Eğitim-Bir-Sen ve İbn Haldun Üniversitesi iş birliğiyle 26-27 Mayıs 2025 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen “Türkiye’de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması: Yenilikler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Uluslararası Kongresi”nin ardından 78 akademisyenin katkısıyla hazırlanan 11 maddelik reform çağrısının yer aldığı sonuç bildirisi yayımlandı. Bildiride, “Yükseköğretim kurumlarının yönetiminde yetkilerin tek bir merkezde temerküz etmesini önleyen ve yükseköğretim çalışanlarının her türlü karar mekanizmasında yer almalarını sağlayan nitelikte yeni bir yükseköğretim kanunu hayata geçirilmeli.” çağrısı yapıldı.
EĞİTİM-BİR-SEN HABER MERKEZİ
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın açılış konuşmalarıyla başlayan kongrede; ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy’un yanı sıra Türkiye, Kanada, Endonezya ve Mısır gibi ülkelerden rektörler, akademisyenler ve eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri yer aldı.
Kongrede, zengin ve nitelikli bir akademik zeminde sunulan 40 bildiri ile oturumlarda ortaya çıkan temel görüşler sistematik biçimde sınıflandırılarak yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına yönelik çözüm önerileri sonuç bildirisinde ortaya konuldu.
Sonuç bildirisinde, yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılması için, doğru ve yeterli yasa değişiklikleri ile birlikte ahlaki, entelektüel ve kültürel bir paradigma değişiminin gerekliliğine vurgu yapıldı.
Bu paradigma değişiminin yönetimsel bir reform ile birlikte insanı yeniden merkeze alan, aklı ve ruhu birlikte geliştirmeyi hedefleyen yeni bir medeniyet tasavvuru olması gerektiğine işaret edildi.
Bildiride, YÖK'ün aşırı merkeziyetçi yapısından uzaklaşarak, stratejik rehberlik sağlayan evrensel bir kuruma dönüşmesi gerektiği vurgulandı ve bu dönüşümü destekleyecek yeni bir yükseköğretim kanununun hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Yükseköğretimin, kendi tarihsel ve kültürel kodlarına dönerek yeniden anlamlandırılması gerekliliği ifade edilen bildiride, “Temellerini tarih ve kültürümüzün oluşturduğu bir eğitim anlayışı, evrensel gereksinimleri de içinde barındıran hakikatin peşinde koşan bir zihniyet dönüşümünü de zorunlu kılmaktadır.” ifadesine yer verildi.
Bildiride, yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılmasına yönelik çözüm önerileri; üniversiteleşme politikalarından kalite anlayışına, kontenjan planlamasından öğretmen yetiştirmeye; istihdam, iş güvencesi ve özlük haklarından akademik özgürlük ve etik denetime kadar uzanan kapsamlı bir çerçevede, 11 temel başlık altında toplandı.
Kongre bildirisinin tam metni şöyle:
TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİMİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI:
YENİLİKLER, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KONGRESİ
SONUÇ BİLDİRİSİ
I. GİRİŞ
Türkiye tarihsel misyonu gereği Balkanlardan, Ortadoğu’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar geniş bir alanda çalışmalar yürütmektedir. Türkiye'nin hem kendi coğrafyasında hem küresel düzeyde politikalara etkisine bakıldığında, yükseköğretim sisteminin mevcut yapısı yapısal eksikliklerle birlikte kavramsal, tarihsel ve zihinsel temeller üzerinden de kapsamlı bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Günümüzde üniversitelerin faaliyetlerinin birçoğu asli misyonu olan bilim üretimi, entelektüel gelişim ve toplumsal rehberlikten uzaklaşmış, bürokratik formaliteler, kaliteye dönüşmeyen kalite döngüleri, görünürlük odaklı PR faaliyetleri ve ekonomik kaygılarla hareket etmek zorunda kalan kurumlar haline geldiği görülmektedir. Ancak günümüzde üniversitelerin evrensel anlamda bilgi üretmenin yanında insanın zihni, kalbi ve ruhuyla bütünleşik bir eğitim süreci sunması beklenmektedir.
Kongrede zengin ve nitelikli bir akademik zeminde sunulan bildiriler ve yapılan oturumlar göstermektedir ki, yükseköğretim sisteminin yeniden yapılandırılması için, doğru ve yeterli yasa değişiklikleri ile birlikte ahlaki, entelektüel ve kültürel bir paradigma değişimi de gerekmektedir. Bu paradigma değişimi yönetimsel bir reform ile birlikte insanı yeniden merkeze alan, aklı ve ruhu birlikte geliştirmeyi hedefleyen yeni bir medeniyet tasavvuru olmalıdır. Yükseköğretimin temeli, sadece bilgiye değil hakikate yönelen, modernleşme ile özünü kaybetmeyen, yerli düşüncenin köklerinden beslenen bir eğitim anlayışını hedeflemelidir.
Bu bağlamda üniversitenin temel görevi olan bilgi üretmesinin yanında kültürel hafızayı ve insan olma bilincini yeniden inşa eden, toplumun taleplerine yönelik çalışmalar yapan bir kurum olması beklenmektedir. Bu nedenle yükseköğretim, kendi tarihsel ve kültürel kodlarına dönerek yeniden anlamlandırılmalıdır. Temellerini tarih ve kültürümüzün oluşturduğu bir eğitim anlayışı, evrensel gereksinimleri de içinde barındıran hakikatin peşinde koşan bir zihniyet dönüşümünü de zorunlu kılmaktadır. Bu düşüncelerle kongrede sunulan bildirilerde ortaya çıkan temel görüşler, sistematik biçimde sınıflandırılarak yükseköğretimin yeniden yapılanması için çözüm önerileri ortaya konmuştur.
GENEL DEĞERLENDİRME
Yükseköğretim sistemi uzun süredir aşırı merkezileşmiş bir yönetim anlayışının gölgesinde şekillenmektedir. Mevzuatların bazılarının güncelliğini yitirdiği, akademik kariyer süreçlerinin keyfiliğe ve adaletsizliğe açık hale geldiği, zamanla liyakat ve şeffaflık ilkesinden uzaklaşıldığı görülmektedir. Üniversiteler arasındaki kalite farklılıkları artmış, kontenjan planlamaları ülke gerçeklerinden kopmuştur. Akademisyenlerin bilimsel üretime odaklanmalarını teşvik eden mekanizmalar yetersiz kalmakta, çoğu zaman nitelikten uzak, niceliksel değerlere indirgenmiş bir performans ölçümüne dayalı sistem hakim olmaktadır. Eğitim politikaları bağlamında öğretmen yetiştirme süreçlerinde MEB ile beraber bütüncül bir reform ihtiyacı doğmuştur. Eğitim fakültelerinin program içeriklerinin toplumun gereksinimleri dikkate alınarak kontenjan planlamalarının arz-talep dengesini gözetecek şekilde hızla güncellenmesi beklenmektedir. Değerler eğitiminin ve ahlaki gelişim sisteminin, Türkiye Yüzyılı Maarif Programına paralel olması gerekmektedir.
Ayrıca üniversitenin, tarihsel ve felsefi temelleri dikkate alınarak bilimsel olduğu kadar, ahlaki, estetik ve manevi bir zeminde inşa edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu bağlamda yükseköğretimin Türkiye’nin köklü medeniyet birikimiyle yeniden bağ kurması gerekmektedir. Batı merkezli epistemolojik referanslar yanında yerli bilim tarihi kaynakları da temel alınmalıdır. Eğitim sisteminin beslendiği kavramsal çerçeve, özgüveni tesis edecek şekilde yeniden tanımlanmalıdır. Bunun için önerilerimiz aşağıdaki gibidir;
2. Kalite Anlayışının Yeniden Tanımlanması
3. Üniversiteleşme Politikaları
4. Program ve Kontenjan Planlaması
5. Eğitim Fakülteleri ve Öğretmen Yetiştirme
6. Temel Bilimler ve Özel Sektör İlişkisi
7. İstihdam, İş Güvencesi ve Özlük Hakları
8. Akademik Özgürlük ve Etik Denetim
9. Yükseköğretimin Kavramsal Temellerinin Yeniden İnşası
10. Toplumsal Katkı ve Bilim İletişimi
11. Geleceğin Üniversitesi ve Esnek Öğrenme
SONUÇ
Yükseköğretim Kongresi 2025’te sunulan bildiriler ve yapılan tartışmalar, Türkiye’nin eğitim politikaları bağlamında yükseköğretim sistemine ilişkin köklü bir zihinsel, kültürel ve medeniyet temelli yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Bu ihtiyaç üniversitelerin ekonomik kalkınma ve bilgi üretiminin ötesine geçen bir misyona sahip olmasını, insanın anlam arayışını, hakikatle bağını ve toplumla kurduğu etik ilişkileri merkeze alan bir tasavvurla yeniden şekillenmesini zorunlu kılmaktadır. Üniversiteler çağın ruhuna temas eden, bireyin manevi derinliğini dikkate alan ve milletin kültürel varlığını taşıyan kurumlar olarak yeniden tanımlanmalıdır.
Türkiye’de Yükseköğretim bağlamında, eğitim politikalarına yön veren MEB, YÖK, ÖSYM, MYK ve Cumhurbaşkanlığı eğitim politikaları kurulu gibi kurumlar arasında sürdürülebilir ve sağlıklı bir koordinasyona ihtiyaç vardır.