Haber
2009-10-29 06:19:57
Özlenen, Halkiyla Barisik Bir Cumhuriyet

Tarih boyunca hakki, adaleti yeryüzüne hâkim kilmak için mücadele veren ve bu mücadele sirasinda Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da genis topraklara hükmeden milletimiz, 19. yüzyilin sonlarinda adeta tarih sahnesinden silinme tehlikesiyle karsi karsiya kalmistir. Uzak cografyalardaki topraklari elinden çikmakla kalmamis, Osmanli uygarliginin merkezi olan Anadolu da düsman tarafindan isgal edilmistir. Bu cendereden kurtulmanin tek yolu olarak yeniden bir mücadeleyi kusanmak ve elde kalan son dermani, son imkânlari bu mücadeleye hasretmek gerekmistir.

 

Milli mücadele, bir var olma kavgasi olarak cereyan etmis, Anadolu topraklarini vatan bilen herkes, canini, malini, irzini, namusunu, topragini korumanin, kurtarmanin mücadelesinden galip çikmistir. Milletin özne oldugu bir mücadelenin ertesinde devlet düzeni olarak millet-egemen bir yapi öngörülmüs, mücadeleyi yürüten Büyük Millet Meclisi, 29 Ekim 1923’te devletin rejiminin cumhuriyet oldugunu ilan etmistir. 

 

Cumhuriyet, halkin kendi kendisini yönetmesidir. Halk bu eylemi, demokrasi vasitasiyla yerine getirir. Demokratik cumhuriyetlerde halk, demokratik usullerle kendi içinden temsilciler seçer, halkin temsilcileri de halkin beklentileri dogrultusunda yasalar yapar ve yönetir. Beklentilerin gerçeklesmemesi durumunda yine demokrasi devreye girer, halk yeni temsilciler seçerek sistemi tazeler. Demokrasinin bulunmadigi cumhuriyetlerde halkin kendi kendisini yönettiginden söz edilemez. Nitekim dünyada adinda cumhuriyet bulunan ancak halkin hiç esamisinin okunmadigi, diktatöryal mahiyet arzeden pek çok yönetim bulunmaktadir.

 

Ülkemiz demokrasisi, bugün hala oturmus degildir. Tam manasiyla demokratik bir sisteme sahip oldugumuz söylenemez. Cumhuriyetimiz, uzun zaman darbelerle örselenmis, manipülasyonlarla sündürülmüstür.  Halkin temsilcileri alasagi edilmis, idam edilmis, siyasi yasaklar getirilmis; adeta ‘halk kendi kendisini yönetmeyi bilmez’ anlayisiyla vesayet sistemi uygulanmistir. Cumhuriyetin 86. yilinda yapilmasi gereken; geçmisin kötü izlerini tasiyan, darbe döneminde örülmüs, kurumlarin reflekslerini gözeten anayasa yerine, millet hâkimiyetinin kusattigi, milletin menfaatinin ve mutlulugunun öncelendigi sivil, demokratik bir anayasanin hazirlanmasidir.

 

Cumhuriyetin 86. yilinda önemli bir sorun olarak ‘ideolojik devlet’ sorunu karsimiza çikmaktadir. Halkin belirleyici oldugu bir mücadeleyle sekillenen devlet, kendisine bir ideoloji biçmis, bu ideolojiyi taniyan, benimseyen vatandaslariyla barisik yasamis, sosyal, kültürel beslenmesine binaen devletin ideolojisiyle çelisen bir görüsü, yasama biçimini tasiyan vatandaslarini ötekilestirmis, her firsatta biçimlendirmeye çalismistir. Devlet, insaninin mutluluguna hizmet eden bir araç olmaktan çikmis, insanlar devleti kutsayan birer figüran haline dönüstürülmeye çalisilmistir. Devletin ideolojik bürüntülerden arindirilmasi gerekmektedir. Devlet, millet içindir. Devlet; Türküne, Kürdüne, Lazina, Çerkesine; Alevisine, Sünnisine, Ateistine; basi örtülüye, basi açiga esit mesafede durmali, vatandaslari arasinda ayrimcilik yapmamalidir. 

 

Cumhuriyetin 86. yilinda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, anakronik bir müessese olarak tanimlanmasina yol açacak uygulamalardan vazgeçmeli, halkinin mutlulugunu, refahini, yücelmesini gözeten; çagdas, bu topraklar üzerinde yasayan ve kendisini vatandas olarak tanimlayan herkesi candan kucaklayan, demokrasinin tüm kurallariyla isledigi, seffaf bir yapiya kavusmalidir.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen