Haber
2011-10-31 06:28:34
Üniversitelerde Zihniyet Devrimine Ihtiyaç Var

3. Üniversite Temsilcileri Toplantisi, Kizilcahamam Asya Termal Otel’de gerçeklestirildi. Toplantinin açilisinda konusan Egitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Baskani Ahmet Gündogdu, “Sadece sorunlari ortaya koyan ufukla bu ülkenin gelecegini dizayn edemeyiz. Sorunlarin küresellestigi bir çagda, çözümlerin de küresellesmesi lazim. Üniversitelerin, geçmisin tortularini bir an önce üzerinden atmasi, sadece mevzuat degisikligiyle yetinmemesi; siyasetin de, sivil toplumun da önünde gidecek bir zihniyet devrimi yasamasi gerekiyor” dedi.

 

Üniversitelerde degisimin ancak sendikal örgütlenmeye paralel olarak gelisebilecegini belirten Gündogdu, “Üniversitelerde özgürlesmenin yolu örgütlenmeden geçmektedir. Bu suurla hareket ederek yetkiyi almis olan 40 Üniversite Temsilcimizi tebrik ediyorum. Mevcutla yetinmemeli, 15 Haziran 2012 mutabakatlarina kadar üye sayimizi en az 30 bine çikarmaliyiz” seklinde konustu.

Gündogdu’nun konusmasinin satir baslari söyle:

 

Basbakanlik Genelgesi Üniversiteleri Kapsamaz Diye Bir Istisna Yok

Sendikal mevzuatin üniversitelerde yeterince islemiyor olmasi sadece rektörün kabahati degildir. Bizim sendikal kazanimlarimizin pesine düsüyor olmamiz lazim. MEB’in her kademesinde disiplin kurullarinda sendika yöneticileri varken, bazi üniversiteler hala bu hakki kullandirmak istemiyorlar. ‘Basbakanlik Genelgesi üniversiteleri kapsamaz’ diye bir istisna yoktur. Hakki gasp eden yöneticiler hakkinda suç duyurusunda bulunmaktan kesinlikle çekinmeyiniz.

 

Üniversitedeki Bürokratik Hantallik ve Keyfilikler Sona Ermelidir

Üniversitelerdeki bürokratik hantalligin sona ermesi gerekir. Millet adina icraat yapilmadigini gördügümüz yerlerde de bizim devreye girip hukuksuzlugu, aymazligi, keyfiligi desifre etmemiz lazim. Normalde demokratik bir devlette seffaflik esastir, desifreye gerek yoktur fakat demokratik ve seffaf yönetim anlayisindan nasibini almamis, derebeylige özenilen yerlerde keyfilikler alir basini gider; iste orada sendikaya ve sendikaciya ihtiyaç vardir. Sendikaci, milletin vergileriyle milletin kuyusunun kazildigi yerde gözünü kapatamaz, nemelazim diyemez.

 

Çalisanlarin Özlük Haklarinda Iyilestirme Yapilmalidir

Ögretim elemanlarinin ve idari personelin özlük, sosyal ve mali haklarinda yetersizlikler var. Ekonomik sikinti yasayan bilim camiasindan bilimsel verimlilik bekleyemeyiz. Üniversite çalisanlarinin birçok sorunu bulunmaktadir. Yardimci doçentlerin derece problemini çözdük fakat 50/d’lerin sorunlari var, idari personelin sorunlari var. Üniversitelerde idari personelin ek ödeme tutarlari diger kamu kuruluslarinda çalisan personele oranla istenen seviyede degil. 657 sayili Kanun’da memurlarin sicil uygulamasi kalkarken, 2547 sayili Kanun’a bagli çalisanlar için halen devam ediyor. Görevde yükselme sinavlari birçok yerde uygulanmiyor. Kadrolar yönetim tarafindan hülle yöntemlerle dolduruluyor. Gelistirme Ödenegi idari personele verilmiyor. Daha bunun gibi birçok sorun çözüm bekliyor.

 

Ögretim Elemanlari Asiri Ders Yükünden Dolayi Bilimsel Çalismalara Vakit Ayiramiyor 

Ögretim elemanlari, birinci ve ikinci ögretimdeki ders yüklerinden dolayi akademik çalismaya yeteri kadar vakit ayiramiyor. Çünkü üniversitelerde akademik personel yetersizligi var. Hal böyleyken, yeni kurulan üniversitelerdeki ihtiyaci, bir nebze olsa, giderecek bir formül olan ‘asker ögretim elemani’ uygulamasi hala hayata geçirilememistir. 

 

Sadece Sorunlari Ortaya Koyan Ufukla Ülkenin Gelecegi Dizayn Edilemez

Sorunlari ortaya koymakla kalmamali, onlara çözüm de üretmeliyiz. Sadece sorunlari ortaya koyan ufukla bu ülkenin gelecegini dizayn edemeyiz. Artik küresel sorunlar karsisinda küresel sorunlari paylasiyor olmayi düsünüyor, kararlastiriyor, projelerini hazirliyor ve bu dogrultuda kosuyor olmamiz gerekiyor. Sorunlarin küresellestigi bir çagda çözümlerin de küresellesmesi lazim. Türkiye’de üniversitelerin geçmisin tortularini bir an önce üzerinden atmasi, siyasetin de sivil toplumun da önünde gidecek bir zihniyet devrimi yasamasi gerekiyor. Bunun disinda hareket etmeye hakkimiz yok. Bu, artik gönüllülük isi degildir. Bununla sadece kendinize degil, gelecegimize iyilik yapiyorsunuz. Siz bu sorumlulugu kabul ettiginiz anda, sorunlara karsi çözüm üretme zorunlulugunuz baslar. Sorunlar karsisinda, ‘Suna haksizsin dersem acaba bana söyle mi yapar’ korkusunun basladigi yerde diktatörler üremeye devam eder.

 

Iri Liseler Istemiyoruz

Iri lise degil, evrensel üniversite istiyoruz. Dünyaya açilalim; Ingiltere’den, Amerika’dan, Ispanya’dan, Malezya’dan ögrenci getirelim diyoruz, sonra da ona Inkilâp tarihini mecburi ders olarak okutuyoruz. Bu, üniversiteyi iri lise zannetmektir. Iri lise olmaktan kurtulmak istiyorsak, adimlarimizi evrensel degerler, bilim ve özgürlük adina genisletmek zorundayiz.

 

Üniversitelerin Alani Belirlenecekse Bilim ve Özgürlük Yeter

YÖK’ün anayasal kimligine son verilmesi, yasayla üniversitelerin alaninin belirlenmesi konusuluyor. Alan belirlenecekse, bilim ve özgürlük yeter, baska alana gerek yok. ‘Ordu Göreve’ pankarti altinda yürüyenler kendilerini bir ordunun komutani gibi görüyordu. Böyle bilim adami olmaz, mevzuat da buna müsaade etmemelidir. YÖK’ü ve üniversiteleri öyle kurumsallastiralim ki, basina kim gelirse gelsin, bu millete asla kötülük yapamasin.

 

 

Türkiye’yi Akademik Sendikacilikla Tanistirdik

Türkiye’de sendikaciligi ideolojik kamplasmanin üssü olmaktan çikardik. ‘Kahrolsun’ ya da ‘Yasasin’ sendikaciligi yerine, hizmet ve akademik sendikacilik diye yeni bir yaklasim ortaya koyduk. Milletin degerleriyle barisik “deger sendikaciligimiz” ile bugün Türkiye’nin en büyük konfederasyonu ve en büyük sendikasi olduk. Kavga zemininde rekabeti degil, rekabet zemininde akademik sendikaciligi önemseyerek, büyümeye devam edecegiz.  

 

‘Yasaklari Yasaklayalim’

Bu ülkede kadin erkek esitliginden bahsedilir. Bu ülkede kadin erkek esitliginde degil, kadinlar arasi esitlikte sorun var. Birçok ögretmenimiz, doktorumuz meslekten atildi. Büyük çogunlugu Müslüman olan bir ülkenin meclisinde sirf basörtülü diye milletvekiline haddi bildirildi. Kanunlar yasaklamiyor, ‘bayanlar tayyör giyer’ diyor. ‘Bayanlar tayyör giyer’den ‘basörtüsü takilamaz’a getirilen uygulayicilarin art niyetinden kaynaklanan bir sorun. Basörtüsü yasak degil ama kafalarda yasak var, kafalarin içi yasakli. Onun için bu ülkenin demokratlarinin oybirligiyle bu ülkedeki ‘yasaklari yasaklayalim’ diye anlasmasi lazim. Evrensel Insan Haklari Beyannamesi dogrultusunda, temel genel kültüre mugayir olmamak sartiyla, kimin ne giydigine kimsenin karismaya hakki yoktur.

 

Utanmak gerekmiyor mu? Belçika parlamentosu, haddini bildirdigimiz milletvekilini ayakta alkisliyor. Kimin ne giydigine dikkat etmeyen bir normallesmeye öncülük etme mecburiyetimiz var.

 

 

Laikligin Dindara Karsi Sopa Olarak Kullanilmasindan Vazgeçilmelidir

Laikligi Fransa’dan aldik. Fransa’daki laiklik, Katoliklerin din egitimi yapmalarinin teminati iken, Türkiye’de dindarlara karsi sopa olarak kullanilmaktadir. Laiklik, bizde çifte standarttan kurtarilarak, ya Anayasa’dan çikarilmali ya da Fransa’daki gibi uygulanmalidir. Bizim sürgün ettigimiz Sütçü Imam’in torunlari, Fransa’da özgürce egitim görebiliyor. Türkiye’de ise, egitim haklari yillarca ellerinden alindi. Ne adina? Laiklik adina. Kilik kiyafet serbestîsinin üniversitede, kamuda, Meclis’te serbest olmasi için mücadelemizi sürdürecegiz.

 

Demokrasiyle Cumhuriyeti Biraraya Getirmek Zorundayiz

Yeni anayasayla yapmak istedigimiz, kusatilmis egitim ve özgürlük anlayisindan kurtulmaktir. Mevcut anayasa, darbe anayasasidir. Mevcut anayasayi yazan cumhuriyetçiler, demokratik kavramini cumhuriyetin önüne getirmek istemiyor. Çünkü demokratik cumhuriyet olursa, içinde halk olacak. Biz demokrasiyle cumhuriyeti biraraya getirmek zorundayiz. Bu anayasayi yazanlarin amaci; içinde Alevi’nin, basörtülünün, Kürt’ün, dindarin olmadigi ‘Beyaz Türk’ü tanimlamakti; çünkü onlar ötekiydi. ‘Bu Beyaz Türk camiye girsin ama rakinin da hakkini versin’ bakis açisi vardi. Simdi ezberler bozuldu. Vatandasini taniyan, onu tanimlama ayibindan kurtulan devlet olma yolundayiz. Alevisine, Sünnisine, Kürt’üne, Türk’üne, basörtülüsüne, basi açigina esit mesafede olma zorunlulugumuz var. Yeni anayasa bu sorunu çözer mi? Çözmesine gerek yok, sorun çikarmasin yeter. Ingiltere’nin yazili bir anayasasi yok, Amerika’nin anayasasi 30 maddeyi geçmiyor. Derin devletin müsaade ettigi kadar oksijen alan bir millet olmak istemiyoruz. Vatandaslar olarak müsaade ettigimiz kadar varolan devlet istiyoruz.

 

 

‘Hepimiz Vanliyiz’

Daha önce Filistin’e, Dogu Türkistan’a yardimlar gönderdik; Ramazan’da iftarlar programlarimizi iptal ettik ve “Yardimlar Afrika’ya “dedik. Simdi de “Hepimiz Vanliyiz”  diyoruz. Egitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak 415 bin TL’lik ilk yardimimizi yola çikardik. Teskilatlarimiz, yardim seferberligimizi genisleterek sürdürecektir.

 

Van’da depremde çogunlugu stajyer olan ögretmenlerimizi kaybettik. Üyemiz olanlara ferdi kaza sigorta çeklerimizi ulastiracagiz. Kaybettigimiz bütün egitim çalisanlarinin yarasini sarmak için elimizden geleni yapacagiz.

 

‘Ödenmis Bedeller Unutulmasin’

Hatira yarismamizi bu yil farkli bir formatta baslatarak, ‘Ödenmis Bedeller Unutulmasin’ dedik. Vesayeti desifre etmek bizim görevimizse, 28 Subat döneminde dayak yiyen, okuldan atilan binlerce kardesimiz var. Bu hatira yarismasinda onlara çok büyük is düsüyor. Bu arkadaslarimiz hatiralarini yazsinlar. Gelecek nesle nasil bir bedel ödedigimizi intikal ettirelim.

 

Genç Memur-Sen’i Kuruyoruz

Genç Memur-Sen projesini baslatiyoruz. Bu ülkenin egitim sistemi tek tip adam yetistirmeyi önemsedigi için, bu tek tip adam yetistirmenin disina çikan ‘imalat hatalariyla’ bugüne geldik. Ilkögretimden yüksekögretime sivil itaatsizligi kavramis, sorgulayan, arastiran, itiraz edebilen nesli ortaya çikarmamiz lazim. Genç Memur-Sen projesiyle gençlerimizi akil adamlarimizla bulusturup, degerler egitimiyle gelecege hazirlamak istiyoruz.

 

“Üniversite Sorunlari ve Çözüm Önerileri” Paneli Yapildi

Programda, “Üniversite Sorunlari ve Çözüm Önerileri” konulu bir panel de gerçeklestirildi. Doç. Dr. Erdinç Yazici’nin yönettigi panelde, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmus Günay ve Doç. Dr. Mustafa Orçan, YÖK’ün yapilandirilmasi ve üniversite çalisanlarinin sorunlarina dair birer konusma yapti.

 

Yönetim Liderlik ve Kurum Kültürü Semineri

Panelin ardindan Ibrahim Zeyd Gerçik, “Yönetim, Liderlik ve Kurum Kültürü” konulu bir seminer verdi.

Programin kapanis konusmasini yapan Genel Baskan Ahmet Gündogdu, konusmasinin ardindan, üniversitelerde yetkiyi alan 40 Üniversite Temsilcimize, basarilarindan dolayi tesekkür plaketi verdi.

 

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen