Hükümet, Masaya, Ögretmen ve Ögretim Elemanlarinin Magduriyetini Çözecek Sekilde Gelmelidir

Genel Teskilatlanma Sekreterimiz Murat Bilgin, egitim çalisanlarina yapilan haksizligin bir an önce giderilmesi gerektigini belirterek, “Hükümet, toplu sözlesme masasina, ögretmen ve ögretim elemanlarinin magduriyetini çözecek sekilde gelmelidir. Adaleti saglamayan esitlik, esitlik degildir. Egitim çalisanlari adalet istemektedir” dedi.

Murat Bilgin, Çorum, Amasya, Samsun ve Sinop subelerimizin il divan toplantilarina katildi. Özelde egitim çalisanlarinin, genelde milletin sesi olduklarini ifade eden Bilgin, sunlari söyledi:

“Hiçbir zaman sorunlarin ötelenerek birikmesini istemedik. Hep çözüm odakli çalistik. Sorunun degil çözümün paydasi olduk. Temel hedefimiz, ülkemizin hatiri sayilir bir yerde olmasi, hem milletimizin hem de kamu çalisanlarimizin refahinin artmasidir. Bu hedefin gereklerini ortak akil mitinglerinde ve toplu görüsme süreçlerinde yerine getirdik ve en güzel sekilde de yerine getirmeye devam ediyoruz.”

‘Esit ise esit ücret’ düzenlemesinin, egitimcilerin emeginin karsiligini alamadigini ortaya çikardigini kaydeden Bilgin, “666 sayili Kanun Hükmünde Kararname ile farkli kurumlarda ayni unvanla çalisanlar için ‘esit ise esit ücret’ dengelemesi yapilmis ve Milli Egitim Bakanligi kadrolarindaki Genel Idare Hizmetleri Sinifi çalisanlarinin emsallerine göre magduriyetleri giderilmistir. Baska kurumlarda muadili yok diye ögretmen ve ögretim elemanlari ise düzenlemenin kapsami disinda tutulmustur. Bu düzenleme, egitimcilerin emeginin karsiligini alamadigini apaçik ortaya çikarmistir. Ortaya çikan tablo, ayni zamanda kurum içi ücret dengesinin bozuldugunun göstergesidir. Hâlihazirda 9/1’de esi çalismayan bir ögretmenin eline geçen maas bin 577 TL’dir. Su an ‘kamuda en düsük ücreti alanlar ögretmenlerdir’ dersek abartmamis oluruz. Çalisma ve Sosyal Güvenlik Bakanligi, konunun toplu sözlesme masasinda görüsülecegini ifade etmektedir. Hükümet yetkilileri toplu sözlesme masasina hazirligini yapmali, ögretmen ve ögretim elemanlarinin magduriyetini çözecek sekilde gelmelidir. Adaleti saglamayan esitlik, esitlik degildir. Egitim çalisanlari adalet istemektedir” seklinde konustu.

Toplu sözlesme yasasinin çikmasi için önemli çalismalar yaptiklarini, bu yasanin Memur-Sen ile birlikte anilacagini anlatan Bilgin, “Sendikacilik zor zamanlarda güzel seyler yapma sanatidir. Zor zamanda ayakta durabilmek, istedigini direnerek, emek sarf ederek almak sanatidir. Son alti aydir sikintili bir süreç yasiyoruz. Sirtimizda büyük bir yük var. Bu yükün adi da bildiginiz üzere toplu sözlesme yasa tasarisi. Toplu sözlesme bizlerin 12 Eylül referandumuyla bu millete kabul ettirdigimiz, Anayasa’ya koydurdugumuz toplu sözlesme hakkidir. Neden direniyoruz? Çünkü Memur-Sen olarak o referandumda o maddeyi oraya koyan biziz ve adam gibi çikmasini saglayacak olan yine biziz. Simdiye kadar bu yasanin çikmamasinin sebebi sudur: Hiç bir hükümet kendi memuruna verecegi zam kararinda son sözü baskalarina vermek istemez. Mesele bundan kaynaklanmaktadir. 4688 sayili Yasa’nin dogumunda yasanan sakatligin bu süreçte yasanmamasi için mücadele ediyoruz. Çünkü  böyle süreçler her zaman sancili olmaktadir” ifadelerini kullandi.

Murat Bilgin, egitim sistemi 4+4+4 seklinde olursa sinif ögretmenleri norm fazlasi olur diye felaket tellalliginda bulunanlari elestirerek, sunlari kaydetti:

“Sinif ögretmenlerini tehdit ettigini düsündükleri yeni düzenlemenin kisa zaman içerisinde sinif mevcutlarinin asagi çekilmesi için bir firsat olusturacagini bildikleri halde kasitli olarak egitimcileri huzursuz etmeye çalisiyorlar. Bu konuda felaket tellalligi yapanlar unutmasinlar ki, Egitim-Bir-Sen, kendilerine oyun alani birakmayacak ve egitim çalisanlarinin güvencesi olarak olusabilecek her türlü magduriyetin ve haksizligin karsisinda olacaktir.”

Ögretim elemanlarinin ve idari personelin özlük, sosyal ve mali haklarindaki yetersizliklerin giderilmesini isteyen Bilgin, ekonomik sikinti yasayan bilim camiasindan bilimsel verimliligin beklenemeyecegini dile getirdi.

1943 yilinda yardim ve dayanisma amaciyla kurulan ancak kurulus amacini yitiren ILKSAN hakkindaki saibelerin son dönemlerde daha da arttigina dikkat çeken Bilgin, egitim çalisanlarinin ILKSAN batakligindan kurtarilmasi gerektigini vurguladi.