Kadınlar Komisyonumuzdan 'Suriye ve Kadın' Raporu

Eğitim-Bir-Sen yöneticileri Gaziantep’te Suriyeli mültecilerle buluşarak, 500 koli gıda yardımında bulundu. Yardım paketlerinin dağıtımına Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan yardımcıları Mithat Sevin, Atilla Olçum ile Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal katıldı.

Yardım dağıtımının ardından bir basın toplantısı düzenleyen Habibe Öçal, hazırladıkları “Suriye ve Kadın” konulu raporu kamuoyuna açıkladı. Uluslararası örgütler ve Suriye insan hakları dernekleri ile birlikte sahada yaptıkları araştırma sonucunda haksız uygulamalara ve baskılara karşı direnişin başladığı 2011’den bugüne kadar 9 bin 200 kadının Baas rejimi tarafından katledildiğini tespit ettiklerini ifade eden Öçal, “Toplam 13 bin 312 çocuk da bu süre zarfında rejim tarafından acımasızca öldürülmüş, hastalık ve imkânsızlık yüzünden hayatını kaybeden çocukların sayısına ise ulaşılamamaktadır. Her 7 Suriyeli’den biri sınırları aşmak zorunda kalırken, bunların yarısını çocuklar oluşturuyor. Ulaştığımız rakamlara göre en az 3,5 milyon Suriyeli sınırları aşarak, komşu ülkelerdeki mülteci kamplarına yerleşti. Saldırıların yoğunlaştığı köylerden bir başka köye göç eden Suriyeli sayısı ise 4 milyonu bulurken, iç savaşta hayatını kaybedenlerin sayısı 264 bini bulduğu belirlenmiştir” dedi.

Faili meçhuller ve kaçırma olaylarının ise aralıksız sürdüğünü, rejim tarafından 12 bin kadının haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutulduğunu belirten Öçal, şöyle devam etti: “Cezaevlerinde kötü muamele, işkence ve tecavüz sonucunda hayatını kaybeden kadın sayısı ise 400 civarında. Evini terk etmek zorunda kalan kadın sayısı 2 milyonu aşarken, savaş nedeniyle 154 bin kişi engelli durumuna düştü. Ağır saldırılar sonucunda yaralanan ve engelli olan kadın sayısı 50 bine ulaştı. Hazırladığımız rapora göre, Suriye’de rejimin baskı ve vahşetinden en çok etkilenen savaş kurbanlarının başında kadınlar ve çocuklar geliyor. Dünyanın gözlerini kapattığı, sırtını döndüğü bu vahşette milyonlarca çocuk yetim, binlerce kadın ya öldürülmüş ya da yüz kızartıcı işkencelere maruz kalmıştır. Zira rejim güçleri Suriyeli kadınlara karşı sistematik bir şiddet uyguluyor. Suriyeli kadınlar, bütün benlikleriyle direnişe katılıyorlar. Barışçıl gösterilere katılmak, özgürlük ve adalet taleplerini her alanda dile getirmek, yetim ve muhtaç ailelere yardım eli uzatmak ve yaralılara müdahale edip yardım etmek Suriyeli kadınların üstlendiği vazifelerin başında gelmektedir. Savaşın başladığı günden bu yana Suriye’de kadınlar katledildiler, gözaltına alındılar, tecavüze uğradılar ve şantaj amaçlı rehine olarak kullanıldılar. Suriye’de kadın ve çocuklar rejim tarafından halk ayaklanmasına karşı her zaman hedefte olmuş, psikolojik koz olarak kullanılmaya çalışılmıştır.”

Suriye’de süren savaşın kadın-erkek, çocuk-yaşlı ayırmadan tüm vahşetiyle büyüdüğünü kaydeden Habibe Öçal, “Tutuklanan veya cinsel istismara uğrayan kadınlar, içinde bulundukları toplumun zayıf ve güçsüzlüğüyle yalnız kalmakta ve hayata karşı tek başına ayakta durmaya çalışmaktadır. Suriyeli mülteci kadınlar kendilerine kucak açan savunmacı ve korumacı güçlerin desteğinin yanı sıra, aynı ülkenin art niyetleri insanların kötü bakış ve muamelelerine de maruz kalmaktadırlar. Rejim güçleri ve farklı silahlı gruplar arasındaki çatışmalar nedeniyle Suriyeli kadınlar her an ölüm ve yaralanma tehlikesi altındadır. Güvenlik sorunu sebebiyle tedavi olamayan veya tedavi süreci tamamlanamayan kadınları bekleyen bir başka tehlike de kötü olan ekonomik durum ve hastanelerin içinde bulunduğu imkânsızlıklardır. Bakacak kimsesi olmayan Suriyeli kadınlar günlük ihtiyaçlarını dahi karşılamada zorlanmaktadır. Özellikle küçük çocukları olan kadınlar için geçimlerini temin etmek daha zor ve sıkıntılı olmaktadır. İş aramaya çıktıklarında kötü davranışlara ve istismara maruz kalabilen bu kadınlar, genellikle çok az paralar karşılığında çalışmaktadır. Suriyeli kadınlar, direniş boyunca yaşadıkları sıkıntı ve zorluklara rağmen birçok başarı hikâyesine imza atmıştır. Acıların üstesinden gelebilen, umutlu bir geleceğin temellerini atabilen ve sorunlarını çözmeyi başarabilen kadınlar, direnişin kendilerine kattığı sosyal, kültürel ve siyasi kimlikle toplumda artık farklı konumlarda söz sahibi olmakta ve her seviyede etkili rol oynamaktadır” şeklinde konuştu.

Öçal, konuşmasının sonunda şu çağrıda bulundu: “Esad’ın masum insanları acımasızca öldürmesini dünya seyretmemelidir, kınamakla yetinmemelidir. Akan kanı durduracak, gözyaşlarını dindirecek yaptırım gücü yüksek kararlar alınarak acilen yürürlüğe konmalıdır. Baas rejiminin ve Esad’ın katliamlarını lanetliyor, Suriye halkının vesayete son verme ve egemenliğini kazanma mücadelesini desteklediğimizi buradan bir kez daha tüm dünyaya haykırıyoruz.”