Kadına Yönelik En Büyük Şiddet Başörtüsü Yasağıdır
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, kadına yönelik en büyük şiddetin başörtüsü yasağı olduğunu, bunun da devlet eliyle yapıldığını söyledi.
Gündoğdu, memura ve öğretmene şaşı bakan bir ustalık dönemi yaşandığını, bu bakış açısının değişmesi gerektiğini ifade etti.
Şanlıurfa Şubemizin İl Divan Toplantısı’na katılan Gündoğdu, kamu çalışanlarına yönelik oluşan şaşı bakıştan rahatsız olduklarını dile getirdi. Memur-Sen’in değerler sendikacılığı yaptığını, bu anlayışla darbecilere karşı bir duruş sergilediğini kaydeden Gündoğdu, toplu sözleşme yasasını da içeren referandum paketine bu anlayış doğrultusunda ‘evet’ dediklerini hatırlattı.
Toplu sözleşmenin alınması sürecinde karşılaştıkları direncin daha fazlasını toplu sözleşme sürecinde yaşadıklarını belirten Gündoğdu, “İş güvencesi olan memura toplu sözleşme hakkı verilmez diyen anlayış, bu kez toplu sözleşme sürecinde karşımıza çıktı. Şimdiye kadar memur maaşlarını belirleyen Bakanlar Kurulu, bu yetkisini paylaşmak istemedi. Bir de bu anlayışın yıkılması için mücadele ettik” dedi.
Kesintili eğitime geçişin kendi önerileri olduğunu dile getiren Gündoğdu, “Bu harika sisteme geçişe ilişkin sevincimiz, bakanın üslup kazalarıyla kursağımızda kalmıştır. Referandum paketi ile kesintili eğitim, bu iktidarın en şahane projeleridir. Gecikmeli de olsa toparlanan bakanlık iradesine karşın, boşa dayak yiyen bir anlayış gördük. Önerimiz süreç yönetimiyle ilgiliydi. Becayişle, yan alanla bazı tamiratlar yapıldı. Branşında atanamayıp sınıf öğretmenliği yapanlara kadrolarına geçiş hakkı sonradan verilince bu kez de sınıf öğretmeni sorunu yaşandı” şeklinde konuştu.
Kesintili eğitime geçişi bakanlığın anlatamadığını ve süreci yönetemediğini ifade eden Gündoğdu, bakanın üslubundan, bu üslubun iktidara yansımasından ve Başbakanın da bu üsluba bakarak açıklamalar yapmasından rahatsız olduklarını kaydetti. Öğretmenin girdiği ders sayısı kadar değerlendirilmesinin işletmeci bir bakış açısı olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, evine iş götüren tek mesleğin de öğretmenlik olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı.
Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen olarak, katsayı engelinin kaldırılması, vesayetin deşifresi, toplu sözleşmenin elde edilmesi gibi birçok başarıya imza attıklarını anlatan Ahmet Gündoğdu, 28 Şubat sürecinin dayatması olan karma eğitim mecburiyetine de en kısa sürede son verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Değerler Sendikacılığının Örneklerini Sunuyoruz
Suriye’de yaşanan insanlık dramının gündemlerinde olmasının değerler sendikacılığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Gündoğdu, bunun bazı örneklerini yurtdışında Filistin, Somali, Pakistan ve Myanmar; yurt içinde ise Van depremi ve Samsun’da yaşanan sel felaketi sonrası düzenledikleri yardım kampanyalarıyla gösterdiklerini kaydetti. Myanmar’da Mehmet Akif İnan Memur-Sen Külliyesi yapacaklarını aktaran Gündoğdu, burada kalacak yetimlerin koruyuculuğunu da üsteleneceklerini belirtti.
Kadına Şiddet Devlet Eliyle Yapılıyor
Bundan sonra yapacakları en önemli çalışmalardan birinin kadın örgütlenmesi olacağını ifade eden Gündoğdu, buna ek olarak başlattıkları bir diğer seferberliğin başörtüsüne özgürlük olduğunu söyledi. Üniversitelerdeki serbestliğin rektörlerin lütfundan çıkarılarak yasal güvenceye alınması gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, kamudaki başörtüsü yasağının kaldırılması ve TBMM’de başörtülü milletvekili bulunması gerektiğinin altını çizdi. Başörtüsünün doğuştan gelen bir hak olduğunu belirten Ahmet Gündoğdu, doğrudan başörtüsünü yasaklayan bir hükmün de olmadığını kaydetti. Başörtüsü yasağının başörtülü kadınlardan daha çok başı açık kadınların ve erkeklerin sorunu olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, “Kadına yönelik en büyük şiddet başörtüsü yasağıdır. Bu şiddet de bugün devlet eliyle yapılmaktadır” diye konuştu.
Coşkun: Savaştan Kaçamayan Suriyelilere El Uzatılmalıdır
Toplantının açılışında konuşan Şanlıurfa Şube Başkanımız İbrahim Coşkun ise, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in değerler sendikacılığı yaptığını, bu kapsamda Suriye’deki savaş mağdurlarına el uzatılması gerektiğini söyledi. Türkiye’ye veya başka bir ülkeye kaçamayıp savaşın mağdur ettiği kişilerin gözden kaçtığını ifade eden Coşkun, bu acıyı fazlasıyla hissettiklerini belirtti.
