Haber
2013-04-25 07:38:50
Kan Durdu Diye Kanları Donanlara Fırsat Vermeyelim

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, “Yıllardır, ziyafet sofralarında lades kemiklerini kırar gibi, kırdılar gençlerimizi. Gizli mihrakların, bu ülkeyi karıştırmak isteyenlerin yeniden dişleri kamaşıyor. Ülkede kan durdu diye kanları donuyor neredeyse. Onlara fırsat vermeyelim” dedi.

Eğitim-Bir-Sen Trabzon Üniversite Temsilciliği, Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Pehlivan, Trabzon Şube Başkanı Mehmet Kara, şube başkan yardımcıları ve üniversite çalışanlarının katılımıyla bir toplantı düzenledi.

 

Fitne Tohumlarını Ekenlere Engel Olmak Mecburiyetindeyiz

Eğitim-Bir-Sen Üniversite Temsilcisi Doç. Dr. Hamdullah Çuvalcı’nın açılış konuşmasının ardından söz alan Teyfik Yağcı, ihtilaf ve tefrikaya yol açacak fitne tohumlarını ekenlere engel olmak mecburiyetinde olduklarını ifade ederek, şunları söyledi:

“Eğitimli ve eğitimci misyonumuzla, söz ve fiillerimizde, hal ve hareketlerimizde insanımız arasındaki uhuvveti, muhabbeti, samimiyeti, birlik ve beraberliği netice verecek davranışlara odaklanıp, ihtilaf ve tefrikayı getirecek fitne ve fesat tohumlarını ekenlere engel olmak mecburiyetindeyiz. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi, ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler o’nu top sindiremez.’ Bir milleti tefrikadan daha büyük korkutan bir şey olamaz. Bunun acılarını öğrenmek isteyen, tarih denilen deryaya dalsın ve ülkelerin, milletlerin bu tefrika hastalığından neler çektiklerini, nasıl tarumar olduklarını görsün ve ders alsın. ‘Tarihi, tekerrür diye tarif ederler/Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ nasihatine kulak vererek dersimizi almamız lazım. Zir ü zeber edilmiş memleketler, al kanlara boyanmış ülkeler, kökünden koparılarak kardeşi kardeşe kırdırılmış milletler ders olarak yeter de artar bile. Hak, hukuk tanımayan zulümlerin bir afat gibi çöktüğü cennet gibi vatan topraklarının nasıl viranelere döndüğü çok uzağa gitmeden yakın tarihimizde mevcuttur. Birlik ve beraberlik içinde yaşadığımız cennet misali vatanımızda saadetli günlerin, devletin inkıraza uğradığı zaman nasıl bir cehenneme dönüşeceğini yaşayarak öğrenenlerin ‘Biz Osmanlı’ya ettiğimiz ihanetin bedelini ödüyoruz’ demesi çok acı bir gerçektir. Hepinizin takdir edeceği gibi, Türkiye, Osmanlı’nın son iki yüz yılından beri kendi gücünün meydana getirdiği akıntıyı arkasına alarak yürümedi, yürüyemedi, daha doğrusu yürütmediler. Bunun aksine başkalarının, başka güçlerin meydana getirdiği akıntılar doğrultusunda kürek çekmeye mecbur hissetti kendini. Kendine empoze edilen politikaları uygulamayı kendisi için daha emin gördü. Bugün bu anlayış değişmektedir, değişmeye başlamıştır.”

Her ülkenin ve milletin kendine ait, kendine has çeşitli müteharrik güçlerinin, kaynaklarının olduğunu belirten Yağcı, “Bizim de iki önemli alanda fırsatlarımız ve güçlü olduğumuz yanlarımız var, yıllar yılı bir türlü kullanamadığımız iki alan: Tarihten gelen, asırlardır birlikte yaşamışlığın verdiği ortak kültüre sahip bir ilişki derinliği, dünya yüzeyine yayılmış milletler arasında sahip olduğumuz coğrafi genişlikten gelen avantajlarımız. Bu zamanda, bugünkü konumumuzda kalarak, zamanı geçmişe doğru uzatarak, tarihin derinliğine dalarak, birlikteliğimize kuvvet verecek milletlerle ve toplumlarla yapacağımız diyalog, bizim tarihte gömülü en büyük hazinemizdir. Bu hazinenin artık açılıp kullanıma geçirilmesi gerekmektedir. Diğer yandan, bulunduğumuz coğrafi mekânın sınırlarını aşarak, sınır aşan sular misali geniş bir coğrafyada tarih, kültür, dil, din, gelenek, görenek olarak beraber olduğumuz milletlerle bir ve beraber olmanın, birçok konuda aynı hareket tarzını benimsemenin fırsatı bizim önümüzde durmaktadır” şeklinde konuştu.

Yalan Balonlarının Gururu İğnelerle Karşılaşıncaya Kadardır

Daha iyi, daha güzel ve daha mükemmel şeylere ulaşılması için gayret etmek, sorumluluk almak gerektiğini kaydeden Teyfik Yağcı, şöyle devam etti:

“Olayları değerlerimize göre şekillendirmeliyiz. Bilgi yetmiyor, kalben ve gönülden beraber olmak yetmiyor, eylem gerekiyor. Kalıpların birlikte hareketi gerekiyor. Yıllardır sendikacılığı milletin ve değerlerimizin aleyhine kullananların beyliklerini sona erdirdik. Sendikacılığa yeni bir anlayış ve ruh kazandırdık. İnanca taş atanların taşları kafalarına düştü. Fikir ve düşünceleri zorbalık zinciriyle bağlayanların, bu milletin evlatlarıyla tavla zarı gibi oynayanların oyunlarını bozduk. Yalan balonlarının gururu iğnelerle karşılaşıncaya kadardır. Yıllardır ziyafet sofralarında lades kemiklerini kırar gibi kırdılar gençlerimizi. Gizli mihrakların, bu ülkeyi karıştırmak isteyenlerin yeniden dişleri kamaşıyor. Ülkede kan durdu diye kanları donuyor neredeyse. Onlara fırsat vermeyelim.”

Haklarımızı Birlikte Savunacağız ve Birlikte Başaracağız

“Üniversite idari ve akademik personelin, şahsi düşüncesi, inancı, siyasi kanaati ne olursa olsun, problemi bizim problemimizdir” diyen Yağcı, “Bu problemleri istismar etmeden, peşin yargılarla yanlışa yönlendirmeden elbirliği ederek, doğru ve haklı bir hedefe beraber yürüyeceğiz. Ortak haklarımızı birlikte savunacağız ve birlikte başaracağız. Bizim önceliğimiz insandır. Zira insanı anlamak cemiyeti anlamaktır. Onun derdine çare bulmak, toplumun derdine çare bulmaktır. Görüş, düşünce ve fikir farklılıkları sendika olarak bizim zenginliğimiz olacaktır. ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ sözünü baş tacı ederek, fikir ve inanç hürriyetinin sağlanmasında, hukukun işlemesinde, yöneticilerin adaletli davranmalarında ve sivil toplum örgütlerinin sesinin daha gür çıkmasında hep beraber çalışacağız. Terk edilmişlerin, kasıtlı olarak yalnızlığa itilmişlerin yanında olmak, onlara her türlü destek olmak bizim ana görevimiz olmuştur ve olacaktır. Üyemiz olsun olmasın, her çalışanın acılarına ortak olan bir gönlümüz ve vicdanımız olacaktır. Örgütlenmenin önde gelen ilkelerinden birisi, hatta birincisi, ‘en yakınınızdaki kişiyi örgütlemenizdir’ derler. Her düzeyde etkinlik gerekiyor. Hiçbir zaman başarıyı garantiye alacak tek bir taktik veya ‘altın gol’ yoktur. Sendikal çalışmalardaki başarı, çok yönlü ve çok kapsamlı bir çalışma stratejisini uygulama sayesinde gerçekleşmektedir; üyelere hizmeti götürmek, insana yaraşır bir ücretin mücadelesini vermek, sosyal hakların savunucusu olmak, çalışanı işverene karşı korumak, gerekirse hukuki destek vermek, bunlardan bazılarıdır” ifadelerini kullandı.

Sorumluluğumuz Ülkemizle Sınırlı Değil

Onurlu bir mücadelenin insanları olduklarını vurgulayan Yağcı, “Bizim sorumluluğumuz, ülkemizle sınırlı değil, bütün dünyayı saran, mazlumları kucaklayan bir sorumluluktur. Biz kendi işimize bakacağız. Başkalarının tahrikleri, tenkitleri bizi asıl hedefimizden alıkoymamalı. Biz onlara aldırmayalım” dedi.

Eğitim-Bir-Sen Trabzon Şube Başkanı Mehmet Kara ise, sendikamızın elde ettiği kazanımlardan örnekler vererek başladığı konuşmasında, “Mücadelemiz, bir günlük, bir yıllık bir mücadele değildir. Sosyal ve ekonomik haklarımız için mücadele ederken, özgürlükler için de mücadele ediyoruz. Bana göre en önemlisi de budur aslında. Özgürlüklerimizin elimizden alındığı, milletimizi fakirleştiren ve ülkemize milyarlarca dolara mal olan 28 Şubat süreci yaşanmasaydı, bugün daha müreffeh, daha zengin olacaktık” diye konuştu.

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, programın ikinci gününde Üniversite Temsilcisi Doç. Dr. Hamdullah Çuvalcı ile birlikte üniversitede çeşitli ziyaretlerde bulun

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen