Haber
2012-03-07 06:29:42
Kadini Ayristiran ve Dislayan Anlayisa Son Verilmelidir

Toplumlarin varligi da, gelecegi de kadinlarla mümkündür. Kadinlarin ihmal edildigi ya da kadinlarin ihmal ettigi toplumlar, sagliksiz ve niteliksiz olmaya mahkûmdur. Kisacasi, hayatin kaliteli olabilmesinin yolu, kadinin varliginin etkinliginden ve katilimciligindan geçmektedir.

Dünyada, toplumsal hayattaki rolü ve üretime katkisi üzerinden degil, tüketim kültürünün ve reklam sektörünün ana unsuru olarak öne çikarilmaya çalisilan kadinin degeri üzerinde yapilan tartismalarin Bati medeniyetlerinde yogunlasmasinin altinda yatan gerçek, Bati’nin kadina bakisindaki sorundur. Yüz yillarca kadinin insan olup olmadigini tartisan Bati medeniyetinin hastaliklarindan ve önyargilarindan toplumumuzun kurtulmasi gerekmektedir. Ülkemizde egitimde firsat esitligi hakkini kullanma, kamudan hizmet alma ve esit sartlarda hizmet sunma, toplumsal ve siyasal hayata katilim gibi konularda yapilan tartismalarin nedeni ise batililasma adina kendi insanimiza yapilan dayatmalardan kaynaklanmaktadir.

Kendi medeniyetine yabancilasip, ruh kökünü kaybetmis olanlarin yillardir ülkemizde kadinlari ayristirarak, bazen dogrudan bazen de kadinlara kadin eliyle uyguladigi zulümler hafizalarda derin izler birakmistir. Kadinin toplumdaki varligi, niteligiyle dogrudan orantilidir. Niteligin yolu ise egitimden geçmektedir. Ülkemizde kadinlar arasi ayrimcilik yaparak, yillardir kilik kiyafet üzerinden yapilan baski ve dayatmalar, kadinin sosyal hayatta aktif olarak yer almasinin önündeki en büyük engellerden biri olmustur. Yillarca üniversite kapilarinda olusturulan bariyerler, kampüslerde ve dersliklerde uygulanan tecrit kismen son bulmustur. Fakat egitimini tamamlayanlarin kamu sektöründe hizmet üretmesine engel olan “kamusal alan” yalani devam etmekte ve kadinlar çalisma hayatinda özgür bir sekilde yer alamamakta, kilik kiyafet dayatmasiyla karsilasan kadinlar, hemcinsleri ile esit sartlarda hizmet üretememektedir. Anayasa degisikligi referandumunda kadinlara taninan pozitif ayrimcilik ise sözde ayrimcilik olarak devam etmektedir.

8 Mart Dünya Kadinlar Günü dolayisiyla yapilan tartismalarda kadinlarin tamaminin sorunlarini kapsayacak sekilde ele alinmamasi ve kadinlarin hemcinsleri arasinda esitsizligi devam ettirecek sekilde sürdürülmesi, kadina uygulanan en büyük ayrimciliktir. Bugün ülkemizde kadinlar, hala çalisma hayatinda ayrimciliga tabi tutulmaktadir. Kadinlari birikim ve üretimleriyle degil, görünüsleriyle degerlendiren sorunlu bakis, kadina saygi duymamakta ve adeta tek tip kadin varligini dayatmakta, buna uymayanlari ise çalisma hayatinin disina itmektedir. Kadinlarin sorunlarina gerçek çözümler üretmenin yegâne yolu, insan ve adalet eksenli yaklasimlari ön plana çikarmak ve bati medeniyetinin dayatmalarina teslim olmamakla mümkündür.

Son zamanlarda artarak devam eden kadina yönelik siddet, yine kadinlarin varligini tehdit eden en önemli sorunlardan birisidir. Güç merkezli medeniyet anlayisinin kadinla erkegi karsi karsiya getiren, farkli cinslerin birbirine üstünlük yarisini ve güç gösterisini tetikleyen rekabetçi yaklasimlari kadina da, erkege de asla huzur getirmeyecektir. Tartismalarin bitmesi; kadin ve erkegi birbirinin mütemmimi gören, birbirine karsi ödev ve sorumluluklari ekseninde ele alan, hak merkezli medeniyet anlayisinin bütün toplumu kusatmasindan geçmektedir.

Kadin haklari ihlallerine son vermek ve kadinlarin hayatin her alaninda esit sekilde yer almasini saglamak için su hususlara özellikle dikkat çekiyoruz.

-Milleti yasaklardan kurtaracak ve millet adina egemenligi kullanacak olan TBMM’nin Içtüzügü’ndeki yasaklara ve dayatmalara son verilmelidir. Milletimizi demokrasiyle, özgürlüklerle, ortaksiz bir sivil iradeyle tanistiracak yeni anayasa yapmak ve yazmak görevi verilen TBMM, öncelikle Içtüzügü’ndeki “tayyör dayatmasindan” ve “basörtü yasagindan” kurtulmalidir. Konunun magduru olan eski Milletvekili Merve Kavakçi’nin ise tüm haklari iade edilmelidir.

-Kadinlar kategorize edilmemeli, bütün kadinlar egitim ve çalisma hayatina özgür ve özgün halleriyle katilabilmeli, ‘kamusal alan’ yalani son bulmalidir.

-Anayasa degisikligi referandumuyla gelen, kadinlarin sosyal yasamda yerini almalarina yönelik pozitif ayrimcilik içeren hak uygulamaya dönüsmeli, yasal pürüzler ortadan kaldirilmalidir.

-Darbe ve baski dönemlerinde kilik kiyafet dayatmalari yüzünden haklari elinden alindigi için devlet tarafindan sicil affi ile meslege iade edilenlerin açikta geçirdikleri sürelere iliskin hak kayiplarini telafi için ödedikleri emekli kesenegi bedelleri iade edilmeli ve bütün hak kayiplari devlet tarafindan tazmin edilmelidir.

-Ilkögretimden yüksekögretime, sosyal hayattan çalisma hayatina kadar her alanda kadinlarin katilimciligina engel teskil eden dayatmalar sonlandirilmalidir.

8 Mart Dünya Kadinlar Günü’nü, kadinlarin sorunlarina odaklanma açisindan bir firsat olarak görürken, kadinlari ve sorunlarini adeta bir güne hapseden anlayisi da saglikli bulmadigimizi ifade ediyor; basta kadin egitim çalisanlari olmak üzere bütün kadinlarin 8 Mart Dünya Kadinlar Günü’nü, sorunlarinin çözümüne vesile olmasi temennisiyle kutluyoruz. 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen