Haber
2012-02-28 06:29:37
Kesintili Zorunlu Egitime Iliskin Önerilerimizi Meclis’e Sunduk

28 Subat vesayet ikliminin puslu havasiyla birlikte 1997 yilinda hayata geçirilen ve 15 yildir kesintisiz olarak devam ettirilen “kesintisiz zorunlu egitim” uygulamasinin kademeli hale getirilmesi amaciyla TBMM’ye sunulan 222 sayili Ilkögretim ve Egitim Kanunu ile Bazi Kanunlarda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun Teklifi’ne iliskin degerlendirmemizi bir rapor halinde Meclis Milli Egitim Alt Komisyonu’na ilettik.

Kesintisiz Egitimin Ürettigi Sorunlar ve Yasattigi Magduriyetler

Egitim sisteminin sekiz yillik zorunlu egitim öngörmesi konusundaki dogru tavir, bu sürecin tek bir ögretim programi üzerinden, tek bir egitim kurumu türüyle ve kesintisiz olmasi nedeniyle fayda üretmek yerine, aksine hem bireylere hem de ülkenin egitimle ilgili verilerine ve hedeflerine dönük zararlara kapi araladigini belirttigimiz raporda, kesintisiz egitim uygulamasinin ürettigi sorunlari ve yasattigi magduriyetleri söyle siraladik:

-Oyun çagina yakin olan çocukla, eglence çagina yakin çocuklarin ayni ortamda ve benzer egitim içerikleriyle egitimin verilmesi nedeniyle egitimde verimliligin düsürülmesine neden olunmustur.

-Beceri gelistirme ve bilgiyi isleme gibi iki ayri dönemde bulunan yas gruplarinin ayni çati altinda egitim almasi nedeniyle, çocuklarin beceri ve bilgi arasindaki ayirimi hissetmelerine engel olunmustur.

-Çocuklarin gelisim sürecini dikkate almayan egitim verilmesine sebep olunmus, çocuklarin seçebilme özgürlükleri elinden alinmistir.

-Pedagoji biliminin verileriyle örtüsmeyen egitim sisteminde hizmet sunmak zorunda birakilan bir egitimci kitlesi olusturulmustur.

-Ilkögretim sürecinin tek programli olmasi nedeniyle ülkenin bilim, sanat ve spor adamina iliskin insan kaynaklari verileri stabil hale gelmistir.

-Üstün yetenekli ve üstün zekâli çocuklarin farkli egitim kurumlarina ve ögretim programlarina yönlendirilmesine engel olunmustur.

-Temel egitimle ortaögretim arasinda kurulmasi gereken bag gözardi edilmistir.

-Çocuklarin ve ailelerinin geleceklerine iliskin tercihlerini 14 yasindan sonrasina birakmasina neden olunmustur.

-Çocukluk ve ilk ergenlik döneminde, özgür tercihleriyle hayatina yön verme hakkinin olmadigina inanan bir vatandas kitlesi olusturulmustur.

-Gelisim evresi bakimindan birbirinden farkli konumda olan çocuklarin ayni ortamda bulunmasindan kaynaklanan uyumsuzluklara kapi aralanmistir.

-Küçük yas gruplarina yönelik okul içi siddet ve taciz olaylarinin sayisi artmistir.

-Ilkögretim kurumlari, basta madde bagimliligi olmak üzere kötü aliskanliklarin ögrenildigi sosyal mekanlar haline dönüsmüstür.

-Farkli egitim programlarina tabi olan ögrencilerin birarada bulunmasina, programlarda yer verilen hedeflerin yasantiya dönüsmesine engel olunmustur.

-Ilkögretim kurumlarinin yönetiminde, ögrencilerin farkli yas grubu araliginda olmasindan kaynaklanan yetersizliklere kapi aralanmistir.

-Mesleki ve teknik egitime iliskin tercihlerin yapilmasina engel olan ve firsatlarla daha geç tanistigi için “vasifsiz isçi” sifati makus talihe dönüstürülen bir gençlige kapi aralanmistir.

-Egitim hayatinin en önemli evresi sayilabilecek 6-14 yas grubunda gelecegiyle ilgili plan yapma istegi olmayan bir gençlik olusturulmustur.

-Egitim, kendini gerçeklestirme ve kendi olabilme zemini olmaktan çikarilmistir.

-Çocuklarin, hedef degistirme veya hedeflerini gelistirme yeteneginin gelismesine engel olunmustur.

-Nüfusun az ve yerlesimin daginik oldugu yörelerde çocuklarin küçük yaslarda kendi yasam alanlarindan kopmasina neden olan tasimali egitim uygulamasi egitim sisteminin zorunlu parçasi haline getirilmistir.

-Kamu maliyesi kaynaklarinin, tasimali egitim giderlerine aktarilmasina neden olunmustur.

-Küçük yerlesim alanlarindaki egitim kurumlarinin kapatilmasina neden olmak suretiyle, ögrenciler disinda yerlesim alanindaki diger vatandaslara da informel egitim firsati saglayacak ögretmenlerin bu alanlarda hizmet sunmasina engel olunmustur.

-14 yasina kadar ayni ögretim programina tabi olan çocuklardan, bu yastan sonra hayatlarinin kalan bölümleriyle ilgili karar vermesi beklenmistir.

-Ülkemizin lisansli sporcu sayisinin azligina neden olunmustur.

-Beden gücünün yogun olarak kullanildigi sektörlerin ara eleman ihtiyacinin doruk noktaya ulasmasina ve karsilanamamasina kapi aralanmistir.

-Kamu maliyesi kaynaklarinin, nitelikli insan için harcanmasina engel olunmustur.

-Estetik düsünce bakimindan yetenekli olan çocuklarin, bu alanda daha erken yasta egitim görmelerine engel olunmustur.

-Egitim planlamasinda uzun dönem projeksiyonlu veri tahminlerinin yapilmasina engel olunmustur.

-Çiraklik, ustalik ve kalfalik sifatlarinin, yüksekögretim firsatini kazanamayan bireyler tarafindan edinilmesi olagan bir durum haline getirilmistir.

-Ebeveynlerin çocuklarinin egitimiyle ilgili olarak sekiz yil gibi uzunca bir süre karar alamamalarina neden olunmus ve bu sayede çocugun egitim sürecine iliskin ebeveyn ilgisinin azalmasina kapi aralanmistir.

-Çocuklarin, ayni egitim kurumunda akran baskisiyla daha fazla muhatap olmasina kapi aralanmistir.

-YIBO ve PIO türü ilkögretim kurumlarinin sayisinin artmasina ve çocuklarin daha küçük yaslarda aile hayatindan kopmasina neden olunmustur.

-Bölgeler ve yörelerarasi kalkinmis düzeylerinin gözardi edilmesine ve bölgenin, yörenin veya yerlesim alaninin ihtiyaç duydugu alanlarda insan kaynaklari portföyü olusturulmasina engel olunmustur.

-Ilkögretim sürecinin, bütün bireyler için ortak hedefler öngören bir yapi olarak monist kimlik üretme sürecine dönüsmesine zemin hazirlanmistir.

-Kisiye özel durumlarin ve kisilerin öznel hedeflerinin dikkate alinmamasina zemin hazirlanmistir.

-Ilkögretim sürecinin, becerilerin farkina varma ve becerileri gelistirme süreci olarak yasanmasina engel olunmus ve bu süreç bir üst ögrenime devam etme hedefiyle sinirli bir zaman dilimi olarak tasarlanmistir.

Teklif Neler Getiriyor Neleri Sona Erdiriyor

-Okul öncesi egitim kurumlarinin istege bagli olmasi yönüyle, yasal hükümlerde herhangi bir degisiklik öngörmemektedir.

-Hali hazirda 8 yil olan ve kesintisiz nitelikteki zorunlu ögrenim süresinin 12 yila çikarilmasini öngörmektedir.

-Ilkögretim için yas grubunda (6-14) degisiklik öngörmemektedir.

-8 yillik ilkögretim kurumlarinin (ya da ilkögretim süresinin), her biri dört yil süreli birinci ve ikinci kademe ilkögretim okullari araciligiyla iki ana bölüme ayrilmasini öngörmektedir. Ilkögretim kurumlarindaki ögrenim süresinde (8 yillik sürede) herhangi bir degisiklik öngörmemektedir.

-Mesleki rehberlik faaliyetinin ilkögretim birinci kademenin son sinifinda verilmesini öngörmektedir.

-Mesleki rehberlik faaliyetinin, meslege yönlendirme seklinde degil mesleklerin tanitimlari ve ikinci kademe programlari ile meslege yönelik ortaögretim programlari arasindaki iliski konusunda ögrencilerde farkindalik olusturulmasi çerçevesinde yürütülmesini öngörmektedir.

-Ilkögretim ikinci kademede devam edilen ögretim programlari ile ortaögretim programlari arasindaki iliskinin esnek ve degisken bir çerçevede olusturulabilmesini öngörmektedir.

 -Ögretim programlari arasinda geçise iliskin esneklik ilke ve kurallarinin Bakanlar Kurulu eliyle olusturulmasini öngörmektedir.

-Ögrenim zorunlulugu ile egitim kurumuna devam zorunlulugu arasinda farklilik olusturulmasi öngörülmektedir.

-Ilkögretim ikinci kademeden itibaren “açikögretim” yöntemiyle egitim hayatina devam edebilme seçenegi öngörmektedir.

-Ilkögretim ikinci kademede programlar arasinda geçis yapma imkânina iliskin bir hüküm veya veri öngörmemektedir.

 -Ortaögretim kurumlari tercihinde sinav uygulamasinin devam edip etmeyecegi dâhil, ortaögretim kurumlarinda ögrenci kayitlarinin hangi yöntem ya da yöntemler üzerinden gerçeklestirilecegine iliskin bir veri içermemektedir.

-Ortaögretimde kurum türü sayisini azaltilmasi veya mevcut kurum türlerinin korunmasi yönünde bir hüküm içermemektedir.

-Ortaögretim ögrenimini zorunlu hale getirmesine karsin, ortaögretim kurumlarinin devlet okullari açisindan parasiz olacagi yönünde bir hüküm içermemektedir.

 -Ilkögretim sisteminde gerçeklestirilecek degisiklige bagli olarak ilkögretim birinci kademede görev yapacak sinif ögretmeni ihtiyacinin esasini teskil edecek sinif sayisinin azalmasina bagli olarak olusacak norm kadro sayisi degisiklikleri dikkate alinmamis; özellikle ilkögretim birinci kademede verimlilik esasi da göz önüne alinarak, sinif mevcutlarinin OECD ortalamalarina çekilmesi öngörülmemistir.

-Ilkögretim birinci ve ikinci kademede sinif mevcutlarina iliskin azami sinir belirlememektedir.

 -Kiz ögrencilerin egitim kurumuna devam etmelerine engel olacak veya mevcut kanunlara aykiri nitelikte erken evliliklere dayanak yapilacak bir hüküm öngörmemektedir.

-Çiraklik yasini 14’ten 11’e indirilmesini ve çiraklik egitimine ilkögretim birinci kademeden sonra baslanabilmesini öngörmektedir.

-Ortaögretim programlarinin ve kurumlarinin, “genel”, “mesleki” ve “teknik” egitim kurumu seklinde üçlü yapilanmasinda degisiklik öngörmemektedir.

-Yüksekögretime geçis sisteminde sinav uygulamasinin devam etmesini öngörmekle birlikte, yüksekögretim yerlestirme sisteminde ortaögretim programlarindaki notlarin her bireyin kendi basarisi üzerinden degerlendirilmesini ve meslege yönelik ortaögretim programlari mezunlarina, mezun olduklari ortaögretim programiyla iliskili yüksekögretim programlarini tercih etmeleri halinde ortaögretim basari puanlari üzerinden ilave puan verilmesi de öngörülmektedir.

Zorunlu Egitim Süresinin Artirilmasina ve Kesintili Uygulanmasina Iliskin Degerlendirme

Kanun teklifinin, okul öncesi egitim dönemi istege bagli olmak kaydiyla, yüksekögretim öncesi egitim sürecini, dört yillik ilkögretim birinci kademe, dört yillik ilkögretim ikinci kademe ve yine dört yillik ortaögrenim olmak üzere toplamda 12 yillik ve zorunluluk öngören bir süreç olarak öngörüldügünü kaydettigimiz raporda, TBMM’ye sunulan kanun teklifine iliskin degerlendirmemiz su sekildedir:

Okul Öncesi Egitim Tesvik Edilmelidir

Kanun teklifi 4+4+4 seklinde 12 yillik zorunlu fakat kesintili bir egitim süreci öngörmektedir. Biz, okul öncesi egitimin istege bagliligi noktasindaki mevcut yasal durumun güçlendirilerek korunmasindan yanayiz. Ancak, istege bagli olmakla birlikte okul öncesi egitimin aileler için özendirilmesi noktasinda adimlar atilmasi gerektigine inaniyoruz. Yasa, okul öncesi egitim noktasinda bir zorunluluk öngörmesin ama yönetsel uygulamalar araciligiyla, ebeveynler çocuklarinin okul öncesi egitim almasi konusunda tesvik edilsin. Okul öncesi egitimin, resmi ya da özel egitim kurumlarinda bugün oldugu gibi verilmesine devam edilsin ama farkli tür ve nitelikte olan ve okul öncesi çagdaki çocuklara yönelik beceri gelistirme programlarinin uygulandigi kres ve gündüz bakimevlerinde geçirilen dönemleri de okul öncesi egitim olarak kabul eden bir esnek kurgunun olusturulmasi saglanmalidir.

Ilkögretimin Kesintili Olmasi ve Iki Kademeli Hale Getirilmesi Dogru Bir Adimdir

Kanun teklifinin en kayda deger ve bu noktada kamuoyu gündemine oturmasina neden olan hükümleri, hiç süphesiz zorunlulugunda ve sekiz yillik süresinde bir degisiklik yapmaksizin ilkögretim sürecini, ilkögretim birinci kademe ve ilkögretim ikinci kademe olarak öngören ve kesintili bir süreç olarak düzenleyen hükümleridir. Bu sayede, zorunlu egitimin ilkögretim evresi, özellikle ikinci kademesi farkli ögretim programlarinin uygulanacagi ve bireylere seçme özgürlügü verilecek bir süreç olarak öngörülüyor.

Bu tercih, kesintisiz egitime son verilmesinin yani sira ikinci kademede bireylere ilgi, yetenek ve yeterlikleri dogrultusunda egitim hizmeti sunma görevinin de devlet tarafindan üstlenilecegini gösteriyor.

Kanun teklifinin müphem biraktigi bir husus, tereddütlere neden olabilecek niteliktedir. Ilkögretim ikinci kademe kapsaminda bireylere sunulacak ögretim programlari kapsaminda hangi tür ögretim programlarinin yer alacagi teklif içeriginde ifade edilmemis, bu boyutuyla ortaögretimle iliskilendirilmesine yönelik soyut bir kayda yer verilmekle yetinilmistir. Diger taraftan, ilkögretim ikinci kademe programlari arasinda geçis esnekligine iliskin bir hüküm de teklif kapsaminda yer almamaktadir. Bu hüküm bosluklari, ilkögretim ikinci kademede hangi tür ögretim programlarinin yer alacagi noktasinda siyasi konjonktür odakli tercihler yapilmasina ve geçis esnekliginin siyasi erk tarafindan keyfi sayilabilecek bir takdir yetkisiyle kullanilabilmesine gerekçe olusturabilecek niteliktedir.

Bu nedenle, ilkögretim birinci ve ikinci kademenin içeriklerine yönelik tedricî nitelikte hedeflerin kanunda belirtilmesine yönelik degisiklikler yapilmasi uygun olacaktir. Bu amaçla, ilkögretim birinci kademenin, bireylerin becerilerinin tespitine, gelistirilmesine ve yönlendirilmesine yönelik beceri odakli bir egitim süreci oldugu, ikinci kademenin ise bireyin kendisine ve hayata yönelik bilgi donanimi ve islenmis bilgi süreci odakli oldugu ifade edilmeli ve kayit altina alinmalidir.

Ikinci kademenin, programlar arasinda geçis yapilmasina imkani da içerecek sekilde, ögretim alanlarinin bütününe yönelik oldukça fazla sayida seçenegi barindirmak ve bir üst ögrenim sürecinde yer alan programlarin tercih edilmesine zemin hazirlayacak bir sekilde kurgulanmasi gerekmektedir. Kanun teklifinden, bu süreçlerin ve buna yönelik düzenlemelerin yönetsel islemlerle gerçeklestirilecegi anlasilmakla birlikte bu alanin iktidardaki siyasi partinin keyfi tespitlerine mahkum edilmemesinin daha uygun olacagi degerlendirilmektedir.

Egitim-Bir-Sen olarak biz, egitim sisteminin kademeler ve programlar arasindaki geçis esnekligiyle paralellik arz edecek sekilde, ögretim programlarinin herhangi bir siyasi ideolojinin hedef degerleri üzerine insa edilmemesi, bütünüyle bireyin kendini gerçeklestirilmesine ve kendi olabilmesine yönelik hedefler üzerinden insa edilmesi gerektigine inaniyoruz.

Ikinci kademenin ortaögretim programlariyla iliskilendirilmesine iliskin zorunluluk, egitim sistemine iliskin esnekligin ve egitim programlari arasindaki geçis imkanlarinin öncelikle ikinci kademe üzerinde olusturulmasini zorunlu hale getirmektedir. Bu noktada, zorunlu egitim süresi ile egitim kurumuna devam etme zorunlulugunu ayni kapsamda degerlendirmek noktasinda yillardir devam ettirdigimiz hatadan vazgeçilmesi noktasinda, kanun teklifinin ikinci kademede açik ögretim uygulamasina imkan verecek bir hüküm içermesi önemlidir. Bu esnekligin ortadan kaldirilmasini dogru bulmuyoruz.

Ilkögretimin ikinci kademesinde, devam zorunlulugu öngörülmemesi ve açikögretimle iliskilendirilecek programlarin varligi -çiraklik egitimine iliskin yasin 11’e düsürülmesi de dile getirilmek suretiyle- kimi kesimlerce kiz çocuklarin okula gönderilmemesi, kiz çocuklari için erken evlilik ve son olarak da çocuk isçiler gibi olay ve durumlarin sayisinin artirma nedeni olarak gösterilmekte ve bu çerçeveden elestirilmektedir. Kiz çocuklarinin egitim kurumlarina gönderilmemesi konusu, ilkögretimin sekiz yillik zorunlu bir ögrenim süreci olarak devam edecek olmasi nedeniyle hakli ve dogru bir elestiri olarak görülmekten uzaktir. Kaldi ki, kanun teklifinin içeriginde de, ilkögretim ikinci kademe programlarinda kiz ve erkek çocuklari için devam veya katilim zorunlulugu yönüyle farkli hükümler ve yönetsel uygulamalar yapilacagi yönünde bir hükme yer verilmis degildir. Diger taraftan, 222 sayili Kanun’un zorunlu ögrenim çagindaki çocugunu ilkögretim kurumlarina kayit ettirmeyen veya kayit ettirmesine ragmen okula göndermeyen (yeni düzenlemeyle açikögretim programina kayit ettirmeyen ve bu programa katilimini saglamayan) ebeveynlere yönelik caydirici hükümler -idari para cezalari ve tazyik esasli hapis uygulamalari- yürürlügünü devam ettirmektedir.

Ilkögretim ikinci kademenin uygulama hükümlerine iliskin veriler üzerinden gelistirilen kiz çocuklarinin erken evliligine prim verilmesi ve çocuk isçi sayisinin artirilmasi gibi konular, esasen kanun teklifinin düzenleme ve degisiklik yapmayi öngördügü kanunlarin konusunu teskil etmemektedir. Evlilik yasi, hem kadin hem de erkek açisindan Medeni Kanun’da düzenlenmis olup kanunda belirtilen yastan önce evlendirilen ve evlenmeye zorlanan çocuklara iliskin yaptirimlar ise ceza siyasetinin konu alaninda olmasi nedeniyle Ceza Kanunu’nda belirlenmistir. Kesintisiz egitim sürecinin uygulandigi dönemde, ülkemizde erken yas evliliklerinin sayisinin hatiri sayilir düzeyde oldugu dikkate alindiginda, kesintisiz egitim veya okula devam zorunlulugu ile erken yas evlilikleri arasinda neden-sonuç baglaminda anlamli bir iliski kurmak mümkün gözükmemektedir.

Bu çerçevede, gelistirilen elestirilerin en masumu olarak kabul edilebilecek çocuk isçi sayisinin artmasina iliskin tespit ve tereddütler de, çalisma hayatina iliskin iç hukuk normlari ile ülkemizin imzaladigi ve Anayasa’nin 90. maddesi geregi iç hukuk normu haline gelmis uluslararasi sözlesmelerde yer alan hükümler nedeniyle duruma uygun degildir. Çünkü, çalisma hayatina iliskin yasaklar baglaminda “çocuk” kavraminin hangi yas grubunu kapsadigi açik olup bu yasagin kisi veya ülke düzeyinde ihlali sadece iç politika açisindan degil, uluslararasi iliskilerin temelini olusturan “ahde vefa ilkesi” yönüyle uluslararasi düzeyde de elestiri konusu yapilacaktir. Ancak, kanun teklifinin içerisinde herhangi bir hükmün bütünü veya bir ifadesi, çocuk isçiligi özendirecek veya gerektirecek bir içerik barindirmamaktadir. Çiraklik yasinin 14’ten 11’ie indirilmesine iliskin olarak 3308 sayili Kanun’da yapilmasi öngörülen degisikligin bu noktada bir kötüye kullanim alani olusturmamasi amaciyla, çiraklik egitiminin ilk iki yilinda teorik düzeyli egitimler verilmesi ve 14 yas öncesinde çiraklik egitimi verilecek alanlarin beden gücü gerektirmeyen alanlarla sinirlandirilmasina yönelik bir hükme yer verilmesi yeterli olacaktir. 

Ikinci Kademede Yer Alacak Ögretim Programlarina Bakanlikça, Ikinci Kademe Okullarinin Hangilerinin Açik Ögretimle Iliskilendirileceginin ve Zorunlu Egitim Kapsamina Alinacaginin Bakanlar Kurulu’nca Belirlenecek Olmasi…

Kanun teklifinde, ilkögretim ikinci kademe programlarinin ortaögretim programlariyla iliskilendirilmesi öngörülmüs ve hangi ortaögretim programlari için ikinci kademe olusturulacagina iliskin tespitin yönetsel düzenleme yapmak suretiyle Bakanlik tarafindan yapilacagi ifade edilmistir. Ilkögretim ikinci kademe kapsaminda yer alacak ögretim programlari arasinda din egitimi ve ögretimi hakki noktasinda var olan insan hakki ihlaline son verecek imam hatip liseleri ile iliskilendirilecek programlara mutlaka yer verilmelidir.

Ilkögretim ikinci kademe programlari ile ortaögretim programlari arasindaki iliskilendirmenin bireyler açisindan, tercih mahkumiyeti içermemesi ve ilkögretim ikinci kademedeki alanina bagli kalmaksizin bireylerin gerekli yeterliklere sahip olmasi hatta sadece tercih etme hakki üzerinden ortaögretimde herhangi bir programa kayit yaptirma imkani mutlaka saglanmalidir. Bu arada, ilkögretim ikinci kademe programlari arasinda da geçise imkan saglayacak bir perspektifin temel alinmasi ve bu noktada ögretim programlarinin kapsaminda farkli programlara ait derslerin seçmeli ders olarak konulmasi uygun olacaktir. Bu çerçevede, kanun teklifinin eksik yönlerinden biri, ilkögretim ikinci kademe programlari arasinda geçis serbestisi öngören bir temel ilkeyi barindirmamasidir. Benzer durum ve eksiklik, ortaögretim düzeyindeki programlar arasinda da geçis serbestisini öngören bir temel ilkeye yer verilmemesi açisindan da geçerlidir.

Kanun teklifinin diger eksik yönü ise, ilkögretim ikinci kademeden ortaögretime geçis sürecinin nasil olacagi hususudur. Mevcut durumda, ‘sinavla ögrenci kabul eden ortaögretim kurumlari ve programlari varligini devam ettirecek mi, devam ettirecekse bu kurumlara ve ögretim programlarina ögrenci aliminda sinav uygulamasi devam edecek mi’ sorulari cevapsiz birakilmis durumdadir. ‘Esneklik bir hak olarak mi yoksa bir yetki olarak mi düsünülüyor? Bu sorulara kamuoyu nezdinde tereddüt birakmayacak sekilde cevap verilmesi, teklifin esasi kadar önem arz etmektedir.

Ortaögretim programlari ile iliskilendirilecek ilkögretim ikinci kademe programlari Bakanlik tarafindan belirlenirken, ilkögretim ikinci kademe ve ortaögretim programlarindan hangilerinin açik ögretimle iliskilendirilecegi ve zorunlu egitim kapsaminda olacagina Bakanlar Kurulu tarafindan karar verilecek olmasinin gerekçesi anlasilabilmis degildir. Mevcut durum itibariyle bir siyasi partiden mütesekkil bir Bakanlar Kurulu olmasi yönüyle sikinti olusturmayacak bu hüküm, koalisyon hükümetlerinin varligi halinde egitim sisteminin tikanmasina ve Milli Egitim Bakanligi’nin kendi alaniyla ilgili düzenleme yapamamasina hatta daha da önemlisi bireylerin ilkögretim ikinci kademe ve ortaögretim programlari açisindan seçeneksiz birakilmasina kadar gidebilecek bir riske kapi aralamaktadir. Bu nedenle, egitim sisteminin, kagit üzerinden ve egitim kademelerinin her biri için daha önceden öngörülebilmesi noktasinda söz konusu düzenlemenin ya Bakanliga birakilmasi ya da münhasiran kanun hükmü içeriginde belirtilmesi daha uygun bir tercih gibi gözükmektedir.         

Ortaögretim Için Tesvik Esasli Zorunluluk Algisi Üretilmelidir

Kanun teklifi, ortaögretimi kesin olarak dört yillik bir süreç olarak öngörmekte ve bu sürecin bütün bireyler için zorunlu nitelikte oldugunu hüküm altina almaktadir. Teklifte yer alan geçici maddeyle, bu zorunlulugun hangi tarihten itibaren hüküm ifade edecegi Bakanlar Kurulu’nun takdirine birakilmaktadir.

Ortaögretimin istege bagli bir egitim evresi olarak öngörülmesi, çagimizda kisa süreli sertifikasyon programlariyla istedikleri meslege daha kisa sürede sahip olunmasina imkan veren egitim süreçlerinin varliginin da bir geregidir. Degisik sertifika programlari araciligiyla,  birden fazla meslegin yeterliklerini elde etme imkanina sahip olunan bir çagda, özellikle meslege yönelik programlar bakimindan ortaögretim evresinin zorunlu hale getirilmesi, kamunun hem mali hem de insan kaynaklarinin etkin ve verimli kullanilmasi noktasinda hem de bireylerin daha uzun bir sürenin sonunda meslek sahibi olmalarina sebep olacak olmasi bakiminda uygun bir tercih gibi gözükmemektedir.

Ortaögretim ögrencilerinin, dört yillik süreçte almalari ve basarili olmalari gereken dersleri daha kisa bir süre içerisinde alma imkanina sahip kilinmalari son derece önemlidir. Bu durum, hem bireylerin egitim süreçlerine daha fazla katilmalarina hem de egitim kurumlarinin ve egitim sürecinin bu birey basarilari üzerinden yapisal ve içerik form degisiklikleri bakimindan esnek hale getirilmesine imkan saglayacaktir. Bu çerçevede, ortaögretim evresinin, bir ila dört yillik bir süreçte tamamlanmasina imkan saglanmasina iliskin hüküm ya da hükümlere, ilgili kanunlarda yer verilmesine dönük bir düzenleme, mutlaka kapsama alinmalidir.

Ortaögretim kurumlarinin ve programlarinin yüksekögretim kurum ve programlariyla iliskilendirilmesi noktasinda kanun teklifi kapsaminda düzenleme ve degisiklik önerisine yer verilmemistir. Ancak, egitim sistemine iliskin ihtiyaç duyulan tasarimlardan birisi hiç kuskusuz ortaögretim-yüksekögretim iliskisidir. Mevcut teklifte, 2547 sayili Kanun’un 45. maddesiyle sinirli bir düzenleme yapilmakta ve mevcut durum açisindan bir anlamda sadece ortaögretim alanindaki basarinin yerlestirme puanina etkisine iliskin yeni bir önerme getirilmektedir. Ancak, söz konusu önerme de ilerleyen süreçte yönetsel bir tasarrufla, sinav sisteminde ve yerlestirme uygulamalarinda, geçmis dönemin katsayi uygulamasinin yeniden hayata geçirilmesine yönelik yasal bir engel üretilmemektedir.

Okul Öncesi ve Ilkögretim Kademelerinde Üstün Zekali ve Üstün Yetenekli Çocuklarin Tespiti, Onlara Mahsus Ögretim Süreçleri ve Ögretim Programlarinin Öngörülmemis Olmasi Eksikliktir

Kanun teklifinin önemli eksikliklerinden birisi, ülkemizin üstün zekali ve üstün yetenekli insan kaynagini harekete geçirecek bir hüküm öngörmemesidir. Mevcut durumda, okul öncesi ve ilkögretim kurumlarina devam etme zorunluluguna ilave olarak devam edilen bilim sanat merkezleri araciligiyla harekete geçirilmek istenen bu kaynak, ne yazik ki aradan geçen yaklasik on üç yillik bir sürece ragmen itiraz edilemez bir basariya ulasabilmis degildir.

Diger taraftan, bedensel veya zihinsel engeli bulunan bireyler açisindan özel egitim kurum ya da siniflari (ilkögretim zorunlulugu kapsaminda) faaliyet gösterirken, üstün yetenekli ve üstün zekali çocuklara yönelik ilkögretim ya da okul öncesi ögretim kapsaminda faaliyet gösteren münhasir egitim kurumlari ya da siniflari olusturulabilmis degildir. Ayrica, bedensel ve zihinsel engelli bireyi bulunan aileleri, söz konusu aile bireylerinin egitimi için devlet katkisi saglanirken üstün yetenekli ve üstün zekali aile bireyi bulunan özellikle mali durumu yetersiz ailelere bu neviden bir destek verilmemesi, bu alandaki insan kaynaginin harekete geçirilememesinin en önemli nedenlerinden biri gibi gözükmektedir.

Bu çerçevede, kanun teklifinin içeriginde üstün yetenekli ve üstün zekali çocuklara mahsus özel egitim programlarinin her egitim kademesi için olusturulacagi ve bu özelliklere sahip bireylerin mensubu oldugu aileleri, egitim süreçlerinde kullanmalari açisindan gerekli maddi destegin saglanacagini öngören bir hükmü ihtiva etmesi uygun olacaktir.

Kanun Teklifine Iliskin Önerilerimiz

-Egitim sisteminin yüksek ögretim evresi okul öncesi egitimle birlikte 1+4+4+4 seklinde toplam 13 yillik bir süre olarak düzenlenmeli ve bu sürenin herhangi bir bölümü “kesintisiz egitim” dayatmasi içermemelidir.

-Okul öncesi egitim zorunlu hale getirilmemeli ancak tesvik edilmelidir.

-Okul öncesi egitim süreci, zorunlu ögrenim evresine hazirlik yapilacak sekilde dizayn edilmeli ve bütün bireylerin okul öncesi egitimden yararlanmalarina imkan saglayacak fiziki kapasite ve insan kaynaklari donanimi hazir hale getirilmelidir.

-Ilkögretim süreci, zorunlu nitelikte olmali ve sekiz yil olarak tasarlanmali ancak ilkögretim birinci kademesi “beceri gelistirme”, ikinci kademesi “bilgiye erisim” alani olarak tasarlanmali ve mutlak surette kesintili olarak uygulanmalidir.

-Ilkögretim ikinci kademe kapsaminda yer alacak programlar, bireylerin gelecege dönük hedefleriyle iliskilendirilmeli ve programlar arasinda geçis esnekligi öngörülmelidir.

-Ilkögretim ikinci kademe kapsamindaki ögretim programlarinda, din egitimi ve ögretimine iliskin sinirlamaya son verecek ögretim programlarina özellikle de Imam Hatip Liseleri ile iliskilendirilecek ögretim programlarina mutlaka yer verilmelidir.

-Ilkögretim ikinci kademe ögretim programlari ile ortaögretim programlari arasindaki iliskilendirme, bireyler açisindan tercihle mutlak baglilik sonucu üretmemelidir.

-Ilkögretim ikinci kademe ve orta ögretim sürecinde okula devam zorunlulugu degil, egitim süreçlerine katilim imkani esas alinmalidir.

-Açikögretim yönteminin kullanilacagi ögretim programlarinda, egitim süreçlerinin hangi yöntemlerle isletilecegi konusunda kamuoyu bilgilendirilmelidir.

-Ortaögretim programlari arasinda geçis esnekligi azami düzeyde saglanmalidir.

-Meslege yönelik ortaögretim programlari ile birlikte ilkögretim ikinci kademe sonrasinda meslege dönük sertifikasyon programlariyla meslek edinme imkani saglanmalidir. 

-Ortaögretim süreci, bireyler açisindan hayata hazirlik ve hayatin içinde olma evresi olacak sekilde tasarlanmalidir.

-Zorunlu egitim sürecindeki evrelerin bireye dönük kazanimlarinin niteligini artirmak esas alinmalidir.

-Üstün yetenekli ve üstün zekâli bireylere yönelik, özel egitim süreçleri öngören ilkögretim ve ortaögretim programlari açilmali ve bu kapsamdaki bireylerin ailelerine gerekli sartlarin varligi halinde maddi yardim yapilmalidir.

-Ilkögretimin birinci kademesinde, akademik bilgilere yer vermeyecek ve dönem çocuklarinin oyun çaginda ve beceri gelistirme evresinde olduklari kabul edilerek düzenlenmis ögretim programlari esas alinmalidir.

-Ilkögretim sisteminde gerçeklestirilecek degisiklige bagli olarak ilkögretim birinci kademede görev yapacak sinif ögretmeni ihtiyaci, sinif mevcutlari OECD ortalamalarina çekilerek, yeniden belirlenmelidir.

-Egitim sistemi, okuma ilgisi yüksek, yazma kabiliyeti yüksek ve temel islem becerilerine sahip, sosyallesme ve sosyal uyum noktasinda sikinti yasamayan birey tipolojisini hedeflemekle yetinmelidir.

-Bireylerde, dogayla birlikte yasama ve dogayi koruma refleksi üretecek içeriklere ve hedeflere egitim sisteminde mutlaka yer verilmelidir.

-Yukarida belirtilenlerin bir kismini da içeren ve özellikle egitim sistemlerini çagdaslik noktasina tasimis ülkelerde temel egitim sistemi yaklasimi olarak öngörülen “Yesil Egitim” anlayisi sistemin temel unsurlarindan biri olarak tasarlanmalidir.

-Sonuç olarak, yukarida yer verdigimiz temel yaklasimlar dâhilinde yüksekögretim öncesi egitim sürecinin 18. Milli Egitim Sura kararlarinda oldugu gibi, toplamda 13 yil olacak sekilde asagidaki sekilde tasarlanmasinin ve uygulanmasinin gerekli ve uygun olacagi kanaatimizi ifade diyoruz. Bu çerçevede;

Okul öncesi egitim: Istege bagli 1 yil,

Ilkögretim: Kesintili olmak kaydiyla zorunlu nitelikte toplam 8 yil,

Ilkögretim birinci kademe: Birey becerilerinin gelistirilmesi odakli ve zorunlu 4 yil,

Ilkögretim ikinci kademe: Bilgiye erisim ve islenmis bilgiyi kullanma odakli, esnek, geçiskenli ve zorunlu 4 yil,

Ortaögretim: Mevcut altyapi da dikkate alinarak, örgün egitim mecburiyetini sart kosmayacak ve alternatiflere imkan taniyacak sekilde 4 yil. 


MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen