Uluslararasi Egitim Felsefesi Kongremiz Basladi
Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu, bugün bütün iyi niyetli çabalara, bu devletin kurucu iradesinin modernlik iddiasina ragmen resmi ideolojinin hala her türlü tartismanin önünü kesmeyi, bilimsel, estetik, entelektüel alani çoraklastirmayi, kendi halkinin bir kesiminin bilme hayatini daha anlamli kilma hakkini gasp etmeyi resmi görevleri arasinda saydigini ifade ederek, “Oysa hepimiz biliyoruz ki, her degisimin temelinde zihniyet degisimi vardir. Bu zihniyet degisimi, basta Anayasa olmak üzere henüz hiçbir kurumumuzda gerçeklesmedi. Ancak degismeyenler, degistirilemeyenler, farkina varilmayanlar, farkina varilmasindan çikarlari bozulanlar hayatimizi etkilemeye devam ediyor” dedi.
Üç gün sürecek olan Uluslararasi Egitim Felsefesi Kongremiz, Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu’nun açilis konusmasiyla basladi. Yurtiçinden ve yurtdisindan 98 bilim adaminin katildigi kongrede katilimcilara hitap eden Gündogdu, itirazlarinin toplum mühendisligi adina hayatimizin her alanini kusatmak üzere dolasima sokulan sahte gerçekliklere, kendilerini hakikatin tartisilmaz tek sahibi gören insanlara ve kurumlara; her seyin üstünde, her seyi bilen, belirleyen, buyuran, dayatan, kendilerini bir çesit dokunulmazlik konumuna yerlestirenlere oldugunu kaydetti.
Entelektüel Gardiyanlarin Ürettikleri Ismarlama Bilgiler Toplumun Insani Dokusunu Tahrip Etti
Toplum mühendislerinin, insanlarin içinde bulunduklari ya da onlari kusatan dünyayi kestirilebilir ve denetlenebilir halde tutmak için durmadan ‘niçin’ ya da ‘neden’ gibi sorular sorarak yasamadiklarini çok iyi bildiklerini belirten Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü:
“Çünkü gerçekligin sosyal insasi dedigimiz olgu onlara yardim eder. Insanlar sahneye çikmadan önce yine toplum mühendisligi ve darbeler eliyle yasayacaklari ortam farkli nesneler ve farkli gerçeklikler olarak adlandiriliyor ve düzenleniyor. Bunun için insanlari nasil siniflandirdiklarina, nasil etiketlendirdiklerine ve ürettikleri sloganlara bakmak yeterlidir. Bu sürecin sonuçlarini çok iyi biliyoruz. Akillar körlestirildi, özgür düsünme yetenegi dumura ugratildi; her yastan ve her egitim düzeyinden insan, egemen ideolojinin dayattigi degerler basamagini ve hiyerarsik yapiyi içsellestirerek kendi gerçekliklerine, kendi degerlerine, kendi çevresine ve insanlik idealine yabancilasti. Bu baglamda ideolojik taseronlarin, entelektüel gardiyanlarin ürettikleri ve pazara sürdükleri ismarlama bilgiler, toplumun insani dokusunu tahrip etti. Bunlara bilinç tacirleri ya da ideoloji tacirleri demekte herhalde bir sakinca yoktur. Bu anlayis, hangi ülkede olursa olsun, hangi zaman diliminde yasarsa yasasin, felsefesini, sanatini, kültürünü, ideolojisini, bunlara bagli kurumlarini gelistirmenin yolunu bulmustur.”
Egitim Insan Için Vardir
Türkiye’nin, egitim adina dünyanin en ünlü filozoflarindan biri olan William James’i Amerika’dan getirdigini ancak yine de basarili olamadigini vurgulayan Gündogdu, “Sonuçlariyla ilgili pek çok sey söyleyebiliriz. Ancak ilk elden sunlari söylemeliyiz; egitim, her seyden önce disiplinlerarasi bir bilimdir; ekonomiden, siyasetten ve toplumdan ayri düsünülemez. Çünkü egitim; toplumun, ekonominin ve siyasetin altinda yer alan bir sistemdir ve bunlardan dogrudan etkilenir. Siz dünyayla her bakimdan yarisabilen nesil arzulayacaksiniz ama onlari çagdisi bir siyasetin, ekonominin mahkûmu yapacaksiniz. Bu, esyanin tabiatina aykiri akildisi bir tutumdur. Çünkü egitim, toplumun, ekonominin ve siyasal yapinin öngördügü insan için vardir” seklinde konustu.
Az Sayida Bilgili Insanin Öncülügünde Çaglarin Akisi Degisir
Toplumun kolektif bilinçaltini yoguran, onlarin hayatlarini her dem diri ve yasanasi kilan toplumsal hafizamizin degerlerine yaslanarak, hukuksuzluga, insan haklari ihlallerine karsi çiktiklarini dile getiren Gündogdu, söyle konustu:
“Çünkü biz biliyor ve inaniyoruz ki, tarih de taniklik edecektir ki, az sayida bilgili, adanmis insanin öncülügünde çaglarin akisi degisir. Biliyoruz ki, öncelikle kendini yetistirmis insanlar tarafindan yürütülen, insan aklini ve vicdanini hedef alan bir hareketin önünde durmak mümkün degildir.”
Gündogdu, Nietzsche’nin, ‘Bizi güçlü sözlerinizle besleyiniz, zayif ruhlarin üzerimize çökmesine izin vermeyiniz’ sözüyle konusmasini tamamladi.
Anadilini Konusamayan Insanlar Yetisiyor
Türkiye Felsefe Kurumu Baskani Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, deger bilgisine sahip olamamanin çok büyük bir sikinti oldugunu belirterek, “Bu, ezberi olmayan bir felsefe egitimiyle giderilebilir” ifadesini kullandi.
Deger bilgisine dayali bir etik degerler dersine ihtiyaç bulundugunu anlatan Kuçuradi, bu dersi verecek ve bu amaca uyan ögretmenler yetistirmeliyiz. Anadilini konusamayan ve yazamayan insanlar yetisiyor” diye konustu.
Geçmisimizi Pek Bilmiyoruz
Türk Felsefe Dernegi Baskani Prof. Dr. Necati Öner, milli dil bilincinin bulunmamasindan yakinarak, sunlari söyledi: “Milli dil bilincinin ögrenildigi yer okuldur. Maalesef Milli Egitim Bakanligi’nin da bu konuda bir gayretine tanik olamiyoruz. Kendimizi, geçmisimizi, kültür ve sanat adamlarimizi bilmiyoruz. Yetistirilen gençlerin elestirisel görüse sahip olmalarini saglamaliyiz. Bu da nitelikli egitimle mümkündür. Egitimin ise en büyük sorunu ögretmen yetistirme düzeninde yasanan sorundur.”
Demokrasi, Çok Kültürlülügün Yolaçtigi Egitim Problemlerini Gideriyor
Ana Misafir Konusmaci Prof. Dr. Hervey Siegel, demokrasinin, bugüne kadar insanoglunun bulup, erisebildigi en ideal sistem oldugunu söyleyerek, oligarsi, monarsi ve benzeri rejimlerle arasindaki farklari detaylariyla dile getirdi. Siegel, demokrasinin çok kültürlülügü içsellestirdigini, toplumsal farkliliklari bir arada yasattigini, çok kültürlülügün yolaçtigi egitim problemlerini giderdigini savundu.
Her Degisme Bir Kemale Erme Degildir
Devlet Bakani Prof. Dr. Mehmet Aydin ise, egitimi, sürekli bir varolus haline geçme durumu olarak nitelendirdi. Özgür bireyin ayni zamanda özgür toplumun üyesi oldugunu ifade eden Aydin, egitim sürecinin istikrarli bir degisim içerisinde yol almasi gerektigini ancak her degismenin bir kemale erme olmadigini kaydetti.
