Haber
2014-01-21 06:44:47
Uyanık Olmalı ve Birbirimize Bağrımızı Açmalıyız

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, 1970’li yılların kısır siyasi çekişmelerinin yeniden hortlatılmasına fırsat verilmemesi gerektiğini ifade ederek, “Birbirimize yüreğimizi açalım. Yoksa herkes üzülür. Herkes acı çeker. Uyanık olmalı, birbirimize bağrımızı açmalıyız. Unutmayalım ki, düşmanlarımız amansızdır, vicdansızdır, ahlaksızdır” dedi.
 

Eğitim-Bir-Sen Antalya Şubesi’nin ‘Genişletilmiş İşyeri Temsilcileri Toplantısı’nda konuşan Teyfik Yağcı, sendikacılığın yalnızca işyeri örgütlenmesiyle sınırlı tutulmasına, küçük bir alana hapsedilmesine razı olmadıklarını belirterek, küresel düşündüklerini ve yerel davrandıklarını söyledi.

 

Zengin Bir Geçmişe Sahibiz
 

Temsil ettikleri topluluğun görüş ve düşüncelerini hayata yansıtmanın en önemli hedefleri olduğunu kaydeden Yağcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Teşkilatımız da bizden bunu bekliyor. Diğer paydaş kuruluşları da içine alacak şekilde, açık bir toplumsal projeyi de içeren anlayışımız bize tarihi bir misyon yüklemektedir. Onun için teşkilat olarak bizim, herkesin saygı duyacağı amaçlarımız, makul ve kabul edilebilir hedeflerimiz vardır. Bu amaçlara ulaşmak için gerçekleşebilir programlar belirleyerek hedefe yürüyen bir teşkilatız. Bir teşkilatın bunları yapabilmesi için örgüt üyelerini harekete geçirebilecek başarılı bir geçmişten beslenmesi gerekir. Allaha şükür, biz bu zengin geçmişe sahibiz. Başarılı bir örgütlenmenin; şevkli, hesap vermeye hazır, ehil ve bilgili bir adanmışlar kadrosunun varlığı, onun en önemli öz sermayesidir.”
 


 

Çözümü Farklı Odaklarda Değil, Medeniyet Değerlerimizde Aramalıyız
 

İçinde bulunduğumuz yüzyılın başlarından itibaren değişmeye başlayan bir dünya ve değişen bir Türkiye bulunduğunu dile getiren Yağcı, “Bu büyük ve önemli değişimi hep birlikte gözlemliyoruz. Zaman boyutuyla tarihi derinlikte ve mekân boyutuyla coğrafi genişlikte, milli kurtuluş ruhunun yeniden dirilişine şahitlik ediyoruz. Bizler şunu çok iyi görüyoruz ki, şu dünya coğrafyasındaki bu milletin doldurması gereken yerler hâlâ boş duruyor. Bu milli uyanış, en başta eğitim camiasının eseridir. Bizim değerlerimizin yeniden inşasında, huzur ve mutluluğun, refah ve saadetin elde edilmesinde ülkemiz ve milletimiz stratejik bir konuma yükselmiştir. Son 5-10 yıl itibarıyla yaşadığımız gelişmeler, Türkiye’nin böyle bir potansiyele sahip olduğunu cümle âleme göstermiştir. Bu durum hiç şüphesiz Türkiye’yi küresel güçlerin hedef tahtası haline de getirmiştir. Yakın geçmişte park-bahçe bahane edilerek yapılan kalkışma ve bugün itibarıyla ülkenin geleceğini kıskaca alma hamlelerinin bu emperyalist husumetin ekmeğine yağ sürdüğünü hepiniz takdir edersiniz. Bu türden girişimlerin devam edeceği de her zaman ihtimal dâhilindedir. Karşılaştığımız krizlerin çözümünü farklı yapılarda ve odaklarda değil, kendi medeniyet değerlerimizde ve aynı vücudun azaları olduğumuz hakikatinde aramalıyız” şeklinde konuştu.
 

 

Yeni Nesillere İdeal Aşılamalıyız
 

Menfaatçiliğin, bencilliğin ve sekülarizmin kalplerde din haline geldiği bir modern dünyada, eğitimciler olarak yeni nesillere ideal aşılamaları gerektiğine dikkat çeken Teyfik Yağcı, “Karakter eğitimi bizlerin ekstra gayretleriyle amacına ulaşacaktır. İdealciliğin en önemli fidanlığı okullardır. O fidanların bahçıvanları öğretmenlerimizdir, sizlersiniz, bizleriz” ifadelerini kullandı.
 

Ucu açık bir kriz ve kaos döneminden geçildiğini, geçen yüzyılda milletimizin üzerine kâbus gibi çöken kara bulutların dağılmaya başladığını kaydeden Yağcı, şunları söyledi:



 

“Bu milletin bir daha tarih sahnesine çıkmaması için kurulan planların birer birer çöp sepetlerine atılmakta olduğunun heyecanını yaşıyoruz. Bir imparatorluktan onlarca devletçik türetmek suretiyle İslam dünyasını bölüp parçalayanların, kardeşi kardeşe düşman kılanların, Müslüman bir toplumu medeniyet değişmesine zorlayanların kurdukları bütün dayatma düzenler birer birer çatırdıyor. Dünyada ve bölgemizde yaşanan değişim, direniş ve kendine dönme hamleleri, emperyalist güçleri ve kukla rejimleri derinden etkilemekte ve insanlığa yeni bir dirilişin müjdesini vermektedir. Gezi olaylarında da ortaya çıktı ki, dış güçlerin eşkıyaları bir olmuşlar, birlik olmuşlar, bizimle oynuyorlar, bizi sanal âlem süngülerinin ucunda oynatıyorlar. Sultan Abdülhamit Han’a niçin ‘Kızıl Sultan’ dediklerini iyi tahlil etmemiz lazım. Sultan Abdülhamit’in tahtan indirilmesi için yoğun çaba sarf edenlerden biri de filozof Rıza Tevfik’tir. 31 Mart hadisesinin tertipçileri arasında bulunan şair ve filozof Rıza Tevfik, bu meşum hadisenin ardında İngiliz parmağı olduğunu gayet iyi biliyordu. İhtilal hadisesinden sonra doğru İngiliz konsolosluğuna gittiğinde çok soğuk bir şekilde karşılanır. O zaman bunun sebebini anlayamaz Rıza Tevfik. Ama çok sonraları Londra’ya uğrayıp bunun sebebini dönemin İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Lord Nicholson’a sorduğunda, bu İngiliz çok ibretli bir şekilde, ‘Rıza Tevfik Bey, Biz bilhassa Hindistan’da İslam ülkelerini idaremiz altına alabilmek için milyarlarca altın harcadık ama başarılı olamadık. Hâlbuki Sultan Abdülhamit, her yıl bir ‘Selam-ı Şahane’, bir de ‘Hafız Osman Hattı Kur’an-ı Kerim’ gönderiyor ve bütün İslam ümmetini, hududsuz bir hürmet duygusu içinde emrinde tutuyor. Biz bu ihtilalle siz Jön Türkler’den hilafet kuvvetinin ortadan kaldırılmasını bekledik ve aldandık. İşte bundan dolayı siz soğuk karşılandınız’ cevabını verir. Yaptıkları hatanın büyüklüğünü gören Rıza Tevfik, şu şiiri yazmıştır: ‘Nerdesin şevketlim, sultan Hamit han?/Feryadım varır mı barigahına?/Ölüm uykusundan bir lahza uyan/Şu nankör milletin bak günahına/Tarihler ismini andığı zaman/Sana hak verecek ey koca sultan/Bizdik utanmadan iftira atan/Asrın en siyasi padişahına/Divane sen değil, meğer bizmişiz/Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz/Sade deli değil, edepsizmişiz/Tükürdük atalar kıblegahına.’
 

Son pişmanlık fayda etmiyor. Geçmiş ola. Bâde harab-ül Basra. Onun için diyoruz ki, bu ülkenin siyasileri ve gayr-i siyasileri akıllarını başlarına alsınlar, hepsi birbirlerine muhtaçtırlar. 70’li yılların kısır siyasi çekişmelerinin yeniden hortlatılmasına fırsat vermeyelim. Birbirimize yüreğimizi açalım. Yoksa herkes üzülür. Herkes acı çeker. Ey kardeşlerim uyanık olmalı, birbirimize bağrımızı açmalı, barışmalı ve helalleşmeliyiz. Unutmayalım ki, düşmanlarımız amansızdır, vicdansızdır, ahlaksızdır.”
 



 

Gökçen: Bu, 19 İlçe İşyeri Temsilcisiyle Yaptığımız İlk Toplantıdır
 

Eğitim-Bir-Sen Antalya Şube Başkanı Süleyman Gökçen, Türkiye’nin en büyük sendikası Eğitim-Bir-Sen olarak hâlâ Antalya’da yetkili sendika olmadıklarını belirterek, şöyle konuştu:
 

“Birinci öncelikli konumuzun mutlaka ve mutlaka yetkili olmamız gerektiği olduğunu düşünüyorum. Bu toplantı, Şube olarak 19 ilçe işyeri temsilcileri ile yaptığımız ilk toplantıdır. Genel merkezimize de bu konuda teşekkür ediyorum. Bu topluluğa yetki yaraşır. Mayıs ayında yetkili olmak için hepinizden birebir ve özel çalışma talep ediyorum.”
 

Teyfik Yağcı, daha sonra, Şube Kadınlar Komisyonu üyeleriyle de bir toplantı yaptı. 
 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen