Türkiye ile Ermenistan arasinda uzun süredir tartisma konusu olan ve nihayetinde tarihçilere birakilmasina karar verilecek bir noktaya gelen sorunun Fransa tarafindan siyasi ranta dönüstürülmeye çalisilmasi son derece çirkindir.
Geçmiste yasanan tartismali bazi olaylarin tarihçiler tarafindan arastirilip gün yüzüne çikarilmasi gerekirken, basta ABD ve Fransa olmak üzere bazi Batili ülkelerin bu yasananlar sebebiyle Türkiye üzerinde ‘soykirim’ seklinde baski kurmak istemesi, kabul edilebilir bir durum degildir.
Kaybolan itibar ve güvenilirliklerini, bazi lobilerden medet umarak kazanma çabasinda bulunmalari, bu kisilerin acinasi hallerinin itirafidir.
Fransa Devlet Baskani Nicolas Sarkozy’nin, Cumhurbaskani Abdullah Gül’ün telefonlarina çikacak yüzü dahi bulamadigi bir ortamda, israrla Türkiye-Ermenistan iliskilerinden ve Ermeni diasporasindan medet umar duruma gelmesi, Fransa’nin Cezayir’de gerçeklestirdigi soykirim ve katliamlari akillara getirmektedir.
Cezayir’de,
Fransiz
yönetimi altinda 1,5 milyon kisi hayatini kaybetmis, çok sayida
kisi de iskence ve kötü muameleye maruz kalmistir. Türkiye’nin
Ermenilere karsi soykirim yaptigini devletin en etkin organlariyla iddia eden
Fransa,
söz kendisine geldiginde soykirim
bir yana, olaylardaki sorumlulugunu dahi kabul etmis degildir. Paris
hükümetine göre tüm bu olaylar tarihçilere birakilmalidir.
Cezayir
Devlet Baskani Abdülaziz
Bouteflika, Fransa’nin
Cezayir’de
sadece insanlara karsi degil, insanlarin kimliklerine ve kültürlerine
karsi da bir soykirim uyguladigini dile getirmektedir.
Fransiz
iskence teknigi uzmani Emekli Tuggeneral Paul
Aussaresses, hatiralarinda en az bin
509 kisiyi yargisiz infaz ettigini itiraf ederken, Cezayirli üst düzey
bir idareci olan ve Mayis
1945 Vakfi’nin Baskani Muhammed
El Korso, “Fransizlar ve uluslararasi
kamuoyu bilmelidir ki, Fransa
Mayis 1945’de gerçek bir soykirim islemistir” derken, Cezayir
Devlet Baskani Abdülaziz Bouteflika da, “Cezayir, sömürgecilik
ve bagimsizlik savasi dönemlerinde islenen tüm bu suçlarin
Fransa tarafindan kabul edilmesini beklemeyi hiçbir zaman birakmamistir”
seklinde konusurken, kendi geçmisinden kaçan Fransa’nin
bu ayiplarini örtemeyecegi bir gerçektir.
“Fransiz yasalari tarafindan taninan soykirimlarin reddi, bir yil ve 45 bin avro para cezasina çarptirilir” ifadesinin yer aldigi söz konusu kanun teklifinin kabul edilmesiyle, ifade özgürlügü diye bir sey kalmayacak, konuyla ilgili düsüncelerini açiklayanlar cezalandirilmis olacaktir. Böylece Fransa, Cezayir’de isledigi insanlik suçuna ‘ifade özgürlügünü ortadan kaldiran ülke olma’ ayibini da ekleyerek tarihteki yerini alacaktir.
Egitim-Bir-Sen olarak, Türkiye ile Ermenistan arasindaki sorunun tarihçilere birakilmasini, basta Fransa olmak üzere, bu sorunu gelecege yönelik planlarina alet etmek isteyen diger ülkelerin kendi isine bakmasini, yapacak isi kalmamissa da, geçmisleriyle yüzlesmesini öneriyoruz.