Karanlık Güçlerin Amacı Türkiye'yi Suriye'ye Çevirmek

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, küresel aktörlerin hiçbir zaman boş durmadığını, yerli işbirlikçileriyle Türkiye'yi karıştırmaya çalıştıklarını belirterek, “Türkiye'yi karıştırmak isteyen karanlık güçler her defasında farklı dolaplar çevirdiler. Bunların amacı, Türkiye’yi Suriye’ye çevirmek ve iç karışıklık çıkarmaktır” dedi.

Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Adana 1 No’lu Şube’nin Evliya Çelebi Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi’nde düzenlediği ‘Yöneticiler Buluşuyor’ toplantısına katıldı. Türkiye’nin Suriye’ye döndürülmek istendiğini ifade eden Yalçın, küresel aktörlerin hiçbir zaman boş durmadığını, yerli işbirlikçileriyle Türkiye'yi karıştırmaya çalıştıklarını söyledi.

Darbe Girişimlerinin Karşısında Durduk

Türkiye’yi karıştırmak isteyen karanlık güçlerin her defasında farklı dolaplar çevirdiğini kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunların amacı, Türkiye’yi Suriye’ye çevirmek ve iç karışıklık çıkarmaktır. Mazlumların, mağdurların umudu olan Türkiye’nin yeniden bölgesel bir aktör olmasını istemeyenlerdir bunlar. Dün Gezi olayları vardı, peşinden 17 Aralık küresel operasyonu, Kobani olayları ve bugün de yerine tahkim edilmeye çalışılan DHKP-C sahnede. Savcıyı öldürenleri, bu gençleri masum çocuklar olarak takdim etmek, suçun rengini soldurmaz. Ortada bir suç var. Türkiye’de entelektüel, sanatçı, rol model olarak takdim edilen bazı insanlar ‘hayatı durdurun’ çağrısı yapmışlardı. Bu çağrıyı yapanların tamamı vebal altındadır.”

Ali Yalçın, Türkiye’de son 12 yılda 7 darbe girişimi olduğunu, bunların karşısında dalgakıran görevi yaptıklarını dile getirerek, “Türkiye’de emek kesimleri, bu ülkede emek ve ekmeği temsil etmiyor. Geldiğimiz noktada, Türkiye’nin korku tüneline sokulmak istendiğini görüyoruz. Biz bunların tamamının karşısında durduk. Çünkü bir daha asla diyoruz” şeklinde konuştu.

Duruş Sendikacılığına İhtiyaç Var

Geçmişte sendikacılığın kavga ve komitacılık üzerine yürütüldüğünü vurgulayan Yalçın, şunları söyledi:

“Türkiye’de yapılan sendikacılığın sendikacılık olmadığını, onun Türkiye’de bir komitacılık olduğunu bildiğimiz için 1992’de yola çıktık. Çünkü sendikacılık o zaman kavga zemininde yürütülüyordu. Sendikalar kavga zemininde birbiri ile rekabet ediyordu, bunun çalışanlara bir şey kazandırma imkânı yoktu. Onun için biz kavga zemininde rekabet değil, rekabet zemininde akademik hizmet sendikacılığı diye yeniden sendikacılığa bir anlam giydirmek için yola çıktık. Bugün geldiğimiz noktada çalışanlar olarak, eğitim çalışanları olarak aldığımız ne kadar kazanım varsa, tamamının altında yine bizim terimiz, emeğimiz ve imzamız var. Onun için Türkiye’de öncelikle kuruş değil, duruş sendikacılığına ihtiyaç vardı. Eğitim-Bir-Sen, duruş sendikacılığını ortaya koydu.”

Programda, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum ve Adana 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Sezer de birer konuşma yaptılar.