Tüm Yönleriyle Mehmet Akif Inan

Kurucu Genel Baskanimiz Mehmet Akif Inan, Ali Haydar Haksal’in TV5’te canli olarak hazirlayip sundugu Edebiyat Okumalari programinda bütün yönleriyle ele alindi. Genel Teskilatlanma Sekreterimiz Erol Battal ve Genel Basin Yayin Sekreterimiz Hidir Yildirim, Akif Inan’in hayatini, edebi ve düsünce yönünü, kitaplarini ve sendikaciligini anlattilar.

Program, Haksal’in, Akif Inan’in Mescid-i Aksa siirini okumasiyla basladi.

Çalisanlardan Aldigi Gücü Haklarini Korumak Için Kullanmistir

Genel Teskilatlanma Sekreterimizi Erol Battal, Akif Inan’in sair, düsünür, sendikaci ve okuyan bir aksiyon adami oldugunu ifade ederek, “Sendikacilik konusunda ortaya koydugu eser, bugüne kadar algilanmis olan sendikaciligin disinda bir anlayis ortaya koymaktadir. Çalisanlardan aldigi gücü, bir ideolojinin sopasi olarak kullanmak yerine o müntesiplerinin, onu olusturan insanlarin haklarini korumak için kullanmistir” dedi.

En Büyük Eseri Sendikacilik Kavramina Getirdigi Anlamdir

Inan’in en büyük eserini, ‘sendikacilik kavramina getirmis oldugu anlam’ olarak nitelendiren Battal, sunlari kaydetti:

“Akif Inan’in bu anlam üzerine oturtmus oldugu Egitim-Bir-Sen ve Memur-Sen her geçen gün büyümektedir. Insallah 15 Mayis 2009 itibariyle Türkiye’nin en büyük memur sendikasi Egitim-Bir-Sen, en büyük konfederasyonu ise Memur-Sen olacaktir. Herhalde bir kisinin ortaya koyabilecegi en büyük eser bu olsa gerek.”

Onu Çagin Soylusu Olarak Görüyorum

Akif Inan’in hep veren taraf oldugunu, bunun için ondan büyük olan arkadaslarinin bile kendisini Agabey diye hitap ettiklerini belirten Battal, “Verici özelligi, Agabey olarak anilmasini saglamistir. Bütün çalismalarinda veren kisi, Agabey özelligi hep var olmus. Onu bir bütün olarak ele aldigimizda, ben onu çagin soylusu, çagin beyefendisi olarak görmekteyim” seklinde konustu.   

Bir Mücadele Adamidir

Genel Basin Yayin Sekreterimiz Hidir Yildirim ise, Mehmet Akif Inan’in 60 yillik ömrünü bir mücadeleye hasrettigini vurgulayarak, “Çok daha verimli olabilecegi, geriden gelen nesillerin istifade edebilecegi eserler birakabilecekken, dâri bekaya göç etmistir. Ama onun eseri olan sendikasi destanlar yazmaya devam etmektedir. Akif Inan’i bir mücadele adami olarak biliyoruz. Onun taninmasini, anlasilmasini sendika olarak önemsiyoruz” ifadelerini kullandi.

Mehmet Akif Ersoy’un 1936’da vefat ettigini, 4 yil sonra Mehmet Akif Inan’in dogdugunu hatirlatan Yildirim, “Mehmet Akif Ersoy, mümin, inanmis bir adam, örnek bir sahsiyettir. ‘Rahmetle anilmak, ebediyet budur amma/Sessiz yasadim kim beni nereden bilecektir’ diyen Mehmet Akif Ersoy’un aslinda milletimizce anlasildiginin ifadesidir, Inan’a Mehmet Akif isminin verilmesi. Ersoy, güzel ahlakli, vefali, samimi, iyi bir hatip, mütevazi, vakur, karakterli, azimli ve kararli biridir. Bu anlamda Mehmet Akif Inan’i ‘Ikinci Akif’ olarak tanimlayabiliriz” degerlendirmesinde bulundu.

Akif Inan’in hatirsinas, cömert, dürüst, ilkeli, kibar, merhametli, karizmatik, dervismesrep, vakar sahibi, sik, babacan, birlestirici, uzlastirici, hatip, heybetli, lider, uygarlik savasçisi gibi sifatlarla anildigini bildiren Yildirim, Erdem Bayazit’in Inan ile ilgili su anekdotunu aktardi:

“Akif Inan, bir medeni adam. Dörtbasi mamur bir dava adamina yakisan bir kisilik ve uslübün sahibi. Sadakati, Siddîk-i Ekber’i, celadeti Ömer’i, sefkati Osman’i, belegat ve hikmeti Ali’yi hatirlatirdi.”

Konferanslarinda Medeniyetimizin Mesajini Vermistir

Akif Inan’in Üstad Necip Fazil Kisakürek ile olan münasebetine de dikkat çeken Yildirim, sözlerini söyle sürdürdü:

“Akif Inan, iyi bir hatip, Türkçeyi çok iyi kullanan bir sairdir. Yaklasik 23 yil Necip Fazil Kisakürek’le birlikte olmus. Ankara’da Üstad’in adeta bir subesi vazifesini görmüs. Üstad’in Anadolu’da gerçeklestirecegi konferanslar, Mehmet Akif Inan eliyle organize edilmis. Bu çerçevede, böylesine güçlü bir hatip olan Üstad Necip Fazil’la birlikte bu tür organizasyonlara imza atan ve kendisinin de ciddi manada bu konuda birikimi olan bir insandir. Kuvvetli bir hatip olan Üstad’in dünyadan ayrilmasindan sonra bu boslugu adeta doldurur bir biçimde Akif Inan’i konferanslarda da görürüz. Konferansçilik yönü de elbette önemlidir. Istanbul’da, Anadolu’da gerçeklestirilen pek çok konferansa katilarak, buralarda medeniyetimizin mesajini verme gayreti içerisinde olmustur.”