Haber
2013-07-09 07:40:58
Sorun Dershanelerde Değil, Eğitim Sistemindedir

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Ahmet Özer, Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’nın açıklamaları üzerine  “SBS Kalkıyor, Dershaneler Kapanıyor” haberleri ile son günlerin tartışma konularından biri haline gelen dershanelere ilişkin AJANSKAMU.COM sitesinin sorularını cevapladı.

 

 

Ajanskamu: Sayın Başkanım, Milli Eğitim Bakanı dershaneler kapanacak dedi ve Mart 2012’de gündeme gelen ve devam eden günlerde üzeri küllenen tartışma bir yıl aradan sonra yeniden alevlendi. Eğitim-Bir-Sen olarak siz dershanelere bakışınız nedir?

 

Ahmet ÖZER: Biz dershanelere değil, dershaneleri gerekli kılan eğitim sistemine olumsuz bakıyoruz. Asıl olan dershane değil okuldur. Dershane arızidir. Ancak bizim eğitim sistemimizde dershaneler sebep değil sonuçtur. Sorun dershanelerde değildir. Dershaneler şu an görevlerini yapmaktadırlar. Görevini yerine getiremeyen ve masaya yatırılması, üzerinde tartışılması ve revize edilmesi gereken eğitimdeki sınav sistemidir. Kademeler arası geçişteki mevcut eleme kriterleri üzerinde çalışılmadıkça, yeni bir sistem önerisi ortaya çıkarılıp üzerinde gerekli tartışmalar yapılıp, adil bir eğitim sistemi ortaya koyup ve o sistemi olgunlaştırılıp uygulamaya konulmadıkça dershaneler hayatın bir gerçeği olarak devam edecektir.

 

Ajanskamu: Şu an MEB’in sizinle paylaştığı böyle bir sistem önerisi var mıdır?

 

Ahmet ÖZER: Konu, Mart 2012’de gündeme geldiğinde de, şimdi de ortaya bir sistem önerisi konulmamıştır. Kamuoyuna yansıyan bilgiler neyse bizde onun üzerinden konuşuyor ve değerlendiriyoruz. Anlaşılan, Bakanlık merkezi sınav sayısını artırarak tek sınav dezavantajını yenmeyi ve dershaneleri de gereksiz kılmayı hedefliyor. SBS’nin sayısının artırıldığı döneme bakılırsa dershaneye talebin de arttığı görülecektir. Sınav sayısını artırmak tek başına sorunu çözmek için yeterli değildir. Mevcut sistem eşit ve adil bir sistem değildir. Her ne kadar herkesin tek sınavla seçildiği sistem yada bir iki sınav daha ilave ederek seçildiği sistem eşitmiş algısı üretse de bu bir yanılsamadan ibarettir. Dezavantajlı yerlerdeki öğrenciler hayata 1-0 yenik başlıyor ve eşit gibi görünen yarışa da doğal olarak geriden dâhil oluyorlar. Kalabalık sınıfta, ücretli öğretmende, taşımalı eğitim gören bir öğrencinin dershane imkânı da bulunmamakta ve hayata hükmen yenik başlamaktadır. Mevcut eleme ve yerleştirme sistemimiz buradaki sorunu çözmemektedir. Yarış aslında imkânları olanların kendi arasındaki yarışıdır. Bu yarışta dershaneleri suçlamak yersizdir. Bu enerji alternatif eşitlikçi ve adil bir sistem önerisine ve tartışmalara harcanmalıdır. Bu konuda alınacak her mesafe, dershanelerinde sisteme göre kendilerini konumlandırmalarına, özel okul ve benzeri alanlara yönelmelerine vesile olacaktır.

 

Ajanskamu: Dershaneler aynı zamanda bir istihdam alanıdır. Çalışan sayısı dikkate alındığında çok önemli bir ekmek kapısıdır. Dershanelerde görev yapan öğretmenler ve diğer çalışanlar dikkate alındığında 70 bin’e yakın çalışandan söz ediyoruz. Dershaneler kapandığında bu kadar insan ne yapacaktır. Bunu da düşünmek gerekmez mi?

 

Ahmet ÖZZER: Dershaneler sadece ekmek kapısı değil aynı zamanda mevcut sistemin açıklarını ve açmazlarını gösteren bir aynadır. İmkânları ölçüsünde dershaneye giden öğrencilere karşı görevini yerine getirmeye çalışan ve sınav sonuçlarına bakıldığında da bunu başarıyla yapan kurumlardır. Doğrudur önemli bir istihdam alanıdır ve eğitim konusunda uzmanlaşmış bir kitle vardır. Bu kitleyi eğitimin içerisinde tutmak ve eğitime doğru yatırıma yönlendirmek için zaman gereklidir. Onun için dershaneler kapanıyor haberleri ve beyanatları doğru bir strateji değildir. Öncelikle nasıl bir sistem düşünülüyor bunun ortaya konulması ve bütün eğitim paydaşlarının görüşüne sunulması gerekir. Üzerinde yeterli tartışmalar yapıldıktan sonra uygulamaya geçilebilecek bir sistem ile dershanelerde kademeli olarak yatırımlarını kaydırır ve eğitimde uzmanlaşmış olan nitelikli kitle yavaş yavaş olması gereken pozisyonu da alma fırsatı yakalar. Bu konuda devlet özel okulculuğu yaygınlaştırıp ve imkanı olanların kendi tercihleri doğrultusunda özel okula yönelmesini, devletin omuzlaması gereken yükün hafifletilmesini hedefliyorsa bu zaten kendiliğinden ortaya çıkar. Yapılması gereken şey belki, ortaya getirilebilecek dört başı mamur bir sistem ile kademeli olarak kapanma sürecine girebilecek dershanelerin alan değiştirmesinde imkân yetersizliklerine teşvik unsurları uygulamaktır.

 

Ajanskamu:Sayın Başkanım, kamuoyunda sınav varsa dershane de olur diye peşin kabul var. Siz ne düşünüyorsunuz?

 

Ahmet ÖZER:Sınavlar eğitimin en önemli gerçeklerindendir. Bakın ben size 2011 yılıyla ilgili bir örnek vereyim. Üniversitelere yönelen ve sınava başvuran aday sayısı 1 milyon 759 bin 998, yerleşen öğrenci sayısı 789 bin 167. Önceki yıllar incelendiğinde bu sayının her yıl artarak devam ettiği görülür.  Yani arz, talebi karşılayamamaktadır. Bunun anlamı sudur; her yıl yaklaşık 1 milyon 800 bin talebin yaklaşık 700-800 bin’i karşılanmakta, 1 milyon gencin ise ya yüksek öğretim hayali son bulmakta ya da bir yıl ertelenmektedir. Yüksek öğretime geçişte yeni bir sistem ortaya çıkarılamadığı sürece dershaneleri kapatmaya dönük her çaba dershanelerin isim ve şekil değiştirmesiyle sonuçlanır. Eğer eleme varsa ve bu herkesin girdiği ortak sınavla olacaksa burada imkânı olanların imkânını kullanmak istemesinden daha doğal bir şey yoktur. Sorun,  imkânı olamayanların yarışa geriden başlaması ve skoru da geride tamamlamasıdır.

Yüksek öğretim önünde yığılmalar ve dershanelerin umuda yolculukta vazgeçilemezliği eğitimin ana yapısındaki sorunlardan kaynaklanmaktadır. Okullardaki öğretmen ve derslik açığı, müfredattaki eksiklikler, eğitimde fırsat eşitsizliği üreten adaletsizlikler, eğitime erişimde yaşanılan köklü sorunlar, verimi düşüren kalabalık sınıf mevcutları, kıdemli öğretmen dağılımının sağlanamaması, öğretmen maaşlarının kamudaki en düşük maaş olması, istihdamda güçlük çekilen yerleşim yerlerindeki eğitim çalışanlarına ek mali özendirmelerin yapılmaması ve teşvik unsurlarının devreye konulamaması gibi önemli sorunları gündeme almadan kalici çözümlerin ortaya çıkarılamayacağı gözden kaçırılmamalıdır.

Temel eğitimin ortaokul dönemi ile ortaöğretim sürecinde programlar ve kademelerarası geçiş sisteminin tam anlamıyla objektif ve özgürlükçü kriterlere bağlamadan sınav sistemini sonlandırmak toplumsal güven açısından da sorun oluşturabilecektir.

Yeni sistem kurulmadan, toplumsal kesimlerin görüş ve önerileri alınmadan bu tür söylemler karmaşadan başka bir şey getirmez. Önce yeni öneri neyse onu tartışmak lazım… Bakanlığın uzmanlarının heybesindeki neyse onu açıklamalılar diye düşünüyorum. Aksi takdirde dershaneler kapanıyor cümlesi eğitimciler, öğrenciler, dershane sahipleri basta olmak üzere toplumun tamamında kelebek etkisi yapar kargaşaya, toplumsal muhalefete kapı aralar.

 

Sayın Başkanım Ajanskamu'ya kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür eder, iyi çalışmalar dileriz.

 

linki görmek için tıklayınız

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen