Haber
2012-02-27 06:29:36
Postmodern Darbeciler de Yargiya Hesap Vermelidir

Yakin tarihi ile yüzlesip hesaplasamayan, darbecilerden hesap soramayan, darbeleri dogru analiz edemeyen toplumlar, darbeye ve darbecilere tarih kismi bos birakilmis davetiye düzenlediklerini fark dahi edemezler. Bu aci gerçek kendini, ülkemize ve toplumumuza farkli biçimlerde de olsa neredeyse her 10 yilda bir hatirlatti. Çok partili demokratik hayata geçisten bu yana 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2007’de makûs talihimizmis gibi bu gerçekle yüz yüze kaldik. Bir öncekinin hesabini dahi sormaya firsat bulamadan yenisini yasamanin saskinligiyla rafa kaldirilmis demokrasi ve sindirilmis millet iradesi dramini degistirilmez bir senaryoymus gibi oynamak zorunda birakildik.

Darbe heveslisi ve milli irade düsmani Ergenekon Terör Örgütü mensuplarinin, millet adina karar veren yargi organlarinda hesap vermeye devam ettigi ve 28 Subat postmodern darbesinin yildönümü olan bugün, darbe riskinin ve darbeci zihniyetin bir daha palazlanmayacak sekilde tarihin çöp sepetine atilmasini saglayacak topyekûn kararliligi ifade etmek adina en anlamli gündür.

28 Subat 1997 tarihinde yapilan MGK toplantisi ve toplanti sonunda açiklanan bildiri, siyasi tarihimize ‘postmodern darbe’ olarak geçmistir. 28 Subat ile aslinda devlet yönetimine el konulmus, mevcut hükümet istifaya zorlanmis ve sadece hükümet veya toplumun bazi kesimleri degil, tüm toplum denetim altina alinmak istenmis, temel hak ve özgürlüklere aykiri birçok uygulama ve düzenlemeyle bu denetim elde edilmistir.

28 Subat süreci, sadece ülkenin ve milletin kaynaklarini talan eden bir sistemin kurulmasina zemin hazirlamamis, beraberinde milli iradeyi yok sayan, milletle hesaplasmayi makul gören derin devlet yapilanmasina da çanak tutmustur. Temel hak ve özgürlükler, demokrasi kültürü konusundaki kazanimlarin bütününde sadece içeride degil, uluslararasi düzeyde de demokrasimizin olgunlasmadigini ifsa eder mahiyette geriye gidisler yasanmistir.

Geçmiste yasanan 27 Mayis, 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin faillerinden ve destekçilerinden hesap sorulamadigi için, 28 Subat’i yasadik. Siyasi tarihimizde birçok örnegi oldugu üzere, darbeciler yargilanmadigi ve hesap sorulamadigi sürece, yeni darbelere kapi aralanacaktir.

28 Subat süreci, Türkiye’deki asil iktidar gücünün kimde oldugunu çok belirgin bir biçimde açiga çikarmistir. Böylece herkes, Türkiye’de hükümet olmanin muktedir olmak anlamina gelmedigine ve askeri vesayetin, egemen devlet anlayisinin hayatimizin her alanina nasil müdahale hakkini kendisinde görerek zalimlestigine sahit olmustur.

Bu dönemde, devletin millet için var oldugu unutularak, milletin devlet için var oldugu düsüncesi, tektiplestirici ve farkli olana karsi hayat alani tanimama sistemi sorunlara kaynaklik etmistir. Sorunlarin giderek içsellesmesi, sindirme ve dönüstürme politikalari, halki umutsuzlastirarak hata ve yanlislara karsi duyarsiz hale getirmistir.

Oligarsik sistemin toplumu birbirine düsman kilmasi, imtiyazli kesimin destegini alip diger kesimlere zulmetmesi, halkin darbecilerden hesap sormasini engellemistir. Darbeler karsisinda bazi yapilar, yasanan hukuksuzluklari görmezden gelmeye ve çifte standardi sürdürmeye devam etmistir.

28 Subat postmodern darbesi ve hesabi sorulmayan diger darbeler nedeniyle elinde bazi yetkiler bulunan kisiler, halk iradesine dayali bir düzenin sancilarini çeken ülkemizi kaos ortamina sürüklemek ve bu suretle kendi oligarsik düzenini kurmak maksadiyla Balyoz, Kafes, Eldiven, Sarikiz, Ayisigi, Yakamoz ve daha bilmedigimiz nice darbe ve eylem planini hazirlamak ve uygulamaya çalismak cesaretini kendilerinde bulmustur.

Süreç ve devaminda 8 yillik kesintisiz egitimle imam hatip liselerinin orta kismi kapatilmis, katsayi uygulamasiyla tüm meslek lisesi ögrencileri magdur edilmis, Kur’an kursuna gitme yasi yükseltilerek, velilerin çocuklarina erken yasta dini egitim verme hakki engellenmisti.  Yasal hiçbir dayanagi olmadigi halde basörtüsü yasagiyla binlerce kadinin ögrenim hakki, çalisma hakki, din ve vicdan hürriyeti hakki ihlal edilmis; kadina karsi ayrimcilik olusturan basörtüsü magduriyeti, kampüslerden ehliyet sinavina ve ögretmenlerin sokaktaki giyimine, bazen de kisinin ailesinin giyimine kadar, hayatin birçok alaninda müdahale alani haline getirilmisti.

Üniversitelerde özgürlükten yana olan ögretim üyeleri ihraç edilmis, YAS kararlari ile itiraz hakki taninmadan birçok rütbeli askerin görevine son verilmis, muhalif düsünürler basta olmak üzere, düsünceye hapis cezalari verilerek ifade özgürlügü ihlal edilmisti.

Darbeye gerekçe yapmak için binlerce gencin ölümüne, kardes kavgasina seyirci kalan, onlarca gencin idamina imza atan 12 Eylül’ün generalleri, bugün yargiya hesap vermektedir. Gencecik fidanlari idam sehpasina çikarmayi meziyet görenleri sanik kürsüsünde görmek ve millete hesap vermesini seyretmek elbette önemlidir ama yetmez. 28 Subat’i bizzat kendileri post modern darbe olarak ifade eden karanlik sürecin failleri de yargilanmalidir. “27 Nisan e-muhtirasini ben yazdim” diyerek hava atmaktan geri durmayip ellerini kollarini sallayarak millet içine çikan cuntacilar da millet adina görev yapan yargiya hesap vermelidir.

28 Subat ve 27 Nisan’in karanlik güçlerinin ortalikta dolasmasi demokrasimiz açisindan büyük bir ayiptir. ‘Irtica iktidarda’ diyerek post modern darbe yapanlardan, yolsuzlugu, yoksullugu, çeteleri, krizleri iktidara tasiyanlardan hesap sorma vakti gelmistir. 28 Subat ‘postmodern bir darbedir’ diye itirafta bulunan generaller, YÖK’ü zulmün merkezine çevirenler, üniversitelerde ikna odalari kurarak genç kizlarimizin egitim hakkini engelleyenler, dönemin puslu havasinda bankalarin içini bosaltanlar, binlerce kamu görevlisini meslekten ihraç edenler, sürgüne gönderenler, yargisiz infazlar yapanlar ile faili meçhul cinayet islemek için çete kuranlarin hepsi yargilanmali; bunlara, yaptiklarinin bedeli hukuk çerçevesinde ödetilmelidir.

Ayrica, magdurlarin antidemokratik süreçlerde yoksun kaldiklari haklari devlet tarafindan tazmin edilmelidir. Bu çerçevede, devlet; inanci geregi basini örttügü için mesleginden atilan kamu çalisanlari, egitim ögretim hakki ellerinden alinan kiz ögrenciler gibi bütün sosyal kesimlerden bedel ödeyenlerden özür borcunu yerine getirmeli, magdurlarin açikta geçirdikleri sürelere iliskin hak kayiplarini telafi etmeli ve sosyal güvenlik yükümlülüklerini onlar adina yerine getirmelidir. Haklari iade edilmeyen hiçbir magdur kalmamalidir. 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen