Toplu görüsme sürecinin anlasmazlikla sonuçlanmasi üzerine Konfederasyonumuz Memur-Sen’in aldigi karar geregi tüm illerde es zamanli olarak üçüncü eylemimizi gerçeklestirerek, aylik ücret- lere iliskin artis talebinin yanisira, toplu sözlesme ve grev hakki, kamu görevlilerine yönelik siyaset yasaginin kaldirilmasi, tedavi katilim paylari gibi talep ve önerilerimizi Türkiye’nin bütün alanlarindan seslendirdik.
Ankara’daki eylemimiz, Konfederasyon Genel Merkezi önünde baslayip TBMM’nin Çankaya Kapisi’na kadar devam etti. Aralarinda Genel Sekreterimiz Halil Etyemez, Genel Mali Sekreterimiz Ahmet Özer, Genel Teskilatlanma Sekreterimiz Erol Battal, Genel Basin Yayin Sekreterimiz Hidir Yildirim, Genel Egitim ve Sosyal Isler Sekreterimiz Esat Tektas, Genel Mevzuat ve Toplu Görüsme Sekreterimiz Ramazan Çakirci, Ankara subelerimizin Yönetim Kurulu üyeleri ile çok sayida üyemizin de yer aldigi Memur-Sen üyeleri, “Meclis uyuma, memura sahip çik”, “Sadaka degil, hakkimizi istiyoruz” ve “Görüsme degil, toplu sözlesme” sloganlari atarak TBMM’nin Çankaya Kapisi’na yürüdü.
Burada konusan Memur-Sen ve Egitim-Bir-Sen Genel Baskani Ahmet Gündogdu, 2010 yili bütçesinin sosyal yönünün zayif oldugunu ifade ederek, ekonomik küçülmenin faturasinin büyümeden pay verilmeyen kamu çalisanlarina kesildigini, gelir adaletsizliginin daha da arttigini kaydetti.
Halen TBMM’nde görüsmeleri devam eden 2010 Bütçe Kanunu Tasarisi’nin mevcut hükümleri ve gelir-gider tahminleriyle basta kamu görevlileri olmak üzere dar ve sabit gelirlilerin beklenti ve taleplerini karsilamaktan oldukça uzak oldugunu anlatan Gündogdu, söyle konustu:
“2008’de hissedilmeye baslanan, 2009 yilinda ise makro ve mikro ekonomik verilerin bütününde etkileri daha fazla görülen ekonomik kriz gerekçesiyle, gerek anilan yillarin bütçe kanunlarinda gerekse bütçe disi argümanlarla sermaye sektörüne 54 milyar TL aktarilmistir. 2009 bütçesinin 62 milyar TL açik verecegi tahmin edilmektedir. Bu noktada yapilmasi gereken tespit; ekonomi büyürken de, küçülürken de, sermaye kesimi kazanmaya devam etmektedir. Ekonomideki küçülmenin faturasi ise büyümeden kendisine pay aktarilmayan kamu çalisanlarina kesilmektedir. 2010 bütçesi, bu yönüyle gelir adaletsizliginin yasallastirilmasi islevi görecektir. Kamu çalisanlarindan, enflasyona ezdirmeme vaadiyle yetinmeleri istenirken, finans sektörüne ise ‘ülke ekonomisi küçülse de, sizin kârliliginizi arttiracagiz’ vaadi verilmektedir.”
Toplu Sözlesme ve Grev Hakki Engellenemez
Toplu sözlesme talepleri kabul edilmezse, gelecek yil masaya oturmama karari aldiklarini hatirlatan Gündogdu, “120 sayfalik 2009 yili toplu görüsme taleplerinin sonuç bölümünde ‘2010 yilinda toplu sözlesme imzalamak istek ve kararligindayiz’ diyerek önceligimizi ortaya koyduk. Bugün de bu temel hedef ve kararligimizdan milim sasmis degiliz, kararliligimiz artarak devam etmektedir. Ancak, iktidar partisi uluslararasi sözlesmeleri dayanak göstererek kamu görevlilerine toplu sözlesme ve grev hakki tanimak yerine Avrupa Sosyal Sarti’nin 5 ve 6. maddelerine koydugu çekincelere dayanarak bu hakki vermekten kaçinmaktadir. Bu çekinceyi kaldiracak olan da iktidarin kendisidir. Memur-Sen olarak, söz konusu çekinceler kaldirilmadan da ILO’nun 51, 98 ve 151 sayili sözlesmelerine dayanarak kamu görevlilerine toplu sözlesme ve grev hakkinin verilebilecegine inaniyoruz. Hükümet, Avrupa Sosyal Sarti’nin 5 ve 6. maddesine konan çekincenin kaldirilmasinin sart oldugunda israrci ise, o zaman bu çekinceyi derhal kaldirsin ve kamu görevlilerinin özlemle bekledigi toplu sözlesme ve grev hakkini vererek memur açilimini da baslatsin. Bu açilimi, kamu görevlilerinin siyaset yasagini kaldirarak sürdürsünler. Aksi taktirde toplu sözlesme ve grev hakkimizi alincaya kadar eylemlerimizi sürdürecegimizi ve bir mesafe alinmamasi durumunda ise, 2010 toplu görüsme masasina oturmayacagimizi tekrar deklare ediyoruz” seklinde konustu.
Anamuhalefet Partisinin Gözü Memurun Ikramiyesinde
Kamu görevlilerine toplu sözlesme ve grev hakki verilmesi konusunda sendika ve konfederasyonlarla diyalog ve isbirligi içinde olmasi gereken anamuhalefet partisinin, isçi sendikalarinda uygulanan toplu sözlesme ikramiyesine benzer, kamu görevlilerinin toplu görüsme primleri için Anayasa Mahkemesi’ne iptal davasi açarak, iptaline ve kamu görevlilerinin gelirlerinin azalmasina neden olmasini anlamanin mümkün olmadigini dile getiren Gündogdu, “Maalesef Anayasa Mahkemesi de konfederasyonlarin görüslerine basvurmadan, sendikalilarin yararlandigi tek kazanim olan toplu görüsme primini kaldirarak büyük bir haksizligin altina imza atmistir” dedi.
Yüzde 4+4 Zam Kamu Görevlilerinin Hakkidir
Gündogdu, yüzde 2.5+2.5 zamma masada hayir dediklerini, alanlarda da hayir demeye devam ettiklerini vurgulayarak, “Iktidar, maalesef kamu görevlilerine, Orta Vadeli Mali Program’da 2010 yili için belirledigi yüzde 5.3’lük enflasyon rakamini bile çok görmüstür. Uzlastirma Kurulu’nun bizim önerimizle örtüsen yüzde 4+4 kararini uygulamaktan imtina etmistir. Ancak, buna karsilik bütçeden, sayilari yüzlerle sinirli isadamlarina kriz paketleri adi altinda 54.3 milyar TL, faiz giderleri olarak da 56.7 milyar TL kaynak ayirabilmektedir. Bu kaynaklarin sadece yüzde 10’nun bile verilmesi durumunda kamu görevlilerinin beklentileri karsilanmis olacaktir” ifadelerini kullandi.
Ek Ödeme, Bu Haliyle Adaletsiz ve Eksiktir
Ek ödemede de iktidarin yanlis hesap yaptigini, ek ödemenin bu haliyle eksik bir ödeme oldugunun altini çizen Gündogdu, “Çünkü ek ödeme miktari eksiktir, ek ödemenin kapsami eksiktir, ek ödeme düzenlemesinde sendikalarin görüslerinin alinmamasi eksikliktir. 2008 yili mutabakat metninde açikça ifade edilmesine karsin 2009 ve 2010 yillarinda ek ödemede artis yapilmamasi, hükümetin imzasina güven duyma konusunda tereddütler olusturmaktadir. Mutabakata göre, 2012 yilinin birinci alti aylik döneminin sonuna kadar ek ödemede kapsamli artislar yapilmak suretiyle ‘esit ise esit ücret’ ilkesinin gerektirdigi sonuca ulasilmasi karar altina alinmisti. Ancak, belirtilen tarihe kadar ek ödemede hangi oranda artis yapilacagi konusunda bir takvimin ortaya konulamamasi, hükümetin bu konudaki samimiyetini de sorgulamayi hakli kilmaktadir. Memur-Sen olarak, ek ödemeye iliskin takvimin konfederasyonlarin da katilimiyla belirlenmesi ve 1 Ocak 2010’dan geçerli olmak üzere ek ödemeye 30 TL artis yapilmasi, 1 Temmuz 2010’da ilave 30 TL artis gerçeklestirilmesi talebimizi yineliyoruz” diye konustu.
KEY Ödemeleri Açiklanmalidir
Konut Edindirme Yardimi’nin (KEY) hak sahiplerine ödenmesini 2009 toplu görüsme masasinda karar altina aldirdiklarini ifade eden Ahmet Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü:
“Bu bakimdan ikinci KEY ödemelerinde yasanan krize Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in el koymasi, ödenmesi yönünde talimat vermesi ve konuyla ilgili yasa tasarisinin hazirlanmasi olumlu bir gelismedir. Basbakan’in talimati üzerine hak sahiplerine üçüncü kez hak taninmasinin kararlastirilmasi iyi niyetli bir adimdir ancak, yanlis uygulamalardan dolayi hak sahiplerinin endise ve kaygilari devam etmektedir. Bu nedenle, KEY ödemelerinde yasanan süre asimi krizinin çözülmesi, yasa tasarisinin zaman kaybedilmeden sonuçlandirilarak, hak sahiplerinin alacaklarini ne zaman, nereden ve ne kadar alacagina dair bilgilendirmenin kamuoyuna acilen yapilmasini bekliyoruz.”
Tedavi Katilim Payi Memurun Gelirini Azaltan Bir Uygulamaya Dönüsmüstür
Hükümetin tedavi katilim payinda yüzde 33 ila yüzde 150 arasinda artis yaptigi, bu uygulamayla tedavi katilim payinin hastadan ve hastaliktan para kazanmaya dönüstügünü kaydeden Gündogdu, Konfederasyon olarak, hükümetin bu uygulamasinin iptali için Danistay’da dava açtiklarini hatirlatti. Kamu görevlilerinin gelirlerini artirmasi gereken hükümetin katilim payi ile giderlerini artirma yöntemini tercih ettigini belirten Gündogdu, “Katilim payi uygulamasi incelendiginde görülecektir ki, saglik kurumuna basvurmak ücrete tabi, reçete yazdirmak ücrete tabi, eczaneye gitmek ücrete tabi. Durum bu olunca, aslinda bir isim degisikligi de sart. Bu tedavi katilim payi degil, saglik sisteminin parali hale dönüstürülmesidir. Sayin Basbakan’in genel saglik sigortasiyla ilgili söyledigi herkesin saglik güvencesi semsiyesi altina alindigi ve bu semsiyeden ücretsiz yararlanacaklari yönündeki beyanlari, bu uygulamayla Maliye Bakanligi’nca ters çevrilmis olmaktadir. Katilim payi uygulamasi kaldirilmadigi sürece, saglikta dönüsüm ve reform ölü dogmus olacaktir. Umariz, tedavi katilim payi, ortaya çikan bütçe açigini kapatmanin en etkili yolu olarak kullanilmaz ve bu yanlistan en kisa zamanda dönülür” diyerek sözlerini tamamladi.
Açiklamanin ardindan Gündogdu, Meclis’e giderek, talep ve önerilerimizi içeren dosyayi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Baskani Mustafa Açikalin’a verdi.