Yasamanin Yetkisi Elinden Aliniyor, Yürütme Devre Disi Birakiliyor
Memur-Sen ve Egitim-Bir-Sen Genel Baskani Ahmet Gün- dogdu, Anayasa Mahkemesi, Danistay ve Hakimler ve Savcilar Yüksek Kurulu (HSYK) gibi yüksek yargi organlarinin verdikler kararlarla, TBMM’yi devre disi biraktigini, yürütme yetkisine müdahale ettigini söyledi.
Memur-Sen Genel Merkezi’nde bir basin toplantisi düzenleyen Ahmet Gündogdu, HSYK kararlari, Danistay’in katsayi karari ve ‘Kamu Görevlilerinin Demokratik ve Sendikal Haklari Çalistayi’ sonucu hakkinda açiklamalarda bulundu.
Yetki Gaspi Yasaniyor
Anayasa’nin 6, 7, 8 ve 9. maddeleri ortada iken, kuvvetler ayriligi ilkesi geregi, Anayasa Mahkemesi, Danistay, HSYK’nin ortaya koydugu tablonun, TBMM’nin devre disi birakilmasi oldugunu ifade eden Gündogdu, verilen kararlarla yasama yetkisinin TBMM’den alindigini, yürütme yetkisine de müdahale edildigini kaydetti.
Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ilkelerinden vazgeçilip, üstünlerin siparisinin, uygun koridorlar açilarak karsilandigini belirten Gündogdu, bunun, yargi devletinin ortaya çikmasinin en açik sekli olduguna dikkat çekti.
Anayasa’nin 138. Maddesi Ihlal Ediliyor
Anayasa’nin 138. maddesinin Erzincan olayina açiklik getirdigini dile getiren Gündogdu, “Bu madde, hakimlerin bagimsiz karar verebilecegini, hakimlere hiç bir makamin emir ve talimat veremeyecegini, görülmekte olan bir davayla ilgili genelge yayinlanamayacagini, tavsiye ve telkinde bulunamayacagini, soru sorulamayacagini, görüsme yapilamayacagini, beyanda bulunamayacagini ortaya koyuyor” seklinde konustu.
Savcilarin var olan yetkisini kullanarak sorusturma yaptigini, tutuklama talebine de hakimlerin ‘evet’ dedigini hatirlatan Gündogdu, tutukluluga itirazin da reddedilmesine karsin bu savcilarin yetkilerinin ellerinden alinmasinin anlasilir olmadigini vurguladi.
“Yargiçlar devleti istemiyoruz. Danistay ve Yargitay’in açiklamalarini anlamak ve kabul etmek mümkün degildir” diyen Ahmet Gündogdu, bundan bir süre önce Anayasa’nin mayinli bölgelerini, HSYK kararlarinin yargi denetimi disinda tutulmasinin ortaya çikardigi sorunlara dikkat çektiklerini hatirlatarak, söyle konustu:
“Keske bu uyarilarimiz o zaman dikkate alinsaydi. Yargi reformu için dügmeye keske o zaman basilsaydi. Yargiçlar eliyle özgürlükleri ve esitlikleri elinden alinan ülkeden kurtulmus olurduk. Meclisi göreve çagiriyoruz. Anayasa’da tanimli olan demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti ilkelerini biri digerinin amiri olmadan biraraya getirecek, devletin hukuk yüzünü ortaya çikaracak yeni bir anayasaya ihtiyaç var.”
Egitimde Firsat Esitligi Engelleniyor
Anayasa’nin egitimde firsat esitligi maddesinin, Türkiye’de yasayan herkesi bagladiginin altini çizen Gündogdu, 1974’ten 1998 yilina kadar her ögrenci çözebildigi soru oraninda üniversiteye girebiliyorken, bu hakkin 28 Subat döneminde gasp edildigini kaydetti.
Danistay’in Yerindelik Denetim Yetkisi Yok
Danistay’in, o dönemde, kendilerinin ve baska kurumlarin açtiklari davalara, “2547 Sayili Yasa’ya göre bu YÖK’ün uhdesindedir’ cevabini verdigini söyleyen Gündogdu, YÖK Baskani degistikten sonra, Danistay’in olaya sahip çikmasinin, yetkisi olmadigi halde, yerindelik denetimi yapmasi anlamina geldigini vurguladi. Danistay’in yetkisi olmadigi halde yerindelik yetkisini kullanmaya devam ettigini belirten Gündogdu, “Bu ‘yasama, yürütme ve yargi’da, yürütmenin yerini almaktir. Egitim isini de Milli Egitim Bakanligi ve YÖK’ten alarak, ‘ben dizayn ederim’ demektedir” dedi.
Toplu Sözlesme ve Grev Hakkinin Önü Açildi
Gündogdu, Abant’ta düzenlenen Kamu Görevlilerinin Demokratik ve Sendikal Haklari Çalistayi’nin sonuçlariyla ilgili de degerlendirmelerde bulunarak, söz konusu çalistayin, 2009 Yili Toplu görüsmeleri sonucunda taraflarca imza altina alinan Toplu Görüsme Tutanagi geregi yapildigini hatirlatti.
Memur-Sen olarak bu çalistaya toplu görüsme sürecinin tamamlandigi andan itibaren hazirlandiklarini, yaptiklari çalismalarin verimliligini ortaya koyan bir sonuç bildirisinin olusmasini sagladiklarini ifade eden Gündogdu, “Sonuç bildirgesinin içeriginde yer verilen ‘Avrupa Sosyal Sarti’nin 5 ve 6. maddelerine konulan çekincelerin kaldirilmasi’ cümlesi, ‘bir talebin ifadesi’ olarak degil, ‘kamu görevlileri ve sendikalarinin toplu sözlesme ve grev haklarini fiilen kullanmalarini saglama iradesi’ olarak bildiride yer almistir. Bu sonuç, kamu görevlilerinin ve sendikalarinin toplu sözlesme ve grev haklarini fiilen kullanabilmeleri gerektigi gerçeginin artik bir ‘devlet görüsü’ ve yükümlülügü haline geldigini de göstermektedir” diye konustu.
Çalistaya Katilmayanlar, ‘Çamur At ya da Çamura Yat’ Diyenlerdir
Gerek çalistay öncesinde gerekse çalistayin tamamlanmasindan sonra çalistayi ve sonuçlarini “Ya çamur at ya çamura yat” anlayisiyla küçümseme stratejisi güden konfederasyonlarin da büyük bir çeliski içinde olduklarini dile getiren Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü:
“2009 Yili Toplu görüsmeleri sonucunda düzenlenen Toplu Görüsme Tutanagi’nin ilk metni, toplu sözlesme ve grev hakkiyla ilgili düzenlenecek çalistayda ‘kamu görevlilerinin is güvencesi’ konu basligi altinda bir tartisma yapilmasini öngörüyordu. Kamu-Sen’in imzalamaktan kaçinmadigi bu metni Konfederasyonumuz Memur-Sen imzalamamistir. Memur-Sen’in bu kararli tutumu üzerine Toplu Görüsme Tutanagi’nin içeriginden, ‘is güvencesinin tartisilmasi’ ifadesi çikarilmistir. Kamu-Sen’in her iki metne de imza atmasina karsin is güvencesinin tartisilacagi vehmiyle çalistaya katilmayacagini açiklamasi, inandirici ve samimi olmadigi gibi ilkesizliktir.”
Kendi Içlerinde Çeliski Yasiyorlar
KESK’in ise, toplu görüsme sürecinin bütününde yer almamayi tercih etmesine ragmen çalistaya ilk asamada olumlu cevap verip kendilerini temsil edecek isimleri bildirdigini anlatan Ahmet Gündogdu, daha sonra nedenini hala açiklamakta zorlandiklari bir sekilde çalistaya katilma kararini geri çektigini söyledi.
Sonuç bildirgesinin; Cumhurbaskanligi basta olmak üzere devlet kurum ve kuruluslarinin üst düzey yöneticilerle temsil edildigi bir çalistay sonucu olusmasinin önemine dikkat çeken Gündogdu, sonuç bildirgesinin, hükümet adina kamu görevlileri konfederasyonlariyla görüsmeleri yürüten Devlet Bakani’nin açis konusmasi sonrasinda Devlet Personel Baskani tarafindan okunmasinin; toplu sözlesme ve grev hakkina dair malumlari dahi kabul etmeyen devletin, bu çalistay sonucunda malumlari kabul etme iradesi yaninda ilan etme görevini de üstlendiginin göstergesi oldugunu dile getirdi.
