Konuyla ilgili yazili bir açik- lama yapan Ahmet Gündogdu, çözülmesi gereken bir sorundan çok, hukuksuz bir yasagin varligina dikkat çekti. Gündogdu, “Esasen, ortada bu yönüyle çözülecek bir sorun degil, kaldirilmasi gereken hukuksuz bir yasak var. Bazilarinin ‘biz çözeriz’ derken basörtülü kizlarimizin yasadiklari sorunu mu basörtülerini mi çözmeyi kastettikleri konusunda tereddüt içerisindeyiz. Çünkü geçmis yillarda ‘ikna odalari’nda genç kizlarimizin basörtülerini açmayi çözüm olarak görüyorlardi” ifadelerini kullandi.

Siyasetçilerin, yargi mensuplarinin ve yüksekögretim kurumu yöneticilerinin görevinin, yüksekögrenim gören basörtülü kizlarimizin “niyetlerini okumak” degil onlarin “okuma niyetlerini korumak” oldugunu ifade eden Memur-Sen ve Egitim-Bir-Sen Genel Baskani Gündogdu, yüksekögrenim gören kizlarin baslarini açtirmak için çaba gösterenleri, yüksekögrenim gençliginin ufkunu açmak için çaba göstermeye davet etti.

Basörtülü ögrencilere baski uygulamak için ‘ikna odasi’ olusturanlara, 12 Eylül’de insan hak ve özgürlükleri açisindan bir ders verildigini de dile getiren Ahmet Gündogdu, “Biz, bas örtmenin din ve vicdan özgürlügünün geregi bir hak oldugunu biliyoruz. Mutlak surette Anayasal ya da yasal bir düzenleme yapilacaksa, yasama hakki gibi dogustan gelen bir hak olan inanci geregi basini örtme özgürlügünü ifade etmek için degil, basörtüsü özgürlügünü ihlal etme çabalarini izale etmeye yönelik bir düzenleme yapilmalidir” dedi.

Basörtüsünün; siyaset zeminine, siyasi çekismelere ve siyasetçilerin söylemlerine malzeme yapilmasini istemediklerini de ifade eden Gündogdu, basörtüsünün siyasetle degil insan hak ve özgürlükleriyle ilgili ele alinmasinin önemine dikkat çekti.

Yasanan sorunu “basörtüsü sorunu” olarak isimlendirmeyi dogru bulmadiklarini da kaydeden Ahmet Gündogdu, “Sorun basörtüsü degil, ideolojik saplantilarla dokunmus ‘akil örtüsü’ sorunudur” degerlendirmesinde bulundu.

Gündogdu açiklamasinin sonunda, ‘niçin basini örttügünüze karisamiyorsak hiç olmazsa basinizi nasil örtmeniz gerektigini biz belirleyelim’ dayatmasinda bulunuldugunu da belirterek, bunu yapanlarin yillarca dinin siyasete alet edildigini iddia edenler olmasinin da ibret verici oldugunu kaydetti.

Basin açiklamasi tam metni:
Sorun “Basörtüsü” Degil, “Akil Örtüsü” Sorunudur
Kadinlarin ve genç kizlarimizin küçümsenemeyecek bölümünün hem din ve vicdan özgürlügünün geregi olan saçlarini örtme hakkini, hem de egitim ve çalisma hak ve özgürlüklerini yok sayan bu yönüyle de yok hükmünde sayilmasi gereken “basörtüsü yasagi”, son günlerde “biz çözeriz” iddialasmalariyla siyaset zemininde ve siyasetçilerin söylemlerinde ilk siraya yerlesti. Esasen, ortada bu yönüyle çözülecek bir sorun degil, kaldirilmasi gereken hukuksuz bir yasak var. Bazilarinin “biz çözeriz” derken basörtülü kizlarimizin yasadiklari sorunu mu basörtülerini çözmeyi mi kastettikleri konusunda tereddüt içerisindeyiz. Çünkü geçmis yillarda “ikna odalari”nda genç kizlarimizin basörtülerini açmayi çözüm olarak görüyorlardi.

Siyaset ve siyasiler, konuya gençlerimizin yüksek ögrenim görme imkânlarini arttirma noktasinda müdahil olmalidir. Kadinlarin ya da genç kizlarin basini niçin örttügü ya da nasil örtmesi gerektigi bir siyasetçinin ya da bir siyasi partinin isi de haddi de degildir. Siyasetçilerin, yargi mensuplarinin ve yüksekögretim kurumu yöneticilerinin görevi, yüksekögrenim gören basörtülü kizlarimizin “niyetlerini okumak” degil onlarin “okuma niyetlerini korumak” tir. Yüksekögrenim gören kizlarimizin baslarini açtirmak için çaba gösterenleri, yüksekögrenim gençligimizin ufkunu açmak için çaba göstermeye davet ediyoruz. Basörtülü kizlarimiza baski uygulamak için “ikna odasi” olusturanlara, milletimizin 12 Eylül’de insan hak ve özgürlükleri açisindan yeni bir ders verdigini hatirlatmakta fayda görüyoruz.

Biz, bas örtmenin din ve vicdan özgürlügünün geregi bir hak oldugunu biliyoruz. Bu konuda zorluk çekenlere dogruyu anlamalari ve kavramalari için de yillardir çaba sarf ediyoruz. Bu kapsamda, onlara diyoruz ki; Genç kizlarimizin baslarini örterek yüksek ögrenim görmesi için anayasal ya da yasal bir düzenlemeye gerek yok. Mutlak surette Anayasal ya da yasal bir düzenleme yapilacaksa, yasama hakki gibi dogustan gelen bir hak olan inanci geregi basini örtme özgürlügünü ifade etmek için degil, basörtüsü özgürlügünü ihlal etme çabalarini izole etmeye yönelik bir düzenleme yapilmalidir.

Biz, basörtüsünün; siyaset zeminine, siyasi çekismelere ve siyasetçilerin söylemlerine malzeme yapilmasini istemiyoruz. Çünkü “basörtüsü” siyasetle degil insan hak ve özgürlükleriyle ilgili bir konudur. Konuya bu zaviyeden bakmadan, soruna dogru isim koymak da sorunun kaynagini bulmak da mümkün degildir. Öncelikle, konuyu dogru isimlendirmeliyiz. Yasanan sorunu “basörtüsü sorunu” olarak isimlendirmeyi dogru bulmuyoruz. Sorun basörtüsü degil, ideolojik saplantilarla dokunmus “akil örtüsü” sorunudur. Inanci geregi baslarini örten kadinlar ya da genç kizlarimiz sorunun kaynagi degil magdurudur. Sorunun kaynagi ideolojik saplantilariyla “aklini örtenler” ve hala akil tutulmasiyla basörtüsü özgürlügünü ihlal edenlerdir.

Anlasilan o ki; geçmiste, büyük bir aymazlikla “basörtüsünü niçin örtüyorsunuz” sorusunu soranlar ve niyet okuyarak “siyasi düsüncelerini simgelemek” için cevabi verenler, sorduklari sorunun gereksizliginin ve verdikleri cevabin yanlisliginin farkina vardilar. Ancak, ne yazik ki bugün de; “niçin basini örttügünüze karisamiyorsak hiç olmazsa basinizi nasil örtmeniz gerektigini biz belirleyelim”i dayatiyorlar. Hem de, yillardir bu topluma “dini siyasete alet etmeyin” suçlamasini kendileri yöneltmis olmasina ragmen. Basta söylemistik, sorun akillarinin üstündeki örtüyü kaldiramamaktan kaynaklaniyor. Biliyor ve inaniyoruz ki; 12 Eylül’de özgürlüklerin önündeki engelleri kaldirmaya baslayan milletimiz o kadirsinas tavriyla onlarin akillarinin üzerindeki örtüyü de kaldiracaktir.