Hedefimiz Tam Demokratik Türkiye
Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu, demokratiklesmenin önündeki çete ve yargi engelinin kaldirilmasi gerektigini ifade ederek, “Hedefimiz tam demokratik Türkiye’dir” dedi.
Gündogdu, Gümüshane’de bazi etkinlik ve ziyaretler gerçeklestirdi. Vali Enver Salihoglu ve Gümüshane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ihsan Günaydin ile görüsen Gündogdu, daha sonra Memur-Sen Gümüshane Temsilciligi binasinda bir basin açiklamasi yaparak, gündeme iliskin degerlendirmelerde bulundu.
Ergenekon’un Üzerine Sonuna Kadar Gidilsin
Demokratiklesmenin önünde ciddi engeller bulundugunu belirten Gündogdu, bunlardan birinin çeteler, digerinin de yargi engeli oldugunu kaydetti. Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü:
“1924 Anayasasi ile millete verilen yetkinin 1980 Anayasasi ile geri alinmis olmasina itirazimizi yüz binlerle alanlarda dillendirdik. Bizim, Meclis’ten (TBMM) ve siyasi partilerden beklentimiz; Türkiye’nin antidemokratik yapilanmalarindan ve sirtindaki kamburlardan kurtulmasi için hukukun üstünlügüne inanarak her türlü çetelesmenin üzerine gitmeleridir. Iktidardan beklentimiz, Ergenekon savcilarini yalniz birakmamasidir. Semdinli Savcisi’na yapilan yanlisligin bu savcilara yapilmamasidir. Geçmiste hangi görevde bulunmus olursa olsun, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerinden hukuka ve demokratiklesmeye zarar vermis kisilerin, kim olursa olsun, üzerine gidilmesini önemsiyoruz.”
Anayasa Artik Geçerliligini Yitirmistir 
Mevcut Anayasa’nin 148. maddesindeki yasama, yürütme, yargi kuvvetleri ayriligi ilkesinde yasamanin yargi ile irtibatinda, yarginin adeta yasamayi dövüyor konumuna geldigini dile getiren Gündogdu, “367 dayatmasi bunun bir örnegi. 411 milletvekilinin el kaldirarak Anayasa’nin egitimdeki firsat esitligi temel ilkesini saglamak için basörtülü kizlarin üniversitede okuma serbestisini saglayan bu yaklasim, ana muhalefet partisinin siparisi ile Anayasa Mahkemesi tarafindan karsilanmis, kizlarimizin okuma haklari ellerinden alinmistir. Öyle ise bu yargi Anayasa’nin 148. ve egitimde firsat esitligi maddelerini çignemistir. Meclis devredisi birakilmistir. Türkiye’nin demokratiklesebilmesi için önündeki en büyük engel Anayasasi’dir. Bu Anayasa Türkçesi bozuk oldugu için artik geçerliligini kaybetmistir. Militarist bir Anayasa oldugu için çagi okuyamamaktadir. Bu Anayasa Türkiye’nin dört bir tarafinin düsman olarak kurgulandigi için gelecegi ve Türkiye’nin liderligini öngörememektedir. Bu Anayasa, darbe sürecinde yazildigi için özgürlükçü degildir, bireyi merkeze almamaktadir. Toplumsal tehdit algisi ile milletin dövülebilirligine keyfi maddeler araladigi için yanlistir. Bu Anayasa geçmiste YÖK’ün yaptigi gibi bürokratik oligarsiye antidemokratik firsatlar verdigi için geçerliligini kaybetmistir. Özgürlestirici, bireyi merkeze alan, kalkinma lokomotifi olacak, mesruiyet debisi yüksek, Türkiye’nin içerden demokratiklesmesinin teminati olacak, disarida öncülügüne firsat verecek yeni bir Anayasa talebimiz var” seklinde konustu.
Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in seçimden sonra topyekûn Anayasa degisikligi yapilacagi yönündeki açiklamasini önemsediklerini belirten Gündogdu, bu degisiklik söylemlerinin sözde kalmamasini, daha önce hazirlatilan Anayasa taslaginin Türkiye’nin bütün siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerinin de görüsü alinarak tekrar gündeme getirilmesi gerektigini vurguladi.
Yeni Anayasa’da Olmazsa Olmazlarimiz Var
Anayasa degisiklikleri arasinda olmazsa olmazlarinin oldugunu bildiren Gündogdu, sunlari kaydetti:
“Biz Memur-Sen Konfederasyonu olarak sivil, medeni, uygar bir Anayasa’yi çözüm olarak görüyoruz ki, bunun için daha fazla zaman kaybedilmemesi gerektigini düsünüyoruz. Bu Anayasa’da olmazsa olmazlarimiz var. Bunlardan birisi, egitimde firsat esitligi sözde degil, özde olmali. Hiçbir gerekçe, insanlarin hangi yasta olursa olsun, egitim-ögretim hakkini gasp etmemelidir. Bu Anayasa’da laikligin tanimi net yapilmalidir. Sütçü Imam’in torunlarina, laikligin dogdugu yer olan Fransa’da bile özgürce Fransiz üniversitelerinde okuma hakki taniniyorken, ülkemizde laikligin tanimi ters çevrilerek, takla attirilarak kendi kizlarimizi okuma hakkindan magdur, mahrum ediyorsak, bu Türkiye’nin bir ayibidir. Bu ayiptan kurtulmamiz lazim. Egitim-ögretim ve çalisma hayatinin önündeki engeller, bilhassa cinsiyet ayrimciligi doguran, ayni düsünceye sahip kadin ve erkek, kari-koca, kardes, iki kisiden birisi her türlü göreve gelebiliyorken, kadinlara uygulanan bu negatif ayrimcilik da Türkiye’nin bir baska eksikligi. Ikincisi ise, bu Anayasa’da çalisma hayati ile ilgili isçi kardeslerimize verilen grevli, toplu sözlesmeli sendikal hakkin memurlara da verilmesini önemsiyoruz. ILO Sözlesmesi ve AB normlari bunu sart kosuyor. Artik biz toplu görüsme masasina bu görüsmeli yasayla degil, toplu sözlesmeli, grevli hakla oturmak istiyoruz. Bir diger olmazsa olmazimiz, kamu çalisanlarina siyaset verilmesi hakki. 1958 yilinda memura verilen hak, 2009’da hala verilmiyor. Biz siyaset yasaginin kaldirilmasini, isçiye, bakkala manava verilen bu hakkin Türkiye’nin en okumus kesiminden esirgenmemesini talep ediyoruz.”
