Ihmalin ve Hak Ihlalinin Olmadigi Bir Dünya Istiyoruz
10 Aralik Dünya Insan Haklari Günü, ayni zamanda insan haklari için mücadele ve dayanisma günüdür. Insan olmak, insanla ilgili hiçbir seye kayitsiz kalmamak için yeterlidir. Ancak, insan haklari ihlallerinin minimum noktaya çekilmesi konusunda bireysel gayretlerin yaninda sivil topluma da büyük sorumluluk düsmektedir.
Egitim-Bir-Sen olarak bu sorumlulukla; yasama, kisi hürriyeti ve güvenligi, adil yargilanma, din ve vicdan özgürlügü, düsünce ve ifade özgürlügü, egitim ve ailenin korunmasi haklari basta olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin bütününün en mükemmel sekilde yasanacagi ve korunacagi özgürlükçü demokratik zeminlerin olusmasi için çalisiyoruz, çalismaya da devam edecegiz.
Bugüne kadar, hakki ihlal edenin ya da hakki ihlal edilenin kimligine bakmaksizin insan haklari ihlallerine sessiz kalmadik, kalmayacagiz. Zulmü sona erdirmek adina zalimle mücadele etmek, ayaga kalkmasi için mazluma destek vermek konusundaki kararliligimizi bir defa daha tekrarliyoruz.
Demokrasinin, hukukun üstünlügünün ve uluslararasi barisin ayrilmaz bir parçasi haline gelen insan haklari, bugün ülkelerin gelismislik düzeyini belirleyen göstergelerin basinda gelmektedir. Insan haklarinin korunmasi ve gelistirilmesi, öncelikli hedeflerimiz arasinda yer almalidir. Evrensel degerler olarak nitelenen bu hak ve özgürlükler, onurlu bir yasamin vazgeçilmez unsurlaridir. Ancak ne yazik ki, 10 Aralik 1948’de imza altina alinan Insan Haklari Evrensel Beyannamesi ile anilmaya baslanan ‘Dünya Insan Haklari Günü’nün üzerinden 62 yil geçmesine ragmen hala birçok alanda haksizlik, adaletsizlik ve ayrimcilik sürmektedir.
Insan Haklari Evrensel Beyannamesi ile ilân edilen ve günümüzde artik bütün çagdas anayasalarda yer alan hak ve özgürlükler, insani en yüksek deger olarak kabul eden bir anlayisin ürünüdür. Buna ragmen, ‘Demokrasi götürmek’ adi altinda Irak ve Afganistan’da yasanan insan hakki ihlalleri hala gözlerimizin önündedir. Afrika’da bir dilim ekmek için birbirini ezip geçen insanlara uygulanan ayrimcilik da yine, Insan Haklari Evrensel Bildirisi’ne imza atan ülkeler tarafindan yapilmaktadir. Kimin hayatta kalip kalmayacagina karar verme konumunda bulunanlarin ikiyüzlülügünü her gün yeniden ibretle seyretmekteyiz.
Türkiye’de, en temel insan haklarindan biri olan kadinlarin egitim ve çalisma hayatina katilmasi, çesitli bahanelerle engellenmektedir. Özgürlüklerin genisletilmesi esasina dayali sivil anayasa istek ve çalismalarinin yogunlastigi bir dönemde, ülkemizin bilimsel ve teknolojik gelisiminde lokomotif rol üstlenmesi gereken üniversitelerimizden bazilarinin hala eski yasakçi zihniyetin etkisinden kurtulamadigini görmekteyiz.
Gençlerimiz hala, özgür egitimin yapilmasi gereken üniversitelerde inançlari nedeniyle derslere girememekte, Anayasa’da teminat altina alinan ‘her vatandasin özgür egitim alma’ hakkindan mahrum birakilmaktadir. Bu sorun, kadinlarimizi ve kizlarimizi üretimden ve toplumsal hayattan koparmakta, onlari yalnizlastirmaktadir. Bu sorun artik köklü bir çözüme kavusturulmali, kadinlarimiz, inançlarindan dolayi ötelenmeden, hem egitim hayatinda hem de çalisma hayatinda özgürce yer alabilmelidir.
Devletin kati ideolojik yapisindan kaynaklanan ve özgürlüklerin önünü tikayan yasalarin varligi da bir sorundur. Basta darbe ürünü Anayasa olmak üzere, kisiye göre farkli yorumlanan yasalar insanimiza güvensizlik vermekte, özgürlük alanlarimizi daraltmaktadir.
Ülkemizde insan haklari alaninda yasanan pek çok sorun bulunmaktadir. Bu sorunlarin ortadan kalkmasinin en temel yolu, insani merkeze alan yeni bir Anayasa’nin ve kanunlarin yapilmasi ve uygulamanin da bu yönde yürütülmesinden geçmektedir.
Insan Haklari Evrensel Bildirgesi’nde yer aldigi gibi, insan haklarinin, hiçbir tereddüde meydan verilmeden herkese esit sekilde uygulanmasi, herkesin en temel hakkidir.
Insanin ihmal, haklarinin ihlal edilmedigi, herkesin özgürce egitim alabildigi, inancini gizlemeden istedigi iste çalisabildigi bir dünyada yasamak istiyor; 10 Aralik Dünya Insan Haklari Günü’nün, adina uygun bir sekilde kutlanmasini umut ediyoruz.
