönetmeliğin uygulanamayacağı konusunda ikna olmuş durumdadır. Bu yüzden yargı yoluna gitmeyi şuan için gereksiz gördük. Sendika olarak bakanlığa yönetmelikle ilgili değerlendirmemizi iletirken mülakat konusunda da görüşlerimizi aktardık. Müdür yardımcılığı ve müdür başyardımcılığı konusunda mülakatın olmaması konusunda ikna ettiğimizi düşünüyorum. Müdürlük seçim kriterlerinde ise her ne kadar 652 sayılı KHK’da mülakat öngörülse de, bu konuda da hukuka aykırı bir durumun oluşmamasını istedik. Umuyorum yeni yönetmelik çok daha fazla geciktirilmeden yayınlanır ve sınava dayalı atama bekleyenlerin talebi öncelenmek üzere bir an önce yürürlüğe konur” ifadelerini kullandı.

 

Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, kamuajans.com yazarı Celal Demirci’nin, başta çözüm süreci, akil insanlar heyeti, 657 sayılı Kanun’da yapılmak istenen değişiklikler, yönetici atama yönetmeliği olmak üzere gündeme ilişkin sorularını cevapladı:

 

Soru: Âkil Adam olarak sürece nasıl dahil oldunuz?

 

Gündoğdu: Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la Akil İnsanların buluşmasından önceki cumartesi günü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay aradı. Sayın Başbakan'ın Akil İnsanlar Heyeti'ne beni davet ettiğini  iletti. Sayın Atalay'a, Sayın Başbakan'ın teklifini Memur-Sen'in yetkili organlarında istişare ederek geri döneceğimi söyledim. Hem yönetim kurulu hem başkanlar kurulunda konuyu tartıştık ‘oy birliğiyle' ‘bu milli ve millet görevidir, kabul edelim' kararı çıktı. Memur-Sen’in kararını Sayın Atalay'a bildirdik. Sürece dahil olmamız bu şekildedir.

 

Soru: Sizce Âkil Adam kimdir?

 

Gündoğdu: Akil adam ya da akil insan geleneği hem Türk hem de İslam medeniyetinde vardır.   Medeniyet ve kültür tarihimizde yaşça ilerlemiş ya da yaşı genç olmasına rağmen tecrübe birikimi fazla olan kişilere aksaçlılar veya aksakallılar  ifadelerini kullanırlar. Bu gelenek halen Türkmenistan'da sürdürülmektedir. Devlet başkanının başkanlığında yılda bir defa Aksakallılar Meclis'i toplanır ülkenin temel sorunlarını konuşurlar ve çözümler üretirler. Bu heyette gençler yanında farklı meslek gruplarından insanlarda yer alır. Dolayısıyla akil insanlar kavramına yabancı değiliz. Tarihimizde çok sayıda akil insan misyonunu yerine getirmiş kadınlarda vardır. Bu akil insanlar bazen  iki kişinin, bazen iki ailenin, bazen iki köyün, bazen iki aşiretin, bazen iki ülkenin bazen de bir ülkenin temel sorunlarının çözümünde rol almışlardır. Buradan yola çıkarak, akil insan veya insanları insanlığın, milletimizin ve ülkemizin veya bireylerin sorunlarının çözümüne katkı sunan yardımcı olan kişiler veya kurumlar diyebiliriz.

 

Artık Bir Kişinin Dahi Burnunun Kanamaması İçin Sürece Katıldık

 

Soru: Âkil Adamlar sürecine dahil olmanızın en önemli nedeni nedir?

 

Gündoğdu: Medeniyet değerlerimiz ‘bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı yaşatan bütün insanlığı yaşatmış olur' hatırlatmasında bulunuyor. Yine ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın' kültür coğrafyasının insanlarıyız. Dolayısıyla bu coğrafyada bir tane kişinin dahi burnunun kanamasını istemiyoruz. Bu sürece katılmamızın temel nedeni budur. Yani akan kanın ve gözyaşının dinmesi.

İkinci olarak, terörün beslendiği bataklığın kurutulması ve terörden dolayı heba olan  milli kaynakların insanlarımızın refahına harcanması konuları geliyor. Biz terörün bitmesiyle Türkiye'nin dünya demokrasi  liginde ilk 10'da hatta ilk 5'te yer alabileceğine inanıyoruz. Güçlü Türkiye idealimiz de bu sürece katılmamızda etkili olan unsurların başında yer alıyor.

 

Şehit Yakınları ve Gazileri Üzmemek Kırmızı Çizgimizdir

 

Soru: Dolmabahçe'de Başbakan sizlere sürecin bir adım sonrasında ne olacağı hakkında bilgi verdi mi? Yani sürecin akabinde genel af mı olacak? v.s. gibi bir bilgilendirme oldu mu?

Yoksa; sizlerden sadece çözüm süreci hakkında kamuoyunu dinleme ve çözüm sürecine kamuoyu desteği sağlama konusunda destek mi talep edildi?

 

Gündoğdu: Sayın Başbakan sürecin sonucu veya  akil insanların nasıl bir yol izleyeceğiyle ilgili herhangi bir yol haritası vermedi. Akil insanların nasıl bir yol izleyeceğini, ne söyleyeceğini tamamen heyetlerin kendisinin belirleyeceğini ifade etti. Dolayısıyla heyetler hem hükümetten hem de birbirlerinden bağımsız hareket edecekler. Nitekim heyetlerin faaliyetlerini kamuoyundan izliyorsanız bağımsız faaliyetler yapıyorlar ve her gurup kendi strateji ve taktiğini kendi bulunduğu konuma göre belirliyor. Zaten biz hükümetin süreci nasıl tamamlayacağı ya da teröristle nasıl mücadele edeceğiyle ilgilenmiyoruz. Terörün beslendiği bataklığın kurutulması için milletimizle istişare ediyoruz, milletimizle kucaklaşıyoruz. Çünkü çözümün merkezi millettir. Analardır, babalardır, kardeşlerdir, bacılardır. En önemlisi şehitler ve gazilerdir. Biz milletle buluşuyoruz, milletimizi birbiriyle kaynaştırıyoruz. Çünkü biz “bin yıllık desende bir ve beraberiz.” Kısacası Çanakkale ruhunu yeniden inşa ediyoruz.  Genel af ve diğer konular gündeme gelmedi; gelmesini de doğru bulmuyoruz. Tekrar söylüyorum. Şehit yakınlarını ve gazileri incitecek ve üzecek hiçbir oluşumun ve eylemin içinde yer almayız ve buna müsaade etmeyiz.

 

Rehberimiz Mehmet Akif Ersoy'dur

 

Soru: Âkil Adamların, özellikle de Âkil Adamlar içerisindeki liberal aydınların devlet bütçesi ile Ak Parti adına bir nevi halkla ilişkiler ya da PİAR çalışması yaptığı iddia ediliyor. Bu iddia ve beraberinde Âkil Adamların devletten yüksek ücretler aldığı iddiaları var. Bu konuda neler söylemek istersiniz? İddialar doğru mu?

 

Gündoğdu: Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu olarak, akil insan olduğumdan dolayı kuruş almıyorum. Diğer akil insanların kuruş almadığını biliyorum. Biz programlarımızı tamamen Memur-Sen olarak yapıyoruz ve masraflarımızı kendimiz karşılıyoruz. İlk toplantımızda kamuoyuna deklare ettim. Biz bu görevi Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşını yazmasına benzetiyoruz. Mehmet Akif Ersoy nasıl ki İstiklal Marşı için ödenmek istenen telif hakkını kabul etmemişse, bizde milletin verdiği bu milli görev için tek kuruş dahi istemiyoruz. Böyle bir ücret verilmesi halinde yapacağımız  davranış bellidir. Bu parayı şehit yetimlerine vermektir. Millet görevinde verilen para bizim boğazımızdan geçmez. Vicdanımız isyan eder.

 

Yol Haritamızı Rakiplerimiz Değil Millet Belirler

 

Soru: Sürece dahil olmanızın sendikal alandaki rakipleriniz tarafından aleyhinize kullanılabileceğini, aleyhinizde bir kampanyaya dönüşebileceğini öngördünüz mü? Eğer öngördü iseniz; bu öngörüye rağmen sendikal alandaki rakipleriniz tarafından hainlikle suçlanmanıza neden olan böyle büyük bir riske girmenizin nedeni neydi?

 

Gündoğdu: Bu sürece desteğimizin rakiplerimiz tarafından aleyhimize kullanılacağını adımız gibi biliyorduk. Memur-Sen ailesi olarak bir ilkemiz var: Söz konusu olan insanlığa, milletimize, ülkemize ve kamu görevlilerine hizmetse gerisi teferruattır. Yolumuz doğru ise kimin ne dediğine bakmayız. Biz hesabı milletimize veririz, rakiplerimize değil. Bu süreçte üye kaybetmedik, milletimiz ve kamu görevlileri bizi çok iyi anladı ve yoğun bir destek verdi. Üye kaybetseydik de bir önemi yoktu. Çünkü ‘insanlık kazanacaksa, milletimiz kazanacaksa ve kamu görevlileri kazanacaksa biz kaybedelim' anlayışına sahibiz. Biz zayıf Türkiye'nin büyük konfederasyonu değil güçlü Türkiye'nin güçlü konfederasyonu olmak istiyoruz. Biz sorunlarıyla boğuşan bir ülkenin en büyük konfederasyonu değil tüm sorunlarını çözmüş mutlu ve huzurlu Türkiye'nin en büyük konfederasyonu olmak istiyoruz. Kısacası biz küçük hesapları olan değil büyük idealleri olan bir konfederasyonuz. Yüreği yanan milletimizin ateşini söndürmek için koşarken ayağımıza takılan taşlara küfür etmekle vakit geçiremeyiz, ayağa kalkar koşmaya devam ederiz.

 

Memur-Sen Kardeşlik Hukuku Noktasında Modeldir

 

Soru: Çözüm sürecine desteğiniz Âkil Adam olarak şahsınız üzerinden mi, Memur-Sen üzerinden mi yürüyecek? 

 

Gündoğdu: Başta söyledim. Biz sürece destek verip vermeyeceğimizi yetkili organlarımızda istişare ederek karar aldık. Dolayısıyla sürece tüm teşkilatlarımızla destek veriyoruz. Biz Memur-Sen ailesi olarak, empati kurabilen bir teşkilatız. Van  il başkanım kendini İzmir şube başkanının yerine İzmir Şube başkanım da kendini Van şube başkanının yerine koyarak sürece bakar. Ortak nokta büyük ve güçlü Türkiye'dir. Huzurlu ve mutlu millettir. Mali ve özlük haklarını kavuşmuş kamu görevlisidir.

 

Soru: Teşkilatınızın Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Karadeniz Şubelerinden ne gibi tepkiler aldınız?

 

Gündoğdu: Tepkiler ortak ve tek:”Akan kan ve gözyaşının durması için ne destek verilmesi gerekiyorsa hep birlikte verelim. Türkiye'nin ayağındaki terör prangasının kırılması için hepimiz sorumluluk almaya hazırız” mesajını aldık. Memur-Sen ailesi, bu süreçte model bir kuruluştur. 81 ilde var olan bir sivil toplum kuruluşudur. 81 il teşkilatları arasında kardeşlik vardır, ortak ideal vardır. Ülkenin birliği ve beraberliği konusunda Tunceli ne düşünüyorsa Kırıkkale aynı şeyi düşünür. Diyarbakır ne düşünüyorsa Manisa aynı şeyi düşünür.  Tüm teşkilatlarımız “bin yıllık desende bir ve beraber yaşadık” yine “bin yıllık desende binlerce yıl bir ve beraber yaşacağız” idealine sahipler. Memur-Sen Genel Başkanı olarak,  oluşturdukları bu kardeşlik modelinden dolayı teşkilatlarımla gurur duyuyorum.

 

Kamu Görevlileri Noktasında Kırmızı Çizgimiz İş Güvencesi ve Kazanılmış Haklardır

 

Şimdi de izniniz olursa Memur-Sen başkanı sıfatınızla memur gündemine ilişkin bazı sorularımız olacak…

 

Soru: Kamu Personel Danışma Kurulu'nda Memur-Sen olarak kırmızı çizgileriniz neler oldu? Kamu Personel Danışma Kurulu'na sunduğunuz raporun ana hatları nelerdir?

 

Gündoğdu: Yukarıda söyledim. Memur-Sen olarak, rakiplerimize göre strateji ve taktik belirlemiyoruz. Milletimizin ve kamu görevlilerimizin talep ve beklentileri doğrultusunda rapor hazırlıyoruz, teklifler hazırlıyoruz. Raporumuzu tamamen tabanımızın talepleri doğrultusunda ve yetkili organlarımızla defalarca tartışarak belirledik.  Kamu Personel Danışma Kurulu'nda dile getirdim. Tekrar edeyim. Söz konusu olan milletin geleceği ve menfaati ise kırmızı çizgimiz ‘şehit yakınları ve gazilerimizi üzmemek', söz konusu olan kamu görevlilerinin mali ve özlük haklarıysa kırmızı çizgimiz ‘iş güvencesi'dir. Kamu görevlilerinin iş güvencesinde yapılacak en küçük değişikliğe asla razı olmayız, alanlara ineriz. Bunun yanında kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını geri götürmeye yönelik her türlü girişimin karşısında yer alırız, tepkimizi anında koyarız. Çünkü Memur-Sen, tüm süreçlerde sürekli kazanım üreten, kamu görevlilerinin kazanımlarını koruyan bir konfederasyondur. Bu temel özelliğimizden asla vazgeçmeyeceğiz.

 

4/B ve 4/C'lilere Kadro İstiyoruz

 

Soru: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılmaya çalışılan değişiklikler konusunda, özellikle de istihdam şekillerinde yapılmaya çalışılan değişiklik ve paralelinde memurun iş güvencesi, istihdamda güçlük çekilen bölgelerde memur istihdamını sağlamaya yönelik kamuoyundaki adıyla rotasyon ya da zorunlu yer değişikliği konularına sendikanızın bakışı nedir?

Memur kamuoyu en büyük memur konfederasyonunun bu konuda tavrını ister istemez önemsiyor ve merak ediyor…

 Daha önce 200 bin sözleşmeli kamu çalışanının kadroya alınması konusundaki katkılarınız biliniyor. Bu konularda sendikanızın katkıları olacak mı?

 

Gündoğdu: Memur-Sen ailesi olarak, her türlü rotasyon uygulamasına yüzde 100 karşıyız. Rotasyon uygulamalarını kabul etmemiz mümkün değildir. Biz personel temininde güçlük çekilen yerlere  teşvik edilerek personel gönderilmesinden yanayız.  Zorla yapılan işten verim alamazsınız. Gönüllü ve isteyerek yapılan işler daha fazla toplumsal fayda üretir. Bunun için Kamu Personel Danışma Kurulu'nda personel temininde güçlük çekilen yerlerin nasıl cazip hale getirileceğine yönelik onlarca çözüm önerisi sunduk. İnşallah hükümet bu görüş ve önerilerimizi dikkate alır. Öte yandan Memur-Sen olarak, esnek çalıştırmaya karşı olduğumuzu her zeminde  söylüyoruz. Biz kamuda sadece memur ve işçi statüsünde personel istihdam edilmesini istiyoruz. Dolayısıyla 4/B ve 4/C kadrosundaki tüm personelin memur yapılmasını talep ettik. Bu talebimizde ısrarcı olacağız.

 

Fiilen Yasağı Kaldırdık, Hukuken Kalkmasını Bekliyoruz

 

Soru: Memur sendikacılığı tarihinin en geniş katılımlı ve en uzun süreli sivil itaatsizlik eylemini başlattınız. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmeliği 18 Mart'tan itibaren yok saydığınızı ilan ettiniz. Eylemin ilk günü sendikanızı bu konuyu suistimal etmekle suçlayan sendikalar, ertesi gün ‘'Bizde destekliyoruz.'' Açıklaması yaptılar. Bu işin sırrı nedir? Neden Böyle oldu?

Hükümet yanlısı sendika olmakla suçlanıyordunuz. Ne oldu, hükümetle aranıza ‘'kara kedi'' mi girdi ki memur sendikacılığı tarihinin en geniş katılımlı ve en uzun süreli sivil itaatsizlik eyleminin fitilini ateşlediniz?

 

Gündoğdu: Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, kamuda kılık kıyafet özgürlüğünü bugün istiyor değiliz. Hem Eğitim-Bir-Sen hem Memur-Sen kurulduğu günden beri kamuda kılık kıyafet özgürlüğünü gündeme taşımış ve takipçisi olmuştur. Özellikle 28 Şubat Sürecinde başörtüsünden mağdur olan kamu görevlilerinin dertleriyle dertlenmiş ve hukuksal destek başta olmak üzere her türlü desteği verdik.  12 Eylül anayasa referandumu öncesi hazırladığımız tüm rapor ve broşürlerde kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasının tam zamanı olduğunu haykırdık. 2012 yılında gecikmeli de olsa yapılan ilk toplu sözleşme taleplerimizin arasına kılık kıyafet yasağının kaldırılmasını koyduk. Bu girişimlerimiz sonucunda yasağı tamamen kaldıramazsak da bazı kurumlar kılık kıyafet yasağını uygulamamaya başladı. Biz mücadelemizi  eylem ve kampanyalarla sürdürdük. Kamu da kılık kıyafet yasağının kaldırılmasına yönelik başlattığımız  imza kampanyamıza 12 milyon 300 bin vatandaşımız destek verdi. Biz bu imzaları kamu görevlilerinin sorunlarından birinci dereceden sorumlu Bakan olan Faruk Çelik'e teslim ettik ve hükümetten kılık kıyafet özgürlüğünün önündeki tek engel olan  darbe ürünü yönetmeliğin kaldırılmasını istedik. Aynı zamanda 15 Mart tarihinde yönetimde aldığımız sivil itaatsizlik eylemini 18 Mart itibariyle yürürlüğe koyduk ve fiili olarak başörtüsü yasağını kaldırdık. Antidemokratik  anlayışı sürdürmek isteyen birkaç bürokratın münferit uygulaması dışında yasak kalkmış durumda. İnşallah hükümette en kısa sürede yönetmeliği kaldırır, yasak hukukende sona erer.  Burada “devlet yasaklıyorsa vardır bir hikmeti” anlayışı ile kılık kıyafet özgürlüğüne destek vermeyen bazı konfederasyonların daha sonra üye kaybetme korkusuyla bir sendikasıyla da olsa ”bizde destekliyoruz” noktasına gelmesini olumlu buluyoruz. Söz konusu konfederasyonun tüm sendikalarıyla sürece destek vermesini bekliyoruz. Sözde özgürlükçü konfederasyona söyleyecek sözümüz yok. Çünkü söz konusu konfederasyon milletin değerleriyle baştan beri problemli. Onlara ‘sözde değil özde özgürlükçü olun' çağrısı yapmaktan başka söyleyecek bir sözümüz olamaz.

 

Sizin birçok şapkanız var. Bir şapkanızda Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanlığı, müsaadeniz olursa Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı sıfatınızla da birkaç sorumuz olacak…

 

Soru: 652 Sayılı KHK'da yöneticiliğe atanmada sözlü sınav ‘'mülakat'' ifadesi yer almasından dolayı, müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılıklarına ilişkin mülakat ifadesi yer almamasına rağmen yeni ‘'Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliği''nde müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına da mülakat hükmü getirilmiştir.

Mülakat ile ilgili kamuoyunda yapılan tartışmaları sanırım sizde takip ediyorsunuzdur. Bu konuda ne diyeceksiniz?

 

Gündoğdu: Mevcut yönetmelik uygulanamayacak niteliktedir. Yayınlandığı gün yönetmeliğin revize edilmesi konusunda görüş bildirdik. Bakanlığın İl Milli Eğitim Müdürleri ile yaptığı toplantıda bizim görüşümüzün İl Milli Eğitim Müdürleri tarafından da teyit edildiğini öğrendik. Bakanlık şuan yönetici atama yönetmeliğinde değişiklik için çalışmaktadır. Bakanlık da yönetmeliğin uygulanamayacağı konusunda ikna olmuş durumdadır. Bu yüzden yargı yoluna gitmeyi şuan için gereksiz gördük. Sendika olarak bakanlığa yönetmelikle ilgili değerlendirmemizi iletirken mülakat konusunda da görüşlerimizi aktardık. Müdür yardımcılığı ve müdür başyardımcılığı konusunda mülakatın olmaması konusunda ikna ettiğimizi düşünüyorum. Müdürlük seçim kriterlerinde ise her ne kadar 652 sayılı KHK'da mülakat öngörülse de bu konuda da hukuka aykırı bir durumun oluşmamasını istedik. Umuyorum yeni yönetmelik çok daha fazla geciktirilmeden yayınlanır ve sınava dayalı atama bekleyenlerin talebi öncelenmek üzere bir an önce yürürlüğe konur.

 

 

Soru: Milli Eğitim Bakanlığı'na 1.000 Şube Müdürlüğü kadrosu ihdas edildi. Sizin geçici görevlendirmelere karşı olduğunuz, asaleten atamaları talep ettiğiniz biliniyor. Bu konuda son durum nedir? Atamalar nasıl yapılmalı? Kriterler ne olmalı?

 

Gündoğdu: 12-13 yıldır şube müdürlüğünde asaleten atama yapılamamaktadır. Bu Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin tartışılmasından ve ihtiyaca cevap verememesinden kaynaklanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin değiştirilmesini talep ettik. Ama bu sadece Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin değişmesi ile olabilecek şey değil; Başbakanlıktaki çerçeve yönetmeliğin de değişmesi gerekiyor. Şube müdürlüğüne seçim kriterlerinde Ek1 formu esas alınarak aday belirlenmesinden ziyade sınav ile aday seçiminin esas alınmasını önemsiyoruz. Bunu Başbakanlık, Çalışma Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaştık. Sürecin daha fazla uzamamasını, geçici görevlendirilen arkadaşların da daha fazla mağdur olmaması açısından yönetmeliklerde gerekli değişikliklerin bir an önce yapılarak şartları tutan bütün eğitim çalışanlarının eşit şekilde yarışabileceği bir sürecin başlamasını istiyoruz.

 

Celal Demirci: Sayın Gündoğdu sorularımıza içtenlikle, samimi  ve dobra cevaplar verdiniz. Kamuajans.com olarak kamuoyu adına size teşekkür ediyor ve hayırlı çalışmalar diliyoruz…

 

Ahmet Gündoğdu: Memur-Sen ailesi olarak, biz teşekkür ederiz.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen