Haber
2008-09-25 06:48:39
Egitimciler Iftarimizda Bulustu

Milli Egitim Bakani Hüseyin Çelik, Türkiye’de örgütlü toplumun tam anlamiyla oturmadigini ifade ederek, “Bizim örgütlü topluma ihtiyacimiz var. Sivil toplum bizde emekleme asamasinda. Meslek örgütleri hala tam anlamiyla sivil toplum olamadi. Örgütlü halk, kendisinin yönetilmesine izin verir fakat güdülmesine izin vermez” dedi.

 

Sendikamiz, basta Bakan Hüseyin Çelik olmak üzere milletvekili, Bakanlik bürokratlari, Memur-Sen Konfederasyonu’na bagli sendikalarin yöneticilerinin de aralarinda bulundugu yogun katilimli bir iftar verdi.

 

Gazi Kültür Merkezi’nde gerçeklestirilen iftar programinda konusan Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu, gündeme iliskin önemli degerlendirmelerde bulundu.

 

Bogaziçi Üniversitesi’nde uygulanmaya baslanan basörtüsü yasagina tepki gösteren Gündogdu, “Özgürlüklerimiz turnikeler arasina sikistirilamaz. Avrupa Birligi’ne tam üyelik sürecinin tüm hiziyla devam ettigi, özgürlüklerin genisletilmesi esasina dayali sivil anayasa istek ve çalismalarinin yogunlastigi bir dönemde, ülkemizin bilimsel ve teknolojik gelisiminde lokomotif rol üstlenmesi gereken üniversitelerin yasakçi bir zihniyetin temsilcisi olduklarini, içinde hayret barindiran kizginlikla izliyoruz. Bogaziçi Üniversitesi’nde yasananlar; inanç hürriyetinin, egitimde firsat esitliginin, bilimsel düsüncenin bazilari tarafindan sözlüklerde yer verilen soyut birer ifade olarak görüldügünü göstermektedir. Inancini, düsüncesi ve yasayisi yaninda giyimine yansitan kizlarimizin turnikeler arasinda sikistirilan özgürlüklerini, turnikeleri kirmak zorunda birakilarak kazanmaya çalismalari bu ülkenin ve milletin hak etmedigi, tasvip etmedigi ve izin vermeyecegi bir utanç resmidir” dedi.

 



Rektöre Sakal Serbest Kizlarimiza Basörtüsü Yasak

Ideolojisini yansitacak sekilde sakal birakmayi kendisine hak gören bir rektörün, din ve vicdan hürriyeti kapsaminda ve inançlarinin geregi olarak baslarini örten kizlara üniversite kapisini kapatmaya çalismasinin yasal degil ideolojik bir tavir ve yetkinin kötüye kullanimi oldugunu anlatan Gündogdu, “Diger taraftan, kazandiklari üniversite ve bölümlerden bu kizlarimizin kullandigi örtünün sadece saçlarini örttügü ufuk çizgilerini, gelecek tasarimlarini, bilimsel düsünce ve eylemde bulunma yeteneklerini örtmedigini kendisi gibi düsünenler dahil olmak üzere Rektör Bey de anlamalidir” ifadelerini kullandi.

 

Bilimi Önemseyenler Ögrencilerini Çiçekle Karsilar

Amaçlarinin, sebep olanlar dahil olmak üzere bu resimleri bir daha çekilmeyecek sekilde hafizalardan silmek oldugunu vurgulayan Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü:

“Biz üniversitelerden özgürlükleri merkeze alarak gerçek anlamda bilim üretmelerini bekliyoruz. Bu çerçevede rektörlerimiz basta olmak üzere üniversite personelinin, basörtülü kizlarimiz da dahil, ögrencileri gelecegin bilim erleri kabul edip, çiçeklerle karsilamasini beklerken coplarla ve turnike barikatiyla engellemelerini çagdisi buluyoruz.”

Gündogdu, rektör atamalari sürecinde sorumlulugu olanlara da sitem ederek, “Bogaziçi Üniversitesi’nde gerçeklesen bu olay nedeniyle üniversitede görev yapan akademisyenlerin özgürlükler konusunda çagi yakalayamayan bugünkü rektöre oy vermesine mi,  rektör adaylari konusunda ince eleyip sik dokumasi gereken YÖK’ün, rektörün mazur görülemez bu eksikligini dikkate almamasina mi,  rektör atama konusunda neredeyse mutlak yetkiye sahip olan Cumhurbaskanligi makaminin münhasir inceleme ve degerlendirme yapilmaksizin rektör atama iradesinin kullanilmasina mi üzülelim?” seklinde konustu.

Genel Baskanimiz Ahmet Gündogdu’nun gündeme iliskin yaptigi degerlendirmelerinin ana basliklari söyle…

 

Af Degil Yeni Bir Hak

Egitim-Bir-Sen olarak, egitime dönük af uygulamalarina temelde karsiyiz. Ancak bu temel bakisi esnetmemizi gerektiren nedenlerin oldugunu da söylemeliyiz. YÖK sultasi, anti-demokratik süreçler, ekonomik krizler, sosyal çöküsler, dogal afetler ve bireysel sorunlar gibi ögrencilerin kendi iradesinden kaynaklanmayan ve çözemeyecegi nedenlerle ögrenim hakkini kaybetmek durumunda kalanlara sosyal devlet olmanin geregi olarak yeni bir hak saglanmasi gerektigini düsünüyoruz. Diger bir ifadeyle af degil, hak istiyoruz. Aslinda ögrenci affina iliskin süreci inceledigimizde; üniversite ve ögrencilere yönelik düzenlemelerde günümüzde etkin sekilde uygulanan uzaktan egitim, interaktif egitim, hayat boyu ögrenme, sinirsiz ögrencilik süresi gibi kavramlarin dikkate alinmasi gerektigini göstermektedir. Gündemde yer alan ögrenci affi kapsaminin, yüz kizartici suçlar ve terör faaliyetleri nedeniyle ilisigi kesinler hariç olmak üzere mutlak surette YÖK’ün kurulus tarihi olan 1981’den itibaren kaydi silinenleri kapsayacak sekilde belirlenmesi ve daha önce aftan yararlanmak yönüyle sinirlama yapilmamasi gerekmektedir. Konuyla ilgili söz konusu düzenleme TBMM açilir açilmaz ele alinmali ve yasalastirilmalidir.

 

Dünya Krizi Biz Iftirayi Tartisiyoruz

Dünya, yasanmakta olan finans kaynakli krizin reel sektörlere siçramamasi için alinacak tedbirleri konusurken, ülkemizde ne yazik ki siyasi ihtiraslari ülke sorunlarinin önünde olan kimi siyasi parti ve kimliklerce çamur at izi kalsin anlayisiyla belgesiz, hatta bilgisiz suçlamalar yöneltilmekte, ne yazik ki suçlanan kisilerce de bu tip iddialar gerektiginden fazla önemsenerek ülkenin gerçek gündeminden sapmasina neden olmaktadir. Biz diyoruz ki, ülkemiz, krizden en az etkilenmeyi saglayacak GAP, DAP ve KOP gibi imkanlari gelecek tasarimi yüksek teknolojiyi ve dünyayi yakindan takip eden kabiliyetlere sahiptir. Bu imkan ve kabiliyetlerle ülkemizi yasanabilir kilmak mümkün iken, çocuklarimiza ve gençlerimize örnek olmak adina tercih edilmesi mümkün olmayan kisir tartismalarda karsilikli olarak ‘müfteri’ ve ‘serefsiz’ beyanlarinin kullanildigi siyasi süreci yasamak, bu milletin ne beklentisidir ne de talebidir.

 

Milli Iradeye, Özgürlüklerimize ve Ekmegimize Sahip Çiktik

Memur-Sen camiasi olarak, hayatin her alanina özgürlükçü bir bakis açisiyla baktik. Yazili ama yasanmaz kilinan özgürlüklerimizi talep ettik, ediyoruz. Ne mutlu ki bu taleplerimizin dikkate alindigi bir dönemi de yasiyoruz. Ancak insanimizin özgürlesmesinden, özgür düsünmesinden, sormasindan ve sorgulamasindan rahatsiz olanlarca toplumsal baris ve huzur ortami yok edilmeye çalisildi. Hepinizin tanik oldugu Ergenekon yapilanmasi ve uzantilari bu ülkenin ve devletin sahip oldugu temel deger olan millet iradesini hiçe saymak, o iradenin tercihlerini yok etmek, muktedir kilmamak adina kan dökmek dahil her tür gayri yasal faaliyeti yürüttüler. Milli iradeye sahip çikilmasi gereken bu süreçte içerdigi riskleri dikkate almaksizin bu tür illegal yapilanmalarin karsisinda kararli ve kalabalik bir durus sergilemek gerektigini düsündük ve bizim gibi birlikte düsünenlerle ‘Ortak Akil Hareketi’ni hayata geçirdik. Bu hareket bir sürecin ve konjonktürün olusumu degil, bir milletin iradesine ve egemenligin kendisinde oldugu gerçegine sahip çikma anlayisinin ürünü olan sürekli ve kararli bir sivil olusumdur. Bu yönüyle pastadan pay almayi hedeflemeyen, aksine hedefini pastayi küçültmek isteyenlere karsi koyan aksiyoner bir olusumdur.

 

Ortak Akil Hareketi ile milli iradeye sahip çikmanin öncülügünü yapan Memur-Sen,  toplu görüsme sürecinde de talepleri, hazirligi, masadaki kararliligi ve masa disi sonuç getirici faaliyetleriyle kamu çalisanlarinin emegine ve ekmegine sahip çikma iradesini göstermistir. Ek ödemeler, sosyal konular ve toplu sözlesme hakkina iliskin çabalarimizla gelinen nokta ve kazanimlar bunun apaçik göstergesidir.

 

Bakan Çelik: Siyaset Nezaket Çerçevesinde Yapilmali
Daha sonra kürsüye gelen Milli Egitim Bakani Hüseyin Çelik, Gündogdu’nun suni gündemlerin bir kenara birakilarak gerçek gündeme dönülmesi gerektigi görüsüne katildigini ifade ederek, “Her zaman öncelikli gündemimiz halk olmustur. Gündemimiz halkin mutlulugunu ve refahini artirmak oldu” dedi.

Türkiye’yi tam anlamiyla bir hukuk devleti haline getirme amaçlarinin gündemleri oldugunu belirten Çelik, “Fakat bu yönde çalisirken siyasi bir rekabet içerisinde bulunuyoruz. Siyaset rekabet zemininde yapilir. Ama rekabet nezaket çerçevesinde yapilir. Türkiye’de bazi siyasiler siyasette kindarlik yapiyor. Bazi insanlar kendi saadetlerini baskalarinin çöküsünde ariyor. Rekabet, husumetle karistirilmamali” görüsünü dile getirdi.

Örgütlü Topluma Ihtiyaç Var
Bakan Çelik, Türkiye’de örgütlü toplumun tam anlamiyla oturmadigini savunarak, söyle devam etti:

“Bizim örgütlü topluma ihtiyacimiz var. Sivil toplum bizde emekleme asamasinda. Meslek örgütleri hala tam anlamiyla sivil toplum olamadi. Bunlarin kurulus kanununa bakarsak, kamu kurumu mantigini görüyoruz. Örgütlü topluma ihtiyaç vardir. Örgütlü halk, kendisinin yönetilmesine izin verir fakat güdülmesine izin vermez. Sendikaciligin önemli oldugunu düsünüyorum. Fakat bu alanda kat etmemiz gereken çok yol var.”

 

Bakan Çelik bir gazetecinin, “Siyaset nezaket ölçüsünde olmali dediniz. Son dönemde bir ‘serefsiz’ lafi söylenip duruyor” seklindeki hatirlatmasi üzerine ise, “Basbakan kimseye serefsiz lafini kullanmamistir. En fazla ortaya ‘yalanci’ lafini söylemistir. Ona da bazi kisiler üstüne alinmistir” cevabini verdi.

 

Okul Öncesi Egitim Çocuklarin Gelecegi Için Çok Önemlidir

Burada gazetecilerin zorunlu egitimin 9 yila çikarilacagina iliskin sorularini da yanitlayan Bakan Çelik, okul öncesi egitimin çocuklarin gelecegi açisindan çok önemli oldugunu söyledi. Dönemlerinde okul öncesi egitimde okullasma oraninin yüzde 200 arttigini ifade eden Çelik, göreve geldiklerinde yüzde 11 olan okullasma oranini yüzde 30’a yükselttiklerini bildirdi. Çelik, 2012 yilinda okul öncesi egitimde okullasma orani hedefinin yüzde 50 oldugunu kaydetti.

 

Bakan Çelik, 81 ile kisa bir süre önce bir genelge yolladiklarini dile getirerek, okullarin söz konusu sürece daha iyi hazirlanmalarini istediklerini belirtti. 31-32 ilde 6 yasin zorunlu yapilabileceginin sinyalini veren Çelik, bu illerde okul öncesi egitimde okullasma oraninin yüzde 50’yi geçtigini açikladi. Iki yil içerisinde söz konusu 31-32 ilde 9 yillik egitimin ‘fiilen’ zorunlu yapilabilecegini belirten Çelik, “Resmi anlamda diger illerde zorunlu yapmazken, bu illerde zorunlu yapmamiz firsat esitligi açisindan mümkün degil. Bu nedenle buralarda fiilen zorunluluk haline getirmeyi planliyoruz. Örnegin bir ilde 6 yas grubunda bin ögrenci varsa bunu bu sürece dahil edecegiz” diye konustu.

Gazetecilerin altyapi hazirliklarinin yapilip yapilmadigini sormasi üzerine de Bakan Çelik, “Zaten burada zorunlu egitime uygun olan illeri kastederken, alt yapisinin bulundugunu söylerken sadece fiziki altyapidan bahsetmiyoruz. Zaten bu alanda çok sayida usta ögreticimiz bulunuyor. Son dönemde fark ettiyseniz okul öncesi ögretmeni aliyoruz ve çok sayida yani binlerce usta ögretici istihdam ediyoruz” karsiligini verdi.
Bir gazetecinin maliyetlere iliskin bir sorusu üzerine Çelik, her yil 1 milyon 100 bin ile 1 milyon 300 bin ögrencinin egitim hayatina basladigina isaret ederek, söz konusu maliyetin hesaplanabilecegini ifade etti. Fiilen de olsa zorunlu egitimin baslatilmasi planlanan illerde ciddi bir “performansin” bulundugunu vurgulayan Çelik, “Okullasma orani yüzde 60-65’in üstüne çiktiysa, zor olmayacak” seklinde konustu.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen