Kan Gözyasi ve Ayrimciligin Gölgesinde Insan Haklari

10 Aralik 1948’de imza altina alinan Insan Haklari Evrensel Beyannamesi ile anilmaya baslanan ‘Dünya Insan Haklari Günü’nün üzerinden 60 yil geçmesine ragmen hala birçok alanda haksizlik, adaletsizlik ve ayrimcilik sürmektedir.

Basta Filistin, Irak, Afganistan olmak üzere dünyanin birçok ülkesinde yillardir kan ve gözyasi akitilmaya, insanlarin yasama haklari ellerinden alinmaya devam edilmektedir.

Günümüzde uygar ülkelerin kabul ettigi demokrasi kavraminda, hukukun üstünlügü, temel insan haklari, özgürlükler gibi evrensel degerler bulunmaktadir. Bu degerlerin basinda insan haklarina saygi gelmektedir. Nitekim artik ülkeler, insan haklarina saygi, insan haklarinin korunmasini ve gelistirilmesini ne ölçüde gerçeklestirebiliyorlarsa, o ölçüde uygar sayilirlar. Insan Haklari Evrensel Beyannamesi ile ilân edilen ve günümüzde artik çagdas bütün anayasalarda yer alan hak ve özgürlükler, insani en yüksek deger olarak kabul eden bir anlayisin ürünüdür.

Ancak, Türkiye, 1949 yilinda imzalayarak kabul ettigi bu beyannamenin bazi gereklerini hala yerine getirmemektir.

Türkiye’de, en temel insan haklarindan biri olan kadinlarin egitim ve çalisma hayatina katilmasi, 21. yüzyila yakismayan uygulamalarla engellenmektedir. Avrupa Birligi’ne tam üyelik sürecinin devam ettigi, özgürlüklerin genisletilmesi esasina dayali sivil anayasa istek ve çalismalarinin yogunlastigi bir dönemde, ülkemizin bilimsel ve teknolojik gelisiminde lokomotif rol üstlenmesi gereken üniversitelerimize yasakçi bir zihniyetin hakim oldugunu görmekteyiz.

Gerek çalisma hayati gerekse egitim ve ögretimde yasananlar; inanç hürriyetinin, egitimde firsat esitliginin, bilimsel düsüncenin bazilari tarafindan sözlüklerde yer verilen soyut birer ifade olarak görüldügünü göstermektedir. Inancinin geregini; düsüncesi ve yasayisi yaninda giyimine yansitan kizlarimizin okul kapilarinda son bulan özgürlüklerini, kapilari zorlayarak kazanmaya çalismalari, bu milletin hak etmedigi bir utanç resmidir.

Bundan daha kötüsü, ülkemiz, üniversite kapilarinda bekletilen basörtülü kizlara inat, ‘Haydi Kizlar Okula’ kampanyalarinin düzenlendigi bir ülke olarak tarihe geçmistir.

Zulmün, gözyasinin, kanin, kadinlara yönelik çifte standardin ve ayrimciligin sürdügü bir dönemde ‘Insan Haklari Günü’ anlamini yitirmektedir.

Insan haklari ihlallerinin olmadigi bir gelecek temennisiyle; insanliga duyarli, mazlumun yaninda, zalimin karsisinda olan herkesin Insan Haklari Günü’nü kutluyoruz.