Rektör ve Dekanın Disiplin Soruşturmasıyla Görevden Alınmasının Yolu Açıldı

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, Milli Eğitim Bakanlığı teşkilat kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapan 6528 sayılı Kanun’la 2547 sayılı YÖK Kanunu’nun “disiplin cezalarını” düzenleyen 53. maddesinin (b) fıkrasının değiştirildiğine dikkat çekerek, “Bu değişiklikle, üniversitelerde görevli akademik ve idari personele verilebilecek disiplin cezaları, tek tek sayılmak suretiyle suç ve cezanın kanuniliği ilkesi yerine getirilmiş oldu. Bu durumda rektör, dekan, enstitü, yüksekokul müdürleri yönünden, yönetmelikle düzenlenecek fiillerin varlığı halinde bu cezalar uygulanacaktır. Örneğin, ayrımcılık uygulayan, ceza kanununda bir suç olarak tanımlanmış olan sendikal faaliyetleri engelleyen rektör ve dekanlar için ‘yönetim görevinden ayırma’ cezasının tekrar işletilmesi mümkün hale gelmiştir” dedi.

Eğitim-Bir-Sen Mardin ve Batman şubeleri genişletilmiş işyeri temsilcileri toplantısı ile Genç Memur-Sen Bingöl İl Temsilciliği’nin toplantısında konuşan Ramazan Çakırcı, güzel yarınlar için sendikamızın daha da güçlenmesi gerektiğini söyledi.

Yöneten bir neslin yetiştirilmesinde Hepimize Görev Düşmektedir

Yöneten bir nesil yetiştirilebilmesi için 4+4+4 eğitim sisteminin ve seçmeli derslerin bir fırsat olduğunun bilinmesi gerektiğini kaydeden Çakırcı, böyle bir nesli yetiştirmekte herkese görev düştüğünü ifade etti.

2012’deki toplu sözleşmede sonuç alamayınca iş bırakma eylemi gerçekleştirdiklerini dile getiren Çakırcı, “Ancak öncesinde sonuç almak için masada mücadelemizi verdik, ondan sonra eylem kararı aldık, samimi olduğumuz için de eylemimizden sonuç aldık” şeklinde konuştu.

Çözüm sürecinin başlaması, başörtüsü yasağının kaldırılması gibi gelişmelerin umut verici olduğunu dile getiren Çakırcı, yeni eğitim sisteminde Kur’an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler derslerinin artık okullarda seçmeli olduğunu, imam hatip liselerinin önünün açıldığını ve katsayı sorununun çözüldüğünü söyledi.

Aylık Karşılığı Ders ve Ek Ders Adaletsizliği Giderilmelidir

Öğretmenler arası aylık karşılığı ders ve ek ders adaletsizliğinin giderilmesini isteyen Çakırcı, şöyle devam etti: “Sınıf öğretmenlerinin haftada 18 saat maaş karşılığı derse girme zorunluluğu bulunurken, bu durum branş öğretmenlerinde 15 saattir. Atölye ve laboratuvar öğretmenleri 20 saat derse girmek zorundadırlar. Yine ana sınıfı öğretmenleri teneffüs bile yapmadığı halde 18 saat maaş karşılığı derse girmek zorundadır. Bu durumda ana sınıfı ve sınıf öğretmenleri ile branş öğretmenlerinin aylık karşılığı ders yükünün 15 saati geçmemek üzere eşitlenmesi gerekmektedir. Öte yandan mevcut haftalık ders yükünün, çok ağır olduğu, öğretmenlerin zorunlu ek ders yükü, ders dışı etkinlikler, derse hazırlık ve planlama ile sair idari görevleri dikkate alındığında, tüm yasal çalışma sürelerinin dolu olduğu, hizmetiçi eğitime, mesleki gelişime, öğrenci ve veli ile ilişkilere yeterince vakit ayıramadıkları gözlenmektedir. Bu itibarla öğretmenler üzerindeki ders yükünün azaltılması gerekmektedir.”

Hizmetli ve memurların ücretlerinin, Maliye Bakanlığı kadrolarında çalışanların ücretlerinden aşağı olmamak üzere eşitlenmesini sağladıklarını kaydeden Çakırcı, 666 sayılı KHK ile memur ve hizmetlilerin ücretlerinde bir artışın meydana geldiğini belirtti.

Sömürü Düzenine Hayır Demek Zorundayız

Ramazan Çakırcı, yaklaşık 200 yıldır dünya üzerinde kurulan bir düzenin var olduğunu, bu düzenin Batı merkezli ve sömürü düzeni olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu düzen uzun zamandır İslam coğrafyasını kana boyuyor. Bu dünya düzenine karşı artık sesimizi yükseltmek ve ‘hayır’ demek zorundayız.”

17 Aralık operasyonunun uluslararası bir girişim olduğunu vurgulayan Çakırcı, “Bu operasyonlardaki amaç; içerde kardeş kanının dökülmesinin engellenmesi için başlatılan çözüm sürecini sekteye uğratmaktır. Buradaki rahatsızlık, başörtüsü sorununun çözümüne duyulan rahatsızlıktır. Buradaki rahatsızlık, ezilen bir ümmetin sesine Anadolu insanının karşılık vermesi ve ezilenlerin yanında yer almasıdır. Uluslararası güçler, Türkiye’nin değerleriyle barışmasından, özüne dönüşünden ve büyümesinden rahatsızdır” ifadelerini kullandı.

‘Yönetim Görevinden Ayırma’ Cezasının Tekrar İşletilmesi Mümkün Hale Gelmiştir

Milli Eğitim Bakanlığı teşkilat kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapan 6528 sayılı Kanun’la 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “disiplin cezalarını” düzenleyen 53. maddesinin (b) fıkrasının değiştirildiğini hatırlatan Çakırcı, söz konusu değişiklikle, üniversitelerde görevli akademik ve idari personele verilebilecek disiplin cezalarının tek tek sayılmak suretiyle suç ve cezanın kanuniliği ilkesinin yerine getirildiğini söyledi.

“Burada dikkat çeken bir detay daha var” diyen Çakırcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu düzenleme yapılmadan evvel üniversite personeline uygulanan disiplin yönetmeliğinde 29.01.2014 tarihinde bazı önemli değişiklikler gerçekleştirilmişti. Rektör, dekan, enstitü, yüksekokul müdürleri, bölüm, anabilim dalı başkanlarına gibi yöneticilere uygulanan ‘yönetim görevinden ayırma’ cezası ile akademik personele uygulanan ‘üniversite öğretim mesleğinden çıkarma’ cezası yönetmelikten çıkarılmıştı. 2547 sayılı Kanun’un değişen 53/b maddesiyle söz konusu cezalar bir kanun hükmü hüviyetinde geri getirilmiştir. Bu durumda, rektör, dekan, enstitü, yüksekokul müdürleri yönünden, yönetmelikle düzenlenecek fiillerin varlığı halinde bu cezalar uygulanacaktır. Örneğin, ayrımcılık uygulayan, ceza kanununda bir suç olarak tanımlanmış olan sendikal faaliyetleri engelleyen rektör ve dekanlar için ‘yönetim görevinden ayırma’ cezasının tekrar işletilmesi mümkün hale gelmiştir.”

Toplantılarda, Eğitim-Bir-Sen Mardin Şube Başkanı Eyyüp Değer, Batman Şube Başkanı M. Şafi Özperk de birer konuşma yaparak, gerçekleştirdikleri ve önümüzdeki dönemde yapmayı planladıkları çalışmalar hakkında bilgi verdiler.