Haber
2011-12-11 05:45:26
Ögretmenler Günü Arastirmamizin Sonuçlarini Açikladik

 

Genel Sekreterimiz Ahmet Özer, Egitim-Bir-Sen Stratejik Arastirmalar Merkezi’nin (EBSAM), ögretmen ve yöneticilerin gündeme ve gündelik hayata iliskin bakis açilarini tespit etmek amaciyla yaptigi “Ögretmen ve Yöneticilerin Gündeme ve Gündelik Hayata Iliskin Degerlendirmeleri” arastirmasinin sonuçlarini açikladi.

 

Düzenlenen basin toplantisinda konusan Ahmet Özer, Van’da meydana gelen depremde hayatini kaybeden 75 ögretmenden dolayi 24 Kasim Ögretmenler Günü’ne buruk girdiklerini belirterek, nesilleri en iyi sekilde yetistirmeye çalisan ögretmenlerin birçok sorunu bulundugunu söyledi.

 

Ögretmenlerin sorunlari çözülmeden, en iyi egitim sisteminde bile gelisme saglanamayacagini ifade eden Özer, “Her kademedeki ögretmenin en temel sorunu, ekonomik sorunlardir. Ücretler, ögretmenlerin hayat standartlarinin temel göstergeleridir. Bu nedenle ücretler, ögretmenlerin hayat sartlari, mesleki tatminleri, tükenmislikleri ve ögretmenlerin genel anlamda durumu hakkinda bize bilgi vermektedir. Nitelikli egitimin en önemli ögesi olan ögretmenlerin gelir dagiliminda aldigi pay; onlarin, hem kendilerinin hem de sunduklari hizmetin niteligini görmekte bize yardimci olmaktadir” dedi.

 

Insanlarin egitim durumuna göre isgücüne katilim ve issizlik oranlarina bakildiginda, egitim düzeyi arttikça isgücüne katilim oraninin da arttigini ve issizligin azaldigini dile getiren Özer, söyle konustu:

“Egitim düzeyi yüksek olan ülkelerin ekonomik gelismisligi de yüksektir. Egitimin ekonomiye yapacagi katki, egitim gören kisiye üretim yeterliligi kazandirmakla saglanir. Toplumlarda, egitimin ve egitimcinin önemli unsurlar oldugundan yola çikilarak, toplumsal gelismenin temel dinamiklerinden biri olan egitimin daha iyi bir noktaya gelmesinde ögretmenlerin aldigi ücretin etkin bir rolü oldugu, hem OECD hem de Avrupa Birligi’nin ilgili raporlarinda görülmektedir. Ögretmenlerin performanslarini dogrudan etkileyen en temel sorunlari çözülmedikçe, Türkiye’nin diger alanlardaki gelismesi tam anlamiyla saglanamayacaktir. Gelismis ülkeler, toplumlarin gelisiminde egitimin önemini dikkate alarak, milli gelirlerinden önemli bir payi egitime ayirmakta; insan kalitesine yatirim yapmakta ve isgücünün niteliklerini yükselterek üretime, verimlilige katki sunmaktadir. Ögretmenler, ekonomik refahin saglanamamasi nedeniyle kendilerini okula, ögrencilere ve egitime tam manasiyla verememektedir. Ailelerini geçindirmek ve borçlarini ödemekle mesgul olan ögretmenler, egitimin sorunlarina ilgi duymak, kendi mesleki seviyelerini yükseltmek gibi çabalari ikinci plana atmak zorunda birakilmistir.”

 

Türkiye’nin gelecegini insa eden ve en önemli meslek grubu içerisinde yer alan ögretmenlerin gündeme ve gündelik hayata iliskin görüs ve önerilerinin, hem kamuoyunu aydinlatma hem de egitim camiasinin görüslerinin neler oldugunun tespiti açisindan bilinmesinin önemli oldugunu kaydeden Ahmet Özer, bu nedenle 12 ilde, 200 okulda, bin 200 ögretmen ve yöneticiyle yüz yüze “Ögretmen ve Yöneticilerin Gündeme ve Gündelik Hayata Iliskin Degerlendirmeleri” arastirmasi yaptirdiklarini kaydetti.

Özer’in açikladigi arastirmanin sonuçlari söyle:

 

Yüzde 45,3’ü Ögretmenlik Mesleginin Giderek Önemini Yitirecegini Düsünüyor

Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 45,3’ü ögretmenlik mesleginin giderek önemini yitirecegini düsünürken, yüzde 18,5’i meslegin öneminin giderek artacagini ifade ediyor. Meslegin simdiki gibi en fazla tercih edilen meslek gruplari arasinda yer alacagini dile getiren ögretmenlerin orani yüzde 22,7 iken, meslegin en az tercih edilen meslek gruplari arasinda yer alacagini düsünenlerin orani ise yüzde 11,9.

 

Ögretmenlerin, kendi mesleklerinin gitgide önemini yitirecegini düsünmelerinin altinda yatan nedenlerin en basinda, aldiklari ücretin yetersizligi, diger kurumlarda (saglik, adalet, güvenlik gibi temel hizmet alanlarinda) çalisanlarin daha yüksek ücret almasi, ek ders ücretlerinin yetersizligi, esit ise esit ücret düzenlemesi sonucu ek ödeme alamamalari gibi ekonomik sorunlar geliyor. Bunun yaninda ögretmenlere ve ögretmenlik meslegine gereken deger ve önemin verilmemesi, bunlarin neticesinde meslegin statüsünün ve sayginliginin da gitgide düstügü bir gerçek.

 

Ögretmenlerin yüzde 43,4’ü MEB’in son 6 ay içindeki icraatlarinin bazilarinin olumlu bazilarinin olumsuz oldugunu belirtiyor. Olumsuz ve kesinlikle olumsuz olarak degerlendiren ögretmenlerin orani 43,3 iken, olumlu ve kesinlikle olumlu olarak degerlendirenlerin orani ise yüzde 13,3.

 

“MEB’in yeni teskilat yasasini nasil degerlendiriyorsunuz” sorusuna cevap veren ögretmenlerin yüzde 44,1’i MEB’in yeni teskilat yasasinin bazilarinin olumlu bazilarinin olumsuz oldugunu ifade ederken, yüzde 43,3’ü olumsuz, yüzde 13,3’ü ise olumlu olarak degerlendiriyor.

 

Katilimcilarin Yüzde 72,4’ü Yöneticilere Rotasyonu Dogru Buluyor

Arastirmaya katilan ögretmen ve yöneticilerin yüzde 72,4’ü egitim kurumlari yöneticilerine rotasyon uygulanmasini olumlu, yüzde 13,5’i ne olumlu ne de olumsuz, yüzde 14,1’i ise olumsuz buluyor.

Egitim yöneticilerine rotasyon uygulanmasini, yöneticiler (yüzde 81,5) ögretmenlere (yüzde 70,4) nazaran daha fazla olumlu degerlendiriyor. Burada yöneticilerin büyük çogunlugu (yüzde 81,5), kendilerine rotasyon uygulanmasinin olumlu olacagini söylüyor.

 

Üç Ögretmenden Ikisi Subat’ta Yapilan Es Durumu Tayinlerinin Kaldirilmasini Uygun Bulmuyor

Her üç ögretmenden ikisi (yüzde 69) Subat ayinda yapilan es durumu tayinlerinin kaldirilmasini uygun bulmazken, yüzde 17,9’u uygun buluyor. Kismen uygun bulanlarin orani ise yüzde 13,1.

Subat ayinda yapilan es durumu tayinlerinin kaldirilmasini, bayan ögretmenler (yüzde 74,2) erkek ögretmenlere (yüzde 64,2) nazaran daha fazla olumsuz buluyor.

 

‘Dogu ve Güneydogu’da Ögretmen Açigi Ek Tazminatla Kapatilir’ Diyenlerin Orani yüzde 51,4

“Dogu ve Güneydogu bölgelerindeki ögretmen açigi sizce nasil kapatilmalidir” sorusuna, ögretmenlerin yüzde 51,4’ü “zorunlu hizmet bölgesindekilere ek tazminat verilmesiyle”, yüzde 37,3’ü “yeni kadro açilmasiyla”, yüzde 8,2’si “rotasyonla”, yüzde 3,1’i “zorunlu hizmet süresinin uzatilmasiyla” cevaplarini veriyor.

 

Yüzde 39,1’i Hem Il Içi Hem Il Disi Ögretmen Rotasyonuna Karsi

Arastirmaya katilan ögretmen ve yöneticilerin yüzde 39,1’i ögretmenlere il içi ve iller arasi rotasyon uygulanmamasini, yüzde 37,4’ü il içi rotasyonun uygulanmasini, iller arasinin uygulanmamasini, yüzde 17,2’si il içi ve iller arasi rotasyonun uygulanmasini, yüzde 6,4’ü ise il içi rotasyonun uygulanmamasini, iller arasi uygulanmasini istiyor. Özetle, ögretmenlerin büyük bir çogunlugu (yüzde 76,5) iller arasi rotasyonun ögretmenlere uygulanmasina karsi çikiyor.

 

Her Üç Ögretmenden Ikisi Kariyer Basamaklari Uygulamasindan Yana

Her üç ögretmenden ikisi (yüzde 65,9) ögretmenlik kariyer basamaklari uygulamasinin tekrar yapilmasini isterken, istemeyenlerin orani ise 34,1.

 

MEB’in Ek Ders Ücretlerini Yetersiz Bulanlarin Orani Yüzde 85,6

Ögretmenlerin büyük bir çogunlugu (yüzde 85,6) MEB’in ek ders ücretlerini yetersiz bulurken, yeterli buldugunu söyleyen ögretmenlerin orani yüzde 14,4.

 

Yüzde 66,4’ü Maasiyla Geçinemiyor

Her üç ögretmenden ikisi (yüzde 66,4) maasiyla geçinemedigini söylüyor. Maasiyla geçinebildigini söyleyen ögretmenlerin orani ise yüzde 33,6.

Bugün itibariyle 9/1’deki bir ögretmen 1.577 TL ücret ile hizmetli ve memur personel arasi bir maas aliyor.

 

Yüzde 96,5’i ‘Mesleki Kidemimiz Artikça Maasimiz da Artsin’ Diyor

Arastirmaya katilan ögretmenlerin tamamina yakini (yüzde 96,5) mesleki kideminin artmasiyla dogru orantili olarak maasinin da artmasini istiyor.

 

Ögretmene En Düsük Maasi Veren Ülke Türkiye

Türkiye, OECD ülkeleri arasinda ögretmene hem en düsük ücreti veren hem de mesleki kidem bakimindan en az ücret artisi saglayan ülkelerin basinda geliyor. Bugün itibariyle yeni baslayan bir ögretmenin 1 aylik ücreti (ek dersler dahil) 2 bin 50 TL (bir yillik 13 bin 348 dolar), 15 yillik kidemli bir ögretmenin 1 aylik ücreti ise (ek ders dahil) 2 bin 188 TL (bir yillik 14 bin 246 dolar).

 

OECD ülkelerinde mesleki kidem yili arttikça ödenen ücret de yüksek derecede artiyor. OECD ülkelerinin çogunda, göreve baslama ile en üst dereceye ulasincaya kadarki dönemde ciddi bir ücret artisi gerçeklesiyor. Avrupa Birligi üyesi ülkelerde de baslangiç ücreti ile en yüksek derecedeki ücret farki dikkat çekici. Türkiye’de meslege yeni baslamis bir ögretmenin ücreti ile 15 yillik bir ögretmenin ücreti arasindaki fark sadece 138 TL, 24 yillik en üst kademedeki bir ögretmenin ücreti arasindaki fark ise 257 TL. Türkiye’de 15 yillik deneyimli bir ögretmen ile yeni baslayan bir ögretmenin ücreti arasindaki fark yillik 916 dolar iken, bu fark OECD ülkeleri ortalamasinda 10 bin 14 dolar (aylik 1.538 TL) olarak karsimiza çikiyor.

 

1923’te Bir Ögretmen Maasiyla 25 Cumhuriyet Altini Alinirken, Simdi 3 Altin Aliniyor

1923 yilinda bir ögretmene aylik verilen ücretle ortalama 25 cumhuriyet altini alinabilirken, günümüzde yalnizca 3 cumhuriyet altini alinabiliyor. Geçen yilki Ögretmenler Günü’nde, ögretmenlerimiz maaslariyla 4,5 cumhuriyet altini alabiliyorken, bugün yalnizca 3 cumhuriyet altini alabiliyor.

 

Ögretmenlerin Toplu Sözlesmeye, Yeni Anayasaya ve Türkiye’nin Gelecegine Iliskin Degerlendirmeleri

Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 71,9’u memurlara toplu sözlesme imkani saglayan düzenlemeyi olumlu ve kesinlikle olumlu buldugunu, yüzde 17,9’u kismen olumlu buldugunu, yüzde 10,2’si ise olumsuz ve kesinlikle olumsuz buldugunu dile getiriyor.

 

“Yeni Anayasadan beklentiniz nedir” sorusuna ögretmenlerin yüzde 54,5’i “daha özgürlükçü bir Anayasa olmasi”, yüzde 19,2’si “daha özgürlükçü, daha muhafazakar ve ayrintili olmayan bir Anayasa olmasi”, yüzde 11,8’i “bir beklentim yok”, yüzde 6,4’ü “ayrintili olmayan daha kisa bir Anayasa olmasi”, yüzde 5’i “daha muhafazakar bir Anayasa olmasi”, yüzde 3,1’i ise “diger” cevabini veriyor.

 

Ögretmenlerin yüzde 42,8’i yeni Anayasa çalismalari sürecinde sendikalarin ve STK’larin daha ön planda olmasi gerektigini, yüzde 18,2’si TBMM’nin, yüzde 13’ü üniversitelerin, yüzde 4,6’si yarginin, yüzde 4,1’i siyasi partilerin daha ön planda olmasi gerektigini ifade ediyor. Diger seçenegini isaretleyip açiklamada bulunanlarin (yüzde 17,3) neredeyse tamami tüm kesimlerin içinde oldugu ortak bir yapinin olmasi gerektigini dile getiriyor.

 

Türkiye’nin genel gidisati konusunda ögretmenlerin görüslerinin üçe ayrildigi görülürken, digerlerine nazaran biraz daha ön plana çikan sonuç ise daha iyiye dogru gittigi (yüzde 38,5) görüsü.

 

Her iki erkek ögretmenden biri (yüzde 49) Türkiye’nin genel anlamda gidisatinin daha iyiye gittigini belirtirken, bayan ögretmenlerin yüzde 40,2’si daha kötüye gittigini ifade ediyor.

 

Ögretmenlerin yüzde 40,4’ü bir deprem olmasi durumunda okulunun depreme dayanikli olmadigini, yüzde 36,4’ü dayanikli oldugunu, yüzde 23,2’si bazi bölümlerinin dayanikli bazi bölümlerinin ise dayaniksiz oldugunu düsünüyor.

 

Arastirmaya katilan ögretmenlerin yüzde 46,6’si deprem esnasinda nelerin yapilacagina dair kendilerine ve ögrencilere bir egitim, seminer, kurs vb. verilmedigini ifade ederken, yüzde 53,4’ü ise verildigini söylüyor.

 

Depremle ilgili verilen egitim, seminer veya kursun orta düzeyde oldugunu ifade eden ögretmenlerin orani yüzde 44,7 iken, çok az verildigini söyleyenlerin orani yüzde 33. Yeterince aldigini dile getirenlerin orani ise yüzde 22,3.

 

Ailelerine ve Sosyal Aktivitelere Zaman Ayiramiyorlar

Ögretmen ve yöneticilerin yüzde 37,2’sinin ailesine yeterince zaman ayirdigi, yüzde 62,8’inin yeterince zaman ayiramadigi görülüyor. Ögretmenlerin yüzde 42’si ailesine bazen zaman ayirabildigini, yüzde 11,5’i çok nadir zaman ayirabildigini, yüzde 9,3’ü ise hiç zaman ayiramadigini ifade ediyor.

 

Yöneticilerin yüzde 71,9’u, ögretmenlerin ise yüzde 61,2’si ailesine yeterince zaman ayiramadigini dile getiriyor. Bunun en önemli nedeninin, yöneticilerin okulda sorumlulugunun daha fazla olmasi dolayisiyla daha yogun tempoda çalistigi söylenebilir.

 

Ailesine yeterince zaman ayiramayan ögretmenlerin iki önemli nedeni oldugu ortaya çikiyor. Birincisi, ögretmenlerin okulda çok yoruldugu (yüzde 37,8), ikincisi ise yogun is temposu (yüzde 37,1) oldugu.

 

Ailesine yeterince zaman ayiramayan yöneticilerin yüzde 56,3’ü, ögretmenlerin ise yüzde 33,1’i, bunun yogun is temposundan dolayi oldugunu belirtiyor.

 

Ögretmenlerin yüzde 13,5’i sosyal aktivitelere yeterince zaman ayirdigini ifade ederken, yüzde 86,5’i ise yeterince zaman ayiramadigini söylüyor. Ögretmenlerin yüzde 41,6’si sosyal aktivitelere bazen zaman ayirabildigini, yüzde 29,8’i çok nadir zaman ayirabildigini, yüzde 15,1’i ise zaman ayiramadigini kaydediyor.

 

Ögretmenlerin mesleki kidemi arttikça sosyal aktivitelere ayirdiklari zaman da giderek azaliyor.

 

Ögretmenlerin Ekonomik Sorunlari Acilen Çözülmelidir

Ahmet Özer, arastirmanin sonuçlarina iliskin su degerlendirmeyi yapti: “Egitim, güvenlik, adalet ve saglik; toplumlarin dört temel hizmet alanini olusturmaktadir. Egitim, bunlarin tümünün temelini olusturur. Egitimin en önemli unsuru olan ögretmenlerimizin meslegi, toplumda çok saygin ve önemli oldugu kabul edilirken, statüsü düsük meslekler arasinda yer almaktadir. Her geçen gün alim gücü düsen ögretmenlerimizin ekonomik sorunlarinin acilen çözülmesi gerekmektedir. Esit ise esit ücret düzenlemesi sonucu baska kurumlarda muadili olmayan ögretmenlerin ek ödeme alamamasi sonucu kendi kurumunda ve diger kurumlarda çalisanlarin aldigi ücretle kendi ücreti arasindaki fark iyice artmistir. Mevcut maaslariyla geçinemedigini ifade eden ögretmenlerin acilen ek ödeme sorunlari çözüme kavusturulmalidir. Bunun yaninda birim ek ders ücretleri yeterli degildir. Birim ek ders ücretleri gözden geçirilerek gerekli artislar saglanmalidir. Zorunlu hizmet bölgelerinde çalisan ve çalisacak olan ögretmenlere ek tazminat verilmelidir. Bu bölgelerde ögretmen açiginin kapatilmasi büyük oranda bu uygulamaya baglidir. OECD ülkelerinde oldugu gibi, ögretmenlerin mesleki kidemi arttikça buna bagli olarak aldiklari ücretlerin de artmasi gerekmektedir. Mevcut artislar yetersizdir ve ileride mesleki tükenmisligi tetikleyici rol oynamaktadir. Ögretmenlerin mesleki kidem bakimindan maaslarindaki artis, en az OECD ülkeleri ortalama maas artislari kadar olmalidir.

 

Egitim kurumlari yöneticilerine uygulanan rotasyon dogru olmakla birlikte, ögretmenlere böyle bir rotasyon uygulama düsüncesinin kesinlikle dogru olmayacagidir. Subat ayinda yapilan es durumu tayinlerinin tekrardan yapilmasi gerekmektedir. Ögretmenlik kariyer basamaklari uygulamasinin tekrar yapilmasi gerekmektedir. Gerekli çalismalar baslatilip bir an önce hayata geçirilmelidir.

 

Memurlara toplu sözlesme imkani saglayan düzenleme ögretmenler tarafindan olumlu bulunmaktadir. Sendikamiz tarafindan da olumlu karsilanan bu sonuç, egitim-ögretim ve bilim hizmet kolunda genel yetkili sendika olarak toplu sözlesme masasinda gücümüze güç katacaktir.

 

Yeni anayasa çalismalari sürecinde her kesimin katkisinin olmasi gerekmektedir. Sivil toplum örgütlerine bu süreçte büyük bir rol biçilmektedir. Yeni anayasa çalismalari sürecinde TBMM ile sivil toplum örgütleri daha ön planda olmalidir. Bununla birlikte yeni anayasanin daha özgürlükçü bir yapida olmasi gerekmektedir.

 

MEB tarafindan deprem bölgelerindeki tüm okullar denetimden geçirilerek, bunlarin depreme dayanikliligi ölçülmelidir. Depreme dayanikli olmayan okullar tespit edilip dayanikli hale getirilmelidir. Türkiye’deki tüm okullarda depremle ilgili egitim, kurs veya seminerler, hem ögrencilere hem de ögretmenlere yeteri düzeyde verilmelidir.

 

Ailesine ve sosyal aktivitelere yeterince zaman ayiramayan, diger ana hizmet alanlarinda çalisanlara nazaran daha az ücret alan, yogun is temposuna maruz kalan ve evinde isine devam eden bir ögretmen profili ortaya çikmaktadir. Gelecegi sekillendiren, topluma yön veren ögretmenlerimize hem yeterli düzeyde ücret vermeli hem de mesleginin statüsünün ve sayginliginin artmasi için gerekli önlemler alinmalidir.”

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen