Haber
2013-01-05 06:35:13
Başbakanı Seçen Kadının Kıyafetini Seçme Hakkı Yok!

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, başörtüsü yasağıyla birlikte kadına devlet eliyle aleni bir şekilde şiddet uygulandığını ifade ederek, “Başbakanı seçme hakkı olan kadının, ne giyeceğini seçme hakkına sahip olmaması oldukça düşündürücüdür” dedi.

Kocaeli Şubemizin düzenlediği “Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz” konulu konferansta konuşan Gündoğdu, başörtüsü yasağıyla şiddetin en büyüğünü devletin yaptığını, bu yasakla adeta Allah’ın emrinin ihlal edildiğini söyledi.

Türkiye’nin, darbecilerin bıraktığı bu bakiyeden kurtulmak zorunda olduğunu vurgulayan Gündoğdu, “Devletin şiddet uygulama hakkının olmadığını buradan açıkça ilan ediyorum. Favorilerin kemiğe kadar gelmesi, bıyıkları üstten alma, etek boyu, başı açık gibi, darbe ürünü ucube uygulamaları istemiyoruz. Devlet, vatandaşın ne giydiğine değil, ne ürettiğine bakmalıdır” şeklinde konuştu.

 

Türkiye’yi Bir Ayıptan Kurtarmak İçin İmza Kampanyasını Başlattık

Kişi hak ve özgürlüklerinin hiçbir şarta bağlı olmadan yaşanabilmesi için mücadele verdiklerini anlatan Gündoğdu, bu anlayış doğrultusunda okullarda uygulanan 82 model kılık-kıyafet dayatmasına karşı çıktıklarını kaydetti. Kadınlara 1930’da seçme, 1934’te ise seçilme hakkı verildiğini hatırlatan Gündoğdu, başbakanı seçme hakkı olan kadınların, ne giyeceğini tercih edemediklerini belirterek, bu tablonun günümüz Türkiyesi’ne yakışmadığını vurguladı. Artık bu ayıptan kurtulmanın zamanı geldiğini dile getiren Ahmet Gündoğdu, bunun için imza kampanyası başlattıklarını bildirdi.

Gündoğdu, şöyle konuştu: “Büyük bir oranı Hıristiyan olan Belçika’da bizim meclisimizden haddini bildirerek kovduğumuz Merve Kavakçı ayakta alkışlanıyorsa, Avrupa’nın merkezi Bosna-Hersek’te başörtülü belediye başkanı seçilebiliyorsa, bu ülke de artık darbecilerin bıraktığı bakiyeden kurtulmak zorundadır. Türkiye’nin bu ayıptan biran önce kurtulması için imza kampanyası başlattık.”

Derse Değil, Bireye Özgürlük İstiyoruz

Çağdışı yönetmelikten kurtulmak için derslere başörtülü ve kravatsız girdiklerini ifade eden Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlkini 30 Kasım’da Meclis önünde, ikincisini 10 Aralık’ta Türkiye genelinde, üçüncüsünü 2 Ocak 2013’te Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaptığımız eylemi şimdi ise 10 milyon imza kampanyası ile devam ettiriyoruz. Üniversitelerde başörtüsü serbest, staja gelince yasak olmazdı. İmam hatip liselerinde okuyan kızlara, ‘isterseniz başınızı örtebilirsiniz’ deniliyor. Bunu ister ‘bardağın yarısı doldu’ diye değerlendirin, en azından bir mevzuatla görülür olmasını bir dolma olarak alalım. İsterseniz ‘bardağın yarısı hala boş, dolma biçiminde bir sorun var’ diyelim. İmam hatip lisesinde okuyan genç kızımıza bu özgürlük hakkı, tercih sunulurken, ticaret lisesine geçiş yapsa bu hakkını kaybediyor. Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerinde var olan hak, diğer derslerde yok. Öyleyse burada bireye değil, okula ve derse özgürlük var. Biz dersin içeriğine ya da okulun türüne göre değil, doğrudan bireye özgürlük istiyoruz. Bu kapsamda, öğrencilerimizle birlikte öğretmene, memura, mühendise, kısaca bütün kamu görevlilerine başörtüsü serbestîsinin tanınmasını istiyoruz. Şüphesiz bu talep, özgürlüklerin yasal altyapısını oluşturmakla mükellef ve milli iradeyi seslendiren TBMM’de başörtülü kadınların milletvekilli olarak yer almalarını da içeriyor.”

 

Başkaları Gibi Seyirci Kalmadık, Millet İradesinden Yana Tavır Aldık

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana belli aralıklarla darbeler yapıldığını hatırlatan Gündoğdu, bu süreçlerde insanlığın değerlerinin ayaklar altına alındığını, 28 Şubat sürecinde bankaların soyulduğunu, milletin vergileriyle tahsis edilen maddi değerlerin kişisel hesaplara aktarıldığını kaydederek, “O dönemde, devlet bankalarının içi boşaltıldı.  Ülke ekonomisi dibe vurdu. Halk krizi yaşarken, bazıları sefasını sürüyordu. Bugün sıkıntısını yaşadığımız başörtüsü yasağı da bu dönemin bir ayıbıdır” ifadelerini kullandı.

2002 yılında yapılan genel seçimlerde milletin oylarıyla darbecilere darbe indirildiğini ifade eden Gündoğdu, “Bu tokadı içine sindiremeyen asker, bürokrat, medya, sözde sendika oligarşisinin direnci oldu. Ayışığı, Balyoz, Sarıkız, Ergenekon örgütlenmeleri bu korkunun göstergesidir. Bunları yapanlar önce cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etti, sonra da 27 Nisan e-muhtırasıyla planlarına devam etti” diye konuştu.

Memur-Sen’in her dönemde hak ve özgürlüklerden yana tavır aldığını vurgulayan Ahmet Gündoğdu, “Sözde sendikacılık yapan bazı oluşumların aksine milletten ve iradesinden yana tutum aldık. Memur-Sen bunu yaparken, darbecilere ev sahipliği yapıp, çanak tutan sendikacılar oldu” dedi.

Gündoğdu, 28 Şubat sürecinde “5’li Çete” diye adlandırılan darbe yanlısı oluşumun içinde bazı işçi sendikalarının da yer aldığını; son süreçte bazı memur sendikalarının töreci, derin devletçi bir refleksle ‘Ergenekon’a ev sahipliği yaptığını söyledi. Gündoğdu, şunları kaydetti:

“Millet ve iradesi için bedel ödemek yerine, darbecilerin tetikçisi olmayı tercih eden, daha da ileri gidip sendikalarını vesayetçi güruhun karargâhına dönüştüren sözde sendikacılar, bu tavırlarıyla darbeci artığı ve demokrasi atığı olarak kirli tarihin figüranı olmayı başardılar! Yakın zamana kadar millet iradesini yok sayanlara ev sahipliği yapmayı sendikacılık sayan bu zevat, darbeci neslin tükenmesiyle asalağı olabileceği yeni yaşam formlarının arayışındadır. Memur-Sen, kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman böyle bir arayışın içinde olmadı. Milletin ve değerlerinin asil sözcüsü ve savunucusu olmayı misyonu olarak gördü ve vizyonunu buna göre belirledi. Millet de, kamu çalışanları da bunu çok iyi biliyor.”

Gündoğdu, daha sonra, medeniyet ve demokrasi kavramları üzerinden ‘medeniyet davası ve demokrasi mücadelesi’ temasına değindi. Batı medeniyetinin çıkarcı olduğunu, menfaatlerini insanlık değerlerinin üzerinde tuttuğunu vurgulayan Gündoğdu, Batı’nın ikiyüzlü olduğunu, sözde medeni görünenlerin, kendileri dışında kalanlara yaşama hakkı tanımadığını belirterek, “Konu İslam dünyası olunca gerçek yüzleri ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.

Bizim Medeniyet Değerlerimizin Temelinde İnsan Var

Medeniyet değerlerinin öncülerinden, Memur-Sen’in ve Eğitim-Bir-Sen’in Kurucu Genel Başkanı merhum Mehmet Akif İnan’ın Batı’nın teknolojisine, okur-yazarlığına karşı olmadığına dikkat çeken Gündoğdu, “İnan, materyalist düşüncelerine karşı ‘uyanık olma’ çağrısı yapmıştır” dedi.

Anadolu insanının medeniyet anlayışının temelinde yaşatma ideali olduğunu ifade eden Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, Batı’nın medeniyet anlayışında ise öldürmenin esas olduğunun altını çizdi. Gündoğdu, ‘bir insanın ölümü kainatın ölümü, bir insanın kurtuluşu kainatın kurtuluşudur’ anlayışının temsilcileri olduklarını dile getirdi.

Batı medeniyetinin korku üzerine inşa edildiğini söyleyen Gündoğdu, Batı’nın düşmansız asla ayakta duramayacağını, Batı’nın medeniyet anlayışının, insanlık değerlerinden uzak bir bakış açısıyla yapılandırıldığını belirterek, “Düşman sayesinde ayakta kalıp, korkuyla iktidarlarını güçlendiriyorlar” şeklinde konuştu.

Bir zamanlar Türkiye’de de benzer bir durumun yaşandığını anlatan Gündoğdu, darbecilerin milli iradeyi yok sayarak millete rağmen politikalar izlediklerini hatırlattı. Darbeler vasıtasıyla milletin adeta dövüldüğünü ifade eden Gündoğdu, “Millet egemenliğinin TBMM aracılığıyla yürütüleceği ifadesi bile 60 darbesi ve 61 darbe anayasasıyla ‘belli organlar eliyle kullanılır’ diye değiştirildi. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku egemen oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Gündoğdu, programı kapsamında, Şube Başkanımız Halil İbrahim Keleşoğlu ile birlikte Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’yu ziyaret etti.

Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, daha sonra, Kocaeli Şubemizin il divan toplantısına katıldı. 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen