Mevcut ÖSS Sistemi Degismelidir!
YÖK Baskaninin ÖSS Sinav Sisteminin degisikligi üzerinde çalismalar yapmasini, mevcut sistemin degisme zorunlulugu anlaminda olumlu buluyor ve kamuoyunda tartisilmasi gerektigini düsünüyoruz.
Ülkemizde son yirmi yilda, üniversiteye giris sinavlarinda birçok degisiklik yapilmistir. Bu degisiklikler, sinavin biçim ve yönteminden çok, sinav sayisi ve sinav sonuçlarinin degerlendirilmesi üzerine odaklanmistir. 1981-1998 yillari arasinda üniversite giris sinavlari; ÖSS, ÖYS, ÖSYS gibi farkli adlar altinda tek sinav olarak veya ÖSS ve ÖYS adlari altinda iki asamali sinav olarak gerçeklestirildi. Ancak, bu sinavlarin tümü; sinav biçimi ve yöntemi ile soru türü, biçimi ve çesidi bakimindan asagi yukari ayni veya benzer nitelikte olmustur.
Üniversite giris sinavlarindaki 1998'de yapilan degisiklik ise, sinav türü ve biçimiyle ilgili degil, sinavin degerlendirilmesiyle ilgilidir. Bu degisim, Agirlikli Ortaögretim Basari Puaninin sinav sonuçlarini önemli ölçüde etkilemesi seklinde ortaya çikmistir. 2003 yilinda yapilan degisikligin de ne ders çalismaya, ne de ögrencilerin ve velilerin okula olan ilgilerine ciddi bir etki etmedigi görülmektedir. Ayrica; yeni sinav sisteminin ezberciligi ortadan kaldiracagi, okul basarisini tesvik edecegi seklindeki görüs ve beklentiler de karsilik bulmamistir.
Bu nedenle, üniversiteye giris sinavlarinda, bu güne kadar yapilanlar radikal bir degisim olarak degil, küçük farkliliklar seklinde ortaya çikmistir.
Üniversite giris sinavindaki bütün degisiklikler ve yeni uygulamalar, üniversiteye girisle ortaögretimin gelecegi arasinda çok büyük bir iliski oldugunu göstermektedir. Milyonlarca gencin binlerce dershaneyi doldurmasi, okuldan daha çok dershaneden medet ummasi, ortaögretimin gençleri üniversiteye hazirlama islevini yerine getirememesinin bir sonucudur. Bu istenmeyen ve amaçlanmayan islev degisiminde üniversiteye giris sisteminin büyük rolü oldugunu kabul etmek gerekir.
Bu kapsamda bir sorun olarak varligini koruyan, mevcut sistemdeki esitsizlik ve uygulanmakta olan adaletsiz katsayi uygulamasina acilen son verilmelidir. Yeterlilik temelli yöntemler gelistirilene kadar, sosyal esitlik anlayisina dayali olarak daha adil bir sekle dönüstürülmelidir.
Egitimde kademeler arasi geçiste egemen olan tek oturumluk ve sadece bir kisim zihinsel becerileri ölçmeye dönük sinavlar yerine, bireyi bütün beceri ve yeterlilikleriyle çok yönlü olarak degerlendirebilecek, önceden belirlenerek ilan edilmis objektif ve standart ölçüm araç ve teknikleri ile degerlendirme yollari kullanilmalidir. Kademeler arasi geçiste kullanilacak seçme yöntemleri ve ölçütleri, çesitlendirilerek bu baglamda veli ve ögrenci görüsmeleri, ögretmen raporlari, akran degerlendirmeleri, ögrenci dosyasi, ögrencinin en çok basarili oldugu dersler esas alinarak bütüncül, kapsayici, çok yönlü bir yapida tasarlanmali ve uygulanmalidir. Eleyici ölçme ve degerlendirme sistemleri yerine, teshis edici, gelistirici, tanima ve yetistirmeye dönük degerlendirme sistemleri ikame edilmelidir. Hiçbir ögrenci, basarisizlik yaftasiyla sistem disinda birakilmamalidir.
Üniversiteye ögrenci yerlestirme sistemi, bölüm yerine fakülte tercihine göre tasarlanmalidir. Bu kapsamda üniversitelerde çagin gerektirdigi islevsel bölümler güçlendirilmeli, kontenjanlari artirilmalidir. Her bir fakülte ile ilgili beklenen yeterlilikler önceden belirlenip ilan edilmelidir. Daha sonra bölümlere yerlestirmeler, ögretim üyelerinin rehberliginde objektif ölçme araçlari da kullanilarak gerçeklestirilmeli, ögrenimin ilk yillarinda verilecek ortak bir program sonunda, ögrenciye yatay ve dikey geçis imkânlari da saglayan bir yapi kurulmalidir.
Sosyal taleplere cevap verebilmesi için, üniversite sayisinin da nitelikli ve kademeli olarak artirilmasi gerekmektedir
YÖK Baskanindan talebimiz; bu konunun bir oldubittiye getirilmemesidir. Öncelikle egitim sendikalari olmak üzere tüm taraflarin da görüslerinin alinmasidir.
