Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Şamil Öçal, “Türkiye’nin tarih boyunca en çok ilişkisinin ve kültürel alışverişinin olduğu ülke İran’dır. Bu bakımdan Türkiye için İran, İran için de Türkiye önemlidir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen Kültür Sohbetleri programına katılan Doç. Dr. Şamil Öçal, “İslam Medeniyeti ve İran” konulu bir sunum yaptı. İranlıların, Abbasiler döneminden itibaren Türklerle çok yakın bir ilişki içinde olduğunu ifade eden Öçal, şunları söyledi: “Tarih boyunca Türkiye olarak en çok ilişkimizin ve kültürel alışverişimizin bulunduğu bir coğrafyadır. Atalarımız bu topraklara göçerken İran’daki menzillerinden birçok unsuru buraya taşımışlar ve aynı zamanda İran kültürünü de etkilemişlerdir. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde medreselerimizde kitaplarını okuduğumuz birçok âlim İranlıdır. Bu, İslami ilimlerin, akli ve nakli ilimlerin her alanı için geçerlidir. Mevlana eserlerini Farsça olarak yazmıştır. Diğer yandan Osmanlı padişahlarından Farsça divanları olanlar vardır. Aynı şekilde Osmanlı âlimlerinin Farsça kaleme aldıkları edebi ve ilmi eserleri mevcuttur. Tasavvuf kültürüne baktığımızda Farsçanın önemli ölçüde etkili olduğunu görüyoruz. Modern dönemlerde Ali Şeriati, Seyyid Hüseyin Nasr, Abdulkerim Süruş, Daryüs Şayegan, Murtaza Mutahhari gibi düşünürlerin eserleri Türkçeye çevrilmiş ve Türk entelektüel hayatının oluşumunda etkili olmuştur.”
İran’da Şiilik üst kimlik
İranlı kimliğini İslam’ın içerisinde de devam ettiren bir ülke olduğunu belirten Öçal, “Emeviler döneminde pasif durumda olsalar da Abbasiler döneminde tekrar aktif bir yapıya dönüşmüştür. İran’da Safevi Devleti Şiiliği bir mezhep haline getirmiştir. Şiilik bir tarikatken bir mezhep olmuş, kurumsallık kazanmıştır. Ancak şu an İran’da tarikat yoktur. Bunun sebebi İran’ın imamları var ve orada tarikata benzeyen bir ilişki vardır. İran’da Türk kültürünün etkisi şahlık zamanında yok edilmiştir. Ekonomik olaylar, sosyal ve siyasal olayları tetiklemiş ve Şah bu olayları kanlı bir şekilde bastırmış, halka eziyet etmiştir. Farsça dışında bir dil kullanılması yasaklanmıştır. İran’ın yüzde 60’ı Fars, yüzde 40’lık kesim Türkler, Araplar ve diğer etnik unsurlardan oluşuyor. Bu etnik gruplar ancak Şiilikte, yani üst bir kimlikte buluşabiliyor” şeklinde konuştu.
İmam Humeyni’nin, İran İslam inkılâbı yaparak modern zamana karşı bir cevap verdiğini kaydeden Şamil Öçal, “İmam Humeyni, Müslümanların birlik olması gerektiğini ifade etmişti ancak bugünkü hükûmet İran halkı tarafından eleştiriliyor. Ulus devlet kapsamıyla İran’ı dar bir kalıba soktuğunu belirtiyorlar. Şiiliğe bir mezhep olarak bakılması gerekir. Mezhep tarihsel bir olgudur, yani sonradan ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.