Haber
2016-06-28 08:01:21
Yalçın, UMED Medya Okulu sertifika törenine katıldı

 

UMED, "Medya Okulu Sertifika Töreni"nde konuşan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Ülkesinin ve milletinin yanında yer alacak, milli, yerli ve güçlü duyarlılık oluşturacak medyaya ihtiyaç var. Dünya'yı Washington, Londra, Moskova, Pekin ve Berlin'den değil İstanbul'dan, Ankara'dan ve Türkiye'nin bakışıyla okuyacak medyaya ihtiyaç var" dedi. 

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği’nin (UMED) genç iletişimciler yetiştirmek amacıyla açtığı Medya Okulu ilk mezunlarını verdi. Ankara’da yapılan “Sertifika Töreni”ne Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Genel Başkan Ali Yalçın, UMED Başkanı Aslan Değirmenci, NETCOM Genel Müdürü Oğuz Memiş, basın mensupları, bürokratlar, STK Temsilcileri, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Protokol konuşmalarının ardından Medya Okulu’ndan mezun olup, sertifika almaya hak kazanan öğrencilere sertifikaları verildi. 

Programda konuşan Genel Başkan Ali Yalçın önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasına katılımcıların Ramazan ayını tebrik ederek başlayan Yalçın, Rahmet dolu bir ayı geride bıraktıklarını söyledi. Yalçın, Ramazan Bayramı’nın da İslam alemine birlik ve beraberlik getirmesini temenni etti.
 




Burada olmaktan memnuniyet duyuyorum

UMED'in programında olmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Yalçın, “Haber alma özgürlüğünün sağlanması, haberlerin gerçek, doğru, tarafsız bir şekilde verilmesi ve toplumların din, dil, ırk,  renk ayrımı yapılmadan ele alınması için çaba sarf ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Çıkar çevrelerinden ve illegal yapılardan bağımsız hareket etmeyi ilke olarak benimseyen UMED, ülkemizin yanında yer almayı, milli iradeyle birlikte hareket etmeyi, mazlum ve mağdurların sesi olmayı temel bir vizyon ve misyon olarak belirlemiştir. UMED’in, küresel medya mensuplarıyla yarışabilecek, hatta onların üstünde niteliğe haiz genç gazeteciler yetiştirme gayretini taktirle karşılıyorum. Kuruluşundan sonraki çok kısa bir süre içinde Medya Okulu açarak gelecek vizyonu olan gençleri tespit edip onları tecrübeli gazetecilerle buluşturmasını önemsiyorum” diye konuştu.

Haber ilk önce teyit edilmelidir

Günümüzde enformasyon ve bilgi dolaşımının, baş döndürücü bir hıza ulaştığını belirten Yalçın, buna karşılık, gerek dünya gerekse bizim medyamızda yaşanan; yalan haber ve asılsız bilgiye dayalı olarak gittikçe yaygınlaşan güvensizliğin meydana geldiğini söyledi. Yalçın, haberin her zaman doğrulanması ve teyit edilmesinin gerekliliğini de vurguladı. Batı medyasının gerçekleri örtbas ettiğine dikkat çeken Yalçın, “Bugün Batı medyası, küresel algı yönetimleriyle kapitalizmin çöküşünü, yaşanan medeniyetler krizini örtbas etmek istemektedir. Bu çöküş, 'silahsız savaş enformasyon' yoluyla örtbas edilemeyecek boyuta ulaşmıştır. Batı Medyası, AB ülkelerine sığınan yüz iki yüz mülteciyi manşet atarken, 3 milyon Suriyeli mülteciyi misafir eden Türkiye’yi görmezlikten gelmektedir. Çünkü küresel medya, kapitalizmin çıkarlarına uygunluk ölçüsünde haberleri değerlendirmektedir. Bu çıkarlara göre dünya gündemi manipüle ediliyor” şeklinde konuştu.

 


Kapitalizm kriz yaşıyor, AB çatırdıyor

Güç denkleminde AB'nin yeni bir arayışa geçtiğini ancak git gide başarısızlığa sürüklendiğini sözlerine ekleyen Yalçın, Çin’in dünya siyasetine ağırlık koymasıyla tek kutupluluğun bittiğini, ABD’de İslamofobi ile birlikte milliyetçiliğin güçlendiğini kaydetti. “Kelimenin tam anlamıyla, kapitalizm büyük bir kriz yaşamaktadır” diyen Yalçın, “Kapitalizm,  kendi çıkardığı bu krizi yeni sömürgecilikle ve yeni emperyalizmle bütün dünyaya ihraç ederek kurtulmanın yollarını aramaktadır.  Emperyalizme karşı direnişin merkezi Türkiye’dir. Danıştay saldırısı ve 367 kriziyle başlayan kumpas süreçlerini,  Gezi olayları, 6-8 Ekim Kobani ayaklanması, 17-25 Aralık dost modern darbesiyle devam ettirdiler. Şimdi de üniversiteler ve liselerle eşgüdümlü olarak,  öğrenci ayaklanmalarıyla yeni bir süreci başlatmak Türkiye’nin enerjisini zayıflatmak, gücünü yok etmek, küresel oyunlara karşı direncini kırmak istemektedirler” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin bir rüyası var

Kumpasları kuranların Türkiye'yi 'eski Türkiye' zannettiklerini söyleyen Yalçın, yeni Türkiye'nin ise bu tür saldırılara dayanaklı olduğunu belirtti. Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Artık onurlu bir Türkiye var. Milli ve yerli duruşu olan bir Türkiye var. Mazlum ve mağdurların sözcüsü bir Türkiye var. Bu Türkiye’nin bir rüyası var, büyük hayalleri var, hedefleri var. Emperyalizmi rahatsız eden de Türkiye’nin bu onurlu duruşu ve küresel hayalleridir. 2023 vizyonudur. 2053 ve 2071 hedefleridir. Bu hedefler İslam dünyasının kurtuluşudur” diye konuştu.

 Sorumluluk alacak bir medyaya ihtiyaç var

“Türkiye ve millet olarak, Batı’nın çifte standardına, İslamofobik bakış açısına takılıp kalmayacağız” diyen Yalçın, ülkece iki büyük sorunun olduğunu, bunların ise çözülebileceğini aktardı. Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Önümüzde iki büyük sorunumuz var. Birisi, ülkemizin enerjisini yok eden, emperyalizmin Truva atı olarak kullandığı terör. Diğeri, ruhunda yaklaşık yüz yıllık vesayeti barındıran antidemokratik 82 anayasası. Son yapılan operasyonlarla terörün beli kırılmış, bitme noktasına gelmiştir. Bölge halkı devletin yanında yer almaktadır. Artık hata yapma lüksümüz yok. Bölge halkının bu duruşunu güçlendirecek icraatları hemen yürürlüğe sokmalıyız. Hemen ardından da Türkiye’nin tamamını, 79 milyonu kucaklayacak yeni anayasayı milletle buluşturmalıyız. İşte bu süreçte ülkesinin ve milletin yanında yer alacak milli ve yerli güçlü bir medyaya ihtiyaç var. Dünyanın sorunları hakkında sorumluluk alacak, duyarlılık oluşturacak medyaya ihtiyaç var. Dünya’yı Washington, Londra, Moskova, Pekin ve Berlin’den değil İstanbul’dan, Ankara’dan ve Türkiye’nin bakışıyla okuyacak  medyaya ihtiyaç var. Türkiye kamuoyunun bakışını sadece AB’ye, ABD’ye odaklamayacak, Afrika’daki, Asya’daki, Latin Amerika’daki fırsatları Türkiye gündemiyle buluşturacak bir medyaya ihtiyaç var. Dünyayla kurduğumuz gönül köprülerini çoğaltma zeminini güçlendirecek medyaya ihtiyaç var. Medeniyet köklerinden beslenen bu medya organlarına Akif duruşlu Asımlar  lazım. Aktif Müslüman bilinciyle donanmış gazetecilere ihtiyaç var. Bu ihtiyacın giderilmesinde aktif sorumluluk alan UMED’i  tekrar tebrik ediyor, değerli katılımcıları bir kez daha saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum."

Yalçın, Medya Okulundan mezun olup, sertifika almaya hak kazanan öğrencilere, sertifikalarını takdim etti.





Kurtulmuş: Medya adaletten yana olmalıyız

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni Türkiye yürüyüşünde bir yeni medyaya ihtiyaç olduğunu belirterek, “Medya bir ülkenin en önemli göstergelerinden biridir. O ülkenin ne kadar gelişmiş olduğunu sadece yolları, köprüleri, gayri safi milli hasılası gibi kriterler ile ölçemeyiz. Bunun yanında bir ülkenin ne kadar geliştiği o ülkenin medyasının gücü ve medyasının niteliğiyle de ölçülür. Dolayısıyla yeniden güçlü Türkiye istikametinde yol alacaksak Türkiye'de güçlü bir medyanın varlığı, gelişmesi ve bu medyanın halk üzerinde ortaya koyduğu etkilerdir” diye konuştu.

Kurtulmuş, medyanın sahip çıkmak durumunda olduğu en önemli meselelerden birisinin demokrasinin standartlarının yükseltilmesi, çoğulculuğun bütün prensipleriyle Türkiye'de etkin kılınması olduğunu ifade ederek, “Çok şükür 5 tane büyük darbeyi geçirmiş olmasına rağmen bu millet halen yeni Türkiye istikametinde yürüyebilecek gücü buluyorsa bunun en temel nedenlerinden birisi ortada her şeye rağmen sandığın olması, Türkiye'de milli iradenin etkin ve söz sahibi olmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.


Terör tepkisi

“Yeni Türkiye yürüyüşünün önüne geçmek isteyen bir takım unsurlar olduğunu biliyoruz” diyen kurtulmuş şunları söyledi: “Türkiye'de 27 Mayıs'ta darağaçlarını ortaya koyanlarla, 12 Eylül'de partileri kapatıp parlamentoyu lav edenlerle mantık olarak Türkiye'nin önüne terörü çıkararak vakit kaybettirenler arasında hiçbir fark yoktur. Bugün hendekler kazarak, çukurlar kazarak Türkiye'ye vakit kaybettiren terör örgütlerinin zihniyetleri arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisinin de ortak noktası, milletin iradesini örtmek, milletin iradesini geçersiz kılmaktır. Her ikisinin ortak tarafı da milli irade üzerinde yükselen güçlü Türkiye'nin önüne geçmektir. Hep beraber terör örgütlerinin yapmış olduğu bütün bu faaliyetlere karşı ortak bir zemin oluşturacağız. Terör örgütlerinin dünyada zarar veremeyeceği hiçbir ülke yoktur. Türkiye olarak 40 yıldır PKK terör örgütüne, son dönemde de eş zamanlı olarak DAEŞ, DHKPC gibi terör örgütüne birlikte verdiğimiz mücadelelerde çoğu zaman yalnız bırakıldığımızı üzülerek söylüyorum. Terör örgütlerinin sırtlarını sıvazlayanlar olmasa teröristlerin bir gün bile ayakta kalması mümkün değil. Terörle mücadelede sadece askeri ve güvenlik açısından değil çok taraflı mücadele veriyoruz. Medya alanında da, kamu diplomasisi alanında da çok taraflı uluslararası mücadele veriyoruz."

PKK ve DAEŞ gibi terör maşalarıyla Türkiye'nin yolunun kesilmek isteniyor

Terörün bölgesel olarak da devam ettiğine dikkat çeken Kurtulmuş, “Adına da estetik bir laf söylediler “vekalet savaşları” çok estetik bir söz. Açık söyleyeyim kalleşçe, iblisçe terör örgütlerini destekleme savaşı demektir bunun adı. Savaşların en alçakçasıdır, en aşağılığıdır. Bu vekalet savaşları dediğiniz şey Suriye'de 450 bin insanın ölmesine 3 milyon Suriyelinin Türkiye'de muhacir olmasına neden oldu. Bu vekalet savaşlarının arkasındaki bütün güçleri şiddetle lanetliyor, en büyük insanlık düşmanlığı içerisinde olduğunu bir kere daha ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin vekalet savaşları yoluyla bir köşeye sıkıştırılmak istenmesi, bunun bir uzantısı olarak PKK ve DAEŞ gibi terör maşalarıyla Türkiye'nin yolunun kesilmek istenmesi asla ve asla başaracakları bir iş değildir. Bu millet elinde sonunda terör örgütü ve terör örgütünün sırtını sıvazlayanlara rağmen millet kazanacak, terör mağlup olacak” dedi.

Terör örgütünün en büyük finans kaynağı olan uyuşturucu trafiğine de değinen Kurtulmuş, “Bugün terör örgütleri maalesef narko-terör icra etmektedir. PKK'nın üst düzey yöneticilerinin uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı içerisinde yer aldığını gösteren uluslararası raporlar mevcut. Uluslararası alanda bu çerçevede yılda narkotikten elde edilen gerilin 1,3 trilyon dolarlık büyük bir pazara sahip. Terör örgütleri bu pazarın en önemli alıcı ve satıcılarıdır. Böylesine büyük bir pazara sahip olan diğer uyuşturucu tüccarları ve baronları bu kadar büyük karı elde etmek için neler yapmazlar ki? Suikastlar yaparlar, istedikleri örgütlere silah verirler, şirketler kurarlar. Bu çerçevede narko-teröre karşı mücadele etmek uluslararası camianın büyük sorumluluklarından birisidir" eleştirisinde bulundu.




Değirmenci: Daha adil bir medya için sorumluluk aldık

Medya Okulu'nun sertifika töreninde konuşan UMED Başkanı Aslan Değirmenci, "Değerlerimizi kuşandık, iyinin, doğrunun, faydalının ve adaletin yeryüzüne egemen olması için Yeniden Büyük Türkiye yolculuğunda biz de varız dedik. Adalet, özgürlük, ahlak ve kardeşliğin medyaya hakim olması için yüreklerimizi birleştirdik, daha adil bir medya için sorumluluk aldık" dedi.

Kısa sürede büyük mesafeler aldık

Sorumluluk almanın yetersiz kaldığı bir süreçte çalışmalara başladıklarının altını çizen Değirmenci, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "26 arkadaş ile yola çıktık, bugün hamd olsun binlere yaklaştık. Medeniyetimizin değerlerini ortaya çıkarıp; özgün, modelleri, düşünceleri, eserleri insanlığın hizmetine sunmak için çıktığımız yolda kısa sürede büyük mesafeler aldık. Biz bu yolculuğumuzun adına medeniyet yolculuğu diyoruz. Sanal sınırları aşıp medeniyet buluşmasını sağlayana kadar oturmayacağız. Ayağa kalkan Anadolu'nun diz çökmemesi için verilen soylu mücadeleye her şartta ve ortamda destek vereceğimizi önünüzde yönetim kurulumun adına söz veriyorum. Biz hazırız! Ve biz elif gibi dim dik ayaktayız."

Medya temiz bilgi kanalına dönüşmeli

Hesap verilebilirliği, adil olmayı, çıkar çevrelerinden ve illegal yapılardan bağımsız hareket etmeyi ilke olarak benimsediklerini belirten Değirmenci, mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi. Medyada etik değerlerin korunmasına da yardımcı olacaklarını sözlerine ekleyen Değirmenci, “Medyanın temiz bilgi kanalına dönüşmesi için çaba sarf edeceğiz. Değerlerimizi hedef alan, vesayet düşü gören, gazeteci maskesi altında toplumsal düzeni bozmaya yönelik operasyonlarda rol alan, kişilerin şeref ve haysiyetini hedef alan, illegal örgütlerin PR çalışmasını yapan, küresel şebekelerin değirmenine su taşıyanların karşısında olacağız, Gazetecilik mesleğini özel amaçlara ve çıkarlara alet edenleri deşifre edip, gerçek yüzlerinin görünmesini sağlayacağız. Basın emekçilerinin özlük ve sosyal haklarını savunacağız, ifade özgürlüğünün gelişmesine katkı sunacak projelerle sahaya ineceğiz” şeklinde konuştu.

Oyunları bozacağız

Değirmenci şöyle devam etti: “Ayrıştırmayacağız, birleştireceğiz. Kutuplaştırmayacağız, kucaklaşacağız. Toplum mühendislerini iyi tanıyoruz. İrade hırsızlarını gözlemliyoruz. Eski Türkiye’nin eski alışkanlıklarıyla medya üzerinden kardeşliğimizi zehirlemeye çalışanların hangi odaklara hizmet ettiklerini de biliyoruz. Hiç merak etmeyin; sahadayız kurdukları karanlık oyunları hep beraber bozacağız. Terörün medyası olmaz. Terörün yayın yönetmeni olamaz. Teröre nöbetçi yayın yönetmenliği yapanları da bu millet unutmaz. İfade ve düşünce özgürlüğüne 'evet', özgürlük maskesiyle illegal örgütlere moral üstünlüğü sağlamaya 'hayır' diyoruz.”

Değirmenci'den emeği geçenlere teşekkür

“Yola çıktığımız üçüncü ay; ücretsiz medya okulu açtık. Yüzlerce müracaat oldu. Deneyimli gazetecilerden oluşan bir heyet kurduk" diyen Değirmenci, gerekli mülakatların ardından da eğitimleri vermeye başladıklarını kaydetti. Medya Okulu hakkında detaylı bilgiler veren Değirmenci, "90 Öğrenci, iki sınıf olarak başlayan akademide, medyada yaşanan değişime, sosyal medyadaki gelişmelere, teknoloji kullanımını etkinleştirmeye yönelik uygulamalı ve sistematik eğitimler verdik. Medya Okulu’muzda alanında uzman Medya’da aktif olarak çalışan deneyimli gazeteciler ve basın danışmaları tarafından haber yazım teknikleri, sosyal medya uzmanlığı, foto muhabirliği, basın danışmalığı ve algı yönetimi dersleri verdik. Ve bugün 75 öğrencimizle çok şükür karşınıza geldik. Öncelikle eğitimlerde bize destek veren meslektaşlarımıza teşekkür ediyor, eğitimlerde üstün başarı göstererek sertifika almaya hak kazanan genç iletişimci kardeşlerimizi kutluyorum.”

Son olarak Değirmenci, “Eğitimlerde başarılı olan 15 öğrenciye istihdam sağladık, 6 arkadaşımıza ise staj yapabilecekleri alanlar oluşturduk. Bize istihdam sağlayan ve gençlerimizi uygulamalı staj programlarına dahil eden herkese de huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bugün bu öğrencilerimizin çıktıkları medeniyet yolculuğunda onları yalnız bırakmayarak bizimle beraber olan, ilk heyecanımızı paylaşan başta Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş olmak üzere, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve bizden desteğini esirgemeyen NETCOM Genel Müdürü Oğuz Memiş’e huzurlarınızda teşekkür etmeyi bir borç bilirim. İyi ki varsınız. Desteklerini esirgemeyen Ünal Aldemir’e, sürekli yanımızda duran Ömer Faruk Gerçek, Ali Doğan ve Aysun Şahin’e teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
 


Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve NETCOM Genel Müdürü Oğuz Memiş, Medya Okulu'nda eğitim görerek sertifika almaya hak kazanan öğrencilere, sertifikalarını dağıttı.

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği’nin eğitimcilerine plaketlerini Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş verdi.

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen